Orta Vadeli Program belli oldu

2009'da yüzde 6 küçülmenin ardından ekonomik büyümeye geçileceği öngörülüyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL – Uzun süredir merakla beklenen ve önümüzdeki 3 yıllık dönemindeki yol haritasını ortaya koyacak Orta Vadeli Program belli oldu.

2010-2012 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program’a göre;

Büyümenin 2010'da yüzde 3,5 civarında gerçekleşmesi ve kademeli bir şekilde yükselerek 2011'de yüzde 4 ve 2012'de yüzde 5 düzeyine ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu yıl için ise yüzde 6 ekonomik daralma bekleniyor.

İşsizlik 009'da yüzde 14.8; 2010'da 14.6; 2011'de 14.2, 2012'de 13.3 olarak tahmin edildi. 

Cari açık 2009 yılında 11 milyar dolar; 2010 için 18 milyar, 2011 için 22 milyar dolar, 2012 için 28 milyar dolar olarak tahmin ediliyor.

Enflasyonun 2009 yılında yüzde 5.9, 2010'da yüzde 5.3, 2011'de yüzde 4.9, 2012'de yüzde 4.8 artması öngörülüyor.

Bütçe açığı 2009 yılında 62.8 milyar TL, 2010'da 50 milyar TL, 2011'de 45.1 milyar TL, 2012 yılında 39.1 milyar TL olarak öngörülüyor.

Orta Vadeli Program İçin Tıklayın

 

OVP2009201020112012
     
BÜYÜME -6% 3.5% 4% 5%
     
İŞSİZLİK 14.8% 14.6% 14.2% 13.3%
     
CARİ AÇIK 11 mlr $ 18 mlr $ 22 mlr $ 28 mlr $
     
ENFLASYON 5.9% 5.3% 4.9% 4.8%
     
BÜTÇE AÇIĞI62.8 mlr $50 mlr $45.1 mlr $39.1 mlr $

 

Babacan: Büyüme 2011'den sonra ivme kazanacak

Orta Vadeli Program'la ilgili basın toplantısı düzenleyen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 2011 yılından itibaren büyümenin ivme kazanacağını söyledi. Yakın gelecekte önemli kazanımların elde edilmesi için bu programda öngörülen politikaların zamanında ve kararlılıkla uygulanacağını vurgulayan Babacan, program döneminde küresel ekonomideki gelişmelerin yakından izleneceğini ve dinamik bir yaklaşımla gerekli politikaların geliştirileceğini kaydetti.

Babacan, şöyle konuştu:

"2010-2012 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programımız dünyadaki belirsizliklerin yoğun bir şekilde yaşandığı bu zor süreçte Türkiye ekonomisinin yeniden güçlü ve sürdürülebilir bir büyüme dönemine girmesini hedeflemektedir. Mevcut uluslararası konjonktür ülkemizin ihtiyaç duyduğu yapısal reform sürecinin hızlandırılmasını gerektirmektedir. Orta Vadeli Program kapsamındaki tedbirler ve yapısal reformlarla ekonomimizin temelleri daha da güçlenecek, bütüncül bir yaklaşımla hazırlanan program ekonomimizde öngörülebilirliği artıracak ve güveni pekiştirecektir. Yeni Orta Vadeli Program döneminde Türkiye ekonomisinin 2010 yılında tekrar büyüme sürecine girmesini, 2011 yılından itibaren ise büyümenin ivme kazanmasını öngörmekteyiz."

2011 yılından itibaren 'Mali Kural'a geçiliyor

Bakan Babacan, programın en önemli hedeflerinden birinin de 2011 yılından itibaren mali kurala geçilmesi olduğunu açıkladı. Mali Kurala geçişi "Türkiye'nin maliye politikalarıyla alakalı kendisine uzun vadeli bir yol çizmesi, bir bakıma uzun vadeli bir çapa atması" olarak tanımlayan Babacan, bu hedefin Cumhuriyet tarihinde uygulanan kamu maliye politikaları açısından çok ciddi bir reform olduğunu söyledi.

