"İstanbul, teşvikle Dubai'yi geçer"

İş GYO Genel Müdürü Tanes, İstanbul Finans Merkezi'nin (İFM) başarıya ulaşması için Hong Kong ve Dubai'deki gibi teşviklere ihtiyaç olduğunu söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı AŞ (İş GYO) Genel Müdürü Turgay Tanes, İstanbul Uluslararası Finans Merkezi'nin (İFM) başarıya ulaşması için Hong Kong ve Dubai'deki gibi birtakım teşviklere ihtiyaç olduğunu belirterek, "Bu teşviklerin sağlanması ve buraya özgü mevzuatların yapılmasıyla İFM 2023'te tam manasıyla işlev görmeye başlar ve daha ilk aşamada Dubai'nin falan çok üzerinde bir bölgesel merkez haline gelir" dedi.

Tanes, İstanbul Uluslararası Finans Merkezi'nin tam ortasında ofis bloku inşa ettiklerini, gerekli inşaat izinlerinin alınması ve projenin yapılmasının bir süreç halinde ilerlediğini söyledi.

Kendileriyle birlikte orada bazı kamu kurum ve bankaların olacağını dile getiren Tanes, Ziraat Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Halk Bankası, Merkez Bankası gibi kurumları örnek gösterdi.

Tanes, kendilerinin de diğer özel sektör oyuncuları gibi projelerini hazırladıklarını, hazırlıklarını yaptıklarını ve ruhsatı aldıklarını kaydetti.

Yaklaşık 32 bin metrekare satılabilir ve kullanılabilir alanı olan, ağırlıklı ofislerin bulunduğu bir yapı inşa ettiklerini anlatan Tanes, toplam inşaat alanının 65 bin metrekare civarında olduğu bilgisini verdi.

Tanes, "Bu yılın son çeyreğine doğru kaba inşaatın bitmesini bekliyoruz. Burada önemli olan bütün yatırımcıların koordineli ve eş zamanlı bitirmesi. Dolayısıyla biz kaba inşaatımızı yaparken diğer yatırımcıların özellikle kamu yatırımcılarının projelerini başlatmasını göz önüne alarak devam ediyoruz. Daha sonra diğer iç ve dış cepheyle ilgili ihalelerimizi yapıp inşaata devam edeceğiz. Hedeflenen tarihlerde tümünün bitmesini öngörüyoruz" diye konuştu.

Önce bölgesel sonra küresel merkez olma hedefi

İFM'ye ve buradaki binalarına çok önem verdiklerini vurgulayan Tanes, "Ancak burada yapılması gereken sadece altyapı veya çevresi değil. Fiziki olmayan birtakım teşviklere de ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.

Tanes, kamunun, merkezin önce bölgesel sonra küresel ölçekte kabul edilen bir finans merkezi olması hedefini taşıdığını, bunun yapılabilmesi için gerekli hazırlıkların yapıldığını ve inşaatların başladığını dile getirdi.

Özel sektördeki diğer oyuncuların da inşaatlarının kendileriyle birlikte başladığını belirten Tanes, "Kamu sektöründeki oyuncuların da inşaatlarının başlamasıyla ikinci bölüm bitecek. 2-3 yıl içerisinde inşaatlar tamamlandığında ve çevre yollar da yapıldığında 3 ve 4'üncü aşamalar bitecek. Bu arada Finans Merkezi'nin hedeflenene ulaşması, bölgesel bir merkez olması için birtakım teşviklere ihtiyaç var" görüşünü paylaştı.

"Dubai Finans Merkezi teşviklerle tuttu"

Tanes, Dubai'nin bundan 10-15 yıl önce finans merkezi iddiasıyla ciddi bir yapılaşmaya gittiğini ve şu anda ciddi bir merkez olduğunu, burada faaliyet gösteren yabancı şirketlerin kazancının vergiden muaf tutulduğunu, yabancı ortaklıkların gelmesine izin verildiğini, merkezin bulunduğu yerin "serbest bölge" ilan edildiğini, sermaye hareketlerinde ciddi bir serbestlik sağlandığını hatırlattı.

Bu merkezde faaliyet gösteren kurum ve şirketlere yabancı iş gücünden yararlanma imkanı sağlandığını ve bu çalışanlara oturma ve çalışma kolaylığı sunulduğunu, şirketlerin vergi ve sigorta yüklerinden muaf tutulduğunu aktaran Tanes, ayrı bir yasal altyapı geliştirildiğini de söyledi.

Tanes, bu tedbirlerin Dubai Finans Merkezi'nin tutmasını sağladığını kaydederek, "Gittiğiniz zaman belki de Dubai'nin kendi nüfusu kadar orada yaşayan ve çalışan bir nüfus oluştu. Bunlar orada rahatlıkla faaliyetlerini sürdürüyor. Ayrıca yüksek nitelikli finans uzmanlarının oraya gelmesi de sağlanmış oldu" bilgilerini verdi.

