”Sektörler yeni finans politikalarıyla devam etmeli”

Bakan Ergün, vergi indirimleri ve teşviklerin tulumbaya su koymak gibi olduğunu belirtti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, vergi indirimleri ve teşviklerin tulumbaya su koymak gibi olduğunu belirterek, "6 ay boyunca aslında tulumbaya su konuldu. Bundan sonra desteklenen bu sektörlerin finans kuruluşlarıyla birlikte yeni finans politikalarıyla yollarına devam etmeleri daha doğru olur" dedi.

Ergün, Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) ile bir araya geldiği toplantıda gazetecilerin sorularını yanıtlarken, ekonomik krizin etkileri hissedilmeye başladığından bu yana Türkiye'de önemli tedbirlerin alındığını, finansman, vergiler ve borçlarla ilgili bazı destekler sağlandığını hatırlattı.

İç piyasayı canlandırmak için bazı sektörlere verilen vergi desteklerine değinen Ergün, inşaat sektörünün yanı sıra otomotiv, beyaz eşya, mobilya, elektronik gibi sektörleri içine alan düzenlemeyle bu alanlarda istihdam kaybının büyük çapta önlendiğini vurguladı.

Tekstilde katma değer vergisinde daha önceden bir düzenleme gerçekleştirildiğini anımsatan Ergün, şöyle devam etti:

"Fakat bazen biz şunu görüyoruz; vergi indirimleri tüketiciye fiyatlardaki indirimler olarak yansımıyor. Hemen kısa zaman sonra bu vergi indirimleri kar marjını artıracak bir unsur olarak değerlendiriliyor. Fiyat hiç değişmiyor. Vergide azalma olduğu halde, fiyatta azalma olmadığını görüyoruz. Bunu daha önce gıdada gördük, tekstilde, başka konularda da gördük. Sektörleri imkanlar elverdiği kadar, aslında kriz ortamı veya değil, destekliyoruz."

Tekstilde Türkiye'nin Çin, Hindistan ve Endonezya ile işçilik maliyetleri açısından rekabet edebilme şansının olmadığına dikkati çeken Ergün, "Biz şartları ne kadar zorlarsak zorlayalım, Çin'de tekstil işçisinin aldığı ücreti hiçbir zaman Türkiye'de kendi işçimize veremeyiz. İsterseniz Türkiye'nin en ücrasında bunu yapın, aynı şekilde bunu gerçekleştirme imkanı olmayacaktır. O zaman tekstilde markalaşmaya, tasarıma yönelmemiz gerekiyor. Zaten böyle bir dönüşüm var" şeklinde konuştu.

"Desteklemenin yan tesirleri olabilir"

Sanayi ve Ticaret Bakanı Ergün, otomotiv, beyaz eşya, mobilya ve elektronikte vergi indirimlerinin sona erdiğini anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Vergi indirimleri, teşvikler tulumbaya su koymak gibidir. Tulumbaya su koyarsanız su ile hava boşluğunu alırsınız, sonrasında buradaki suyu çekmeye başlarsınız. 6 ay boyunca aslında tulumbaya su konuldu. Ciddi manada destekler verildi, faydası da görüldü. Bundan sonra desteklenen bu sektörlerin, yeni politikalarla ekonomik krizden çıkış sürecini görerek, Türkiye'deki pazarı, pazarın doymamışlığı, ihracat pazarlarındaki açılmayı görerek, finans kuruluşlarıyla birlikte yeni finans politikalarıyla yollarına devam etmeleri daha doğru olur. Çünkü destekleme süresince önemli mesafeler alındığını gördük. Destekleme, arzu edilen faydayı sağladıktan sonra eğer hala devam ettirilirse bunun başka yan tesirleri olacağını da kabul etmek lazım.

Her zaman söyledik, aşırı destek uyuşturucu etkisi yapıyor. Siz iyileşmiş bir adama hala antibiyotik, ilaç vermeye devam ederseniz o adama iyilik yapmamış olursunuz. Kendi gücüyle ayakta durabilecek, kendisini tedavi edebilecek potansiyeli harekete geçirmesini önlemiş olursunuz. Tabii ilacı zamanından önce de keserseniz, o zaman iyileşme gerçekleşmez. Şimdi zamanından önce mi kesildi, fazla mı veriliyor tartışmasında, bizim Ekonomik Koordinasyon Kurulu'nda 'evet teşvikler, destekler, vergi indirimleri arzu edilen faydayı bu sektörlerde sağlamıştır. Artık bundan sonra restorasyonunu yapacak imkana sahiptirler. Onlar kendi gücüyle bu restorasyonu yapmalıdırlar' noktasına vardığımız için durduk."

