Sıkılaşmaya devam TL’de yeni düzenlemeler yolda
Merkez Bankası piyasaların beklentisine paralel olarak politika faizini 500 baz puan artırarak yüzde 30’dan yüzde 35’e çıkardı. PPK metninde hem sadeleşmede yeni adımların hem de TL’nin pay artışını destekleyici adımların süreceği mesajının verildiğini söyleyen ekonomistler Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadelede kararlı olduğunun altını çiziyor.
Birol BOZKURT
Merkez Bankası sıkılaşmaya devam ediyor. Son 5 toplantıda faizi yüzde 8,5’tan yüzde 35’e çıkaran Merkez Bankası, dün verdiği faiz kararıyla sıkılaşmada ne kadar kararlı olduğunu gösterdi. Bu kararla birlikte politika faizi 2024 enflasyon tahmini olan yüzde 33’ü aşmış oldu. Piyasaların beklentilerine paralel olarak faizi 500 baz puan artıran Merkez Bankası, PPK metninde sadeleşme sürecinin ve TL’nin pay artışına verilen desteğin süreceği mesajını verdi.
“TL mevduat payını artırıcı adımlar sürecek”
Kurul'un, dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için parasal sıkılaştırma sürecinin devamına karar verdiği belirtilen duyuruda, enflasyonun yılın üçüncü çeyreğinde öngörülenin üzerinde gerçekleştiğine işaret edildi.
Duyuruda, enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırmanın gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirileceği, Kurul'un mevcut mikro ve makroihtiyati çerçeveyi, piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleştirmekte olduğu bildirildi.
Türk lirası mevduat payının artırılmasına yönelik ilave adımlarla parasal aktarım mekanizması güçlendirilmeye devam edileceği belirtilen duyuruda şu ifadeler yer aldı; “Kurul, faiz artırımının yanı sıra parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almayı sürdürecektir.
Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede almaya devam edecektir."
KKM ve katılma hesaplarında düşüş devam ediyor
Kur korumalı TL mevduat ve katılma hesaplarındaki tutar düşüşü sürdü. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) haftalık bülteninde yer alan bilgilere göre, kur korumalı TL mevduat ve katılma hesapları 3 trilyon 156 milyar TL'den 3 trilyon 70,2 milyar TL'ye geriledi. Aynı haftada krediler 10 trilyon 751 milyar TL'den 10 trilyon 446,1 milyar TL'ye gerilerken, mevduat 13 trilyon 624 milyar TL'den 13 trilyon 749,8 milyar TL'ye yükseldi. Tüketici kredileri 1 trilyon 453 milyar TL'den 1 trilyon 446,1 milyar TL'ye, bireysel kredi kartları 977,6 milyar TL'den 964,2 milyar TL'ye indi. Takipteki alacaklar 169 milyar TL'den 169,7 milyar TL'ye yükseldi.
Bankacılık sektörünün mevduatı arttı
Öte yandan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından haftalık para ve banka istatistikleri yayımlandı. Buna göre, bankacılık sektöründeki toplam mevduat (bankalar arası dahil), 13 Ekim ile biten haftada 138 milyar 131 milyon 713 bin lira artarak 14 trilyon 162 milyar 110 milyon 867 bin liraya yükseldi. Aynı dönemde bankalardaki TL cinsi mevduat yüzde 0,1 artışla 8 trilyon 11 milyar 7 milyon 247 bin lira, yabancı para (YP) cinsinden mevduat ise yüzde 2,1 yükselerek 5 trilyon 525 milyar 896 milyon 148 bin lira oldu.
Bankalarda bulunan toplam YP mevduatı, geçen hafta 208 milyar 325 milyon dolar düzeyinde gerçekleşirken, bu tutarın 175 milyar 427 milyon doları yurt içinde yerleşik kişilerin hesaplarında toplandı. Yurt içi yerleşiklerin toplam YP mevduatında, parite etkisinden arındırılmış veriler göz önünde bulundurulduğunda 20 Ekim itibarıyla 456 milyon dolarlık artış görüldü.
Merkez Bankası rezervleri 126,1 milyar dolara yükseldi
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) toplam rezervleri, 20 Ekim haftasında bir önceki haftaya göre 1 milyar 627 milyon dolar artışla 126 milyar 125 milyon dolara yükselerek 31 haftanın en yüksek seviyesine çıktı. Buna göre, 20 Ekim itibarıyla Merkez Bankası brüt döviz rezervleri, 740 milyon dolar azalışla 82 milyar 567 milyon dolara indi.
Brüt döviz rezervler, 13 Ekim'de 83 milyar 307 milyon dolar seviyesinde bulunuyordu. Söz konusu dönemde altın rezervleri 2 milyar 367 milyon dolar artarak 41 milyar 191 milyon dolardan 43 milyar 558 milyon dolara yükseldi. Merkez Bankası'nın toplam rezervleri, 20 Ekim haftasında bir önceki haftaya göre 1 milyar 627 milyon dolar artışla 124 milyar 498 milyon dolardan 126 milyar 125 milyon dolara çıkarak 31 haftanın en yüksek seviyesine ulaştı.
