Tarım güçlü yatırım bekliyor

Uzmanlar; küresel savaş, yeni pandemi riskleri, küresel ısınma ve su kaynaklarının azalışı gibi faktörlerin gıda güvenliğine tehdidi dolayısıyla tarımın geleceğin en stratejik sektörü olduğu ve bu alana yatırımların önemine işaret ediyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Naki BAKIR

Pandemi süresince gıda tedarikinin hayati önemini hissettirmesi ile ülkeler tarım politikalarını gözden geçirirken sektör, Türkiye’de yatırımlardan en düşük payı almaya devam ediyor. Türkiye’de toplam tarım arazileri, son 30 yılda beşte bire yakın oranda azaldı. Yılın ilk dokuz ayına ait açıklanan teşvik istatistiklerine göre tarım, yatırımlardan en düşük payı alan sektör olmaya devam etti. Ocak-Eylül döneminde Hazine tarafından düzenlenen 8.992 teşvik belgesi kapsamında gerçekleştirilecek toplam 359,7 milyar TL’lik yatırımda tarım sektörü, 288 belge ile sadece 7 milyar liralık bir pay alabildi. Buna göre teşvik belgeleri kapsamında gerçekleştirilecek her 100 liralık yatırımın sadece 1,9 lirası tarıma yönelik.

Pandemide küresel tedarik zincirinde yaşanan aksaklıkların yol açtığı panik, küresel ısınma, su kaynaklarının azalışı, küresel savaş riski gibi faktörlerle tüm dünyada tarım ve gıda, adeta en stratejik sektör haline gelip ülkeleri köklü politika değişimlerine iterken, Türkiye’de yıllar itibariyle bu alana yönelik yatırımların düşük seyrini koruduğu belirlendi.

Yılın ilk dokuz ayına ait açıklanan teşvik istatistiklerine göre tarım, yatırımlardan en düşük payı alan sektör olmaya devam etti. Ocak-Eylül döneminde Hazine tarafından düzenlenen 8.992 teşvik belgesi kapsamında gerçekleştirilecek toplam 359,7 milyar TL’lik yatırımda tarım sektörü, 288 belge ile sadece 7 milyar liralık bir pay alabildi. Buna göre teşvik belgeleri kapsamında gerçekleştirilecek her 100 liralık yatırımın sadece 1,9 lirası tarıma yönelik. Bu dönemde 5.866 adetle en fazla teşvik belgesi imalat yatırımları için alındı ve bu belgeler kapsamında gerçekleştirilecek 231,4 milyar liralık yatırım toplamda yüzde 72,3 pay aldı. Teşvik belgesine bağlanan yatırım tutarında imalat sanayiini 70,4 milyar lira ile hizmetler, 30,1 milyar lira ile enerji, 20,5 milyar lira ile madencilik izledi.

Ekonomik kalkınmanın motoru olan sanayi ve onu besleyen enerji sektörlerinin stratejik önemi yanında, küresel ve iklimsel konjonktür dolayısıyla gıda güvenliği ve kendine yeterlilik anlamında stratejik önemi artan tarım sektörüne yönelik yatırımların canlanması da ülke ekonomisi için büyük önem taşıyor.

Tarım yatırımının payı artmıyor Geriye dönük uzun dönemli birikimli veriler, Türkiye’de tarım sektörüne yapılan yatırımların son derece düşük seyrini ortaya koyuyor.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın verilerine göre, dönemin hükümeti tarafından, ülkeyi 6 bölgeye ayırarak geri kalmış bölgelere daha cazip teşvikler sağlayan, ayrıca bazı büyük ölçekli, öncelikli ve stratejik yatırımlara avantajlı teşvikler getiren yeni teşvik sisteminin uygulamaya geçirildiği 2012 başından bu yılın Eylül sonuna kadar olan dönemde toplam teşvikli yatırımlarda kayda değer artışlar yaşanırken, tarımın aldığı pay hep düşük kaldı.

Anılan yaklaşık 11 yıllık dönemde Türkiye genelinde gerçekleştirilecek toplam 2 trilyon 262,3 milyar liralık yatırım için Hazine’den 69 bin 657 teşvik belgesi alındı. Bu yatırımlarda toplam 2 milyon 322 bin 823 kişilik istihdam öngörüldü.

Söz konusu teşvik belgeleri içinde tarım sektörü 3 bin 400 adetle yüzde 4,9, yatırım tutarında 33,6 milyar lira ile yüzde 1,5 ve yaratılacak istihdamda 49 bin 844 kişi ile yüzde 2,1 pay alabildi.

Tarım alanları küçüldü Son yıllarda büyük kente göçler, üretim alanlarının konut imarına açılması gibi nedenlerle tarım alanlarında kayda değer bir azalış yaşanıyor.