"Krizin en kalıcı etkisi istihdam üzerinden olacaktır"

Ekonomik krizin en kalıcı etkisinin istihdam üzerinde olacağını belirten Ergün, "Üretim, ihracat kaybı telafi edilebilir ama krizin en kalıcı etkisi istihdam üzerindeki etki olacaktır. Zaten birikmiş işsizlik stoğumuz vardı yüzde 10'lar civarında. Bu stoğun üzerine 2-3 puan daha eklenmiş oldu. Bu 3 puanlık  eklentinin bir stok gibi bir müddet duracağını ve daha hızlı büyüme rakamı ile bu stoğun eritilebileceğini, ekonomik krizin Türkiye ekonomisi üzerinde en kalıcı etkisinin istihdam üzerindeki etkisi olacağını burada görüyoruz" diye konuştu.

Ergün, Türkiye'de bir politikaya dayalı Ar-Ge merkezi açısından baktıklarında hepsinin yeni olduğunu söyledi.

Ergün, "Hepsi bu kapsamda çalışan Ar-Ge elemanı niteliğinde, 12 bin personelin tamamı. Yoksa Ar-Ge faaliyeti yapan belki bir kaç bin Ar-Ge personeli vardı ama bunlar herhangi bir destekten yararlanıp da Ar-Ge elemanı niteliğine Türkiye'de bir politikaya dayalı olarak ulaşmamışlardı. Şu anda Ar-Ge merkezleri için 73 başvuru var, bunların 59 tanesi kabul edildi, 5 tanesinin başvurusu devam ediyor" dedi.

San-Tez programı

Sanayi üniversite işbirliğini geliştirmek için San-Tez programını hayata geçirdiklerine değinen Ergün, bu kapsamda yapılan çalışmalar sonucunda kendi kendini ısıtan ayakkabı, kök hücre ile tek saç telinden çok sayıda saç çıkaran projeler geliştirildiğini ifade etti. Ergün, esprili bir şekilde sadece saç telinin çıkış yönünün kestirilemediğini, saçın farklı yönlerde çıktığını söyledi.

@page@

Türk Tasarım Danışma Konseyi'ne de değinen Ergün, geçen hafta yapılan ilk toplantıda konsey bünyesinde 4 alt komite kurulması kararı alındığını, bunların strateji belgesi ve eylem planı oluşturma komitesi, hukuki işler komitesi, eğitim ve araştırma komitesi ile tanıtım ve farkındalık komitesinden oluşacağını bildirdi.

Bu dönemde mutlaka mesleki eğitimin güçlendirilmesi gerektiğinin de altını çizen Ergün, ''Mesleksizlik sorununu Türkiye'nin gündeminden çıkarmalıyız. Eğitim sistemimizde yüzde 30 genel lise eğitimi, yüzde 70 meslek lisesi eğitimi olmalı. Bu, bir ara tersine döndü. Yüzde 70 genel lise, yüzde 30 meslek lisesi eğitimine döndü. Bizim sanayide nitelikli iş gücü oluşturmamız, bunu meslek liseleri üzerinden oluşturmamız gerekiyor'' şeklinde konuştu.

Mesleği olanın bir yerde işe girmese bile kendi işini kurma cesaretini gösterebileceğini dile getiren Ergün, ''Ne iş yaparsınız diye sorduğunuzda, aldığınız cevap şu; 'ne iş olsa yaparım abi...' Bu, aslında 'elimden bir iş gelmez' demenin kibarcası'' dedi.

KOSGEB, daha çok Ar-Ge ve inovasyona odaklanacak

Ekonominin en can alıcı yerini KOBİ'lerin oluşturduğunu vurgulayan Ergün, KOSGEB'in desteklerini ve faaliyetlerini daha çok KOBİ'lere kaydıracaklarını, KOBİ'leri mutlaka dönüştürmek gerektiğini söyledi.

Sanayi ve Ticaret Bakanı Ergün, KOSGEB bütçesinin 200 milyon liranın üzerinde olduğunu, bu bütçenin yüzde 80'ini KOBİ'lere destek olarak kullandıklarını, önümüzdeki yıl KOBİ'lere Ar-Ge, inovasyon, yönetimin güçlendirilmesi ve birleşmelere olan desteğe odaklanacaklarını vurguladı.

Şirketlerin birleşmesinin rekabet gücünü artırıcı unsurlardan biri olması dolayısıyla kanunda öngörülen sürenin kısa bir süre olduğunu belirten Ergün, bu süreyi uzatmak için teşvik ve destek mekanizmasına bağlayan yeni bir çalışma yapılması ihtiyacı olduğunu söyledi.

"İktisat kongresine ihtiyaç var"

Nihat Ergün, ''Bir iktisat kongresi yapmayı düşünüyor musunuz?'' sorusuna, ''Evet bir iktisat kongresine ihtiyaç var. Bütün ekonomik sektörlerin katılımıyla dünyadaki ve Türkiye'deki bütün gelişmeleri, fırsatları, riskleri, avantajları, ekonomik sanayileşme politikalarını derinden etkileyecek iktisat kongresine ihtiyaç var. Bunu elbette biz planlayacağız'' karşılığını verdi.

Yeni hazırladıkları pakette esnaf niteliğindeki küçük işletmelere 2,5 milyar liralık kredi hacminin oluşturulduğunu anlatan Ergün, burada belirlenen 100 bin rakamının herkesin maksimum 25 bin lira kullanacağı varsayımıyla belirlendiğini, 15 ya da 20 bin lira kullanmaları durumunda bu rakamın 120 bine de ulaşılabileceğini, ancak kredi hacminin 2,5 milyar lirayı geçmeyeceğini söyledi.

