Sigorta sektörü 2 yılda yüzde 15 küçülme bekliyor

TSRŞB Yönetim Kurulu Başkanı Taşkıran sektör için 2 yılda yüzde 15 kan kaybı öngördü.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 İSTANBUL – Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği (TSRŞB) Yönetim Kurulu Başkanı Hulusi Taşkıran, "2 yılda yüzde 15'lik kan kaybına uğrayacağımızı görmek durumundayız" dedi.

Taşkıran, Sigortacı Gazetesi'nin, Milli Reasürans merkez binasında düzenlediği "Trafik Sigortalarında Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri" panelinde, bugüne kadar hep Hazine'nin kötü tarifeler yaptığını ve kendilerinin de zarar ettiklerini dile getirdiklerini, ancak şu anda problemi kendilerinde aramanın zamanının geldiğini belirtti.

Trafik sigortalarında bir yıl önce kontrollü bir serbest tarifeye geçildiğini hatırlatan Taşkıran, "Sonuçlara bakıldığında, Cumhuriyet tarihinde biriktirilmiş öz varlıklarımızın yaklaşık yüzde 7-8'ini kaybettiğimiz bir yıl yaşadık" dedi.

Geçen yıl yaşanılan zararın bu yıl da yaşanacağını vurgulayan Taşkıran, "Bu yılın da geçen yıldan hiç farklı olmayacağını, bu yıl da öz varlıklarımızın yüzde 7-8'ini harcayacağımızı, 2 yılda yüzde 15'lik kan kaybına uğrayacağımızı görmek durumundayız" diye konuştu.

Taşkıran, "Ankara'nın da bu durumu gördüğünü ve Türk sigorta sektörünün sorunlarının çözümü için çalıştığını" ifade etti.

"Oto sigortaları olmasa bu işi iyi yöneteceğiz"

AXA Sigorta Üst Yöneticisi (CEO) Cemal Ererdi de trafik sigortalarının Türkiye'de yıllardır kar etmediğini, Mart ayı verilerine göre de trafik sigortalarında 117 milyon lira zarar edildiğini bildirdi.

Kriz döneminde, mecburi sigorta olmasına rağmen trafik sigortalarında hem poliçe adedinde hem de müşteri adedinde düşüşlerin meydana geldiğine dikkati çeken Ererdi, daha çok hasar yapmayan müşterilerin sigorta yapmaktan vazgeçtiğini ve bu durumun da sigorta şirketlerinin hasar-prim ilişkisini negatif etkilediğini belirtti.

Yine krize bağlı olarak artan hileli hasarların da şirketlerin hasar-prim ilişkisini etkilediğini dile getiren Ererdi, "Tüm bu olumsuzluklara ek olarak önümüzdeki dönemde Sağlık Bakanlığı'yla ilgili ambulans faturalaması veya bundan sonra gelecek tedavi giderlerinin faturalanması da önümüzde çok önemli bir problem olarak görünmekte" dedi.

Devletin tarife yaptığı dönemlerden gelen ve bu masrafları içermeyen aktüeryal hesaplara dayanan anlayışı, TSRŞB'nin ve Hazine'nin nasıl çözeceğini merak ettiklerini anlatan Ererdi, şunları kaydetti:

"Acaba Hazine bize geçmişe dönük zeyilname yapmaya izin verecek mi? Geçmişte hesap edilmemiş ve tarife belirleyicisini dikkate almadığı bir konudan ortaya çıkan çok önemli bir sermaye azaltıcı işlem var. Kanunda, 'sermaye azaltıcı işlem yapan cezalandırılır' diyor. Dolayısıyla sermaye azaltıcı işlem yapan Hazine olunca cezalandırılır mı? Bilmiyorum...

Elementer sigorta şirketleri bu yılı mevcut rezervlerini serbest bırakarak, yani olmayan karı en azından serbest bırakarak bir ölçüde karlı bitirme telaşı içinde. Dolayısıyla rezervleme bizim bir artımız oldu. Şu sırada, sektörün bir de rezerv eksiği olsaydı herhalde 10-12 şirketin sene sonunu bulması çok kolay olmayacaktı."

Türk sigorta sektörünün Avrupa'daki çoğu ülkeden ileride olduğunu ve yapılan çalışmalar neticesinde sektörün belirli bir noktaya geldiğini dile getiren Ererdi, şöyle devam etti:

"Tam serbestliğe mutlaka geçiş olmalıdır. Eşik konusunu da belli bir dönem sonra kaldırmamız lazım ve onun altında da fiyat verme özgürlüğüne sahip olmalıyız. Yıl başı itibariyle limitlerin en az 25 bin liraya çıkarılması lazım. Bu rakama çıkarttığımızda kaskoyu artık ana branştan tali branş haline getirecektir ve biz 3 milyon kasko müşterisinden prim almayıp, 12 milyon trafik sigortası müşterisinden nasıl prim alabilirizin arayışına girmemiz lazım.

