‘Morfinsiz büyümeye hazır olalım’
Talip AKTAŞ
İSTANBUL - İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, Türkiye’nin artık sürdürülebilir sağlıklı ve "kaliteli" büyüme için yeni bir sanayi politikasına ihtiyacı bulunduğunu, bu değişimin temel unsurunun ise "eğitim" olduğunu söyledi. Bahçıvan, "Bu dönüşümü sağlama konusunda mevcut eğitim sisteminden ne yazık ki umudumuz yok" değerlendirmesine bulundu.
Göreve başlamasının ardından gazetecilerle ilk sohbet toplantısında bir araya gelen İSO Başkanı Bahçıvan, gündemdeki konulara ilişkin görüşlerini paylaştı ve soruları yanıtladı.
Yüksek katma değerli ve rekabetçi ürün desenine sahip ülkelerin bu gücünü nitelikli eğitime dayandırdığını vurgulayan Bahçıvan, Türkiye’nin eğitim politikasını oluşturmada önemli sıkıntıları bulunduğunu kaydetti. Bahçıvan, sıklıkla değişen eğitim politikalarının sorunu çözmek yerine daha da karmaşık hale getirdiğini belirterek, "En uzun dönemli ve istikrarlı bir iktidar olarak gördüğümüz AK Parti döneminde, en fazla değişen bakan Milli Eğitim Bakanı oldu. Ayrıca her yeni bakan döneminde temel politikalar değiştirildi. Kanımızca, Türkiye’nin eğitim sistemi ile bu kadar oynama hakkımız yok ve olmamalı" diye konuştu.
İSO Başkanı Bahçıvan, nitelikli eğitim ve nitelikli işgücü ile birlikte yeni sanayileşme dinamiklerinden birinin de kadınların işgücüne katılımının artırılması olduğunu anlattı. Bahçıvan bu konuda yapılan son düzenlemelerin, hem ne kadar kadınların haklarının korunduğu şeklinde bir görüntü taşısa da özünde işverenlerin kadın istihdamından kaçınmalarına neden olabilecek unsurlar içerdiğini de söyledi.
Morfinsiz döneme hazırlanmalıyız
İSO Başkanı Bahçıvan, Fed’in genişlemeci politikalardan çekilmesiyle birlikte dünyanın yeni bir sürece girdiğini de ifade ederek, Türkiye’nin bu dönemi üretime dayalı kaliteli bir büyüme için fırsat olarak değerlendirebileceğini de kaydetti. Küresel ekonominin finansın emrine girdiği bir dönemi yaşadığını ve krizin ardındaki temel gerekçenin de bu tablo olduğunu belirten Bahçıvan şöyle konuştu: "Ekonomiyi esir alan sınırsız para hareketleri ekonomideki tüm değerleri de alt üst etti. Reel karşılığı bulunmayan finansal büyüklükler, birçok ülke için morfin bağımlılığı benzeri bir finans bağımlılığı yarattı. Şimdi benzer ülkeler gibi Türkiye için de morfinli dönemden sağlıklı döneme geçmek için bir fırsat penceresi açılmış durumda. Türkiye olarak, istikrarlı bir yapıya sahip olan finans sektörümüzün yarattığı avantajla, sağlıklı büyüme dönemine geçmek için hazırlık yapmalıyız." Erdal Bahçıvan’ın yöneltilen sorulara verdiği yanıtlarda dile getirdiği görüşler şöyle:
Büyümenin kalitesi önemli
•"Bu yıl yüzde 4’e yakın bir büyüme bekliyoruz. Geçen yılın son iki çeyreğindeki düşük büyümenin baz etkisi de buna yardımcı olacak. Büyümede temel sorun büyümenin kalitesi ve sürdürülebilirliğidir. Dış kaynağa ve tüketime dayalı büyümenin sürdürülebilir bir yanı yok. 2012’de olduğu gibi bu yıl da bunu görüyoruz. Dış finansman kaynakları kısıldığı anda büyüme hemen düşüveriyor. Türkiye’nin artık kaliteli büyümeyi konuşması gerekiyor. Finansal istikrara dayalı mutluluklar dönemseldir. Artık değişime ihtiyaç var. Türkiye’nin bu değişim için elindeki finansal istikrar kozunu iyi kullanması gerekiyor. Dolayısıyla sürdürülebilir büyümeye en güçlü katkıyı yaratacak sanayi yatırımlarının teşvikine ve eğitim alanında ciddi reformların yapılması gerektiğine inanıyorum. Tek tip insan yetiştirmeye odaklı bir eğitim anlayışının, Türkiye’yi bu hedeflerden uzaklaştıracağını düşünüyoruz. Sorgulayıcı araştırmacı katılımcı paylaşımcı, inisiyatif alan ve sorumluluk sahibi bireyler yetiştirecek bir eğitim sistemi ivedilikle hayata geçirilmelidir.
