Şimşek: Vergi yükünü azalttık

2013 Yılı Bütçesi TBMM Genel Kurulu'nda konuşan Maliye Bakanı Şimşek 2002'de bu yana vergi yükünün azaldığını söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, çalışanlar üzerindeki vergi yükü ile ilgili olarak, "Ortalama ücret üzerindeki vergi yükünde Türkiye, 2002 yılında OECD'de yüzde 42.7 ile birinci sıradaydı, şu anda Türkiye yüzde 36'lık bir vergi yükü ile OECD ülkeleri arasında sekizinci sıraya düşmüş durumda" dedi.
 
TBMM Genel Kurulu'nda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı'nın 2013 yılı bütçelerinin görüşmelerinde söz alan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, vergi konusunda yapılan eleştirileri cevaplandırdı.
 
Şimşek, Türkiye'de toplanan bütün vergilerin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya oranının yüzde 26 olduğunu belirterek, "Yani Türkiye'de vergi yükü ne diye sorarsanız; yüzde 26. Peki bu yüksek mi düşük mü? Nasıl karar vereceğiz? AB'de ortama vergi yükü yüzde 38.4. Türkiye'de ise yüzde 26. OECD ülkelerinde yüzde 33.8 ortalama vergi yükü. Dolayısıyla Türkiye'deki yüzde 26'lık vergi yükü iddia edildiği gibi yüksek değil" diye konuştu.
Şimşek, Türkiye'deki vergilerin büyük bir kısmını dolaylı vergilerin oluşturduğunu ve bu yapıyı düzeltmek gerektiğini ifade ettiğini anımsatarak, şöyle devam etti:
"Türkiye'de dolaylı vergilerin toplam vergiler içindeki payı yüzde 47.7'dir. Peki bu yüksek bir oran mı? Evet, biraz yüksek. Mesela, Türkiye'de dolaylı vergilerin milli gelire oranı yüzde 12.4. Ama AB'de veya OECD'de yüzde 11, 12 arası. Dolayısıyla biraz yüksek ama çok büyük bir fark yok. Peki sorun ne? Sorun, doğrudan vergilerin düşük olması. Bunun birkaç sebebi var. Bir tanesi kayıt dışılıktır.
Doğrudur, bizim hükümetlerimiz dönesinde biz yatırımı, üretimi, istihdamı teşvik etmek için doğrudan vergileri düşürmüşüz. Nasıl; açıklayayım size: Gelir vergisi en yüksek diliminin tabi olduğu vergi oranı 2002 yılında 49.5'ti. Bunu biz yüzde 35'e indirmişiz. Niye? Kayıt dışılık azalsın, istihdam artsın diye. En düşük vergi dilimine denk düşen gelir vergisi oranı ise yüzde 22'ydi, yüzde 15'e indirmişiz.
Çalışanların yüzde 47'si asgari ücretli. Asgari ücret üzerindeki vergi yükü, asgari geçim indirimi getirilmeden önce, yüzde 12.8'di.s Şu anda, yaptığımız düzenlemelerde bu vergi oranını yüzde 0 ile 5.2 arasına düşürdük. Gelir vergisinde biz vergi oranlarını düşürmüşüz.
Gelelim kurumlar vergisine. Türkiye'de kurumlar vergisinin dağıtılması halinde alınan gelir vergisi toplamda, 2002 yılında yüzde 65'ini oluşturuyordu. Yani bir şirket 100 lira kar etseydi 65 lirası vergiydi. Tabi şirketlerin rekabet gücünü etkiliyordu, kayıt dışılığı etkiliyordu. Hükümetlerimiz döneminde kurumlar vergisinde, vergi yükü yüzde 65'ten yüzde 34'e düşürülmüştür. Dolayısıyla doğrudan vergiyi oluşturacak kalemlerdeki vergi oranları hükümetlerimiz döneminde ciddi biçimde düşürülmüştür.
En son teşvik sistemiyle biz ne yaptık? Türkiye'nin herhangi bir yerinde stratejik bir ürünü üretin, 'kurumlar vergisini belli bir seviyeye kadar yüzde 2'ye düşürüyoruz. Gelir vergisini almıyoruz' dedik. 'Sosyal güvenlik primlerinden vazgeçiyoruz' dedik. Bunların hepsi aslında yatırım, üretim, istihdam lehine vergiden vazgeçmektir. Hangi vergiden? Doğrudan vergi gelirlerinden. Bu bir tercihtir."
 
