”Orta vadede neler yapacağımızı çalışıyoruz”

Bakan Babacan, Türkiye Reklam Konseyi'nin toplantısında krizden çıkmak için yaptıkları çalışmalara değindi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

İSTANBUL-  Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Orta vadede neler yapacağımızı çalışıyoruz. 2010, 2011 ve 2012 yıllarında neleri hedefleyeceğiz, nasıl bir bütçe hedefiyle yola çıkacağız, kamu borç stoku projeksiyonlarımız ne olacak? Bunlar, Türkiye'nin çıkış stratejisinin en önemli unsurları olacak" dedi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye Reklam Konseyi'nin toplantısında yaptığı konuşmada, reklam sektörünün içinde bulunduğu duruma değindikten sonra, küresel krizle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

"Bütçe açıklarının yüksek boyutlara ulaşmasının ve bu politikalardan çıkış stratejsinin pek çok ülkede netleşmemiş olmasının uzun vadede küresel enflasyon açısından bir risk oluşturabileceğini" ifade eden Babacan, bunun da uzun vadede Merkez Bankalarının faiz artırmasını ya da vergi artırma yoluyla bazı olumsuz yan etkilerini bazı ülkelerde gösterebileceğini söyledi. Babacan, şöyle konuştu:

"Bu tür yan etkilerinin görülmemesi için hükümetlerin orta vadeli mali disiplinin devamını temin eden bir mali çerçeve tanımlayarak, buna uymaları ve bu konuda güven oluşturmaları bu dönemde çok büyük önem taşıyor. Mevcut kriz ortamında tekrar normal ekonomik faaliyetlere ulaşılması için ayağı yere basan somut programlar maalesef pek çok ülkede henüz açıklanmış değil. Adeta bir yangını söndürme telaşıyla bir yandan Maliye politikalarıyla bir yandan para politikalarıyla büyük bir çaba gösteriliyor, fakat orta-uzun vadede ne yapılacağı bundan sonraki dönemde büyük önem taşıyacak.

Öte yandan, biz, Türkiye olarak şu anda orta vadede neler yapacağımızı çalışıyoruz. 2010, 2011 ve 2012 yıllarında neleri hedefleyeceğiz, nasıl bir bütçe hedefiyle yola çıkacağız, bu dönemde kamu borç stokuna ilişkin projeksiyonlarımız ne olacak? Bunlar Türkiye'nin çıkış stratejisinin en önemli unsurları olacak. Son 2 aydır üzerinde yoğun şekilde çalıştığımız, yapısal reform anlamında pek çok alana dokunan bir çalışma içindeyiz. Yapısal reform denince, sosyal güvenlik, sağlık, yerel yönetimler, enerji gibi pek çok alanda çok önemli, köklü adımlar atmamız gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bu programla Türkiye'nin bütçe açığı ve kamu borç stokuna ilişkin bir öngörülebilirlik getirmiş olacağız. Böylelikle yatırım yapan, tüketen herkesin daha kolay karar almasını sağlamış olacağız. Devlet ne yapacağını, neyi yapmayacağını açıkça ortaya koyacak ki özel sektör de piyasa aktörleri de yatırım kararlarını alabilsinler."

"Büyüme ancak özel sektör eliyle olur"

Ali Babacan, bir ülkede ekonominin büyüyebilmesi, refahın artması için istikrar ve güvenin şart olduğuna işaret ederek, öncelikle Türkiye'de güven ortamının güçlenmesi gerektiğini vurguladı. Babacan, "Türkiye'nin öngörülebilir bir ülke olması yerli yabancı tüm yatırımcılar için önemli. Bu halkımızın geleceğe güveniyle de alakalı. Bütün çalışmalarımız bunu sağlamaya yönelik" dedi.

Türkiye ekonomisinin büyümesinde özel tüketim ve özel sektör yatırımlarının etken olduğuna dikkati çeken Babacan, şunları kaydetti:

"Biz Türkiye'de kamu harcamalarını ne kadar artırırsak artıralım bunun büyümeye etkisi çok çok sınırlı. Türkiye'de özel tüketim harcamaları yüzde 10 artsa büyümemize 6.8 puan getirir. Türkiye'de mutlaka, ekonomik model olarak, özel sektör eliyle büyümeyi sağlamamız gerektiğini düşünüyorum."

@page@

 

 

"O kapı artık açılmayacak"

Babacan, Türkiye'de artık para basma döneminin bittiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Bu dönemi biz kalıcı olarak kapattık. Son 2-3 yıldır bu kapıyı zorlayanlar yok mu var. Bu telkinleri alıyoruz. Ama asla. Böyle bir tuzağa düşmek Türkiye'ye en az on yıl kaybettirir. Merkez Bankası'nın bağımsızlığı temel direklerden bir tanesi. Bu kapı kapalı, hiç kimse uğraşmasın. O kapı artık Türkiye'de açılmayacak.''

Yüksek kamu açıkları, kamunun borçlanma gereğinin artmasının, şu anda bankaların elindeki kaynakları Hazine'nin tüketmesine yol açtığını anlatan Babacan, "Bu tabloyu hızla tersine çevirmemiz gerekiyor. Açıklarımızı hızla azaltmamız gerekiyor" dedi.

