TSRŞB'nin geleneksel yemeğinde konuşan Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakçı: Sigortada yabancı sermaye kurumsal yönetimi geliştirecek

TSRŞB'nin geleneksel yemeğinde konuşan Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakçı: Sigortada yabancı sermaye kurumsal yönetimi geliştirecek

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği (TSRŞB) tarafından geleneksel olarak düzenlenen 'Yıllık Sigorta Sektör Yemeği'nde konuşan Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakçı, Türkiye'nin, 1995 yılı itibariyle dünya ekonomisi ve mali piyasalarıyla entegrasyon sürecinden geçtiğine ve entegrasyonun son 5 yıllık dönemde çok daha yoğun hale geldiğine işaret ederek, şunları kaydetti: "Türkiye'nin dış ticaret hacminin milli gelir içindeki payı yüzde 57 civarında. Geçen yıl, doğrudan yatırım girişi de 21.9 milyar dolara ve GSMH'nın yüzde 4'ü civarında bir büyüklüğe ulaştı. Türk firmaları, geçen yıl 2 milyar dolara yakın yurtdışı yatırımı yaptı. Dolayısıyla, kamu kağıtları piyasasında, yabancıların toplamdaki payı yüzde 14'e yakın. Piyasada işlem gören kağıtlarda ise bu oran yüzde 20'ye yakın. İMKB'de yurtdışı şirketlerin payı yüzde 72." 670 milyar dolar yabancı sermaye bekleniyor Türkiye'nin de yer aldığı, yükselen piyasa ekonomilerine geçen yıl 680 milyar dolarlık bir sermaye girişi yapıldığını, bu yılki rakamın ise, 670 milyar dolar civarında olmasını beklediklerini belirten Çanakçı, şunları dile getirdi: "Global dalgalanmaların, etkili iki evresi bulunuyor. Başlangıçta, uluslararası yatırımcılar genellikle, varlık ve ülke ayrımı yapmadan çıkış davranışı sergiliyor. Toz bulutu biraz dağıldığında ise, ülke ekonomilerinin temelleri çok daha belirleyici hale geliyor. Türkiye olarak iyi bir konumda olduğumuzu, son yıllarda Türkiye ekonomisi ve mali piyasalarda yaşanan köklü iyileşmelerin, global krizin etkilerini kısa süreli ve sınırlı tutacağını da düşünüyorum. Köklü iyileşmelerin yanı sıra bankacılık ve finans sektöründe, operasyonel, finansal, risk kontrolü ve yönetimi gibi alanlarda da gelişmeler yaşandığına dikkati çeken Çanakçı, 2008-2012 dönemi için belirlenen politika çerçevesinde; mali disiplinin ve ihtiyatlı para politikasının sürdürülmesi, çok kapsamlı yapısal reformların hayata geçirileceğini bildirdi ve "Öngörüler gerçekleşirse, Türkiye, dalgalanma döneminden en kısa sürede ve en az etkiyle çıkar. Global dalgalanmalardan etkilenmemek mümkün değil; ama daha az ve sınırlı etkilenmenin altyapısı mevcut" dedi. Prim üretiminin milli gelire oranı yüzde 1.7-1.8 Türk sigortacılık sektörünün 2007'de büyümeye devam ettiğini kaydeden Çanakçı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Prim üretimi 9.6 milyar YTL'den 11 milyar YTL'ye kadar çıktı. Kişi başına prim üretimi 131 YTL'den, 149 YTL'ye yükseldi. Ama bu düzeyi tatminkar bulmak mümkün değil. Türkiye'de prim üretiminin milli gelire oranı hâlâ yüzde 1.7-1.8 civarında. AB ortalamaları ise yüzde 8.4. Bununla birlikte, AB'de büyüme hızı yüzde 2-2.5 civarında iken, Türkiye yüzde 6-7 aralığında büyüme potansiyeli olan bir ülke." Çanakçı, yabancı sermayenin Türkiye'deki payının ise, 2004 yılında yüzde 5-7 aralığındayken, geçen yıl eylül ayında yüzde 30 civarına yükseldiğine işaret ederek, gerek rekabet gerekse ürünler açısından önümüzdeki yıllarda hissedilecek olan yabancı etkisinin, kurumsal yönetimin gelişimine de ciddi katkılar sağlayacağı görüşüne yer verdi. Sigortacılık Yasası'nın geçen yıl sektör açısından en önemli gelişme; ayrıca gözetim ve denetim çerçevesini uluslararası standartlara yükseltmede önemli bir kilometre taşı olduğunu dile getiren Çanakçı, "Kanun'un gerçek etkisini ortaya koyması açısından ikincil düzenlemeler de önemli. 