”Küresel ekonomide ilk canlanma işaretleri görülüyor”

Bakan Babacan, iyileşmelerin devam edip etmeyeceğinin bir süre daha yakından izlenmesi gerektiğini belirtti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, küresel ekonomide ilk canlanma işaretlerinin görüldüğünü, bununla birlikte, son dönemdeki iyileşmelerin devam edip etmeyeceğinin bir süre daha yakından izlenmesi gerektiğini bildirdi.

Babacan, Forum İstanbul'un Swissotel'de gerçekleştirilen "Dünya Finansal ve Ekonomik Krizinden 2023 Türkiyesine" başlıklı toplantısının açılışında, dünyanın modern ekonomi tarihinin en zor dönemlerinden birinin yaşandığını söyledi.

Krizin ABD'den diğer ülkelere hızla yayıldığını, talep ve üretimin  düştüğünü, küresel likiditenin daraldığı sancılı bir sürece girildiğini anlatan Babacan, pek çok gelişmiş ülke merkez bankalarının faiz indirimine gittiğini, bunun yanı sıra piyasalara likidite sağlayarak nakit sıkışıklığını hafifletmeye çalıştıklarını kaydetti.

Babacan, para politikası uygulamalarının yanı sıra ekonomiyi canlandırmak için pek çok mali paketin devreye sokulduğuna ve istihdamın artmasına yönelik düzenlemeler yapıldığına değinerek, alınan para ve maliye politikası önlemlerinin kredi kanallarının daha iyi işlemesine katkıda bulunduğunu dile getirdi.

Bakan Babacan, küresel ekonomide ilk canlanma işaretlerinin görüldüğünü ifade ederek, "Bununla birlikte küresel ekonominin kalıcı ve güçlü bir canlanma sürecine girdiğini söyleyebilmek için son dönemdeki iyileşmelerin devam edip etmeyeceğini bir süre daha yakından izlemek gerektiğinin altını çizmek istiyorum" diye konuştu.

Finans piyasalarındaki problemler ve yavaşlayan küresel ekonomik büyümenin tüm dünya ile finansal ve ticari bağları bulunan Türkiye ekonomisini de kaçınılmaz olarak olumsuz etkilediğini vurgulayan Babacan, küresel talepte daralma olduğunu, yatırımcı ve tüketici güveninin zayıfladığını, bu nedenle iç talepte ve özel sektör yatırım harcamalarında gerilemeler yaşandığını, bunlara bağlı olarak da Türkiye ekonomisinde üretim, ihracat ve istihdam göstergelerinin olumsuz etkilendiğini ifade etti.

"Ekonomi 2002-2007 dönemindeki performansının önemli ölçüde altında kaldı"

Babacan, küresel krizin etkisiyle Türkiye ekonomisinin 2002-2007 dönemindeki performansının önemli ölçüde altında kalarak, 2008'in tamamında yüzde 1,1 oranında büyüdüğünü söyledi.

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de sanayi sektörünün iç talepte ve ihracatta görülen daralmanın etkilerinin en fazla hissedildiği sektör olduğunu dile getiren Babacan, sanayi üretiminde 2008 yılında başlayan daralmanın 2009 yılı başında artarak devam ettiğini ve 2009 ocak-mart dönemi itibariyle yüzde 22 olarak gerçekleştiğini kaydetti.

Dış talebin daralması sonucu ihracatta da 2008 ekim ayından bu yana gerileme gözlendiğini, 2009 ilk çeyreğinde işsizliğin ortalama yüzde 16,1 seviyesine ulaştığını anlatan Babacan, olumsuz gelişmelere rağmen Türkiye'nin 2002 sonrasında uyguladığı politikalarla küresel krizi daha dayanıklı ve daha esnek bir yapıyla karşıladığını belirtti.

Bakan Babacan, 2002 sonrasında kamu maliyesi alanında sağlanan disiplinin kamu mali dengelerini ve kamu borç yükünü çok daha sağlıklı bir noktaya getirdiğini vurgulayarak, kamu mali dengesinde ve borç yapısındaki iyileşmelerin özellikle finansal olanakların daraldığı ve risk primlerinin arttığı kriz ortamında kamunun mali piyasalar üzerindeki baskısının sınırlı kalmasını sağladığını ifade etti.

Yeni yatırım teşvik sistemi

Küresel krizin Türkiye'ye yansımalarını ilgili kurumların yakından izlediğini vurgulayan Babacan, diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de Merkez Bankası ve Hükümetin küresel krizin ekonomiye etkilerini hafifletmek amacıyla çeşitli tedbirler aldıklarını hatırlattı.

Babacan, Hükümetin üretimi, istihdamı ve tüketimi canlandırmak, kredi piyasalarının tekrar işler hale getirilmesi için pek çok tedbir uygulamaya koyduğunu hatırlatarak, küresel krizle birlikte ortaya çıkan bir diğer olumsuzluğun kredi kanallarının etkin bir şekilde işlememesi nedeniyle firmaların finansman kaynaklarına erişiminin zorlaşması olduğunu söyledi.

