”Somut adımları atacağız”

Bakan Şimşek, yeni dönemde alınacak tedbirlerle ilgili olarak, sağlık hizmetleriyle ilgili yeni düzenlemelere gidileceğini ifade etti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

CAKARTA/ANKARA - Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, mali disiplin için gereken adımları atmakta kararlı olduklarını belirterek, "Hükümet olarak yoğun çaba içindeyiz. Başbakan Yardımcımız Sayın Babacan başkanlığında 1-2 aydır çok yoğun günler geçiriyoruz. Mikro düzeydeki birçok konuyu, reform ayağını tartışıyoruz. Türkiye'nin birçok meselesini masaya yatırıyoruz. Somut adımları attık, atacağız." dedi.

THY'nin Endonezya'nın başkenti Cakarta'ya başlattığı ilk sefere katılan Şimşek, basın mensuplarının ekonomiye ilişkin çeşitli sorularını da yanıtladı.

Dünya ekonomisinde bir toparlanma olduğunu kaydeden Şimşek, global ekonomide resesyonun yerini çıkışa bıraktığını, bunun "dibi bulmanın da ötesine geçtik" şeklinde de algılanabileceğini söyledi.

"Türkiye'nin birçok meselesini masaya yatırıyoruz"

Bakan Şimşek, Türkiye'nin de bütçenin gelir-gider dengesinin rasyonel patikaya oturtulması için bazı tedbirler aldığını, yeni tedbirlerin de alınabileceğini bildirdi. Bunların hem gider, hem de gelir ayağıyla tartışılacak konular olduğunu ifade eden Şimşek, şöyle konuştu:

"Türkiye ne durumda? Kendine özgü pozitif dinamikleri, aynı zamanda kırılganlıkları var. Bu krizi bankacılık sektörü zayiat vermeden atlattı. Krizde güçlü bankacılık, reel sektöre finansman sağlamadı. Ama dünya normalleşmeye başlayınca paranın turşusunu kurmayacaklarına göre, para reel sektöre dönecek. Görüyorsunuz faizler düşüyor, neredeyse tek haneye indi. Biz faizlerin tek hanede tutulması ve mali disiplin için gereken adımları atmakta kararlıyız.

Hükümet olarak yoğun çaba içindeyiz. Başbakan Yardımcımız Sayın Babacan başkanlığında 1-2 aydır çok yoğun günler geçiriyoruz. Mikro düzeydeki birçok konuyu, reform ayağını tartışıyoruz. Türkiye'nin birçok meselesini masaya yatırıyoruz. Somut adımları attık, atacağız.

Türkiye'nin düşük büyüme ve yüksek işsizliği hak etmediğini düşünüyoruz, buna razı olamayız. Bunun için hükümet olarak gerekeni yapacağız. Peyderpey somut adımlar da ortaya konacak."

"Açıklar önce kontreol edilecek, sonra aşağı çekilecek"

Kamuya çeki düzen verilmesinin bir zorunluluk olduğunu da kaydeden Şimşek, önümüzdeki dönemin gerek finansman, gerek yapısal olarak kamuya çeki düzenin verileceği bir dönem olacağını belirtti.

"Artan bütçe açıklarını başlangıçta kontrol altına almaya, daha sonra tedrici bir şekilde azaltmaya yönelik çaba içinde olacağız. Bu çok önemli" diyen Maliye Bakanı, Türkiye'nin büyümesi için de özel sektörün önünü açacaklarını anlattı.

Türkiye'de büyümenin omurgasını özel sektörün oluşturduğunu kaydeden Şimşek, yüzde 10'luk yatırım artışının kamuda yüzde 0,4, özel sektörde ise yüzde 2'nin üzerinde büyüme yarattığını, bu şekilde özel sektörün kamuya göre reel büyümeyi 7 kat desteklediğini vurguladı.

Yüksek bütçe açıklarının, yüksek borçlanma, dolayısıyla da özel sektörün dışlanması anlamına geldiğini de dile getiren Şimşek, bu nedenle yüksek bütçe açıkları ve borçlanmayla özel sektörü sermayeye aç bırakmayacaklarını ifade etti.

2008 yılında Hazinenin roll over rasyosunun yüzde 78, bu yıl ise yüzde 110 olduğuna da işaret eden Şimşek, faiz dışı açık verildiğini, bankaların kredi hacminin de yerinde saydığını söyledi. Şimşek, nominal yerinde saymanın, reel anlamda düşme olduğunun da altını çizdi.

"Verimliliği ve rekabet gücünü artıracak kamu harcamalarının başımın üstünde yeri var"

Kamuda harcama verimliliğinin çok önemli olduğunu da belirten Şimşek, yeni dönemde kamu harcamalarında önceliklerde direneceklerini bildiren Şimşek, "Verimliliği ve rekabet gücünü artıracak kamu harcamalarının başımın üstünde yeri var" dedi.

Maliye Bakanı Şimşek, yeni dönemde alınacak tedbirlerle ilgili bilgi verirken de, sağlık hizmetleriyle ilgili yeni düzenlemelere gidileceğini, mahalli idareler ve enerjiyle ilgili de çalışma yapıldığını ifade etti:

Şimşek, bu çalışmalarla ilgili de şunları söyledi:

"Sayın Başbakanımız sağlık hizmetlerine erişim ve verdiğimiz sağlık hizmetinin kalitesinde bir geriye gidiş olmaması koşuluyla tabii ki bizim yaptığımız çalışmalara destek veriyor. Bence oradaki mesaj yanlış anlaşıldı. Sayın Başbakanımız bize o çerçevede destek veriyor. Göreceksiniz sağlıkta çok ciddi tasarruflar yapacağız. Sağlık sektörü çalışmasını aşağı yukarı bitirdik sayılır.

