"TL'nin değer kaybı bankacılık sektörünü de etkiledi"

Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Özince, gelişen piyasaların para birimlerinin Amerikan doları karşısında değer kaybetmesinin, Türkiye açısından çok büyük bir risk oluşturmayacağını söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

GÜLAY SOYDAN PEHLEVAN

BURSA - Bu yıl da dünyanın güçlü büyüme hızıyla devam etmeyeceğini söyleyen İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, "Türkiye'de enflasyon, faiz çok düşük olmayacak. Gelişen piyasaların para birimlerinin dolar karşısında değer kaybediyor olmasını önemli bir olumsuzluk. TL'nin özellikle geçen yıl ki değer kaybının bankacılık sektörüne de etkileri oldu" dedi. 

Özince, Orhangazi Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen ve moderatörlüğünü DÜNYA Gazetesi Ekonomi Yazarı Dr. Rüştü Bozkurt'un yaptığı "2015 yılı ekonomisinin değerlendirilmesi ve 2016 yılı ekonomisinden beklentiler" konulu panele katıldı. 2015 yılında olduğu gibi bu yıl da dünyanın güçlü büyüme hızlarıyla devam etmeyeceğini söyleyen Özince, "Türkiye'de enflasyon, dolayısıyla faiz çok düşük olmayacak. Geçen yılın önemli bir bölümünü siyasi gündemle geçirdiğimizi unutmamalıyız. Siyasi gündem varsa yaşanmak mecburiyetinde ama umudum siyasi konuları daha az endişeyle izleyebileceğimiz, biraz daha sosyal ve ticari alanlarda Türkiye'nin refahının artması doğrultusunda işlere zaman ayırmaya fırsatımızın olması yönünde. Ancak ne olursa olsun bu yıl ne dünya ne yöremiz açısından Türkiye'nin genç insan nüfusuna ve özellikle orta sınıfına daha iyi refah seviyesi getirecek bir şey görünmüyor. Eldeki imkanları en iyi şekilde kullanmaya çalışmak lazım. Bazı yörelerin şanslı olduğunu da unutmayalım. Ülkemizin ne yazık ki önemli bölümünde ciddi problemler var. Ülkemizin istikrarı ve vatandaşımızın sağlığı her şeyden önemli ama Güneydoğu'daki bankacılık işlemlerimize baktığımızda genellikle mevduatın çok büyük bölümünün çekildiğini, kredilerin ödenmesinde sıkıntılar olduğunu görüyoruz" şeklinde konuştu. 

"Dolar'ın seyri yine dünya paraları karşısında güçlü olacak"

Döviz kuru ile ilgili uyarılarda bulunan Özince, kur riskine girilmemesini, döviz geliri olmayan firmaların bunu tercih etmemesini istedi. "Özellikle bireysel kredilendirmelerde ya da borçlanmalarda Türk Lirası dışında herhangi bir şeyi kabul etmemek gerekiyor" ifadesini kullanan Özince, "Bu yıl dolar'ın seyri yine dünya paraları karşısında güçlü olacak gibi. Zaten Brezilya ve Rusya'nın paraları şimdiden çok ciddi devalüasyon gördü. Dolar güçlü, Amerika ekonomisi güçlü performans gösteriyor" dedi. Gelişen piyasaların para birimlerinin dolar karşısında değer kaybediyor olmasını önemli bir olumsuzluk şeklinde nitelendiren Özince, şunları kaydetti:

"Türk Lirası'nın özellikle geçen yıl ki değer kaybının bankacılık sektörüne de etkileri oldu. Banka kredilerinden gördüğümüz artışın önemli bir bölümü kurdan kaynaklandı. Ama bu gelişmelerin ülkemiz açısından çok büyük olumsuzluklar oluşturacağını düşünmüyorum. Döviz kurundaki artışın reel sektörümüzün borçluluğu açısından da büyük bir risk oluşturmadığı, şirket mali bünyelerini bozucu bir etkisi olmadığı sorunlu kredi miktarlarına bakıldığında görülüyor."