Başta küçük ve orta büyüklükte işletmeler olmak üzere firmaların finansman kaynaklarına erişim olanaklarını kolaylaştıracak ve kredi sisteminin etkin işlemesine katkı sağlayacak düzenlemelerin hızla uygulanması gerektiğine işaret eden Babacan, bu çerçevede firmaların kredi garanti sistemini daha etkin şekilde kullanmasını sağlayacak düzenlemeyi TBMM'ye sevk ettiklerini anımsattı.

İstihdamın artmasına yönelik bazı önlemleri de yakında hayata geçireceklerini bildiren Babacan, "Yeni yatırım teşvik sistemi üzerindeki çalışmalarımızı nihai aşamaya getirmiş bulunmaktayız. Yeni teşvik sistemi yatırım teşviklerinin belirlenmesinde bölgesel ve sektörel unsurları bütünleştirecek ve ülkemizin rekabet gücünü artıracak alanlardaki büyük projelere yönelik destekleri de içerecektir" diye konuştu.

Özel sektörden beklentiler

Ali Babacan, Türkiye ekonomisinin yeniden istikrarlı bir büyüme dönemine girmesinin ön koşulunun makroekonomik istikrarın güçlendirilmesi ve küresel ekonominin kalıcı bir canlanma evresine girmesi olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Türkiye ekonomisinin uzun dönemli büyüme potansiyelini etkileyecek olan temel unsur mikro reformlarla desteklenmiş bir makroekonomik istikrar ve güven ortamıdır. Bu nedenle içinde bulunduğumuz olağanüstü koşullar nedeniyle hedef patikasından sapma gösterebilecek kamu dengelerinin daha sonraki dönemde tekrar bu patikaya dönüşünün sağlanması da çok önemlidir."

Ekonomik verimliliği ve rekabet gücünü artırmak amacıyla özel sektörle ortak çaba sarf etmelerinin zorunlu olduğunu düşündüğünü ifade eden Babacan, hükümet olarak kendilerinin özel sektörün önünü açmak için gerekli tedbirleri aldıklarını, özel sektörün de verimliliği ve istihdamı artırmaya yönelik faaliyetlerini hızlandırmasını beklediklerini söyledi.

Babacan, TOBB öncülüğünde bir grup sivil toplum kuruluşu tarafından başlatılan "Kriz varsa çare de var" kampanyasını desteklediğini kaydetti.

"Türkiye 2023'de dünyadaki ilk 10 ekonomiden biri olacak"

Bakan Babacan, Türkiye'nin uzun vadede daha öngörülebilir bir ülke olmasının temel ekseninin AB süreci olduğuna işaret ederek, "AB süreci 'bundan 5-10-15 sene sonra nasıl bir Türkiye' sorusunun cevabını veren çok önemli bir süreçtir" dedi.

AB parlamento seçimlerinin yapıldığı bu dönemde her ne kadar AB'den karışık ve farklı mesajlar gelse de Türkiye'nin sürecinin rayında olduğunu ve emin adımlarla ilerlediğini belirten Babacan, sürecin hızlı ya da yavaş olmasının tartışılabileceğini ve bu süreci etkileyen iç ve dış faktörler olduğunu söyledi.

Babacan, "Ancak burada önemli olan bizim tam üyelik hedefimizin sapasağlam yerinde durması ve Türkiye'nin bu hedefe doğru ilerliyor olmasıdır" diye konuştu.

Ali Babacan, 2023 yılı geldiğinde Türkiye ekonomisinin kuvvetle muhtemel dünyadaki ilk 10 ekonomiden biri olacağını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Toplam gayrisafi yurt içi hasıla büyüklüklerine baktığımızda 2023 yılında Türkiye'nin ilk 10'a girmesi bir hayal değil gerçekçi bir hedef. Bugünkü küresel ekonomik şartlarda belki böyle hedeflerden bahsetmek iyimser gelebilir. Gerçekçi olarak tabloyu koyduğumuzda; bu kriz gelip geçtikten sonra, toz duman yatıştıktan sonra dünya ekonomisinde yeni bir tablo göreceğiz. Ülkelerin yeniden birbirine göre göreceli avantajlarını sergiledikleri bir tablo göreceğiz. Bu toz duman yatıştıktan sonra, işler tekrar rayına girdikten sonra göreceğimiz tabloda, nasıl bir Türkiye göreceğiz, AB'ye ya da ABD'ye mukayeseyle? Ben şunu rahatlıkla ifade edebilirim ki bu işler bittikten sonra bu zor dönem geçtikten sonra Türkiye borç yükü açısından borcunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranı açısından dünyanın en az borçlu ülkelerinden birisi olacaktır."