Trafik kanununa göre trafik sigortası poliçesinin primi peşindir. Bugün Hazine denetçilerini şirketlere gönderse herhalde ceza kesmediği şirket kalmaz. Bu ayıbın da düzeltilmesi ve taksitle alınıyorsa bunu poliçe üzerine yazmamız lazım. Önümüzdeki dönemde sigorta primlerinin 500 liraya kadar gideceği ve bu 500 lirayı tek seferde ödeyecek kişi az olacağı için bu taksit olayını artık çözmemiz lazım.

Oto sigortaları olmasa biz bu işi çok iyi yöneteceğiz aslında... Çünkü sektörün Mart sonu teknik karı, 2 branştan 200 milyon lira zarar etmemize rağmen 40 milyon lira. Bence bu zarar hayırlı. Bence, Rubini'nin 'V' teorisi, Haziran-Eylül aylarında ya bizlerle ya bizlersiz gerçekleşecek ve herkese hayırlı olacak."

Yeni yönetmelik

Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürü Ahmet Genç de serbest tarife uygulamasının sınırsız olarak uygulanmadığını ve şirketlerin fiyatlarını 3 aylık dönemlerde değiştirebildiğini bildirdi.

Piyasayı bozacak aşırı rekabet ve şirket mali yapılarının bozulmasıyla Hazine'nin taban fiyatlara müdahale yapabildiğini anlatan Genç, şöyle konuştu:

"Bizim taban fiyatlarına müdahale ettiğimiz 20 ilin Ocak-Mayıs dönemindeki poliçe sayısı bakımından payı yüzde 75, prim üretimi bakımından payı ise yüzde 82 görünüyor. Dolayısıyla tabana müdahale oldukça yaygın.

Olayın bir de tüketici ayağı var. Aşırı yüksek taban fiyatı belirlenirken sadece sigorta şirketlerini değil, tüketicileri de düşünmek zorundayız. Tarife uygulamasıyla ilgili yönetmelik değişiyor. Bir hafta içerisinde yayınlanacak. Temelde getirilen 2 yenilik var. Birincisi, daha önce 3 ay olan uygulamanın 6 aya çıkarılması. Diğeri de üst sınırın olabildiğince geniş hale getirilmesi. Bu yeni yönetmelikle serbest tarifedeki sorunları biraz daha çözme noktasına geleceğimizi düşünüyorum."

Tam serbest olmasını istiyoruz

Ergoİsviçre Sigorta Genel Müdürü Thomas Baron da fiyatlandırmanın artık daha çok sigorta sektörünün elinde olduğunu belirterek, içinde bulunduğu zararda, sektörün kendisinin etkisinin büyük olduğunu söyledi.

Fiyatlandırma konusunda şu anda kısmi serbest fiyat uygulaması olduğunu dile getiren Baron, "Bunun tam serbest olmasını istiyoruz" dedi.

Tüm branşlar içerisinde en kötü sonuçların halen trafik sigortalarında olduğunu vurgulayan Baron, bu durumun iyi analiz edilmesi gerektiğini, ifade etti. Baron, "Her şirket her istediği anda, istediği tarife değişikliğini yapabiliyor olması gerekiyor" diye konuştu.

Anadolu Sigorta Genel Müdürü Mustafa Su da sigorta sektörü olarak serbest tarife uygulamasını hep aşağıya doğru değerlendirdiklerini belirtti.

Adil olmak için, kar ettikleri illerdeki fiyatları düşürdüklerini, ancak zarar ettikleri illerdeki fiyatları artıramadıklarını anlatan Su, "Böylelikle ettiğimiz karlardan da olduk" dedi.

Kaza tespit tutanağı uygulamasının maddi hasarları yüzde 10'lardan yüzde 50'lere getirdiğine dikkati çeken Su, eskiden kişilerin prosedürlerden kaçmak için polis çağırmadıklarını, ancak şimdi tutanak tuttuklarını söyledi.

Hileli hasarların arttığını da anlatan Su, "Hileli hasar yapan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunmaktan çekinmemeliyiz" şeklinde konuştu.

Kademeli geçiş

Güneş Sigorta Genel Müdürü İlker Aycı ise kaza tespit tutanağının çok medeni bir uygulama olduğunu, ancak bazı eksikliklerinin giderilmesi gerektiğini ifade etti.

Alınan her kararın 9 milyon kişiyi etkilediğini belirten Aycı, "Ben 9 milyon kişiyi bir kenara koyarak hemen serbest tarifeye geçelim, her şeyi bize bırakın diyemem. Ben kademeli geçişi savunuyorum" dedi.

Türk sigorta sektörünün nakit akışında zorlandığını dile getiren Aycı, "8 günde hasar ödeyip, 8 ayda tahsil etmeye çalışan bir sektörüz. Biz hasarı sigortalıya tam ve zamanında ödemekle mükellefiz, ancak sigorta poliçeleri zenginleşme aracı da olmamalıdır" diye konuştu.