PERYÖN, 'insan yönetimi' gündemini belirledi
PERYÖN 20. İnsan Yönetimi Kongresi, rekor katılımla insan yönetiminin gündemini belirledi.
İSTANBUL - Avrupa'nın ve Türkiye'nin en büyük insan yönetimi buluşması PERYÖN 20. İnsan Yönetimi Kongresi 3-5 Ekim'de Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda yaklaşık 3 bin katılımcı ile gerçekleşti. 42 oturumda, 150'den fazla konuşmacının yer aldığı kongre, içeriğinin zenginliği nedeniyle iş dünyasının büyük ilgisi ile karşılaştı, pek çok paralel oturumda salonlarda yer kalmadı. Kongrede, "dezavantajlı" gruplar için bir ilk gerçekleştirildi ve toplam 200 işsiz kadın, engelli ve öğrenciye kongreyi ücretsiz izleme fırsatı sağlandı. 3 Ekim'de çalıştaylar ile başlayan kongrenin açılış konuşmasını, 4 Ekim'de AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış yaptı. PERYÖN'ün her yıl büyüyen bir kongre düzenlediğini söyleyen Bağış, "insanın önemine" dikkat çekerek "AB'nin yaklaşımı insanı yaşatmak, bireyi öne çıkartmaktır" dedi
PERYÖN 20. İnsan Yönetimi Kongresi'nin açılışını PERYÖN Yönetim Kurulu Başkanı Yiğit Oğuz Duman yaptı. Duman, "Adil ve onurlu bir iş hayatı için hepimizin bu işin altına elimizi koymamızı gerekiyor" dedi.
Kongrede, geçtiğimiz günlerde vefat eden sanatçı Neşet Ertaş ve yakın zamanda kaybettiğimiz insanlar için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Saygı duruşunda Ertaş'ın sesinden "Neredesin sen" türküsü çalındı.
Bağış: "İnsanı her şeyin ortasına koyan bir zihniyetin temsilcisiyiz"
Kongrenin açılış konuşmasını yapan AB Bakanı ve Baş Müzakereci Egemen Bağış, PERYÖN'ün 20. kez İstanbul'da bu kongreyi gerçekleştirebilmesinin çok önemli olduğunu söyledi. Bağış, "İstanbul farklı kültürlere sahip insanların huzur içinde yaşadığı bir yer. İnsan Kaynaklarını iyi yönetebilmek isteyenlerin İstanbul'a bu yüzden özel önem atfetmesi gerekiyor. PERYÖN burada her yıl daha büyüyen bir kongre düzenleniyor, bu çok önemli" dedi.
Suriye-Türkiye arasında yaşanan olaylara da dikkat çeken Bağış, olayların İK açısından da değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. İnsanı önemsememenin, robotlaştırmanın, metalaştırmanın bugün gelinen acı noktanın asıl sebebi olduğunu kaydeden Bağış, "İnsanı her şeyin ortasında değerlendiren bir zihniyetin temsilcisiyiz. AB kültüründe de önemli olan birey. AB'nin yaklaşımı insanı yaşatmak, bireyi öne çıkartmaktır" dedi.
Sani Şener: "Yegane sermayemiz kaliteli insan kaynağı"
Kongrenin en çok ilgi gören ve konuşmacılarından biri Twitter'da TT (trend topic) de olan TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı, deneyimli yönetici Sani Şener oldu. Şener, "TAV'ın sahip olduğu yegane sermaye kaliteli insan kaynağıdır. 20 binin üstünde çalışanımızla istihdam sağlayarak ülke ekonomisine katkıda bulunuyoruz. Havalimanı işletmeciliğinde, her gün 24 saat durmaksızın farklı ihtiyaç, talep ve beklentileri olan binlerce yolcu ve havayolu şirketine hizmet veriyoruz. Bu kaosu yönetmek için çalışanlarımızın donanımlı olması gerekiyor. Bu sebeple, ‘insan' TAV'ın şirket kültürünün merkezinde yer alıyor" diye konuştu.