"İstanbul, Londra, Hong Kong ve Londra'dan avantajlı"

Hong Kong'u önemli bir finans merkezi haline getirmek için de önemli teşvikler sağlandığını anımsatan Tanes, İstanbul Uluslararası Finans Merkezi'nin başarıya ulaşması için Hong Kong ve Dubai'deki gibi birtakım teşviklere ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi.

Tanes, "Buralarda daha finans merkezi oluşturulurken çok ciddi teşviklerle hem iş gücü hem şirketler hem çalışanlar hem yatırımcılar hem de sermaye transferleri açısından yaratılan bu teşvikler, birisi Uzak Doğu, birisi Orta Doğu olmak üzere bu iki finans merkezinin ciddi şekilde benimsenmesini ve ilgi görmesini sağladı" dedi.

Uzak Doğu'da Hong Kong, Avrupa'da Londra, Orta Doğu'da Dubai'nin ciddi bir finans merkezi haline geldiğini anlatan Tanes, İstanbul'un konum açısından bu 3 merkezden de daha avantajlı olduğunun altını çizdi.

"Ataşehir çok önemli bir yer"

"Doğru olan bir şey var ki pergeli İstanbul'a koyduğunuzda hem finansal hem kültürel hem sinai hem turistik açıdan dünyanın en önemli merkezlerine 4 saatlik bir uçuşla ulaşabiliyorsunuz" diyen Tanes, şehrin bu bölgedeki çok önemli finans merkezi olma yolunda coğrafi bir avantajı bulunduğuna dikkati çekti.

Tanes, İstanbul'un sinai, kültürel, turistik ve finansal altyapısının yanı sıra İFM için belirlenen alanın, merkezin başarısı açısından uygun olduğunu vurguladı.

Tanes, "Her şeyi Avrupa Yakası'na yüklememek gerekiyor. Anadolu Yakası merkezli, Türkiye'nin en büyük ihracat kapasitesine sahip, çok ciddi sermaye hareketlerinin olduğu Ege ve Marmara bölgeleri gibi bir bölgeye yakın olması ve o bölgeye katkıda bulunması açısından Ataşehir çok önemli bir yer. Projelendirme, ulaşım imkanları, altyapı yatırımları çok güzel" şeklinde konuştu.

Sağlanması gereken teşvikler

Bütün bu yatırımların başarıya ulaşması için yapılması gerekenlere değinen Tanes, şunları kaydetti:

"Öncelikli olarak yabancı şirketlerin burada temsilcilik ve ofis açabilmeleri açısından gerek vergilerde gerek stopajlarda gerek çalışanlara sağlanacak vergi ve sigorta alanında önemli teşviklerin, kesin ve kararlı tedbirlerin alınması lazım. Vergi muafiyetleri, sosyal sigorta primlerinde muafiyetler, yüzde 100 yabancı firmaların gelmesinde kira stopajlarında avantajlar, bunlardan önemli her türlü sermaye akımının İFM üzerinden geçmesi konusunda ciddi, kolaylaştırıcı, hem vergisel anlamda teşvik edici hem de sermaye akımlarının hızlı bir şekilde yapılmasını sağlayıcı özel bir mevzuatın yapılması gerekiyor. 

Sadece İFM'ye özgü hukuki, finansal bir mevzuat düzenlemesi lazım. Nitelikli yabancı finans aktörlerinin burayı tercih etmesi için oturum izinlerinde, vatandaşlık haklarında, ücretlerindeki vergi ve sigorta konularında çok ciddi, net, şarta bağlanmayan tedbirler getirilmesi gerekiyor. Bunların yapılmaması halinde amaçlanan bölgesel bir merkez olması zor. Buradaki ihtilaflarda ayrı ve özel bir hukuk uygulanması, bunun tedbirinin alınması gerekiyor."

"2023'te tam manasıyla işlev görür"

Tanes, İFM'nin fiziki yapılarının tamamen bitmesinin 2020'yi bulabileceğini öngörerek, "Merkezin tam manasıyla işlev görüyor olması, sanıyorum 100'üncü yıl hedefleriyle çakışacak. Bahsettiğim teşviklerin sağlanması ve buraya özgü mevzuatların net bir şekilde yapılması halinde 2023'te buranın fiilen ciddi şekilde çalışacağını düşünüyorum. Bu koşulların yerine getirilmesi halinde İFM bu bölgede ciddi olarak Dubai'nin falan çok üzerinde bir bölgesel merkez haline gelir ilk aşamada" değerlendirmesinde de bulundu.