-"Kayıt dışı ile ilgili ikinci eylem planını uyguluyoruz"-
 
Bakan Şimşek, kayıt dışı ekonomi ile ilgili olarak ikinci eylem planını uyguladıklarını belirterek, "Altı ayda bir ilerleme raporu hazırlıyoruz ve çok mesafe kaydediyoruz. Mükellef sayısında çok ciddi artış var. TÜİK'in istatistiklerine baktığınız zaman 2002 yılında, kayıt dışı istihdamın toplam istihdama oranı yüzde 52.1 di, 2011 yılı itibariyle bu, yüzde 40'a kadar düştü. Yani tam 12 puanlık bir düşüş söz konusu" dedi.
OECD için yapılan çalışmalarda Türkiye'de genel kayıt dışılığın sın 10 içerisinde yüzde 32, 33'lerden yüzde 27'ye kadar düştüğünün görüldüğünü vurgulayan Şimşek, "Bu çalışma aynı zamanda AB'de kayıt dışılığın yüzde 19 olduğunu söylüyor. Dolayısıyla Türkiye'deki kayıt dışılık oranı AB ortalamasının epey üzerindedir, ama son 10 yılda da çok ciddi oranda azalmıştır" diye konuştu.
Vergilerin ücretlerden alındığına ilişkin eleştiriler geldiğini anımsatan Bakan Şimşek, şöyle konuştu:
"Bugün yaklaşık 5 milyon 656 bin asgari ücretlimiz var, bunlardan topladığımız toplam gelir vergisi 2 milyar dahi tutmuyor. Peki toplam vergilerimizin yüzde kaçını asgari ücretten alıyoruz? Yüzde 0.77'sini, yani vergi gelirlerinin yüzde 1'i dahi asgari ücretliden alınmıyor.
İşveren sigorta pirimi payını yüzde 19.5'tan yüzde 14.5'a indirdik. Bu da doğrudan vergiden vazgeçmeyi ifade ediyor. Özetle; ortalama ücret üzerindeki vergi yükünde Türkiye eskiden, 2002 yılında OECD'de yüzde 42.7 ile birinci sıradaydı, şu anda Türkiye yüzde 36'lık bir vergi yükü ile OECD ülkeleri arasında sekizinci sıraya düşmüş durumdadır. Bugün yatırım olmazsa istihdam olmaz, istihdam olmazsa yoksullukla mücadelede asla başarılı olamayız.
Bu kürsüden 2013 yılında KDV'yi bile artıracağımız söylendi. Şu an itibariyle ne genel gelir vergisinde, ne kurumlar vergisinde, ne de KDV oranlarında bir artış öngörüyoruz. Hükümetlerimiz döneminde eğitimde, sağlıkta, turizmde, giyimde biz KDV oranlarını yüzde 18'den yüzde 8'e kadar düşürdük.
Pırlanta ile ilgli bir eleşti geldi. Biliyorsunuz pırlanta ve benzeri ürünler ağırlık olarak çok hafif ama değer anlamında da çok ağır ürünlerdir. Kayıt dışı kanallardan ülkeye sokulması ihtimali yüksek olan ürünlerdir. Pırlantada yüzde 20 ÖTV var ama KDV yok. Dolayısıyla pırlantadan bu ülkede vergi alınmadığı husus yanlış bir husustur. Avrupa'da ise pırlanta ve benzeri ürünlerden KDV alınıyor, Türkiye'de ise sistem bu şekilde düzenlenmiş, KDV değil ÖTV alınıyor. Gelin hep birlikte, arzu ediyorsanız, ÖTV'yi kaldıralım, KDV getirelim, ben buna son derece açığım."
 
-"Türkiye'de günlük 1 doların altında yaşayan yok"-
 
Büyüme ile ilgili eleştiriler yapıldığını belirten Şimşek, 1924 yılı ile 2002 yılı arasındaki büyümenin ortalama yıllık yüzde 4.54 olduğunu, 1924-2011 arasında yüzde 4.61, 1993-2002 arasında yüzde 2.98 olduğunu ifade etti. Şimşek, "Bizden önceki 79-80 yılda büyüme yüzde 4,5. AK Parti Hükümetleri döneminde, 2003-2011 döneminde büyüme yüzde 5,25. Dolayısıyla yaklaşık 0.75 yıllık, fark var. Ama bu keşke 80 yıl boyunca olsaydı. Bunu kümülatif 80 yıl getirseniz milli geliri iki kattan daha fazla artırma potansiyeli ortaya çıkardı" dedi.
OECD'nin yayınladığı son raporlardan birinde, son 10 yıl içinde Türkiye'nin OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülke olarak görüldüğünü belirten Şimşek, yoksulluk konusunda da BM rakamlarıyla şu bilgileri verdi:
"Kişi başına günlük 1 dolar altı zaten Türkiye'de yaşayan yok, 2005'ten bu yana sıfırlanmış durumda. Günlük 2 dolar 15 sentin altında bir harcama ile yaşayan vatandaşlarımızı toplam nüfusa oranı yüzde 3'tü 2002 yılında. Şu anda yüzde 0.14'e inmiş durumda, neredeyse sıfırlanmış durumda. Günlük 4 dolar 30 sentin altında yaşayan vatandaşlarımızın toplam nüfusa oranı 2002 yılında yüzde 30'du, şu anda 2.79 inmiş durumda.
Savunma harcamalarının daha çok arttığı yönünde eleştiriler vardı. Toplam harcamalar, 2002 yılında 12 milyar liraymış, gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 3.4 imiş. 2013 yılı bütçesiyle 41.4 milyara çıkıyor, ama gayri safi yurt içi hasılaya oran olarak yüzde 2.6'ya düşüyor. Eğitime ayırdığımız para, 2002 yılında 11.3 milyar lira, şu anda 68.1 milyar lira, bütçe içindeki payı 9.4'tü, şu anda 17'ye çıkıyor. Türkiye tercihini çok açık ve net şekilde insana yatırımdan yana kullanmıştır. Aynı şey sağlık için geçerlidir, mahalli idareler için geçerlidir."
 
Kamu İhale Kurumu ile ilgili eleştiriler yapıldığını anımsatan Şimşek, "İstisna kapsamında 2011 yılında yapılan alımların toplamı 11 milyar 870 milyon lira. Bu, toplam kamu ihale mevzuatına tabi bütün harcamaların yüzde 15.85'ini oluşturuyor. Bu rakam yüksek mi? Evet çok yüksekti. Peki bunlar nereden kaynaklanıyor? Bu kanun 2002'de çıkartıldı. Bu çıkartılırken istisnalar vardı" diye konuştu.