"Dibe ulaştık, kriz sonrası yönetimin tartışılması gerekli"

TİM Başkanı Büyükekşi'ye göre, krizlere alışkın bir ülke olarak Türkiye'de kriz yönetimi iyi yapılıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, krizlere alışkın bir ülke olarak Türkiye'nin kriz yönetiminin iyi yapıldığı ülkelerden biri sayılabileceğini bildirerek, "Global krizin dip noktasına ulaştığı konusunda açıklamaların geldiği şu günlerde artık kriz sonrası yönetimin tartışılması gereklidir" dedi.

Büyükekşi, Forum İstanbul 2009'un ikinci gününün açılışında yaptığı konuşmada, ekonomik krizi geride bırakmanın yolunun, finansal sistemin kredi olanaklarını genişletici politikalar uygulamak ve tüketimi canlandırıcı politikalar hayata geçirmekten geçtiğini belirtti.

Bu noktada IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlara büyük iş düştüğünü vurgulayan Büyükekşi, bu kurumların kural koyarak kaynak sağlamadaki titizliklerini bir kenara bırakarak, her ülkenin kendi dinamiklerine özgü şartlarla finansman sağlaması gerektiğini söyledi.

Büyükekşi, bununla birlikte bölgesel kalkınma bankalarının da devreye girmeleri ve ülkeler için kredi, garanti, gayrimenkul teminatları gibi dış ticarette alıcı ve satıcı finansmanı paketleri hazırlamaları ve uygulamalı gerektiği görüşünü dile getirdi.

İhracat finansmanına 'ayar' ihtiyacı

Ülkelerin eximbanklarının ihracat finansmanındaki faiz oranları, alınan teminatlar, limitler, vadeler gibi sınırlamaları geçici olarak esnetmesi ve genel bankacılık kuralları dışında ayrıca düzenlemesi ve denetlemesi gerektiğini kaydeden Büyükekşi, "Türkiye'de de Eximbank'ın ülke kredilerini ve ihracat sigortalarını devreye alması gerekiyor" dedi.

Mehmet Büyükekşi, krizin ihracatçı tüm ülkeleri etkilediğine değinerek, şu bilgileri verdi:

"Japonya'nın ihracat gerilemesi yüzde 46 ile rekor düzeyde, Çin'in ihracat daralması yüzde 25, IMF'nin 2009 yılı dünya mal ticaretindeki miktar düşüş tahmini yüzde 11, değer düşüş tahmini yüzde 26. Türkiye de diğer serbest pazar ekonomileri gibi krizden olumsuz yönde etkilendi. İhracatımız hem emtia fiyatlarındaki düşüş hem de talep yetersizliğinden dolayı yüzde 33 oranında düşüyor. İhracatçılarımız da krizin etkilerini hissediyor. Çünkü büyük pazarlarımızın neredeyse tamamı resesyon altındalar."

Krizdeki iki strateji

İhracatçılar olarak krizde farklı stratejilere yönelerek krizin etkilerini minimuma indirmeye çalıştıklarını ifade eden Büyükekşi, temel olarak krizde odaklandıkları 2 stratejiyi "bakir pazarlara yönelmek", "mevcut pazarlarda pazar payını arttırmak" şeklinde sıraladı.

Büyükekşi, şirketler düzeyinde de global düzeyde de liderliğe ihtiyaç duyduklarına dikkati çekerek, ekonomik aktivitenin en önemli biriminin şirket olduğunu, burada değişimi ve dönüşümü sağlayacak liderler gerektiğini söyledi.

Aynı şekilde ülke düzeyinde de liderlik gerektiğini belirten Büyükekşi, "Biz TİM olarak, Dış Ticaret Müsteşarlığımızla beraber, Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanımız Sayın Zafer Çağlayan'ın himayesinde yeni bir dönüşüme öncülük ediyoruz. 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat hedefimize daha sıkı sarılıyoruz. Bir taraftan şu anki durumu çözmek için kısa vadeli çözümler üretiyoruz. Aynı zamanda, kriz ortamının yarattığı koşullarda normal zamanlarda yapmaya fırsat bulamayacağımız açılımlar ve adımlarla Türkiye'mizin 2023 yılına kadar olan 14 yıllık ihracatına bir yol haritası çiziyoruz" diye konuştu.

Büyükekşi, ihracatın sektörel kompozisyonunu güçlendireceklerine, pazar paylarını arttıracaklarına ve ihracatı ülke genelinde daha fazla yayacaklarına işaret ederken, bu 3 ayaklı strateji için hem yurt içinden hem de yurt dışından danışmanlık destekleri ile 2 önemli projeyi hayata geçirdiklerini anlattı.

Bu krizden çıkmak için uygulanabilir öneriler geliştirmek gerektiğini vurgulayan Büyükekşi, şu değerlendirmelerde bulundu:

"TİM olarak yaptığımız önerilerin uygulamaya geçirildiğini görmekten de memnuniyet duyuyoruz. 4 aydan beri ısrarla Kredi Garanti Fonunun kurulması gerektiğini ifade ettik, konuyu her düzeyde takip ettik. Bununla ilgili düzenlemenin son aşamaya gelmiş olmasından da son derece memnun olduk.

Krizlere alışkın bir ülke olarak Türkiye'yi kriz yönetiminin iyi yapıldığı ülkelerden biri sayabiliriz. Global krizin dip noktasına ulaştığı konusunda açıklamaların geldiği şu günlerde artık kriz sonrası yönetimin tartışılması gereklidir."