Babacan, Merkez Bankasının bağımsızlığı para politikaları için nasıl bir devrim niteliği taşıyorsa mali kuralın da maliye politikalarında benzer bir etkiyi sağlayacağını, benzer bir öngörülebilirlik getireceğini kaydetti.

KİT'lerde de yeni bir yönetim modelinin hayata geçirilmesini öngördüklerini belirten Babacan, bu kuruluşlarda daha yakın bir izleme ve daha rasyonel bir yönetişim yapısının kurulması gerektiğini dile getirdi.

"Vergi artışı öngörmüyoruz"

Vergi kayıp ve kaçağının azaltılması, vergi tabanının genişletilmesinin de önümüzdeki dönemde çok önemli olacağına vurgu yapan Babacan, hükümetleri döneminde vergi oranlarını çok önemli ölçüde düşürdüklerini, şu anda pek çok üründe uygulanan KDV oranının yüzde 8 olduğunu ifade etti.

Kurumlar vergisi oranını yüzde 33'ten yüzde 20'ye indirdiklerini, gelir vergisini oranlarını düşürdüklerini anlatan Babacan, oranların inmesinin tek başına vergi tahsilatını yükseltmediğini, daha fazla şey yapmak gerektiğini vurguladı.

Babacan bu konuda, uygulamayla, denetimle, yaptırımla ilgili çok daha farklı bir anlayışın hakim olması gerektiğini, bu çerçevede Gelir İdaresinin denetim ve uygulama kapasitesinin güçlendirilmesine ihtiyaç olacağını, vergi ve diğer mali yükümlüklüklerin zamanında ödenmesini teminen etkin bir tahsilat sisteminin kurulacağını kaydetti.

OVP çerçevesinde, kurumlar vergisinde, gelir vergisinde ve katma değer vergisinde her hangi bir oran artışı öngörmediklerini de belirten Babacan, " 'Bu açıklar nasıl telafi edilecek? nasıl kapanacak' diye soracak olursanız; kurumlar vergisi, gelir vergisi ve katma değer vergisi oranlarında herhangi bir artış öngörmüyoruz" dedi.

"IMF ile görüşmelerimiz devam ediyor"

Orta Vadeli Program toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Babacan, IMF ile görüşmeleri farklı şekillerde devam ettiğini söyledi. Babacan, "IMF heyeti OVP’yi inceleyecektir, daha sonra bu inceleme ile ilgili bir tur daha görüşme yapacağız" dedi. Babacan, bu program çerçevesinde IMF kaynağının olmazsa olmaz olmadığını ve görüşmelerin olumlu yönde sürdüğünü söyledi.

"Vergide ne yapılacağını 30 Eylül'den sonra açıklayacağız"

Vergi teşviki konusunda; KDV ve ÖTV indirimlerinin mart ayında başlatılan ve belli sektörlere yönelik özel bir uygulama olduğunu söyleyen Babacan, "30 Eylül'den sonra ne yapacağımızı o günlerde söyleyeceğiz" açıklamasını yaptı. Babacan, uygulamayı genel bir KDV, ÖTV ya da Kurumlar Vergisi uygulaması çerçevesinde değerlendirmemek gerektiğini söyledi.

"Finans sektörü ekonomimizin dinamosu olacak"

Babacan, "Türkiye -6'dan 3,5'a nasıl toparlanacak" şeklindeki soruyu cevaplarken de Türk bankacılık sektörünün güçlü yapısına dikkat çekti. Türk bankacılık sektörünün kriz döneminde kamuya yük getirmemesi, buraya kamu kaynağı aktarmak zorunda kalınmayışının toparlanma sürecinde Türkiye'nin en önemli avantajlarından birisi olacağını belirten Babacan, şöyle konuştu:

"Biz bir bakıma bu krizde ağırlıklı olarak vergi gelirlerimizin düşmesiyle meydana gelen kamu açığımızı ekonomik toparlanmayla beraber yine gelir etkisiyle hızlı bir şekilde kapatıyoruz. Tasarruf alanlarında da her türlü tasarrufu yaparız, ancak finans sektörü bizim ekonomimizin dinamosu olacak. Bizim büyümemizin en önemli temel unsurlarından bir tanesi olacak."