Satıcı: TİM'de temsil sorunu görmüyorum
Satıcı: TİM'de temsil sorunu görmüyorum
İSTANBUL - Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı eylül ayında yapılacak seçimler öncesinde adeta başkan adaylarına meydan okudu. "Kimse karnından konuşmasın" diyen Satıcı, TİM'de tekstilci hakimiyeti olduğuna yönelik eleştirilere sert yanıt verdi. "Ben TİM'de temsil sorunu görmüyorum" diyen Satıcı, seçimlerde hazır giyimcilerin etkisinin eskisi gibi yüksek olmayacağını savundu. Satıcı, "Hangi ihracatçı birliği olursa olsun, eğer o kişinin performansı varsa bu desteğin karşılığını alır" diye konuştu. Likiditenin artık reel sektöre gelmek istediğini söyleyen Satıcı, Türkiye'nin makas değiştirmesi gerektiğini bildirdi. TİM Başkanı, ithalatı düşürmenin yolunun da ithalatı yüksek ürünlerin üretimine teşvik etmekten geçtiğini vurguladı. TİM Başkanı Satıcı DÜNYA'ya eylül ayında yapılacak seçimleri değerlendirdi. 7 yıldır TİM Başkanlığı'nı yürüten Satıcı, işe başladıklarından bu yana misyonlarının Türkiye lehine gelişim ve değişim üzerine odaklandığını belirtirken, "Şimdiye kadar bunu yaptık. Kurumların yapısını bu temel üzerinde örgütledik. Bundan sonra da bunun derinleşmesini sağlayacak yasal ve kurumsal çerçeveyi oluşturarak, bu kurumu gelecek kuşaklara sağlam bir altyapıyla teslim etmek istiyoruz" dedi. TİM'in siyasi bir kurum değil, mesleki, sivil bir örgütlenme olduğunu söyleyen Satıcı, kurumsal kimliğin önemine işaret ederek, dönemsel değil devamlılığı olan projelere ağırlık verdiklerini söyledi. "Ara genel kurul olacak" Eylül ayında yapılacak Genel kurulun ara genel kurul olacağını söyleyen Satıcı, ihracatçı birlikleri ve TİM'in mecliste bulunan yasasının önümüzdeki dönemde çıkacağını, ondan sonra seçimlerin tekrarlanacağını vurguladı. Satıcı, bu dönemdeki en büyük projenin yasal altyapı olduğunu kaydederek, şöyle konuştu: "İhracatçı birlikleri 1932'de Atatürk'ün Meclis açılış konuşmasında ihracat ile ilgili verdiği mesajların ardından gündeme geldi. İlk olarak İzmir'de bir genelge, daha sonra bir kararnameyle oluşturuldu. Rahmetli Özal döneminde örgütlenildi". "Temsil sorunu görmüyorum" TİM'de tekstilci hakimiyeti olduğuna yönelik eleştirilere de yanıt veren Satıcı, ihracatçı birliklerinde nispi temsili maksimize eden bir yapı olduğunu belirtti. Her sektöre eşit şartlar verildiğini belirten Satıcı, "Ben bugüne kadar TİM'de temsil sorunu görmedim. Bundan sonra da görebileceğimi düşünmüyorum. Bugün tekstilci, yarın yaş meyve-sebzeci, daha sonra otomotivci herkes TİM başkanı olabilir. Bununla ilgili bir engel yok. Ne olursa olsun burada başkanlığa seçilen insanın tüm sektörlere ve ülkeye hizmet etmesi gerek. 'Tekstilciler başkan oldu artık olmasın' demek bu sistemin içindeki tekstilcilere haksızlık olur. Tartışmanın ana konusu bu olmamalıdır" diye konuştu. "Kimse karnından konuşmasın" TİM'in yürütme ve icra kurulundan oluştuğunu hatırlatan Oğuz Satıcı, yönetim kurulu üyelerinden hiç kimsenin kendi sektörüne öncelik verme lüksü olmadığını kaydetti. TİM'de ihracat adına tam bir temsilin söz konusu olduğunu belirten Satıcı, "Burada şu sektör hakim oldu, bu sektör olmadı gibi bir argüman gerçekle bağdaşmıyor. Biz yönetim ve icra kurulunda sektörlere yer veriyoruz. Kimse karnından konuşmasın. Ben ve yönetim kurulu üyelerim sektörlerin tamamıyla temas içindeyiz. Bize herkes çok kolay ulaşır. 