Makine İmalatçıları Birliği'nin İzmir'li ilk başkanı Mustafa Dirin: Gerçekçi kurla ihracatta ikinciliğe otururuz

Makine İmalatçıları Birliği'nin İzmir'li ilk başkanı Mustafa Dirin: Gerçekçi kurla ihracatta ikinciliğe otururuz

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İZMİR - Bu ay başında Makine İmalatçıları Birliği'nin başkanlığı görevine seçilen Dirinler Makine Sanayi AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Dirin, gerçekçi bir kur politikası izlenmesi halinde ihracatçı sektörler arasında makinecilerin ikinci sıraya oturabileceğini söyledi. Makine sektöründeki başarının sınırlı olmasının nedeninin döviz kurları olduğunu belirten Mustafa Dirin, buna rağmen Türkiye'de sektörün önünün açık olduğunu kaydetti. Dirin, "Kurların etkileri çok yönlü. Birincisi kurların bu düzeyi ile rekabet edilemiyor, ihracat zorlaşıyor. İkinci etkisi ithalatı cazip hale getirmesi. Bu da iç pazarda işimizi güçleştiriyor" dedi. Döviz kurlarının aynı etkiyi diğer sektörlere de yaptığını anlatan Dirin, şunları söyledi: Bundan dolayı kimse yatırım yapmıyor. Bizim yaptığımız ürünler hep yatırım malı. Basit bir örnekle açıklarsak, otomotiv sanayiine üretim yapan bir fabrika düşünün. Otomotivciler ithalata yöneldi: Otomotiv ana sanayii eskiden yarı mamulü bu fabrikadan alırken, döviz kurları nedeniyle ithalata yönelince, bu fabrika ne yeni yatırım ne de yenileme yapamaz hale geliyor. Yatırım yapmayınca bizim ona satış yapma şansımız kalmıyor. Bu zincirleme bir etki yapıyor. Oysa kurlar gerçekçi bir düzeyde olsa, bu zincirleme etki ters dönecek. Belki de makine sektörü yurtiçindeki taleplere yetişemez olacak. Bunun yurtdışı satışlarına etkisini de düşününce yarattığı katma değer katlanacak büyüyecek. Yatırım yapıldıkça ihracat artacaktır: Hâlâ yatırıma ihtiyaç var. Sektör yaklaşık 8 milyar dolarlık ihracat yapıyor. Fakat Türkiye'nin makine ithalatı 16 milyar dolar. İthalat kısmen fiyat avantajı, kısmen yüksek teknoloji diye yapılıyor. Yatırım yapıldıkça ihracat artacaktır. Üstelik makine sektörü katma değeri yüksek ürünler üreten, kalifiye eleman çalıştıran, yüksek ücret veren, gelir düzeyini yükselten bir sektör. Sektörün ihracatta ikinci sırayı alması uzak bir ihtimal değil. Eğer döviz politikası gerçekçi olur ve maliyetlerimiz rakiplerimizin seviyesine çekilirse Türkiye'nin lokomotif sektörleri arasında yerimizi alırız. Bölgesel teşvikler işe yaramıyor: Hükümetin artık bölgesel teşvik sisteminin işe yaramadığını görmesi lazım. Bu sıkıntımızı dile getirince, bize teşvikli bölgelere yatırım yapmamızı öneriyorlar. Fakat makine imalatçısı, ha deyince tesisini taşıyamaz. Personelimizin tamamına yakını kalifiye elemanlardan oluşuyor. Bunları yaşadıkları çevreden koparmak ya da taşınılacak bölgede hemen eleman yetiştirmek mümkün değil. Rakibimiz Batı ülkeleri Makine sektörünün rakibinin gelişmiş Batı ülkeleri olduğunu anlatan Mustafa Dirin, "Çünkü biz kalitemizle, yenilikçiliğimizle rekabet ediyoruz. Bu da AR-GE'nin önemini ortaya koyuyor. Oysaki yeni AR-GE Yasası'na göre, teşviklerinden yararlanabilmeniz için bu serviste en az 50 kişilik bir kadro bulundurmanız gerekiyor. Türkiye'de bu koşulu taşıyan firma sayısı parmakla sayılacak kadar az. Firma böyle bir kadro kurmaya kalktığı zaman, eleman bulması da kolay değil. Çünkü okuldan mezun olması yeterli değil, bir de deneyimli olması lazım." Çalışanın işverene maliyeti 1.300 YTL Türkiye'de işçilik maliyetlerinin çok yüksek olduğunu belirten Dirin, "Sektörümüzde fiili olarak asgari ücret net 700 YTL civarında. Fakat bunun işverene maliyeti bin 800 YTL'yi buluyor. Yurtdışında net bin dolar maaş alan bir personelin işverene maliyeti ise bin 300 dolar düzeyinde. Üstelik işgücü verimliliği açısından rakiplerimizin gerisindeyiz. Eğitim sistemimiz zayıf. Biz çıraklık okulları, kurum için eğitimler gibi çalışmalarla bu eksikliği gidermeye çalışıyoruz ama yeterli olmuyor. Verimliliği öğrenmek zorundayız" dedi. Yerliye ucuz KDV'li leasing önerisi Leasing işlemlerindeki KDV düzenlemelerinin sektöre zarar verdiğini anlatan Dirin, "Unutulmaması gereken makine sektörünü diğerlerinden ayıran en önemli fark, bunların yatırıma dönüşüp getiri sağlaması. Yani her alınan makine ülkeye katma değer yaratıyor. Yatırım malının da düşük KDV'li olarak temin edilmesinden gocunulmamalı. Leasing işlemlerindeki artıştan sonra piyasa bir anda durdu. Yüzde 8'e indirildikten sonra biraz düzeldi ama hâlâ eski hızında değil. Bu konuda iç piyasada üretilen makine ile ithal makine farklı değerlendirilebilir. Yerli yatırım malına düşük, ithal yatırım malına yüksek KDV'li leasing uygulaması yaptırılabilir" diye konuştu. Deneyimlerimi paylaşmak için başkan oldum Sivil toplum örgütü yöneticiliğinin toplumsal bir görev olduğunu belirten Mustafa Dirin, şunları söyledi: "Makine İmalatçıları Birliği'nin yönetiminde daha önce de görev almıştım. Son dönemde şirketimizde artık ailenin üçüncü kuşağı da görev almaya başlayınca, benim yüklerim hafifledi. Sektörde çok uzun yıllara dayanan bir deneyimim var. Neredeyse gözümü makinecilik işinde açtığımı söyleyebilirim. Bu deneyimi sektörle paylaşmak istedim. Bu ülkenin diğer vatandaşları gibi işadamlarının da sadece ailelerine, çalışanlarına değil, ülkelerine borcu olduğunu düşünüyorum. Bu borcu ödemenin yolu da bu tür organizasyonlarda görev almaktan geçiyor. Birliğin genel kurulu da görevi bize verdi. Böylelikle ilk kez İzmir'den biri başkan seçilmiş oldu. 1999'da kurulan birliğimizin şu an 200 firma, her firmadan ikişer kişi olmak üzere 400 dolayında üyesi var."