TÜİK verilerine göre 1990-2020 arasında toplam tarım alanları yüzde 16,9 küçülerek 27 milyon 856 bin hektara düştü. Bu dönemde özellikle en büyük üretimin yapıldığı buğday, arpa, çavdar gibi tarla bitkileri alanları yüzde 17,2 küçülerek 18 milyon 868 bin hektara geriledi. Artan nüfus ve tüketim talebine bağlı olarak son yıllarda buğday ithalatının artması ve Rusya-Ukrayna savaşı gibi nedenlerle sevk zincirinde yaşanan sorunların içeride fiyatları yükseltmesi gibi gelişmelerde bunun payı bulunuyor. Meyve ve sebze üretimi yapılan toplam alan ise aynı dönemde yüzde 18,5 artarak 3 milyon 664 bin hektara çıktı. Toplam arım alanlarının yüzde 67,5’ini tarla bitkileri, yüzde 15,4’ünü meyve, içecek ve baharat üretimi, yüzde 3,4’ünü sebze üretilen, yüzde 3,4’ünü ise nadas alanları oluşturuyor.

Türkiye tarımda net ithalatçı

TÜİK verilerine göre yılın ilk on ayında tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünce gerçekleştirilen toplam ihracat 6 milyar 88,8 milyon dolar olurken, sektör ürünlerinde toplam ithalat 12 milyar 292,3 milyon dolarla bunu ikiye katladı. Tarım dış ticaretinde on ayda 6,2 milyar dolar açık verildi. Geçen yılın eş dönemine göre ihracat yüzde 10,8 artarken, ithalattaki artış yüzde 31,3, tarım dış ticaret açığındaki büyüme yüzde 60,5 oldu. Tarım ihracatının ithalatını karşılama oranı yüzde 58,7’den yüzde 49,5’e geriledi.

Hem ham hem işlenmiş ürün

Standart uluslararası ticaret sınıflamasına göre fasıllara bakıldığında Türkiye’nin tarım ürünleri ile işlenmiş gıda maddeleri ve diğer tarıma dayalı sanayi ürünlerine her yıl yüklü tutarda döviz ödediği belirlendi. Yılın ilk on ayında 20 milyar doları aşan bu ithalatta gıda maddeleri ile canlı hayvanlar 11,3 milyar dolarla en büyük payı alıyor. Bu kapsamda canlı hayvanın payı düşük kalırken, en çok ithalat 4,5 milyar dolarla hububat ve hububat ürünlerinde. Aynı fasılda yer alan hayvanlar için gıda maddeleri ithalatı da 2 milyar doları aşıyor. Alt fasıllardan meyve sebze ithalatının on aylık tutarı 1,8 milyar, çay, kahve, kakao, baharat ve ürünlerine ödenen döviz 1,1 milyar dolar. Hayvansal, bitkisel katı ve sıvı yağ faslı, 3,4 milyar dolarlık ithalat tutarıyla ikinci sırada yer alıyor. Bunu da 2,8 milyar dolarla yağlı tohumlar, yağ veren meyveler, 1,2 milyar dolarla içki ve tütün izliyor. Pandemi dersi Beklenmeyen “pandemi etkisi”, küresel ekonomiyi, ticareti ve iş yapma biçimlerini derinden etkilerken, insanlığın temel ihtiyacı olan gıdaların üretimi ve güvenliğinin sağlanması açısından tarım sektörünün stratejik önemi konusunda farkındalık yarattı. Küresel nüfustaki artış eğilimi nedeniyle gıda talebi artış gösterirken, pandemi dönemiyle birlikte değişen tüketim dinamikleri, tedarikte yaşanan bazı aksaklıklar ve karantinalar nedeniyle yaşanan panik dalgası ile tarımın stratejik önemi arttı. Paketli gıda talebindeki artış eğilimi, 2020 yılında pandeminin de etkisiyle hızlandı. Ülkeler, tarım politikalarını gözden geçirmek durumunda kalarak, bu alanda yeni politikalara yöneldiler. Bu arada Türkiye’nin buğday ithalatında önemli bir paya sahip olan Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş da iç piyasayı olumsuz etkiliyor.

Tarımın yapısal sorunları

Uzmanlara göre tarımarazilerinin parçalı ve dağınık yapısı, kronik bir sorun olarak üretim maliyetlerinin artmasına vetarımdamodern yöntemlerin kullanılamamasına yol açıyor. Bu nedenle yeterli kazanç sağlayamayan çiftçi kesimleri üretimi bırakıyor. Büyük kentlere göçte bu durum önemli bir rol oynuyor. Sorunun çözümü için arazi toplulaştırması ve kırsal kesimlerde köy projeleri uygulanması gibi öneriler dile getiriliyor. Son yıllarda etkisini daha fazla hissettiren faktörlerin başında ise çiftçinin üretimde kullandığı mazot, gübre ve tarımsal ilaç gibi girdilerin döviz kurlarındaki yükselişe bağlı olarak aşırı pahalanması ve ithal tohuma bağımlılık geliyor.