Mahalli idareleri de kapsamlı değerlendirmeye aldık. Enerji sektörünü çalışıyoruz. Gelir İdaresinin yeniden yapılandırılması, vergi denetim sistemi, denetim standartları... Bunların  hepsi peyderpey masaya yatırılacak. Bu konularda bir yol planı, bir tedbirler seti ortaya konulacak ve bunlar uygulanacak."

Belediyeler aylık hesap verecek

Bakan Şimşek, mahalli idarelerden mizan hesaplarının 3 ayda bir alındığını, ancak kendisinin bu süreyi çok uzun bulduğunu da belirtti. Belediyelerin mizan hesaplarını aylık olarak Maliye Bakanlığına göndereceğini vurgulayan Şimşek, "Türkiye'de 38 milyon bağımsız ünite gayrimenkul var. Ne kadar emlak vergisi, kiradan ne kadar gelir vergisi alıyoruz? Bunları çok ciddi oturup, tartışmalıyız" diye konuştu.

"Varlık barışının uzatılma ihtimali var"

Maliye Bakanı, yurt içi ve yurt dışında varlığı olanları varlık barışından yararlanmaya da çağırdı.

Kanuna göre, varlık barışıyla ilgili başvuruların 30 Eylül'de sona ereceğini kaydeden Şimşek, şu açıklamalarda bulundu:

"Ancak Bakanlar Kuruluna da süreyi 3 ay uzatma imkanı tanıdık. Uzatıp uzatmama konusundaki karar bu dönemdeki çalışmalara ve gelişmelere bağlı olacaktır. Böyle bir yetki var. Uzatılma ihtimali var. Bir önceki varlık barışına oranla bu defa daha yoğun bir çalışma içindeyiz. Her şeyden önce 100 bin tane mükellefe mektup gönderdik. Varlık barışının kendileri için önemli bir fırsat olduğunu ilettik.

Bu defa Avrupa ayağını da harekete geçirelim dedik. Türkiye'deki değişik sivil toplum kuruluşlarıyla koordineli şekilde Avrupa'da kampanya başlatacağız. Almanya'da Düseldorf, Köln ve Manhaim'de geçip vatandaşlarla bir araya geleceğim. Kendilerine Türkiye'deki yatırım fırsatlarını, özellikle yeni teşvik sistemini ve tabii ki varlık barışını anlatacağım. Ay sonunda Belçika ve Lüksemburg'a gideceğiz. Yine Rusya var. Muhtemelen Ekim ayında bu aktiviteler devam eder diye düşünüyorum. Diğer bir takım ülkelere gitmemiz de söz konusu."

İsviçre ve Avusturya'daki hesaplar istenecek

Uluslararası alanda bilgi değişimiyle ilgili politikalarda çok önemli değişiklikler olduğunu, İsviçre ve Avusturya gibi ülkelerin OECD'nin vergi anlaşmasına koydukları şerhleri geri çektiklerini anlatan Şimşek, bu şekilde daha önce bilgi verme konusunda isteksiz davranan bazı ülkelerin, bilgi değişim anlaşmalarıyla bilgi vermeye başladıklarını vurguladı.

İsviçre'nin en büyük bankası UBS ile ABD Gelir İdaresi IRS arasında imzalanan bilgi değişim anlaşmasıyla ABD vatandaşlarına ilişkin 4450 hesapla ilgili bütün bilgilerin IRS'e teslim edildiğine işaret eden Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mali şeffaflık anlamında uluslararası işbirliğine yanaşmayan ülkelere karşı ciddi müeyyideler gündemde. Bana kalırsa banka gizliliği çağı geride kaldı. Şimdi tabii ki biz de bu ülkeler nezdinde çeşitli girişimlerde bulunacağız. Buna ilişkin hazırlıklarımızı yapıyoruz. Biz de girişimde bulunacağız.

Vatandaşı korkutma niyetim yok ama bu varlık barışı çok önemli bir fırsattır. Biz bunları bulursak ne yapacağız?  Vergisini alacağız, gecikme faizini alacağız, kaçakçılık cezası söz konusu olacak. 3 boyutlu bir riskle karşı karşıyalar. Buraya getirirlerse yüzde 2 ile kurtulacaklar. Öncelikle bilgi istenecek ülkeler İsviçre ve Avusturya. Diğer bazı ülkelerde de yeni gelişmeler olmasını bekliyoruz.

Çember daralıyor. Varlık barışı bir fırsat. Şu ana kadar vergi cennetleri ve bazı ülkelerin vergi bilgi değişimi konusunda ketum davranmaları tabii ki bir rahatlık sağlıyordu. Ama şartlar değişiyor. Burada bu fırsattan yararlanırlarsa, bunun maliyeti çok cüzi ve mütevazi bir maliyet. Ama vatandaşımız getirmemekte ısrar ederse sonuçlarına katlanır."

Mevduat garantisi engel değil

Şimşek, Türkiye'de mevduat garantisinin sınırlı olmasının bu paraların yurda geri getirilmesine engel teşkil edip etmeyeceği sorusu üzerine de, "Türkiye'de bankacılık sistemi 8-9 aydır da gördük birçok Avrupa bankacılık sisteminden daha güçlü, daha güvenli. Risk görseydik yetki almıştık, bu yetkiyi kullanırdık. Kullanmaya gerek görmedik. Mevduatta bir çıkış yaşanmadı. Bence o bir engel değil" diye konuştu.