‘Kredi faiz oranları tahammül edilebilir seviyede'

Özince, kredi faiz oranları ile ilgili değerlendirmede bulunarak, reel faizin şart olduğunu savundu. "Türkiye gibi ülkelerde madem tasarruf ve sermaye az, reel faiz olmaya devam etmelidir" diyen Özince, "Faiz oranları günümüzde tahammül edilebilir seviyede. Ola ki Türk Lirası bazda vadeyi uzatabilelim, daha uzun vadeli finansman sağlayabilelim. Buradaki en büyük sıkıntılardan biri, Türkiye'de gelişen gayrimenkul ve emlak piyasasına rağmen gayrimenkul finansmanı ile ilgili sermaye piyasasının geliştirilememesidir. Bu kadar büyük serveti gayrimenkule bağladık ve döndüremiyoruz. Usullerini Almanya, Amerika, İngiltere gibi ülkeler yapmış. Çok büyük eksiklik" iddiasında bulundu. 

‘Türkiye, katma değerli yatırımları çekecek istikrara kavuşmalı'

Orta Vadeli Program hedeflerinin yakalanması ve aşılması temennisinde bulunan Özince, bunun için Türkiye'nin istikrar ülkesi olması gerektiğini vurguladı. "Aklımıza terör olayları, Suriye hadisesi geliyor" değerlendirmesinde bulunan Özince, "Kesin olan Türkiye'nin büyüyebilmesi için sermayeye ihtiyaç olduğudur. Dış kaynağa, iç kaynağın dışarı gitmemesine ihtiyaç var. Bunun için de Türkiye'nin istikrar ülkesi olması lazım. Türkiye'nin müteşebbise iyi koşullarla ev sahipliği yapması gerekiyor. Özellikle katma değerli alanlarda yatırımcı çekecek istikrara kavuşmalı. Bunun için de sandalı sallamamak lazım" dedi. 

İş Bankası ile ilgili söylemlere yanıt verdi

İş Bankası'nın kamu bankası haline getirilmesi gerektiği şeklindeki söylemlere yanıt veren Özince, hukuk devletinde böyle bir sorunun olmaması gerektiğini vurguladı. "Niçin İş Bankası'na el konulacak? Ne eksikmiş de el konulacakmış? İş Bankası ile ilgili tartışmalar Atatürk yüzünden çıkıyor. Atatürk vasiyeti kutsal değilse, Türkiye Cumhuriyeti'nin kutsalı değilse, bunu hukuken tartışmak mümkün" diyen Özince, şunları kaydetti:

"Yüz binlerce hissedarın sahibi olduğu bir ulusal müessese ile ilgili Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) temsili neden bu kadar rahatsızlığa yol açıyor anlayamıyorum? Atatürk'ün inisiyatifini yanlış görenler var. Atatürk temsili olarak o zamanın tek partisine bıraktığı için eğer bir tartışma yapılacaksa, bu şekilde yapılmasının ülkeye, ülkenin itibarına, serbest piyasa ekonomisine, müteşebbislerine, çalışan ve hissedarlarına zararı olabilir. Bu suçtur. Buna benzer bir iki hadise oldu. Suç duyurusu taleplerimizi yerinde bulmadılar. Şimdi doğrudan dava açıyoruz. Atatürk'ün vasiyeti her yerde var. CHP'ye ait hisselere ilişkin gelir, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'na bırakılmıştır. CHP para alsa herhalde şimdiye kadar Türkiye'nin en zengin partisi olurdu. 5 kuruş almıyor, tarihi boyunca da almamış. İş Bankası'nın ortaklık yapısıysa; çalışanların özel emeklilik sandığı yüzde 41, Atatürk hisseleri yüzde 28, gerisi ise Borsa'ya kotedir."