PERYÖN 20. İNSAN YÖNETİMİ KONGRESİ OTURUMLARINDAN ÇARPICI BAŞLIKLAR
"İK'cıların rolü liderleri uyandırmak ve yönlendirmektir"
Allan Freed (RBL Group Danışmanı)
İK evriminin bir sonraki aşaması, stratejik yaklaşımı, müşteri odaklı düşünebilmeyi, şirkete nasıl daha fazla değer katacağımızı belirlemeyi gerektiriyor. Değer, her zaman alıcı tarafından belirlenir. Biz marka değerimizi müşteri kadar iyi bilemeyiz. Bu yüzden müşteri içgörülerini değerlendirmek, şirketi bir adım ileri götürecektir. Bugünün trendlerine göre bir İK'cı şirketini müşterilerin gözünden görebilmeli, paydaşları düşünmeli ve onlarla vakit harcamalıdır. İK'cıların rolü liderleri uyandırmak ve yönlendirmektir.
"Çalışanların yüzde 20'si kızgın"
Sylvia De Voge (Hay Group Türkiye Genel Müdürü)
Her kurumda üstün performans üç kat daha fazla değer ortaya koyuyor. Müşteri perspektifini anlamak, dinlemek, sürekli iletişim halinde olarak birlikte neler yapabileceğimizi görmek çok büyük önem taşıyor. Kurumlarda çalışanların yüzde 20'si kızgın. Bunun psikolojik boyutu ise işle en ilgili insanların en çok kızma potansiyeli olan insanlar olmasıdır. İK'cılar işle ilgili olmak ile yetkin olmayı bir araya getirmelidir.
"Etik kendi kendine var olamaz, öğretilmesi gerekir"
Prof. Dr. Metin Çakmakçı (Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Yönetim Kurulu Üyesi, Cerrahi Bölüm Başkanı)
Etik uygulamaların şirketlerin kalıcılığıyla birlikte karlarını da artırıyor. İK'nın tüm işlerini yerine getirirken etik bir bir bakış açısının olması gerekiyor. Etik kültürün oluşturulması, korunması ve yaşatılması İK'nın görevidir. Etik doğal değildir, kendi kendine var olmaz. Öğretilmesi gerekir.
"Etik kodların yazılması kurumların yapılanmasının başlıca anahtarlarındandır"
Habibe Akşit (PERYÖN Etik Kurulu Başkanı)
Etik kod ya da davranış kuralları, aslında kurumsal bir beyannamedir. Bu beyanname, kurumun karşılıklı iş yaptığı kişilere karşı yükümlülüklerini belirtir. Bir kurum kendi etik kodunu yayımlayarak, onunla iş yapılırken, ondan yaklaşım olarak ne bekleyebileceğimizi açıklamış olur. Bu ise sürdürülebilir ilişkiler için büyük önem taşır. Etik yönetimi, çok boyutlu bir "güven ilişkisini" garanti etmek için önemli bir araçtır. Etik kodların yazılması, kurumların yapılanmasının başlıca anahtarlarından biridir.
"Dünyada her gün 1 milyon iş kazası meydana geliyor, 5 bin işçi hastalanıyor, 1000 işçi ölüyor"
Dr. Rana Güven (İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı)
İş sağlığı ve güvenlik kültürü, öğrenilebilir bir davranış biçimidir. Yurtdışında, merdiven inip çıkarken trabzana tutunmadığı için işten atılan insanlar var. Meslek hastalıkları yüzde 100, iş kazaları yüzde 98 oranında önlenebilir. Dünyada her gün 1 milyon iş kazası meydana geliyor, yaklaşık 5 bin işçi işle ilgili bir hastalığa yakalanıyor, 1000 kişi de ölüyor. İş sağlığı ve güvenliği, sosyal ve ekonomik boyutta çok önemli bir sorun.
"Kolaylaştırıcıların dinlemesi, soru sorması, bağımsız ve tarafsız olması gerekiyor"
Simon Wilson (International Association of Facilitations Yönetim Kurulu Üyesi)
Kolaylaştırıcılık, insan kaynakları ve kurumların süreçlerinin yeniden gözden geçirilmesi ve çalışanları dinlemek konusunda yöneticilere etkili çözümler getiriyor. Bunun için güven ortamı oluşturmak, karşı tarafı etkili dinlemek, soru sormak, bağımsız ve tarafsız olmak gerekiyor. Kolaylaştırıcılığın olumlu tarafları arasında, farklı tarafları bir araya getirebilmek, bağlılığı arttırmak, günlük performansın önüne geçmek, insanların birbirinden bir şeyler öğrenmesi ve odağın dağılmaması yer alıyor. Olumsuz yanları ise, kurum kültürünün kolaylaştırıcılığa karşı direnç göstermesi, grubun sorun karşısında yetkin olmaması durumunda zaman kaybı olması.