'TİM'in en önemli özelliği nedir?' deseniz kolaylıkla ulaşılabilmesidir" dedi. "İHKİB'in etkisi eskidendi" Satıcı, hazır giyim ve konfeksiyoncuların seçimlerde ağırlığı olacağına dair söylemlere de karşı çıktı. "İHKİB ya da İTKİB eskiden belirleyiciydi. Bunu söylemek 59 ihracatçı birliğine haksızlık olur. Türkiye'nin her yerinde her sektörde örgütlüyüz. Şimdi hangi ihracatçı birliği olursa olsun, birini desteklese de, eğer ki o kişinin performansı varsa bu desteğin karşılığını alır. Tabii ki arkanızda bir güç veya sizi destekleyenler olmalı. Ama asıl sizde bir şeyler olmalı" dedi. Satıcı, TİM'in ne sanayi, ne ticaret, ne de ziraat odalarına benzemediğini, hepsini koordine eden bir yapısı olduğunu söyledi. Yönetim listesini daha önce icra kurulu onayıyla seçtiğini bundan sonra da bu şekilde devam edeceğini kaydeden Satıcı, muhtemel adaylarla ilgili olarak da "Kişiler üzerine konuşmam, ben onların başkanıyım. Herkesin demokratik hakkı var. Kimse bu hakka ipotek koyamaz" demekle yetindi. "İthalatı yüksek ürüne yatırım teşvik edilsin" İhracatçı birliklerinin Türkiye'nin sinir uçları gibi olduğunu savunan Satıcı, bu uçlardaki cereyanın ekonominin aktörleri tarafından doğru okunması gerektiğini, bu yapılırsa Türkiye'nin ihracatla zenginleşeceğini söyledi. İhracat ile birlikte ithalat rakamlarının da açıklanması konusunda ise Satıcı, şunları söyledi: "Son dönemdeki açıklamalarımızda ithalat rakamlarını anons ediyoruz. Sektör bazında veri yok. 2008 yılında 130 milyar dolar ihracat, 200 milyar dolar ithalat bekleniyor. Geçen yıl 107 milyar dolar ihracat, 170 milyar dolar ithalat yapıldı. Bunun 37 milyar doları enerji ithalatı, geri kalan kısmının yüzde 85'i ara malı, hammadde, yatırım malıydı. Kalan yüzde 15 ise tüketim malı ithalatıydı. Tüketim malları içinde yüzde 3 gibi bir kısım ise lüks tüketim malıydı. Bu rakamları doğru okumak gerek. Türkiye 37 milyar dolar enerji ithal ediyorsa, hızla enerji yatırımlarını teşvik etmek gerekiyor. Hammadde ve ara malı olarak en çok petrokimya, demir-çelik gibi ürünler ithal ediliyor. Hangi kalemler ithalatımızda büyük yer kaplıyorsa o ürünlere yönelik yatırımları teşvik edecek modeller üretilmelidir. Bunlar yapılırsa hem ihracat artar, hem de ithalatın ikame edeceği alanlar yatırımla dolar." "Türkiye makas değiştirmelidir" Düşük kur-yüksek faiz konusunun artık geçerliliğini yitirdiğini kaydeden Satıcı, bu konuyu söyledikleri zaman müdahale edilmesi durumunda zaiyatın daha az olacağını savundu. TİM Başkanı, şöyle konuştu: "O dönemde arkadaşlara nefes aldırmak için bunu söyledik.Artık ölenler öldü, kalanlar güçlendi. Bizim amacımız bağcıyı dövmek değildi. Likidite açığı vardı. Bu açık yüksek faizle kapatıldı. Son 6 ayda ise durum değişti. Likidite sahiplerinin yüksek faize olan hevesi azaldı. Artık faize bonoya gitmiyorlar, altyapısı güçlü reel sektöre sıra geldi. Varlıkları satın almak, ortaklıklar kurmak istiyorlar. Türkiye'nin tam bu noktada makas değiştirmesi gerek. Senaryoyu buna göre şekillendirmek lazım. Maalesef Türkiye'de 20. yüzyıldan kalma ekonomistler Merkez Bankası'nın politikalarını destekleyip, bankayı yönlendirmeye çalışıyor. 21. yüzyılın ekonomisini herkes doğru okumak zorunda."