Hem kur, hem faiz tutuluyor ama…
•Merkez Bankası’nı günlük polemiklerle eleştirilerin odağına koymanın kimseye yararı yok. Merkez Bankası’nın bundan sonra da bağımsız duruş sergileyip sergilemeyeceğini zaman gösterecek. Biz şu anda bağımsız olduğunu düşünmek durumundayız. Döviz kurunda ise daha çok sepet değerine bakılmalı. Yıl sonu için sepet değerinin 2.25-2.30 TL aralığında olacağını tahmin ediyoruz. Merkez Bankası’nın, hem döviz kurunu hem faizi tutmaya çalıştığı algısına katılıyorum. Bu tutumun geçmişte krize neden olduğu biliniyor. Ancak bugünün koşulları ile 20 yıl öncesinin koşulları ve kullanılan enstrümanları çok farklı; dolayısıyla bu politikanın bir kriz yaratacağı endişelerine katılmıyorum. İstanbul’daki yatırımcı cezalandırılmamalı Türkiye’nin bir sanayi gerçeği var. Sadece geri kalmış bölgelere, sadece belli sektörlere yoğunlaşmak doğru değil. Belli sanayi kollarını belli bölgelerin dışına çıkarmanız da mümkün değil. Batı’ya, İstanbul’a yatırım yapmış sanayiciyi cezalandırmak doğru değil. Uygulanan teşvik politikalarıyla bölgesel ayrımcılıkta ölçünün kaçırıldığını düşünüyoruz. İstanbul’a asla bir finans, bir turizm kenti olarak planlamanız mümkün değil.
EİAŞ engelleyici rol oynuyor
•Enerji konusu, Türkiye’nin en önemli sorunlarından biridir. Bu kadar dışa bağımlı bir enerji politikası ile sağlıklı büyümeyi ve gelişmeyi sağlamak mümkün değil. Orta vadede çeşitli eleştiri noktaları bulunmakla birlikte orta vadede nükleer enerji bir çözüm gibi duruyor. Yenilenebilir kaynaklarda oldukça yavaş gidiyoruz. Rüzgar ve güneş potansiyelilimizi daha hızlı şekilde kullanmak zorundayız. Bu konuda özellikle yatırımcıların izinlerin alınmasında, Elektrik İletim A.Ş.’den (EİAŞ) ile yaşadığı büyük zorlukları ve büyük şikayetleri var.
Sanayici hiçbir koşulda savaşı sevmez
Erdal Bahçıvan, Türkiye’nin bölgesinde yaşanan olumsuz tablonun daha da kötüleşmesi ve büyük bir bölgesel savaşa evirilmesinden endişe ettiklerini de belirterek, dış politikada ticari dengelere önem verilmesi gerektiğini söyledi. Bahçıvan, şöyle konuştu: "Türkiye, küresel kriz nedeniyle Avrupa ve Batı’da yaşadığı pazar daralmasını, komşu ülkelere ve yakın coğrafyaya yönelerek aştı. O bölgelerdeki yatırımlarımız ve ihracatımız son derece önemli. Ülkemizin ekonomik gerçeklerini de dikkate almak gerekiyor. Bu bölgelerde kazandığımız başarıların, günlük siyaset yüzünden kolayca heba edilmemesi gerekiyor. Dış politikanın ekonominin gereklerine göre yürütülmesi önem taşıyor. Ümit ediyorum ki, gerginlikler kalıcı olmaz. Sanayici savaşı sevmez, istikrarı bozacak hiçbir gelişmeyi sevmez. Bu konuda dikkatli ve dengeli adımların atılmasına önem vermek kadar barış ve huzurun sağlanması doğrultusunda dünya kamuoyunu harekete geçirecek çabalara hız verilmesi gerektiğine inanıyorum."
Bürokrasi de bedel ödemeli
İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, kaliteli büyüme hedefinde paydaşların eşit sorumluluğunun önem taşıdığını da vurguladı ve bürokrasinin başarı performansına dayalı bir yapıya kavuşturulması gerektiği görüşünü de dile getirdi. Bahçıvan’ın konuyla ilgili değerlendirmesi şöyle: "Kaliteli büyüme hedefinde dört önemli paydaş var: Hükümet, bürokrasi, sanayici, özel sektör çalışanı... Toplum için hayati önemdeki bu dörtlü sacayağını oluşturan taraflardan üçü için ağır bir hesap sorma mekanizması işlemektedir. İşler doğru gitmediğinde ya da doğru yapılmadığında siyasetçi seçimi, sanayici işletmesini, sanayi çalışanı işini kaybedebilmekte, yani bir bedel ödemektedir. Yanlış yaptığında ya da işini yapmadığında bedel ödemeyen tek kesim bürokrasidir. Bürokratik kibir, buyurganlık ve hesap vermezlik, Türkiye’de büyük bir sorun olarak varlığını sürdürmektedir ve mutlaka başarıya dayalı bir yapı oluşturulmalıdır."