TPAO'nun önü kapanmıyor
Petrol Kanunu Tasarısı hakkında konuşan sektör temsilcileri TPAO'nin önünün açıldığını belirtti.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Canan SAKARYA - Özüm ÖRS
ANKARA - Petrol İşleri Genel Müdürü Selami İncedalcı, TBMM Başkanlığı'na sunulan Türk Petrol Kanunu Tasarısı ile 'TPAO'nun etkisiz kılınacağı' iddialarına yanıt verdi. "Kesinlikle böyle bir şey söz konusu değil" diyen İncedalcı, DÜNYA'ya açıklamalarda bulundu. İncedalcı , "1954 yılında 6326 sayılı mevcut kanun çıktıktan 3 ay sonra 6327 sayılı TPAO'nun teşkilat kanunu çıktı. Bu tarihe kadar Türkiye'deki petrol aramalarını MTA yapıyordu. Dolayısıyla bu görevleri MTA'dan almak ve MTA'nın petrol aramalarındaki önünü kesmek için kanunda 'devlet adına TPAO arama yapsın' ifadesi konuldu. Şu anda devlet adına petrol arayacak TPAO dışında bir kamu kurumu var mı ki biz buraya 'aramaları TPAO yapar' diye tekrar yazalım. Bunu yazmaya bugün ihtiyaç yok, ama o zaman vardı" şeklinde konuştu.
TPAO'nun kapatılacağına yönelik söylemlerin gerçeği yansıtmadığını ifade eden İncedalcı, "Halbuki biz bu kanunla, TPAO'nun, THY modeli ile halka açılması gibi bir durum söz konusu olursa, mevcut üretim sahalarının TPAO'nun ekonomik ömrü boyunca elinde kalmasını düzenledik. TPAO'nun önü kapanmıyor. Tam aksine TPAO'nun önü açılıyor" dedi. Buna ek olarak tasarı ile birlikte TPAO'ya yönelik bazı sınırlamaları kaldırdıklarına işaret eden İncedalcı, "TPAO bir sahada 6-7 yıl çalışıyor ve 6-7 milyon dolarlık yatırım yapıyor. Tam sondaj aşamasında bir nedenden dolayı ruhsatı terk etmek zorunda kalıyor. Ve o terk ettiği ruhsata da 1 yıl süreyle bir daha hiçbir şekilde başvuramıyor. Bu, bütün şirketler için geçerli. Mevcut kanunda bu var. Biz bunu da kaldırdık. Bunlar hiç konuşulmuyor. Ayrıca, TPAO Türkiye genelinde 180 tane ruhsat alabiliyordu, bunu da kaldırdık. Gücü kadar ruhsat alsın dedik. Dediğim gibi, bu kanun TPAO'nun önünü açıyor." şeklinde konuştu.
PETFORM: "Yeniden yapılandırılmalı"
Petrol Platformu Derneği (PETFORM) Başkanı Orhan Duran ise konuya ilişkin olarak yaptığı değerlendirmede TPAO'nun kuruluşunda bu yana Türkiye'de petrol ve doğalgaz aramalarına çok büyük katkısını olduğunu, yapılan yatırımların büyük bir bölümünün TPAO tarafından gerçekleştirildiğini kabul etmek gerektiğini belirterek, "Ancak TPAO bugün itibariyle dinamik bir yapıya sahip değil. TPAO'nun gerçek anlamda özerk bir yapıya kavuşturulması gerekiyor. 'TPAO, THY benzeri bir yapı ile özelleştirilmeli' şeklinde açıklamalar bulunuyor. TPAO özelleştirme ya da özerkleştirme şeklinde bir biçimde daha dinamik, daha hızlı karar alabilen bir yapıya kavuşturulmalı" dedi. Kendisinin de eski bir TPAO mensubu olduğunu kaydeden Duran, 1980'li yıllarda TPAO'nun dünyadaki benzerleriyle aramadan pazarlamaya kadar eşdeğer bir yapısı olduğunu fakat bugün yeni bir yapılanmaya ihtiyaç bulunduğunu söyledi. Yurtdışında yatırımları bulunan TPAO'nun yurtiçi ve yurtdışı şeklinde bir yapılanma ya da yurtdışında proje bazlı bir yapılanmaya gidebileceğini kaydeden Duran, "TPAO'daki ücretler de ancak özerk bir yapı içerisinde düzeltilebilir. Bu işe emek veren arkadaşlarımız hak ettikleri ücretleri ancak bu çerçevede alabilirler, mevcut yapısı ile ücret sorunu da çözülemez" dedi. Duran, TPAO'nun özerk, dinamik ve hızlı karar alan bir yapıya kavuşturulmasının uluslararası şirketlerle rekabet açısından da önemli olduğunu kaydetti.
Enerjide talep artışı ekonomiyi tehdit ediyor
İSTANBUL - İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (İSMMMO) tarafından hazırlanan "Türkiye Enerji İstatistikleri ve Vizyon" raporunda, ekonomi için orta ve kısa vadede en büyük tehlikenin "enerji ihtiyacı" ve buna bağlı olarak "döviz transferi" olduğu vurgulandı.
Rapora göre, Türkiye'de son 10 yılda enerji talebi giderek artan bir trend gösterirken, talebin yüzde 80'i ithalatla karşılandı. Enerjide yerli üretimin artışı ise on yılda yüzde 40'ı bulmadı. Ekonominin ihtiyacı olan enerji talebi 10 yıl önce yaklaşık 84 milyon ton petrole eşdeğerken, 2012 yılı sonu itibariyle ihtiyaç 119 milyon ton petrol eşdeğerine ulaştı. 10 yıllık süre içinde ithalat rakamı da 65 milyon ton petrol eşdeğerinden, 95 milyon seviyelerine geldi. Türkiye'nin enerji talebi içinde 2003 yılında yüzde 28 olan yerli üretimin payı, 2012 yılına gelindiğinde hiç artmadı, tersine yüzde 27'ye geriledi.
2011 yılında ağırlıkla petrol ve doğalgaz olmak üzere enerji ithalatına 54.4 milyar dolar ödeyen Türkiye'nin, 2012 yılı sonu itibariyle tahmini enerji faturası 62 milyar dolara yaklaştı. Bu rakam dış ticaret açığının 3'te 1'inden daha fazla bir tutara karşılık geliyor.
"Yerli kaynaklar hızla devreye sokulmalı"
Raporu değerlendiren İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan, giderek artan enerji ihtiyacının ekonomiyi tehdit ettiğinin görüldüğünü belirterek, ufukta beliren "enerji krizini" önlemek için yerli kaynakların hızla devreye sokulması gerektiğini ifade etti. Enerji ithalat rakamının dış ticaret açığında önemli bir pay edinmeye başladığına dikkati çeken Arıkan, "Yenilenebilir enerji kaynaklarının ciddi biçimde teşvik edilmesi ve enerji verimliliğinde ulusal, etkin bir politika izlenmesi şart" dedi.
(AA)