"Şirketler sosyal medya kullanımı konusunda çalışanlarını yönlendirmeli"
Yasin Beceni (BTS Avukatlık Yönetici Ortağı)
AB internet düzenlemeleri teknolojinin getirdiği sorunların çözümünde yetersiz kalıyor. Yüksek mahkemelerin yorumu bu yüzden önemli oluyor. Burada da yorumlar genelde çalışanlar aleyhinde. İnternet kamuya açık alan olarak görülüyor. Hukuki bir riski var. Bu yüzden şirketlerin çalışanların sosyal medyayı kullanımlarında kısıtlayıcı değil, nasıl kullanabilecekleri, sonuçları itibarıyla şirketlerinin karşılaşabileceği durumlar konusunda bilgi vererek yönlendirmeleri gerekiyor.
"Hiç kimse aşağılandığı işyerinde çalışmak istemez"
Mehmet Kocabaş (Danışman, Eğitmen)
Yeteneği ortaya çıkarmak çok zor değil ama yönetmek önemlidir. Davranışı ölçemiyorsak yeteneği kaybedebiliriz. Bir arada çalışan farklı insan tiplerini yönetmek için kişiye özel yaklaşmak gerekiyor. İşyerlerinde üst alt ilişkisinde sorunlar meydana geliyor. Eleman alınırken, "benimle nasıl anlaşır" düşüncesiyle hareket ediliyor. Çalışanlar işyerinden değil amirlerinden ayrılıyorlar. Hiç kimse güvencesiz olduğu ve aşağılandığı işyerlerinde çalışmak istemiyor. Yeteneklerinin altında görevlendirilen eleman sıkılır ve tehlikelidir. Güvenildiği için çok fazla sorumluluk verilen kişi ise sıyırır. Çalışanın yeteneği ve görev dağılımı paralel olmalıdır. Yetkin olunan alanı belirleyip, onun üzerine yoğunlaşmak her zaman başarıya götürür.
"Daha fazla İK'cı siyasete atılmalı"
Aylin Coşkunoğlu Nazlıaka (CHP Ankara Milletvekili)
İK'da ve siyasette de problem çözme, analitik düşünme, iletişim, empati kurma gibi ortak yetkinlikler var. Her iki alanda da farklı kesimleri bir araya getirerek uzlaşma zemini kurma çabası var. Etkileme, değiştirme ve yönlendirme faaliyetleri öne çıkıyor. İK'dan siyasete katılım ne kadar çok olursa memlekete o oranda katkıda bulunulacak. Hangi partiden, düşünceden olursa olsun, daha çok meslektaşımın siyasete sağlayacağı bu katkının çok kıymetli olacağını düşünüyorum."
"Kurumların ve insanların amaçlarının uyumlu olması kurumların ömrünü uzatıyor"
Remzi Sanver (İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektörü)
Şirketlerin ömrü sanılan kadar uzun olmuyor. Fortune 500 listesinde 1961'de ilk 25'te olan şirketten sadece 6 tanesi hala var. 1950'lerin başından bu yana yapılan bu listeye giren 2 bin şirketin dörtte üçü varlığını sürdüremedi. Kurumların uzun ömürlü olması için kurumların ve kurumu oluşturan insanların amaçlarının uyumlu olmasının gerekiyor. Kurallar yetki dağılımını ortaya çıkarıyor. Kurumlardaki resmi kurallar, kurumun yapısını oluştururken, güven, gelenek, aidiyet, pozitif motivasyon, usta-çırak ilişkisi, birlikte inşa etme fikri gibi resmi olmayan kurallar ise kurumu bir arada tutan bütünlüğü ve devamlılığı sağlıyor. Kurumun varlığını aşan bir geleneğin mevcudiyeti devamlılık için önem taşıyor.
