”Risk iddia edildiği gibi çok büyük değil”
Bakan Şimşek, dünyaya göre hem hane halkı hem de bankacılık sektöründe durumun iyi olduğunu söyledi
BALIKESİR - Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, "Türkiye'de risk iddia edildiği gibi o kadar çok büyük değil. Ama 'Risk yoktur' da demek istemiyoruz" şeklinde konuştu.
Şimşek, Balıkesir Sanayi Odası'nın yüksek düzeyde gelir ve kurumlar vergisi ödeyen, ihracat gerçekleştiren üyelerini ödüllendirdiği Salih Tozan Kültür ve Sanat Merkezi'ndeki törende, "Küresel Kriz ve Türkiye" başlıklı sunum yaptı.
Dünya'da yaşanan krizin ABD'deki konut sektöründen kaynaklandığını anımsatan Şimşek, Türkiye'nin ise hane halkının borç düzeyinin düşük olması ve bankacılık sektörünün sağlam yapıya kavuşturulması nedeniyle krizden çıkışı hızlı yapacağını söyledi.
Şimşek, ABD tüketicisinin dünyanın yüzde 21'ine bedel olduğunu ve burada tüketicilerin en büyük servet kaynağını konutların oluşturduğunu kaydederek, borsanın yüzde 40 değer yitirmesi sonucu, tüketicilerin 12 trilyon dolarlık kayıpla karşı karşıya kaldıklarını hatırlattı. Bakan Şimşek, şunları kaydetti:
"ABD resesyona girdiği zaman dünyanın ondan bağımsız yürümesini bekleyemezsiniz, ama Türk hane halkının borç düzeyi son derece düşük. O da şu anlama geliyor. Yani bu krizden çıkışı Türkiye çok iyi ve çok hızlı yapacaktır. Batıdakiyle karşılaştırıldığı zaman, hangi ülke grubuyla karşılaştırırsanız karşılaştırın Türkiye'de hane halkı yükümlülükleri düşük. Bankacılık sektörü sağlam. Bunlar bizim için avantajlardır. Bankaların likidite seviyeleri iyi. 18 ay önce genelge çıkardık. Bankaları likit kalmaya zorladık. Her şey 2001'de olmadı. Son 1-2 yıldır çok önemli düzenlemeler yapıldı. Bankalar bugün iyi durumdaysa bundan kaynaklanıyor. Dünyaya göre bizim hem hane halkı hem de bankacılık sektöründe durumumuz iyi."
"Risk yoktur demek istemiyoruz"
Her ülkede olduğu gibi Türkiye'de de reel sektörün borcu bulunduğunu belirten Şimşek, şartların normal gitmesi halinde sorun yaşanmayacağını, ancak kredi piyasalarının daralması ve tıkanık bir şekilde devam etmesi halinde bunun yansılamalarının olacağını bildirdi. Şimşek, Türkiye'de banka dışı borcu 167 milyar dolar olan özel sektörün 86 milyar dolarlık döviz varlığına sahip bulunduğunu kaydederek, şöyle devam etti:
"Özel sektör borcunda net açık pozisyonu 81 milyar dolar. Bu 81 milyar doları hemen ödemek zorunda değiller. Ortalama vadesi 3,5 yıl. Kısa vadede olan yaklaşık 40 milyar dolar. 2011 sonrası vadesi gelen miktar ise 60 milyar dolar. İhracatı yüksek olan sektörler aynı zamanda dış borcu yüksek olan sektörler. Dolayısıyla Türkiye'de aksine risk iddia edildiği gibi o kadar çok büyük değil. 'Ama risk yoktur' da demek istemiyoruz. Benim söylemeye çalıştığım şey şu. Doğru sektörlerde, içe kapanık sektörde dış borç son derece düşük. Dışa açık sektörlerde bir miktar borç var. Bu şirketlerinde borç ödeme kapasitesi son yıllarda hayli artmış.
Hane halkına baktığınızda da tüketici kredilerinin sadece yüzde 4'ü döviz. Bu oran Macaristan'da yüzde 60. Karşılıksız banka çekinin takas odasına ibraz oranı 2006'da en düşük düzeyi görmüş yüzde 5,2 ile. Şimdi 5,7. Doğrudur yükselme söz konusudur. Protestolu senet tutarlarının toplam ticari kredilere oranında henüz ciddi bir kötüleşme söz konusu değildir."
"Kamu sektörü evini düzene soktu"
Kamu sektöründeki açıkların alınan önlemler sayesinde giderildiğini ve son 4 yıldır milli gelirin yüzde birinden daha düşük bir açık verdiğini belirten Şimşek, şöyle konuştu:
"Devletin 1990 ile 2000 arasında borçlanma ihtiyacı yüzde 7 idi. Son 2-3 üç yıldır eksi veya sıfır borçlanma var. Borçlanmayı azlatmaya başlattık. Milli gelire oranına bakıldığında Türkiye'de kamu sektörünün borcu birçok ülkenin altındadır. 5-6 yıl önce yüzde 66 olan borç şu anda yüzde 26'ya indi. Türkiye 90'lı yıllardan itibaren borçlanmaya başladı. Bu 90'lı yılların başından bu yana en düşük rakamdır. Bunun sadece 2 puanı dış borçtur. 'Biz kamu sektörü iyi durumda' derken bunu kastediyoruz. 'Kamu sektörünün dış kaynağa ihtiyacı yok' derken bunu kastediyoruz. Özel sektörün durumu tabii ki biraz daha fazla olabiliyor. Kamu sektörü evini hakikaten düzene soktu. 2002'de milli gelirimizin yüzde 15'ini faiz olarak ödüyorduk. Şimdi, milli gelirimiz 100 lira ise 5,6 lirasını faiz olarak ödüyoruz.
"Kriz bizim dış ticaret kanalını finansman kanalını etkileyecek"
Şimşek, Türkiye'de bu konuda iyileşmeler olduğunu, borcun arttığını, ancak borcun milli gelire oranının önemli olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
"Bugün ABD'de borcun toplamı 10 trilyon dolar. İtalya'da 2 milyon euroya yaklaşıyor. Borca tutar olarak değil, milli gelire oranı olarak bakılır. Bütün bunlardan şunu çıkartıyor ve diyoruz ki; Türkiye bu krizde bağışık değil. Bu kriz bizim dış ticaret kanalını finansman kanalını etkileyecek. Büyüme bir miktar yavaşlayabilir. Ama biz diyoruz ki bankacılık sektörü sağlam. Hane halkının durumu aslında hiçte kötü değil. Son derece iyi. Devletin de durumu da iyi. Özel sektörümüzün bir miktar borcu var. Diyelim ki, Özel sektörümüzün net 80 milyar dolar dış borcu var. 40 milyar doları Türk bankalarının yurt dışı şubelerinden alınmış. Aynı zamanda o firmalarımızın yurt dışında en az 30 milyar dolarlık mevduatı var. O açıdan baktığınızda özel sektörün durumu piyasalar normalleşince açılırsa, eninde sonunca normalleşecek, eninde sonunda açılacak. O kadar çok vahim değil Ama şunu da kabul etmek lazım bu kısa dönemde önümüzdeki birkaç aylık süreçte piyasalar bu şekilde devam ederse bir takım yansımaları da tabii ki olacak."