Babacan, gelecek sene Türkiye'ye ilişkin büyüme beklentisinin ABD'den, Avrupa'dan yüksek olduğunu belirterek, "Yeter ki akıllı politikalar uygulayalım, sorunlarla ilgili doğru noktalara el atalım" diye konuştu.

Babacan, talebi canlandırmaya yönelik bu kampanyanın da önemine değinerek, Türkiye'ye hayırlı olmasını diledi. 

IMF anlaşması

IMF anlaşmasına ilişkin bir soru üzerine Babacan, bu yıl IMF ve Dünya Bankası toplantısının Türkiye'de yapılacağını hatırlattı. Şu anda odaklandıkları çalışmanın, orta vadeli program hazırlıkları olduğunu dile getiren Babacan, ''Biz kendi orta vadeli programımızı ortaya koyacağız. Bu bizim kendi çalışmamız olacak. Daha sonra bu orta vadeli çalışmaya uluslararası kuruluşlar destek vermeye karar verirlerse, bu kuruluşların desteğini de almayı arzu ederiz. Bugünkü ortamda olmazsa olmaz noktasında değilsek de, IMF ile yapılacak anlaşma Türkiye ile alakalı güveni bir miktar daha artıracaktır ama tek başına hiçbir zaman yeterli değildir. Öncelikle Türkiye'nin neyi yapacağı, neyi yapamayacağı önemlidir. Yani ortaya konacak program hepsinden daha önemlidir'' diye konuştu.

Babacan, oluşturulacak orta vadeli programın güven veren bir program olmasının öncelikli hedefleri olduğunu ifade ederek, oluşturulan programa uluslararası kuruluşlarla, IMF'nin desteği de olursa bu desteği de tercih edeceklerini söyledi.

Bu konuda diyalogların devam ettiğini dile getiren Babacan, ''Bir iş olmadan, kesinleşmeden, o konuyla ilgili açıklama yapmayı uygun görmüyorum. Çalışmalar nihayete erince, zamanı gelince bu konuda gerekli açıklamaları yapacağız'' şeklinde konuştu.

Babacan İMKB'yi ziyaret etti

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, İstanbul'un finans merkezi olmasıyla ilgili çalışmaların devam ettiğini, yakın zamanda bu konuya ilişkin açıklamalar yapabileceklerini bildirdi.

Babacan, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasını (İMKB) ziyaret ederek, Borsa Başkanı Hüseyin Erkan ve diğer borsa yetkilileriyle görüşmelerde bulundu.

Kendisine bir brifing verilen basına kapalı gerçekleştirilen görüşmelerden sonra Bakan Babacan, Hüseyin Erkan'la birlikte hisse senetleri işlem salonunu gezdi.

Seans salonunda bulunan bir broker da Bakan Babacan'a, seans salonlarının aktif olması için kendisinden destek beklediklerini, brokerların azalmasıyla insanlar arasında ''borsa kapanıyor mu'' dedikodusunun oluşmaya başladığını söyledi.

Ali Babacan, ''Buradaki temel sorun, halka açık şirket sayısının epeyce bir artmaması'' dedi. Borsayı cazip hale getirmeye çalıştıklarını söyleyen Babacan, İstanbul'u finans merkezi yapmak istediklerini hatırlattı.

Aynı brokerın, ''Ben 40 yaşındayım, 19 yıldır bu işi yapıyorum. Neredeyse sizinle yaşıtım. Başka yapacağım meslek yok. Bakan olamam ki'' sözlerine Babacan, ''Siyasette kapı herkese açık'' şeklinde espriyle karşılık verdi.

Gazetecilerin, İstanbul'un finans merkezi olmasıyla ilgili soruları üzerine de Ali Babacan, ''Onunla ilgili çalışmalar devam ediyor. Yakında bazı açıklamalar yapabiliriz'' dedi.

Ali Babacan, seans salonundan ayrılırken, brokerlar tarafından alkışlanarak uğurlandı.

@page@

 

 

Yalçıntaş:  İç pazarını canlandırmak en önemli anahtar

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş, "Tüm dünyada dış ticaret hacmi ciddi bir şekilde daralıyor. 72 milyonluk Türkiye'nin iç pazarını canlandırmak da Türkiye için krizden çıkışın anahtarının en önemli barometresidir" dedi.

Yalçıntaş, Türkiye Reklam Konseyinin Hilton Oteli'nde düzenlenen "Alın, Verin, Ekonomiye Can Verin" adlı kampanyasının tanıtımında yaptığı konuşmada Türkiye'nin çatı kuruluşu olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) olarak, 32 iş örgütü ile birlikte "kriz varsa çare de var" seferberliği başlattıklarını hatırlattı.

Bu kampanya ile iki temel noktayı vurgulamak istediklerini anlatan Yalçıntaş, bunlardan birincisinin çare odaklı, üretim odaklı bir ekonomi politikasını tartışmaya açmak, ikincisinin de ekonomide iç tüketimin öneminin altını çizmek olduğunu söyledi.

Yalçındağ: Önemli bir sınav

Türkiye Reklam Konseyi Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ da, 2008 Ekim ayından beri dünya ekonomisini derinden sarsan küresel krizin; ülkeler, ekonomiler, şirketler için önemli bir sınav haline geldiğini belirtti.

Yalçındağ, dikkatli ve duyarlı bir tüketici tavrı ile karşı karşıya olduklarını dile getirerek, dayanışmanın her kesim için bir zorunluluk haline geldiğini söyledi.