Orta ölçekli işletmeler için Kredi Garanti Fonu oluşturduklarını anımsatan Ergün, ''1 milyar Hazine koydu. Bankalar ortak oldu. 12-13 milyarlık kredi hacmi orada oluşturuldu'' diye konuştu.

Nihat Ergün, ''Cansuyu kredileri ne zaman ödenmeye başlayacak?'' sorusunu ise ''Bu Çarşamba'dan itibaren bankalara başvuru yapabilecekler ve başvurudan itibaren Kasım-Aralık ayı içerisinde esnaflarımız bu kredilere ulaşabilecekler'' şeklinde yanıtladı.

"Ar-Ge merkezi başvurularının 8'i yabancı kaynaklı"

Bakan Ergün, yapılan 73 Ar-Ge merkezi başvurusundan 8'inin Alcatel, Isuzu, Mercedes ve Ford'un da aralarında bulunduğu yabancı kaynaklı firma tarafından yapıldığını, bunların 7'sinin kabul edildiğini, Alcatel'in ise yeni başvuru yaptığını ifade etti.

Ar-Ge merkezini Türkiye'ye taşıyan yabancı yatırımcılarla temas kurup kurmadıklarının sorulması üzerine Ergün, ''Ar-Ge merkezi için başvuran firmalar var. Hyundai'nin Türkiye'de Ar-Ge merkezi henüz yok. Kendileriyle konuştuk. Yakında Ar-Ge merkezi çalışması yapacaklar. Avea, Ar-Ge merkezi kurma çalışmasını sürdürüyor. Zannediyorum başvurusunu da yaptı. Ar-Ge merkezi olmayan firmalar da sürekli başvuruyor. Bugün 12 bin olan Ar-Ge elemanı sayısı bir kaç yıl içinde 15-20 bine ulaşacaktır'' şeklinde konuştu.

Nihat Ergün, Ar-Ge merkezlerindeki destekleme süresinin 2023 yılına kadar olduğunu hatırlatarak, ''Teknoparkların 2013'e kadar olan destek süresini de 2023'e kadar uzatarak Ar-Ge merkezlerinin desteklerinin süresine uygun hale getiriyoruz'' dedi.

"Büyük mağazalar yasası yıl başından sonra gündeme gelecek"

Nihat Ergün büyük mağazalarla ilgili yasa tasarısına ilişkin soruları da şöyle yanıtladı:

@page@

''Biz yasa ile bazı ölçüler getiriyoruz. O yasayı da herhalde Ocak ayından sonra, yılbaşından sonra parlamento gündemine getireceğiz. Esnaf stratejisi de hazırlandı. Esnafın yeniden yapılanmaya gitmesine ihtiyaç var. Aşırı esnaf yığılması sebebiyle de yanlış tablonun içine düşülebiliyor. Esnaf odalarıyla birlikte bu konuyu da ele alıyoruz. İnşallah o çalışmayı da hızlandırmış olacağız.

2010 yılının Haziran ayına kadar olan yasama döneminde patent, TSE, meyve sebze hali ve büyük mağazalarla ilgili yasaları çıkarmayı hedefliyoruz.''

Bir gazetecinin büyük mağazalar yasa tasarısına ilişkin sokaktaki insanların ne düşündüğünü sorması üzerine Ergün, ''Tüketici memnun. Tüketici dernekleri vasıtasıyla tasarılara katkılarını ulaştırıyorlar. Tasarı orta yolu bulma şeklinde olacaktır'' dedi.

Ergün, ''Türk Ticaret Kanunu'nun yeni dönemde çıkma olasılığı var mı?'' sorusuna ise ''Var. Çünkü üzerinde bir ihtilaf yok. Borçlar Kanunu üzerinde de yok. İkisi de AB müzakere takvimini etkileyecek tasarılar... Ama muhalefetin tutumundan kaynaklanan bazı zorluklar da var. Onlar aşılabilse Kanunun parlamentodaki işi bir hafta, 3 gündür... Borçlar Kanunu'nun da böyle 2-3 günde yasalaşma ihtimali var'' karşılığını verdi.

İşsizlik rakamlarına ilişkin bir soru üzerine de Ergün, bugün itibariyle işsizlik oranının yüzde 13'ler civarında olduğunun altını çizerek, ''Bu mevsimsel olarak biraz yükselebilecek bir rakam, ama 13'ün altına düşmesi kısa vadede çok mümkün görünmüyor. En az 3 puanlık bir ilave orta vadede taşıyacağımız bir yük haline gelmiş durumda. Yüzde 10'luk yük taşıyorduk, yüzde 13'lük yük taşıyor olacağız'' diye konuştu.

Ergün, başka bir soru üzerine ise orta vadeli programın yeni bir vergi artışı düşünülerek hazırlanmış bir program olmadığını ifade etti.