2007'de ikincil düzenlemelerin yarıya yakınını uygulamaya koyduk. Geriye kalanları da 2008 yılının ilk yarısında tamamlamayı hedefliyoruz. Düzenlemelerle beraber sektöre yenilikler getirilecek" dedi. 2008 yılına dönük hedefler Bu yıla yönelik hedefler hakkında bilgi veren Çanakçı, Hazine Müsteşarlığı'nın sorumluluğu ve koordinasyonunda yürütülen Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ve Doğal Afet Sigortaları Kanunu'na (DASK) ilişkin yasal düzenleme çalışmalarını kısa sürede tamamlayacaklarını vurguladı. Tahkim sisteminde örgütlenmenin hızla sürdürülmesi, mesleki örgütlenmelerin işlevsel hale getirilmesi, Sigortacılık Eğitim Merkezi ve Bilgi Sistemi gibi oluşumların ve teknik altyapının verimli şekilde kullanımının yanı sıra bilgilendirme, tanıtım ve yaygınlaştırma çalışmalarının da 2008 yılı programında yer aldığını anlatan Çanakçı, sigorta sektörüne ilişkin vizyonları hakkında şu bilgileri verdi: "Sermaye yapısı, risk kontrol ve yönetimi güçlü, ürün çeşitliliği zengin, toplumun geniş kesimlerine yaygınlaşmış, uluslararası entegrasyon düzeyi yüksek, düzenleyici ve denetleyici çerçevesi uluslararası en iyi uygulamalara paralel bir sigorta sektörü, temel vizyonumuzdur. Bu vizyona şeffaf, hesap verebilir, etkin ve katılımcı bir yaklaşımla ulaşmayı hedefliyoruz." 2008 sonu bilançoları nasıl davranacağımızı gösterecek �MDNM�Sektörde gelecek yılların bugünden çok daha iyi olacağı beklentisi içinde olduklarını dile getiren TSRŞB Başkanı Hulusi Taşkıran ise, krizden sonra her yıl enflasyonun ve milli hasılanın üzerinde büyüme gösteren, son birkaç yıldan beri yabancı sermayenin belki de en çok dikkatini çeken, uluslararası standartları geçen bir sektörün temsilcisi olarak konuştuğunu vurguladı. 2008 yılının Türk sigortacılığında yeni bir dönemin başlangıcı olacağını söyleyen Taşkıran, "Başak'ın Groupama'ya satışından itibaren 16 şirket yabancı sermaye tarafından satın alındı. Bunu yabancılaşmaktan gurur duyduğum için söylemiyorum. Bugünkü altyapıyı mevzuat olarak sağlamasaydık, uluslararası normlarda değerlendirilebilecek finansal yapıya ulaşamasaydık, bu ilgi gelişmezdi" dedi. Taşkıran, bundan sonra ise rekabetin çok daha doğru bir platformda yapılacağı görüşünü dile getirdi ve ekledi: "2008 sonu bilançoları, 2009 ve 2010'dan sonra nasıl davranacağımızı gösterecek." Dünya ekonomisinde yüzde 4 büyüme bekleniyor Türkiye'nin, bu global gelişmelerden ticaret ve sermaye artırımı kanalıyla etkileneceği değerlendirmesinde bulunan Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakçı, şu bilgileri verdi: "Dünya ekonomisinde özellikle son 5-6 yıllık dönemde yüzde 5'in üzerinde gerçekleşen büyüme hızının, bu yıl yüzde 4'lere gerileyeceği öngörülüyor. Gelişmiş ülkelerde bu yüzde 1-1.5 aralığında, gelişmekte olan ülkelerde de yüzde 7 civarında bir büyüme beklentisi var. Buna yönelik riskler aşağı yönlü. Tahminlerin sık sık revize edildiğini müşahede ediyoruz. Ama temel öngörü, dünya ekonomisinin ciddi bir 'felakete', durgunluğa gitmediği, bir yavaşlama sürecinden geçtiği."