Tarım ve madende fiyat artışlarının kalıcı olduğunu varsayan şirketler anlaşmalara hız veriyor / Artan fiyatlara karşın şirket anlaşmaları artıyor

Tarım ve madende fiyat artışlarının kalıcı olduğunu varsayan şirketler anlaşmalara hız veriyor / Artan fiyatlara karşın şirket anlaşmaları artıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İngiliz ekonomi gazetesi Financial Times'ta yayımlana bir incelemede, hammadde sektörlerinde artan fiyatlara karşın şirketlerin imzaladığı anlaşma sayısı artıyor. Şimdiye kadar sektördeki şirketler, fiyatlar arttığında işlerin yavaşladığı, fiyatlar düşünce işlerin arttığı varsayımıyla çalıştı. Sözgelimi petrol endüstrisinde 1990'larda düşen fiyatlar nedeniyle bir dizi şirket birleşmesi gerçekleşmişti: Exxon-Mobil, BP-Amaco, Total-Fina. Ama artık bu kural geçerli değil. Geçen yıl, emtia sektöründe artan fiyatlara karşın, birçok şirket satın alma ve birleşmelere de gitti. Petrol, tarım ve metal cevherleri sektörlerindeki anlaşmaların toplamı 255 milyar doları buldu. Thomson Financial'ın verilerine göre bu, 2000 yılından beri en yüksek sayı ve önceki yıla oranla yüzde 16 artışı gösteriyor. Geçen yıl, ham petrol 100 dolara fırlamış, tarım ürünlerinin fiyatları 2 katına çıkmış, metal cevherleri fiyatlarıysa tarihi ortalamalarının üzerinde seyretmişti. Şirket satın alma ve birleşmelerindeki geçen yılki artış böylesi bir ortamda gerçekleşti. Bunun yanında, emtia tüketiminde lider Çin'in artan talebi nedeniyle emtiadaki patlamanın öncekilerden farklı olduğu düşünüldüğünden sektörlerde yatırımda da artış kaydedildi. Thomson Financial'ın verilerine göre geçen yıl şirketler 1.376 anlaşma imzaladı. Bu sayı 2000 yılında 729'du. Fiyatların rekor seviyede seyrettiği bir dönemde artan şirket faaliyetini gösteren bu veriler, hammadde sektörlerinde fiyatlar düştüğünde faaliyetler artar, yükseldiğinde düşer kuralını yıktı. Analistlere göre bu durum, şirket yöneticilerinin hammaddelerdeki yüksek fiyatların geçici bir durum olmadığını, daha yüksek fiyatlar geçişte yapısal bir hareket olarak düşündüğünü gösteriyor. Bazı şirketlerin rakiplerini yüksek fiyat vererek satın almaya çalışmasının nedenlerini de açıklıyor. Analistler, şimdiki maliyet enflasyonu ve diğer darboğazlar nedeniyle bir projeyi sıfırdan kurmaktansa rakip bir şirketi satın almanın daha ucuza geldiğine dikkat çekiyorlar. Merrill Lynch - Londra'da çalışan Emtia Araştırmaları Müdürü Francisco Blanch, şirketlerin "organik büyüme"sinin zor olduğunu, çünkü ham petrolde olduğu gibi hammadde rezervlerine ulaşım kısıtlı ve maliyet enflasyonu artıyor. Analistler, rekor hammadde fiyatlarının satın almalar için engelleyici olmaktan çok teşvik edici olduğunun bir göstergesinin de BHP Billiton'ın rakip madencilik şirketi Rio Tinto için 150 milyar dolar teklif etmesi olduğunu belirtiyorlar. Şirket anlaşmalarının artış gösterdiği diğer bir sektör ise tarım. Gelişmekte olan ülkelerde özellikle Çin'de tarım şirketleri birleşiyor. Son beş yılda tarım sektöründe en büyük 10 anlaşmanın yarısı Çin'de yapıldı. Ama analistler bu eğilimin azalacağını, çünkü değerlemelerin rekor düzeye ulaştığını ve kredi sıkışıklığı nedeniyle son dönemde nakit sıkıntısı çekiyorlar. Yine de diğer sektörlerle karşılaştırıldığında hammadde sektörlerini kredi bulmaları daha kolay. Bu yılın ilk çeyreğinde şirket anlaşmaları, 2007 yılının ilk çeyreğindeki 46 milyar dolardan 24 milyar dolara gerilemiş durumda. Analistler bu düşüşün bütün yıl sürmeyebileceğini, 2006'nın da böyle başlayıp yıl bazında 2005'e göre yüzde 20 artış olduğunu anımsatıyorlar. Ham petrol, bakır ya da mısır gibi emtiada fiyat artışların düşmemek üzere süreceğini varsayımıyla yatırımlar da artıyor. Daha önce varil başına 18-20 dolar maliyeti olan projelere onay veren petrol şirketleri artık veril başına 50 dolar maliyetli projeleri de kabul ediyorlar. Aynı hesap madencilik sektöründe de geçerli. Bütün bu değişimin gerçekleşmesine neden olan temel beklenti, şimdiki fiyat artışının yapısal olduğu, orta dönemde rekor fiyat düzeylerinden dönülecek olsa da emtia fiyatlarının 1990'lardaki düzeylerine dönmeyeceğidir. Yüksek fiyatlardaki kalıcılığın nedeni olarak ise, başta Çin olmak üzere, Hindistan, Rusya ve Ortadoğulu ülkelerdeki hızlı sanayileşme, artan üretim maliyetleri, yani rezervlere ulaşamamak, vergi ve hükümet katılım paylarında artış gösteriliyor.