'Nedeni hedefe güven değil!' Prof. Dr. Selva Demiralp'ten faiz mesajı: İndirimin asıl sebebi...

TÜSİAD ve Koç Üniversitesi'nin Ekonomik Araştırmalar Forumu'nda konuşan Dünya Gazetesi yazarı Prof. Dr. Selva Demiralp, Merkez Bankası'nın faiz indirimleri ve enflasyon hedeflerine ilişkin eleştirilerde bulundu. Demiralp, enflasyonun yüzde 21'e düşürülmesinin zor bir hedef olduğunu belirtirken, faiz indirimlerinin büyüme endişesi ve siyasi baskı gibi nedenlerle erkenden başladığını vurguladı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Koç Üniversitesi ekonomi profesörü ve Dünya Gazetesi yazarı Selva Demiralp, TÜSİAD ve Koç Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen Ekonomik Araştırmalar Forumu’nun (EAF) 2025 yılında Türkiye Ekonomisi oturumunda önemli değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Demiralp, Merkez Bankası'nın yüzde 21'lik enflasyon hedefine ulaşma çabasını sorgularken, faiz indirimlerinin ekonomi üzerindeki etkilerine dikkat çekti.

"Hedefe güven mi yoksa alternatif nedenler mi?"

Demiralp, Merkez Bankası'nın enflasyon ve faiz politikalarını değerlendirerek şunları söyledi:

"Yüzde 44 olan enflasyonu yüzde 21'e düşürüp bir de faiz indirimi yapacağını söyleyen bir Merkez Bankası varsa, bu ya hedefine güveniyor ya da başka nedenlerden dolayı indirime gidiyor. Ancak burada güven yerine, farklı dinamiklerin devrede olduğunu görüyoruz. Faiz indirimleri, yüzde 21'lik enflasyon hedefini gerçekleştirmek için değil, büyüme endişesi gibi nedenlerle erkenden başlatılmış olabilir."

Demiralp, faiz indirimlerinin büyüme kaygıları ve maliyet dağıtımı gibi faktörlerden kaynaklanabileceğini, ancak bu tür adımların daha çok maliye politikası çerçevesinde ele alınması gerektiğini belirtti.

"Erken faiz indirimi siyasi baskıyla başladı"

Demiralp, Merkez Bankası'nın politika tercihlerini değerlendirirken şu ifadeleri kullandı:

"Bir yandan TL'ye yüksek faiz verip dövizi sabit tutmaya çalışırken, dövize ödediğiniz maliyet artıyor. Ancak faiz indirimleri, enflasyonla birlikte sürdürülmeye çalışılıyor. Yüzde 12-15 civarı enflasyon düşüşüyle Merkez Bankası'nın faiz indirimleri yüzde 30’lar seviyesine gelebilir. Ancak bu adımların siyasi baskılar ve Hazine'nin faiz borçları nedeniyle erken başladığını görüyoruz."

Faiz indirimlerinin uzun vadede tek haneli seviyelere ulaşmasının zor olduğunu ifade eden Demiralp, büyüme kaygılarının bu tür politikaların öncelikli nedeni olduğunu belirtti.

"Maliye politikası ile maliyet dağıtımı sağlanmalı"

Prof. Dr. Demiralp, büyüme ve enflasyon politikaları arasındaki dengeyi değerlendirirken şunları söyledi:

"Geçen yıl bu zamanlar 'acı reçete' kavramından bahsediyorduk. Şimdi ise maliyetlerin dağıtılmasından bahsediyoruz. Ancak bu, Merkez Bankası'nın değil, maliye politikasının işi. Kredi büyümesiyle yapılan ince ayar, ekonomide kısa vadeli rahatlama sağlasa da uzun vadede sürdürülebilir olmayabilir."

2025 yılı için beklentiler

Demiralp, Türkiye ekonomisi için 2025 yılı beklentilerini ise şu şekilde paylaştı:

"Yüzde 32 enflasyon ve yüzde 3 büyüme bekliyoruz. Ekonomi potansiyeline ulaşabilir, ancak bu bir iniş değil, normalleşme süreci olacaktır. İnsanlar büyümeyi, gelirlerinin azalmasına rağmen önceliklendirmeye devam ediyor. Ancak uzun bir süre tek haneli enflasyon seviyelerini görmek zor olacak."