Korumacılık ticaret rotalarını değiştiriyor!

Küresel ticaretteki korumacı eğilimlerin güçlenmesi iş stratejilerinin gözden geçirilmesine neden oluyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

EVRİM KÜÇÜK

Sanayileşmiş ülkelerin oluşturduğu G20 içinde popülist yönetimler şu an küresel ekonomi içinde 64 trilyon dolarlık paya sahip. Macaristan, Polonya, Filipinler gibi ülkelerde sağın yükselişi dahil edildiğinde popülist hükümetler küresel ekonominin yüzde 50’sinden fazlasını kontrol ediyor.

Küresel ticaretteki korumacı eğilimlerin güçlenmesi iş stratejilerinin gözden geçirilmesine neden oluyor. Giderek daha fazla sayıda şirket yakın coğrafyada iş yapma olanaklarını araştırmaya başladı.

Dünyanın en büyük bankacılık ve finans hizmetleri kuruluşlarından HSBC tarafından dünya genelinde 8 bin 500’den fazla şirketin katılımıyla yapılan bir anket şirketlerin siyasi gelişmelerden endişeli olduğunu ortaya koyuyor. Dünya genelinde şirketler güçlü tüketici talebi ve ekonomik büyümenin sürmesiyle iyimserliğini koruyor fakat yine de popülist eğilimlerin güçlenmesinin beraberinde getirdiği korumacılık dalgası nedeniyle giderek daha fazla sayıda şirketler kendi bölgelerindeki faaliyetlere odaklanıyor.

Bölgesel ticareti tercih edenlerin sayısı çoğalıyor

Ankete katılan şirketlerin yüzde 63’ü hükümetlerin kendi iç pazarlarında giderek daha korumacı tavır takındığını düşünürken, şirketlerini geleceği konusunda negatif beklenti içinde olanların yüzde 31’i karamsarlıklarının nedeni ABD-Çin arasındaki ticaret savaşı ve tarifelerdeki yükseliş olarak açıklıyor. Bu da şirketleri kendi bölgelerinde iş ortağı aramaya zorluyor.

HSBC’nin anketine göre Asya’yı büyüme hedeflerinin merkezinde gören Avrupalı şirket sayısı yılın ilk çeyreğindeki yüzde 26 seviyesinden yüzde 13’e inerken, gelecekte Asya pazarlarında büyüme planı yapan Kuzey Amerikalı şirketlerin oranı da yüzde 33’den yüzde 15’e geriledi. Aynı şekilde Kuzey Amerika’yı hedef pazar olarak gören Asyalı şirketlerin oranı da yılın ilk çeyreğinde yüzde 29 iken, şu an şirketlerin yüzde 21’i bu pazara odaklanmayı tercih ediyor. Buna karşılık gelecek 3 ila 5 yılda kendi bölgesinde ticaret yapmak isteyen Kuzey Amerikalı şirketlerin oranı 5 puan artarak yüzde 38’e yükseldi. Asya Pasifik bölgesinde bakıldığında ise giderek artan sayıda şirketin söz konusu dönem içinde Çin pazarına odaklanmak istediği görülüyor,

HSBC’nin Asya Pasifik Ticari Bankacılık Başkan Stuart Tait, şu an Asya’nın kendi içindeki ticari faaliyetlerin büyüklüğünün Asya’nın Kuzey Amerika ve Avrupa ile yaptığı toplam ticarete denk geldiğini belirtiyor. Çinli şirketler de son zamanlarda kendi bölgesindeki gelişmekte olan ülkelerdeki üretim ve satışlarını artırıyor.

ASEAN ülkeleri için ihracat fırsatları artıyor

ABD ve Çin arasındaki ticari gerilim yeni tedarik zincirlerine duyulacak gereksinim nedeniyle ASEAN (Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği) üyeleri için ise bir fırsat olarak değerlendiriliyor. Yükselen tarifelerin, yeni tedarik arayışı nedeniyle özellikle elektronik, tekstil ve otomotiv sektörlerinde Tayland, Malezya, Singapur, Filipinler, Vietnam ve Endonezya’nın ihracatına katkı yapması bekleniyor.

Türk şirketlerin hedef pazarı Fransa Almanya ve ABD

HSBC anketi, son zamanlarda TL’nin değer kaybı ve makro dengesizliklerden dolayı artan volatilitenin Türk şirketleri üzerinde baskı yaratmaya başladığını gösteriyor. Türk şirketlerinin uluslararası ticaret konusunda daha az iyimser olduğu görülüyor. Dünyada ticari görünüm için iyimser olduğu söyleyenlerin oranı yüzde 78 iken, bu oran Türkiye’de yüzde 65’e geriliyor. Ayrıca Türk şirketleri Avrupa’da ekonomi hız kesmesine karşın gelecek üç yılda büyümeyi planladıkları pazarlar olarak Almanya, Fransa ve ABD’yi işaret ediyor. Jeopolitik endişeler de birçok şirketi kaygılandırırken; Rusya, Almanya ve Türkiye yanıtlarına jeopolitik risk alarmının en yüksek olduğu ülkeler olarak öne çıkıyor.