”Siyasetçiler kayıkçı kavgalarını bırakmalı”

DSP Genel Başkanı Sezer, Çanakkale mitinginde çiftçinin batırıldığına, esnafın büyük sıkıntı içinde olduğuna dikkat çekti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ÇANAKKALE - DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, "Bu zor günleri Türkiye aşacak. Ama kayıkçı kavgalarını da siyasetçilerin bırakması gerekir" dedi.

Sezer, seçim çalışmaları kapsamında bulunduğu Çanakkale'nin Ezine ilçesi ile ilçeye bağlı Mahmudiye ve Geyikli beldelerinde halka seslendi.

Konuşmasında, emeklinin büyük sıkıntı içinde olduğunu söyleyen Sezer, "Ama itiraf etmeliyim ki siyaset bu sıkıntılardan uzak, başka kavgalar yapıyor. Artık onu aşmak gerektiğine inanıyorum. Milletin derdini çözecek bir siyaset anlayışını hayata geçirmek lazım" diye konuştu.

Eski başbakanlardan Bülent Ecevit'in partilerinin kurucusu olduğunu anımsatan Sezer, "Çoğu konuşmasında bize 'millet sıkıntıda' demişti. 'Ama en büyük sıkıntı köylerde bulunuyor. Köylere ve köylülere gidin. Ankara'da oturmayın' Biz de onun gereğini yapmak için büyük çaba sarf ediyoruz. Bu zor günleri Türkiye aşacak. Ama kayıkçı kavgalarını da siyasetçilerin bırakması gerekir" dedi.

Sezer, yerel seçimlerin Türkiye'de yeni bir dönemin başlamasına vesile olacağını umduğunu dile getirerek, şunları söyledi:

"Bu seçimi hep birlikte huzur içerisinde geçireceğiz. Ama artık dediğim gibi siyaset de sorun değil, çözüm üretecek, köylüyü destekleyecek, esnafı destekleyecek, yatırımları artıracak bir mecraya girecek. Siyaset böyle olursa ancak Türkiye'de gelişme, düzelme olur. Siyasetteki kısır kavgalardan biz bıktık, sizin de bıktığınıza ben inanıyorum. Tabii ki kavga olur, kavgayı yoksullukla, işsizlikle, çiftçinin, esnafın, sanayicinin derdine çare bulmak için, işsizliği yenmek için yapmak lazım. Bir de ülkenin birliğine, bütünlüğüne ve düzenine el uzatanlara karşı kavgayı hep birlikte vermeliyiz."

"Çiftçi bu ülkede ne yazık ki batırıldı"

Çanakkale'de bulunmaktan mutlu olduğunu ifade eden Zeki Sezer, "Ama milletin içinde bulunduğu durumdan memnun değilim. Çiftçi bu ülkede ne yazık ki batırıldı. Esnaf büyük sıkıntı içinde. Emekliler hayatın ağır koşulları altında eziliyor. Ama bu gerçekleri göremeyen bir siyaset anlayışı da Türkiye'de kayıkçı kavgası yapmaya devam ediyor" diye konuştu.

Çiftçinin, ürettiği ürünün karşılığını alamadığını savunan Sezer, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çiftçinin domatesi tarlada kaldı. Kavununu toplayıp satamadı. Zaten toplasa 6 yıl önceki fiyatla satamıyor. Yani bizim bıraktığımız Türkiye'deki fiyatla satamıyor. Buğday da aynı şekilde. Zeytin aynı şekilde 4-6 liraya düştü en yüksek. Zeytinyağına bizim dönemimizde 70 cent prim verilirdi. Şimdi 15 kuruşu çok görüyorlar. Çiftçi Ziraat Bankası'ndan, tarım kredi kooperatiflerinden aldığı borcu ödeyebilecek durumda değil. Kısacası üretmeye devam edebilecek durumda değil. Bıraktığımız Türkiye'de 2002'de 21.5 milyon ton buğday üretilmişken, bu ülkede şimdi geçtiğimiz hasat döneminde ancak 15 milyon ton üretilebildi. Yemekten vaz mı geçtik? Nüfusumuz azaldı mı? Hayır tam tersi. Ama çiftçi ektiğinin karşılığını alamadığı için ekinden vazgeçiyor."

"Tümüyle dışa bağımlı hale geldik"

Hükümetin, ithalata dayandırdığı ekonomiyi, Kanada'dan, Rusya'dan, Amerika'dan buğday ithal ettiğini öne süren Zeki Sezer, Türkiye'deki buğday üreticisi ve çiftçinin perişan edildiğini savundu.

Pamuğun da Yunanistan ve Amerika'dan ithal edildiğini ifade eden Sezer, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yani tümüyle dışa bağımlı hale geldik. Oysa bu ülke tarım ürünleri üretiminde kendi kendine yetebilen dünyada 7 ülkeden biriydi. Şimdi tarım ürünü ihraç edebilecek bu ülke, dünyanın en verimli toprakları, en güzel güneşi, en çalışkan insanlarının bulunduğu Türkiyemiz tarım ürünü ithalatçısı oldu.

Aynı zamanda sanayide de büyük daralma var. Fabrikalar kapanıyor veya başka ülkelere taşınıyor. Bir kısmı kapanıyor. Bir kısmı da Suriye, Romanya, Bulgaristan'a taşınıyor."