Ekonomistlerden faiz yorumu
-Bahçeşehir Üniversitesi Finansal Araştırmalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. İbrahim Ünalmış: “TL likiditesini azaltıcı adımlar görebiliriz”
Mevcut durumda yılsonu enflasyon beklentisi %68, bir yıllık enflasyon beklentisi %45 seviyesinde. Geçen hafta tüketici kredisi faizleri %60’lar, ticari kredi faizleri ise %50’yi aşmıştı. Son PPK toplantısı öncesinde yaptığımız hesaplamalara göre finansal koşullar sıkı olarak tanımlayabileceğimiz bölgeye çok yakındı.
Son alınan karar sonrasında oluşacak kredi faizleri ile finansal koşulların sıkı olarak tanımlayabileceğimiz bölgeye geçeceğini söyleyebiliriz. Diğer taraftan, mevduat faizlerinde düşüş gözlemliyoruz. Piyasada TL likiditesinin bol olması ve kredi talebinin düştüğü ortamda bankaların mevduat toplama iştahının düşük olması mevduat faizlerini düşürüyor. Bu durum tasarrufları değil tüketimi destekliyor.
Bir başka değişle, iç talebi azaltmak için kredi kanalı sıkılaştırılırken mevduat kanalında tam tersi bir durum ortaya çıkıyor. Bu durumun önüne geçmek için adımlar atılacağını PPK metnine eklenen yeni cümleden öğreniyoruz. Bu bağlamda, piyasadaki TL likiditesini azaltıcı önemleri görebiliriz önümüzdeki dönemde.
-Alnus Yatırım Araştırma Direktörü Volkan Dükkancık: “Enflasyonla mücadele için pozitif bir hamle”
Piyasa beklentisi 500 baz puan daha artırım olacağı yönündeydi. Ama borsanın ve şirketlerin faiz yükünü ciddi olarak hissetmeye başladığı bu dönemde 250 baz puan borsa açısından daha makul olabilirdi. Es geçmek ise mevcut politikalardan dönüş olarak algılanabileceğinden bence istenmeyen bir tablo yaratırdı. TCMB bu kararla sıkı duruşunu koruyarak önceliğinin enflasyonla mücadele olmaya devam ettiğini ortaya koydu. Bu bağlamda piyasalar açısından nötr, enflasyonla mücadele açısından pozitif bir hamle olarak değerlendiriyorum.
-Ekonomist Emrah Lafçı: “Yüzde 40’a doğru iki faiz artırımı daha olur”
Merkez bankası beklentileri karşıladı ve 5 puan faiz artırdı. Doğru da yaptı. Başladığı işi bitirmekte kararlı olduğunu gösterdi. Bakan Şimşek’in sıkı duruş sürecek açıklamalarından sinyalleri gelmişti. 2024 yılsonu enflasyon tahmini olan 33’ün üstüne çıkmış olduk. Yüzde 40’a doğru bir ya da iki faiz arıtımı daha olabilir. Bu adımların ekonomi üzerinde bir miktar soğutucu etkileri olacaktır. Haftaya perşembe dördüncü enflasyon raporu yayınlanacak. Oradaki tahmin revizyonları daha önemli hale geldi. Sonraki kararlar için de ipucu olacaktır.
-Ata Portföy GMY Batuhan Özşahin: “Kararlı duruş piyasalar için olumlu”
Merkez bankası para piyasası kurulu toplantısında politika faizini beklendiği gibi 500 baz puan artırarak yüzde 30’dan yüzde 35 seviyesine yükseltmeye karar verdi. Kurul, dezenflasyonun en kısa sürede devam ettirilmesi ve enflasyon beklentilerinin çıpalanması konusundaki kararlılığında olduğunu belirtti. Bunu çok olumlu olarak karşılıyoruz. Özellikle belirsizliğin ve jeopolitik riskin arttığı bu dönemde merkez bankasının kararlı duruşunun devam ediyor olması, önümüzdeki senenin makroekonomik politikaları ve dengelenmesi açısından çok değerli ve olumlu olduğunu düşünüyorum.
-ASKON Başkanı Orhan Aydın: “Yüksek faiz finansa erişimi zorlaştırıyor”
“’Jeopolitik riskler enerji ve emtia fiyatlarını tetiklemektedir. Bu unsur göz önüne alındığında faiz artışının enflasyonla mücadelede en güçlü silah olmadığı görülmektedir. Bu mücadelede iç piyasaların süratle disipline edilerek yatırıma, çok fazla üretime ve ihracata ağırlık verilmesini gerekmektedir. Yarınların güçlü Türkiye’sinin inşası kesinlikle yatırım, üretim ve katma değeri yüksek ürünlerden geçer.
2024 yılı enflasyon beklentileri noktasında bir düzenleme görebiliriz Bu atmosferde faiz artışı enflasyonla mücadelede pek etkin görülmemektedir. Yatırımın ve üretimin önünde büyük engel olan faiz, finansa erişimi zorlaştırmakta, istihdama engel olmakta ve büyüyen ekonomimize el freni görevi görmektedir. Enflasyonla mücadele elbette ki önemlidir. Lakin Türkiye’de yüzde 35’lik faiz oranı ziyadesi ile yüksek bir seviyeye ulaşmıştır.