"Çalışanlar mutsuz oldukça yetenek açığı büyümeye devam edecek"
Chantal Free (Towers Watson Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Ödül, Yetenek ve İK İletişim Danışmanlık Hizmetleri Direktörü)
Türkiye'de geçtiğimiz 10 yılda insan kaynakları sistemlerine büyük yatırımlar yapıldı. Ancak her 5 şirketten 4'ü yetenekleri çekmekte ve elde tutmakta zorluk çekiyor. Türkiye'de genç nüfusa rağmen yetenek açığı hızla artıyor. Bunun nedeni çalışanların işyerlerinde mutlu olmamaları. 32 bin çalışanla gerçekleştirdiğimiz 2012 Küresel İşgücü Araştırmamızın Türkiye sonuçları da bu veriyi destekliyor. Çalışanların yalnızca yüzde 28'i performansına göre ücret aldığını düşünüyor. Yüzde 37'si yöneticisinin ücret konusunda adil davrandığını düşünüyor. Yüzde 29'u kariyer fırsatlarından yararlanabildiğini söylüyor. Yüzde 30'u işyerinde kariyer planlama araçları ve kaynakları olduğunu belirtiyor. Üçte biri performansının artması için yöneticisinin ona destek olduğu, yüzde 32'si liderlerinin, lider yetiştirme konusunda çaba gösterdiği görüşünde.
"Liderlik gelişimi için harcanan 50 milyon dolar çöpe gidiyor"
Richard Wellins (DDI Kıdemli Başkan Yardımcısı
Şirketler, hızla değişen iş yaşamına uyumlarını sağlayacak lider bulmakta sıkıntı yaşıyor. Her 5 kurumdan 4'ü, önlerindeki 3 yıllık dönemde karşılaşacakları zorluklarla başa çıkabilme konusunda kurumlarına destek olacak liderlere sahip değiller. Bugün, liderlik gelişimi için harcanan 50 milyon dolar çöpe gidiyor. Liderlik potansiyelinin tarif edilip, tanımlanması gerekiyor fakat yüksek potansiyelli liderler için yeterince detaylı, özel programlar uygulanmıyor. Çalışmalar sonucu yapılan değerlendirmelerin amacına ulaşabilmesi için harekete geçmek gerekiyor. Aksi halde değerlendirme sadece bir "tanı" olarak kalıyor. Yeni araştırmalara bakıldığında deneyimin değil, uygulamanın ve pratiğin önemi ortaya çıkıyor.
"İşyerinde demokrasi, işverenin yönetim hakkının sınırlanması ile olur"
Mehmet Uçum (Avukat)
İşyerinde demokrasi diye bir kavram vardır ve işyerinde demokrasi olmalıdır. 21. Yüzyıl demokrasisinin temelinde müzakere ve katılım var. Birey artık karar alma süreçlerine daha fazla katılıyor. Örgütler demokrasisinden birey esaslı demokrasiye geçilmesi gerekiyor. İşyerinde demokrasi ancak işverenin yönetim hakkının sınırlanması ile olur.
"Kadınlar erkekler gibi gol atmaya değil, sürece odaklı"
Sena Kaleli (CHP Bursa Milletvekili)
Kadınlar şeffaf olmayı, dayanışma kültürünü geliştirmeyi biliyor. Duygularını işe katabildikleri, insani duyguları daha gelişmiş olduğu için karşı tarafa karşı daha anlayışlı olabiliyor. Bu da onlara barış, uzlaşma, anlaşma gerektiren ortamlarda avantaj sağlıyor. Kadınlar olarak kendimizi küçümsememeliyiz. Erkeklere göre iletişimde çok daha güçlüyüz, erkekler gibi sonuca, gol atmaya değil, sürece odaklıyız. Erkekler daha sert, katı mücadele ortamı yaratıyor. Bu yüzden sert bir ortamda yaşıyoruz. Kadınlar gelecekte sosyal ve işletmecilik alanlarında daha çok öne çıkacaklar, dünya için bu önemli bir gelişme olacak.
"Birine günaydın derken bile ona değer verdiğimizi gösterebiliriz"
Rebecca Morgan (Morgan Group CEO'su, Yetenek Geliştirme Uzmanı)
Kelimelerin potansiyel değerleri vardır. İnsanlar düşündüklerini olduğu gibi söylediklerinde çoğu zaman olumsuz geri dönüşümler yaşanıyor. Her şeyden önce karşımızdakinin söylediklerimiz karşısında nasıl hissedeceğini öngörmek gerekiyor. Birine günaydın derken bile ona değer verdiğimizi gösterebiliriz.