Taner Berksoy yazdı: Ucuz kurtulduk
Taner Berksoy, bugünkü köşesinde darbe girişiminin ekonominin üzerindeki etkilerine değindi…
Geçen hafta ortasında Türkiye ekonomisi ile ilgili bir değerlendirme yapmamı isteseydiniz size şöyle bir cevap verirdim; “Türkiye uzun süredir riskin yüksek olduğu, risk algısının Türk Lirası araçlara rağbeti ciddi ölçüde düşürdüğü bir ortamda yol alıyor. Bu risklerin bir kısmı kendi iktisadi yapımızdan ve sorunlarımızdan kaynaklanıyor. Küresel risklerin bize yansıması sonucunda bu risk boyutuna belli bir marj daha ekleniyor. Çevremizdeki gerilim ve çatışma iklimi de bizim jeopolitik risklerimizi yükseltiyor. Bütün bunlara ek olarak gerek iktisat politikalarımızda gerekse siyasi yönetimimizde benimsediğimiz yönlenme ve tavırlar da risk algısını bozuyor ve ek riskler üretiyor. Kısacası uzun süredir riski yüksek bir ülkeyiz. Bunun sonuçlarını da yaşıyoruz. Yatırım iklimimiz cazibesini kaybetmiş durumda. Küresel fon akışından payımıza düşen büyüklük gittikçe geriliyor. Bu tablo büyüme performansımızı baskılıyor. Büyüyemiyoruz.”
Gördüğünüz gibi son yıllarda oluşan tablo pek olumlu değil. Haftanın sonunda bu tabloya çok açık ve net bir risk unsuru daha eklendi. Türkiye’de bir darbe girişimi yapıldı. Girişim bir sonuç alamadı ama Türkiye’ye dönük risk algısını adeta zıplattı. Tabloyu daha da bozdu. Darbenin niteliği, amacı ve gücü ne olursa olsun bu sonucun değişme olasılığı yok. Yakın geçmişimizde çok sayıda darbe örneği var. Bunların bütünüyle başarılı olduğu bir örnek göstermek de zor. Belki de bu nedenle, aradaki muhtıra vb girişimler dışında, 1980 sonrasında fiili bir darbe olmadı. Dünya bunu Türkiye doğru yolu buldu, süregelen darbe hevesini kırmayı başardı ve demokratik toplum yolunda adımlar atmaya başladı diye yorumladı. Bunca yıl sonra geri gelen darbe girişimi, başarısız olmasına rağmen, sadece bizde değil adeta tüm dünyada soğuk duş etkisi yarattı.
Son darbe girişiminin gündeme taşıdığı çok sayıda soru var. Örneğin, hareketin hazırlıksız, takvimsiz, dağınık, özensiz ve dolayısıyla cılız bir girişim olduğu yönünde verdiği izlenim bunun nedenleri hakkında bir sorgulamaya yol açmış durumda. Sanırım bu sorgulamanın bugün yeterli ölçüde cevaplanması mümkün değil. Zaman içinde bu soruların yanıtları ortaya çıkar, bu darbenin tarihi de ona göre yazılır diye düşünüyorum.
Darbenin doğuracağı siyasi gelişme deseni de merak konusu. Bu konuda yürütülen akıl yoğun bir baskıcı yönetime devinme olasılığı ile daha güçlü bir demokratik yapılanma seçeneği arasında dolaşıyor. Bu bağlamdaki soruların yanıtlarını daha kısa süre içinde öğreneceğimiz kanısındayım. Darbenin bir de yukarıda özetlediğim ekonomi tablosu üzerindeki etkileri var. Günümüzde Türkiye ekonomisinin genel tablosu taşınan riskler bağlamında çiziliyor. Darbe girişimin olası etkilerini de bu çerçevede düşünmenin doğru olacağı kanısındayım. Birbirini izleyen üç etki fazı olacağını düşünüyorum. Bunlardan birisi darbe girişiminin hemen arkasından devreye giren “çok kısa süreli” etkiler olarak tanımlanabilir. Bu etki doğrudan mali fiyatlar üzerinde somutlaşır ve olayın yarattığı kaygı, korku, panik gibi etmenleri taşır.
Örneğin, geçtiğimiz cuma akşamı başlatılan darbe girişimi daha gece tamamlanmadan döviz kuru, faiz oranı gibi fiyatlarda olağanın ötesinde yükselişlere neden oldu. Döviz kuru 2008’den beri ilk kez yüzde 5 marjına yaklaşan bir boyutta yükseldi. Tahvil faizlerinde de benzer hareketler gözlendi. Çok kısa vadeli etkiler görece çabuk söner. Olayın gerçek boyutlarını ve olası sonuçlarını kestirdikten sonra mali fiyatlara yansımış olan panik hali sonlanır, kaygı, korku gibi kasılmalar gevşemeye başlar, akıl avdet eder. Olaydan etkilenmiş olan mali fiyatlarda da bu yönde bir gevşeme olur. Aynen bu haftanın başında bizde ortaya çıkan tablo gibi. Dikkat ettiyseniz hafta başında piyasaların açılmasıyla birlikte döviz kuru gevşedi, faiz oranı geriledi, piyasalardaki gerilim dozu düştü.
Buna rağmen söz konusu etkilerin fiyatları önceki düzeylere ya da altına ineceğini düşünmek yanlış olur. Bu ancak görece daha uzun vadede, darbenin sonuçları az çok anlaşılmaya başlayınca mümkün olabilir. Kendi adıma esas önemli olan sonucun bu vadede ortaya çıkan tablo olacağı kanısındayım. Tablonun olumlu olabilmesi için darbe girişimi sonrasında seçilen yöntem, söylem ve kurgunun ekonomiye ilave riskler yüklemeyeceği yönünde aktörleri ikna etmesi gerekir.
Biz çok kısa vadeli etkileri yaşadık. Bu evre gerçekten de çok kısa oldu. Şimdi kısa vadeli sonuçları yaşıyoruz. Bu süreci görece kısa vadede ve az hasarla geçeceğimizi düşünüyorum. Bu iki evreyi görece az hasarla geçmeyi “ucuz kurtulduk” diye nitelememiz doğru olur. Şimdi uzun vadeli etkileri de ucuz kurtulduk diye tanımlayabileceğimiz yolu yöntemi bulmamız gerekiyor. Yoksa darbenin etkileri üstümüze yapışır, kalır.