"Operasyon, hedefe ulaşıncaya kadar götürülmeli"
"Operasyon, hedefe ulaşıncaya kadar götürülmeli"
(17:00)ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, askeri operasyonun, hedefine ulaşıncaya kadar götürülmesi gerektiğini ifade ederek, "Bu operasyon götürülürken, 'Tamam gerekeni yaptınız, artık yeter' deyip, kalıcı sonuçlar ortaya çıkmadan, bu harekatın durdurulması, çok vahim sonuçların ortaya çıkmasına neden olur" uyarısında bulundu. Baykal, partisinin TBMM grubunda yaptığı konuşmada, TSK'nın sınır ötesi operasyonuna yer verdi. Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihi günler yaşadığını belirten Baykal, Türkiye'nin birlik ve bütünlüğüne yönelik terör tehdidine karşı, ülkeyi yönetenlerin dikkatini çekmeye çalıştıklarını anlattı. Baykal, gelinen noktada, uyarılarının yerinde olduğunun, Türkiye'nin terör karşısında kararlı şekilde en etkili mücadele yöntemlerini içine sindirerek tavır takınmasının zorunluluğunun anlaşıldığını söyledi. "Keşke daha önceden, büyük acılar yaşamadan, Dağlıca acısını yüreğimize gömmeden bu olayları kontrol altına almayı başarabilseydik" diyen Baykal, tarihi geriye çevirmenin mümkün olmadığını vurguladı. Baykal, "Anlaşılmıştır ki Türkiye, kendisini savunma iradesine sahiptir. Kendisine yönelecek tehditler, tehlikeler karşısında kararlılıkla uluslararası hukukun tanıdığı bütün olanakları, her türlü bedeli ödemeyi göze alarak kullanacaktır. Bunun anlaşılmış olması çok önemlidir. Türkiye'nin bu noktaya geldiğini görüyorum" diye konuştu. Baykal, TSK'nın, askeri operasyonu en güç koşullarda, imkansız diye düşünülen bir zamanlama içinde etkili ve başarılı şekilde gerçekleştirmesinden duyduğu mutluluğu dile getirdi. Bu askeri operasyonda sorumluluk üstelenen er, subay ve komutanları kutlayan Baykal, bu kişilerin Türkiye'nin şerefi ve gücünü, dünyaya bir kez daha kanıtladıklarını belirtti. Baykal, "Onların yaptıkları, onların çok ötesinde 70 milyonun duygularına, özlemlerine tercüman olmuştur. Silahlı Kuvvetlerimiz, başarısını, gücünü, etkinliğini, o büyük şöhretini hak etmiş olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır" diye konuştu. "Uluslararası hukukun tanıdığı haklar" Türkiye'nin, uluslararası hukukun tanıdığı hakları kullanarak, kendisine yönelik bu tehdidi bertaraf etmek durumunda olduğunu, bunun için harekete geçtiğini vurgulayan Baykal, şöyle devam etti: "Onun bedelini de ödüyoruz. Bu planlama, şu ana kadar başarıyla götürülmüştür. Önümüzde ortaya çıkabilecek en ciddi konu; bu büyük tarihi operasyonun, doğal sonuçlarına ulaşmasına fırsat vermeden, çeşitli uluslararası müdahalelerle TSK'nın elinin kolunun tutulması, bu operasyonun doğal hedeflerine ulaşmasının engellenmesidir. Hepimizin düşünmesi, duyarlı olması gereken ana konu budur. Bir askeri operasyona ihtiyaç ortaya çıkmıştır, çıktıktan sonra askeri operasyon hedefine ulaşıncaya kadar götürülmelidir. Bu operasyon götürülürken, 'Tamam gerekeni yaptınız, artık yeter' deyip, kalıcı sonuçlar ortaya çıkmadan, bu harekatın durdurulması, çok vahim sonuçların ortaya çıkmasına neden olur. Dünyaya bunu anlatmak zorundayız. "Hedef, Irak halkı değil" Baykal, Irak'ın Türkiye'nin dostu olduğunu, bu ülkenin toprak bütünlüğüne, egemenliğine karşı olumsuz bir düşünce taşınamayacağını vurgulayarak, askeri operasyonun hedefinin, Irak halkı, kuzey ve güney Irak ya da Irak hükümeti olmadığını bildirdi. Amaçlarına ulaştıktan sonra TSK'nın geri çekileceğini vurgulayan Baykal, Türkiye'nin, terörü bertaraf etmekten başka bir arayışı ve hesabının olmadığını belirtti. Şehit ailelerine sabır dileyen Baykal, "O çocuklar sadece ailelerinin değil, 70 milyonun çocuklarıdır. O çocukların herhangi birine gelecek tehlike, 70 milyonumuzu rahatsız etmektedir" dedi. Anayasa değişikliği Baykal, Türkiye'de uzun bir süredir anayasa değişikliğine ilişkin çok ciddi tartışmaların yaşandığını, anayasanın en temel noktalarından, ana sütunlarından birisini çok açıkça sarsan bir düzenlemenin "Dayatma ile ülkenin gündemine getirildiğini" ifade etti. Baykal, şöyle konuştu: "Böyle bir ortamın içinde, askeri harekatla birlikte Sayın Cumhurbaşkanı 11 gün bu anayasa değişikliğini beklettikten sonra nihayet imzalama kararını o günün akşamında bir rastlantı olarak almıştır. Türkiye bir anda cepheye giden askerlerinin kaderiyle ilgilenirken, onlar için üzülürken, kaygı duyarken, karda kışta onların verdikleri mücadeleye saygı duyarken, heyecanlanırken, herkes partisin, anlayışını, mezhebini, etnik kökenini unutmuşken, herkes tam bir millet olarak kaynaşmış, bütünleşmişken birden bire bu duyguyu yaşamamıza imkan vermeyen bir özensizlik içinde Cumhurbaşkanı o günün akşamı alelacele imzalama kararını aldı. Bu tabi yakışı kalmayan bir uygulama olmuştur." AK Parti ve MHP yöneticilerinin sürecin başında sorunun çözümü için Anayasa değişikliğinin yanı sıra, YÖK yasasının Ek. 17 maddesinde değişikliği ihtiyaç olduğunu söylediklerini, buna yönelik bir protokol imzaladıklarına işaret eden Baykal, "O zaman AKP yönetimi de MHP yönetimi de kabul ediyordu ki bu sorunun çözümü için sadece anayasa değişikliği yetmez, aynı zamanda bir yasa düzenlemesine de ihtiyaç vardır. Protokolü de imzalamışlardı. Peki ne oldu şimdi? Bu protokol nerede? Verilen sözler nerede? uygulama hangi aşamada?" dedi. "Başbaka'ın görevi değil" Düzenlemeyi Anayasa Mahkemesine götüreceklerini belirten Baykal, "Hukukun, bazıları istiyor diye ihmal edilemeyeceğini belirten Deniz Baykal, "Birileri, iktidar sahipleri istiyor diye hukuk ihmal edilebilirse, bu, açıktan hukuka meydan okuyarak, hukuka karşı çıkmaktan hiç farkı olmayan bir durum ortaya koyar. Hukukun işlemesini engellemek başbakanların görevi değildir. Başbakanların görevi, hukukun işlemesini güvence altına almaktır" diye konuştu.