"Ekonominin yapısal kırılganlıklarına çözüm üretmek mümkün değil"

CHP'nin 97'nci "Ekonomik Görünüm" Raporu'nda Mart ayına ait işsizlik rakamları ve Mayıs ayı bütçe verileri değerlendirildi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - CHP'nin 97'nci Ekonomik Görünüm Raporu'nda, "Dış ticarete kapalı ve verimliliği düşük sektörlerde istihdam yaratarak, Türkiye ekonomisinin rekabet gücünü artırmak, çalışanların hak ettiği ücret artışlarını sağlamak ve başta cari açık olmak üzere ekonominin yapısal kırılganlıklarına çözüm üretmek mümkün değil" görüşü savunuldu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak'ın koordinasyonunda hazırlanan 97'nci Ekonomik Görünüm Raporu'nda, Mart ayına ait işsizlik rakamları ve Mayıs ayı bütçe verileri değerlendirildi.

TÜİK'in açıkladığı iş gücü ve istihdam rakamlarına göre 2014'te iş gücü piyasasına girenlerin sayısında "olağanüstü artış" yaşanmaya başladığı ifade edilen raporda, çalışma çağındaki nüfusun son bir yılda 1 milyon 131 bin, iş gücüne dahil olan nüfusun ise 1 milyon 733 bin kişi arttığı, 1 milyon 482 bin kişiye ilave istihdam yaratıldığı kaydedildi.

İşsizlik rakamlarındaki bu dikkat çekici tablonun, tam da TÜİK'in iş gücü ve istihdam serilerinde yöntem değişikliği yaptığı bir döneme denk gelmesinin ilginç bir tesadüf olduğu belirtilen raporda, Türkiye ekonomisinde son bir yılda yaratılan her 100 istihdamdan 58'inin, dış ticarete kapalı hizmet ve inşaat sektörlerinden geldiği aktarıldı.

Türkiye ekonomisinin, son 3 yılda potansiyeli olan yüzde 5'in altında büyürken, istihdam oranının daha fazla arttığına dikkat çekilen raporda, "AKP'nin ilk yıllarında 'istihdamsız büyüme' kavramıyla tanışan Türkiye, şimdi de 'zayıf büyümeyle istihdam' kavramıyla tanışıyor. 2014'ün ilk üç ayında, Türkiye ekonomisindeki her yüzde 1 büyüme toplam istihdamda yüzde 1,26 artış getirdi. Bu dönemde gerçekleştirdiği katma değer artışına nazaran en fazla istihdam yaratan sektör ise inşaat sektörü oldu. 2014'ün ilk üç ayında inşaat sektöründe yaratılan her yüzde 1'lik katma değer artışı, bu sektörün istihdamını yüzde 2,4 artırdı" değerlendirmesinde bulunuldu.

Ekonomide daha düşük katma değer artışlarının, daha çok istihdamla sağlanmasının, çalışan başına üretimin düştüğü anlamına geldiği savunulan raporda, şunlar kaydedildi:

"Özellikle dış ticarete kapalı inşaat ve hizmet sektörlerinde emek verimliliği, 2010'dan bu yana geriledi, sanayideki verimlilik ise 2010 seviyelerinde kaldı. Dış ticarete kapalı ve verimliliği düşük sektörlerde istihdam yaratarak, Türkiye ekonomisinin rekabet gücünü artırmak, çalışanların hak ettiği ücret artışlarını sağlamak ve başta cari açık olmak üzere ekonominin yapısal kırılganlıklarına çözüm üretmek mümkün değil. Türkiye, şimdi bu tuzağa yakalanmış görünmektedir. 2008'den bu yana 10 bin dolar tuzağına yakalanmış Türkiye ekonomisinin buradan kurtulması, niteliksiz iş ve istihdam tuzağından kurtulmasına bağlıdır."

"Frene basılmaya başlandı"

Toplam bütçe ve vergi geliri, mal ve hizmet üzerinden alınan dolaylı vergi, dahilde alınan KDV tahsilatı, özel tüketim vergisi ve ithalden alınan KDV tahsilatı rakamlarının, yılın ikinci 3 ayında iç talepte toparlanma olmadığını gösterdiği kaydedilen raporda, bütçenin gelir tarafında zayıf seyir sürerken, giderlerin hızla artmaya devam ettiği görüşüne yer verildi.

Gerek kamu yatırımlarında, gerekse kamunun mal ve hizmet alım giderlerinde frene basılmaya başlandığı ileri sürülen raporda, Nisan ve Mayıs döneminde, bütçenin gider tarafında yer alan "cari transferler" kalemindeki artışa dikkat çekildi. Raporda, büyükşehirlerdeki ilçe belediyelerinin de çok ciddi ekonomik sıkıntılar yaşadığı ifade edildi.

Yılın ilk 5 ayında bütçe dengesinin, geçen yıla göre 7 milyar lira bozulduğu ileri sürülen raporda, "Tüm bu gelişmeler bütçede işlerin pek de iyi gitmediğini gösteriyor. Özellikle personel maaşları, cari transferler gibi tasarruf imkanı düşük harcamaların bütçe içindeki ağırlığı faiz dışı harcamaların kontrol edilmesini güçleştiriyor. Bu da bütçe dengesi üzerindeki riskleri artırıyor" değerlendirmesinde bulunuldu.

8. mali affa atıfta bulunulan raporda, normal yöntemlerle tahsil edilemeyen gelirlerin, mali af gibi vergi adaletini bozan, dürüst mükellefi cezalandıran yöntemlerle toplanmaya çalışıldığı iddia edildi.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir