Obama ve McCain'in ekonomik yüzleşmesi

Obama ve McCain'in ekonomik yüzleşmesi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

KÜRESEL BAKIŞ ABD başkan adayı olmaya karar verdiklerinde, ekonomi ABD'nin bir numaralı gündem maddesi değildi. Bugün ise ABD ekonomisi oldukça zor bir dönem geçiriyor. Her iki başkan adayına aynı soruları yönelten Fortune dergisi, aralarındaki ciddi farkları da ortaya koyuyor büyük ölçüde. Barack Obama, zenginlerin ve büyük şirketlerin daha fazla ağırlığı kaldırması gerektiğini düşünüyor. John McCain'in amacı ise büyük şirketlerin daha fazla girişimci olmasını sağlamak. ABD ekonomisi önündeki en büyük tehdit "ABD ekonomisine yönelik uzun vadeli en büyük tehdit nedir?" sorusuna Obama'nın cevabı enerji. Eğer ABD enerji politikasını değiştirmezse, bunun ekonomiye etkisi oldukça kötü olacak Obama'ya göre. Dolayısıyla ABD'nin AR-GE yatırımlarına öncelik vermesi gerekiyor. McCain'in cevabı ise Obama'dan oldukça farklı yönde. McCain'e göre ABD'nin önündeki en büyük tehdit, İslami aşırılığa karşı verdiği mücadele, çünkü ikinci bir başarılı saldırı ABD için yıkıcı etkilere yol açabilir. Çin ve Hindistan Pekli Çin ve Hisdistan'ın yükselişine karşı, ABD küresel ekonomideki üstünlüğünü korumak için ne yapmalı? Obama, ABD'nin hala en büyük, en dinamik, en girişimci ekonomi olduğuna ve bunu bir süre daha sürdüreceğine inanıyor. Çin ve Hindistan'ın yükselişini de küresel ekonomi açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyor Obama. Fakat tabii ki ABD'nin de yapması gerekenler var. Bunların başında üniversitelerine daha fazla yatırım yapmak geliyor. Özellikle de bilim alanına yapılan yatırımların iki katına çıkarılması gerektiğini savunuyor Obama. Bu konuda McCain'in görüşleri de çok farklı değil. "Çin ve Hindistan'ın yükseldiği doğru, fakat bu ABD'yi geçebilecekleri anlamına gelmiyor. Kaderimiz kendi ellerimizde. Eğer eğitime, AR-GE'ye yeterli yatırım yaparsak 21. yüzyıl da ABD'nin yüzyılı olur" diyor McCain. Yönetim stilleri Başkan adaylarının yönetim stillerine gelince; Obama "ego"nun kaldırılmasından yana. "Akıllı ve becerikli insanların ortak bir vizyonu paylaşacakları ortam yaratmayı hedefliyorum" diyen Obama, her türlü farklı görüşün tartışılabileceği sağlam bir platform oluşturmak istiyor. "İnsanlar kötü haberler vermekten korkmamalılar" diyor Obama, "öncelikle kötü haberleri duymak isterim" diye ekliyor. Obama'nın beyin gücü arasında Berkshire-Hathaway'in CEO'su Warren Buffett, FED eski başkanlarından Paul Volcker gibi isimler var. McCain ise karar alırken, her zaman kendisine doğru bilgi ve deneyimleri aktaracak bir danışman grubundan faydalanacağını ifade ediyor. McCain'in ekonomik gurularının arasında HP'nin eski CEO'su Carly Fiorina, Fedex'in CEO'su Fred Smith ve eBay'in eski CEO'su Meg Whitman gibi isimler yer alıyor. Ve enerji Son olarak enerji konusunda, McCain, nükleer, rüzgar ve güneş enerjilerinin önem kazanacağını savunurken, Obama'nın tercihi öncelikli olarak fakirleri artan enerji fiyatlarından korumak. "Ortadoğu'ya barışın dışardan zorlanması gerekli; bunu yapacak tek adres Avrupa" UNESCO Bölüm Başkanı ve Barış İçin Akdeniz Forumu Genel Sekreteri Omar Massalha, Ortadoğu üzerine çok sayıda kitaba imza atmış bir isim. Massalha'ya göre Filistinliler, İsrail devletinin kuruluşunu yeni bir haçlı seferi olarak değerlendirdiler ve bu algı bugün de devam ediyor. Massalha Ortadoğu'da barışın kendiliğinden sağlanamayacağı görüşünde. "Ben, İsrailliler'in ve Filistinliler'in, dışarıdan bir müdahale olmaksızın anlaşmaya ulaşacaklarına inanmıyorum" diyor Massalha. Bu güne kadar gerçekleşen barış girişimlerinin başarısız olduğunu söyleyen Massalha, şu an için sadece Avrupa'nın bölgeye bir çözüm getirebileceğini ileri sürüyor. Neden mi? İşte nedeni: "Öncelikle Avrupa coğrafi açıdan bu rolü oynayabilir. Ortadoğu'ya yakınlığı açısından, bölgede bir barış anlaşması imzalanması Avrupa'nın stratejik ve güvenlik çıkarları için çok önemli. Bir ikinci nedeni, Avrupa'nın tarihi açıdan bu yönde sorumluluk sahibi olması. İsrail devleti İngilizler tarafından, Fransızlar'ın desteği ile kuruldu. Dolayısıyla Avrupa geçmişte yaşanan sıkıntıları çok yakından biliyor. ABD, hem coğrafi açıdan hem de kültürel açıdan bölgeden son derece uzak. Öte yandan ABD, sorunu çözmekten çok, sorunu yönetmekle ilgileniyor." Massalha, Hamas'ın barış anlaşmasına sıcak bakabileceğine de inanıyor aynı zamanda ve İsrail'deki aşırı sağın da siyasi oyuna dahil olduğunu hatırlatıyor bu noktada. Peki bugüne kadar gerçekleşen tüm barış girişimleri neden başarısız oldu? Massalha'ya göre bunun başlıca nedenlerinden birisi, ne İsrail'de ne de Filistin'de gerçek devlet adamlarının olmaması. "Her iki tarafta da barış için özveride bulunacak liderlik anlayışı yok" diyor Massalha, "işte bu yüzden barışın dışardan zorlanması gerekiyor". Anlaşılan o ki, Avrupa'nın sadece kendi içinde yaşanan çalkantıları düzene sokması değil, aynı zamanda etrafına da çözüm üretmesi gerekiyor. Bir yandan senelerdir barış içinde yaşayan bir toplum örneği olarak, diğer taraftan kendi güvenliğinin sürdürülebilir olması için.