Türk finans sektörü, yüzde 12,1 büyüme kaydetti

Türk finans sektörü, bu yılın ilk yarısında 861,8 milyar YTL'ye ulaşarak, 8,3 milyar YTL kar elde etti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - Türk finans sektörü, bu yılın ilk yarısında, geçen yılın sonuna göre yüzde 12,1 büyüyerek 861,8 milyar YTL'ye ulaştı. Toplam finansal sektör aktiflerinin gayri safi yurt içi hasılaya (GSYİH) oranı ise yüzde 91,9 olarak gerçekleşti. Sektör, yılın ilk yarısında 8,3 milyar YTL kar elde etti. 

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Haziran sonu verilerine dayanarak hazırlanan 3 aylık Finansal Piyasalar Raporu'nu yayımladı. Raporda, söz konusu dönemde bankacılık sektörünün toplam aktiflerinde yüzde 6,5 civarında reel büyüme olduğu belirtilerek, "yurt dışı finansal piyasalarda dalgalanmaların sürdüğü bir ortamda elde edilen bu büyümenin ekonomiye önemli katkı sağladığı düşünülmektedir"  denildi.

Raporda, "Güçlü sermaye yapısı, yüksek aktif kalitesi, olumlu seyrini koruyan karlılık oranları, iyi idare edilen kur riski, güçlü finansal yapının devam ettiğine işaret etmektedir. Söz konusu seyrin küresel piyasalarda ciddi sorunların yaşandığı bir dönemde sağlanmış olması, sektörün sağlamlığının test edilmesine de imkan vermiştir" değerlendirmesinde bulunuldu.

Küresel piyasalarda yasanan ciddi dalgalanmanın sektör için adeta bir "stres testi" olduğuna işaret edelin raporda, yılın ilk yarısında, sektörün bu stres testi sonucunda mevcut göstergeler itibarıyla finansal sağlamlıkta güçlü görünümünü koruduğu vurgulandı.

Rapora göre, Haziran ayında yurt içi yerleşiklerin YTL mevduat, döviz tevdiat hesabı (DTH), katılım fonları, devlet iç borçlanma senetleri (DİBS), repo portföyleri bir önceki üç aylık döneme göre artarken, kıymetli maden hesapları, eurobond, yatırım fonları ve hisse senedi tercihleri azaldı. Toplam portföy büyüklüğü 494,9 milyar YTL'ye yükseldi.

Yurtdışı yatırımcıların eurobond portföyü artarken hisse senedi, DİBS ve mevduat portföyleri önceki 3 aylık döneme göre azaldı. Yatırım portföyünün toplam büyüklüğünün yılın ilk yarısında yüzde 5 civarında gösterdiği artışın son yıllardaki performansın bu sene yakalanmasının güç olduğuna işaret ettiği belirtildi.

Bankacılık sektörü şube ve personel sayısındaki artış trendini yılın ikinci çeyreğinde de sürdürdü. Alternatif işlem kanallarından olan ATM sayısı yılın ilk yarısında yüzde 9 arttı.

Geçen yıl sonuna göre, yılın ilk yarısında, BDDK'nın performans endeksi bileşenlerinden likidite ile özkaynaklarda düşüş yaşanırken, karlılık ve aktif kalitesi bileşenleri arttı.

Bankacılık sektörü toplam aktifleri, yılın ilk yarısında yüzde 13 civarında büyüme kaydetti. Ancak, yılın ikinci çeyreğindeki büyüme, ilk çeyreğin altında kaldı. Toplam aktifler içinde en önemli kalem durumunda olan kredilerin payı artmakla birlikte, büyüme hızında ikinci çeyrekte bir yavaşlama oldu.

Mevduat, yılın ikinci çeyreğinde bilanço büyümesinin üzerinde bir artış gösterdi. Bankalara olan borçlar kaleminde yaşanan düşüş, yurt dışı piyasalarda yaşanan likidite sıkışıklığının sektörün borçlanma imkanlarını olumsuz etkilenmesinden kaynaklandı.

Haziran itibariyle kar, yüzde 2,3 arttı

Haziran itibarıyla sektör genelinde krediler/mevduat oranı yüzde 84,4 olarak gerçekleşti. Bankacılık sektörünün karı önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,3 arttı ve 8,3 milyar YTL'ye ulaştı.

Geçen seneye göre aktif satısından elde edilen gelirler ile menkul değerler portföyündeki azalmaya bağlı olarak menkul değerlerden alınan faiz gelirlerinin düşmesi karlılığı azaltırken, mevduat faiz oranlarında geçen yıla göre yaşanan görece gerileme, mevduata ödenen faiz giderlerinin azalması karlılığı artırıcı yönde etkide bulundu.

Raporda, uluslararası piyasalarda birçok bankanın zarar açıklamasına rağmen Türk bankacılık sektörünün,karlılığını koruduğuna işaret edildi.

Haziran itibarıyla sektörün toplam gelirlerinin yüzde 47,2'si, kredilerden alınan faizlerden oluştu. Kredilerden alınan ücret ve komisyonlar ile bankacılık hizmet gelirlerinin, toplam gelirler içindeki payı yüzde 12,1 oldu. Raporda, "söz konusu gelir kalemlerinin görece ağırlığı, sektörün karlılığının esas olarak aracılık faaliyetlerinden kaynaklandığını ve dolayısıyla sektörde müşteri odaklı karlılık eğiliminin devam ettiğini göstermektedir" değerlendirmesi yapıldı.

Haziran itibarıyla kredilerin takibe dönüşüm oranı yüzde 3,04 olarak gerçekleşti. Bu dönem itibarıyla tarım, sanayi ve hizmetler sektörüne kullandırılan kredilerin takibe dönüşüm oranlarında azalma, bireysel kredilerin takibe dönüşüm oranında ise ufak bir artış yaşandı. Bu dönemde kısa vadeli kredilerin toplam krediler içindeki payı, Mart ayına göre 0,6 puanlık artışla yüzde 45,5'e yükseldi.

Sermaye yeterlilik oranı yüzde 16,7

Sektörün sermaye yeterlilik oranı, ikinci çeyrekte 0,5 puanlık bir düşüşle yüzde 16,7 düzeyinde gerçekleşti. Raporda, söz konusu oranın, hedef rasyo yüzde 12 ve yasal oran yüzde 8'in oldukça üzerinde olduğuna dikkat çekildi ve "yakın zamanda küresel piyasalarda meydana gelen olumsuz gelişmeler sebebiyle karşılaşılabilecek olası riskler göz önüne alındığında, sektörün yeterli bir sermaye düzeyine sahip olduğu görülmektedir" denildi.

Haziran ayı itibarıyla 495 milyar YTL'ye ulaşan toplam bilanço dışı işlemlerin, toplam aktife oranı yüzde 75,4 oldu. Bu gelişme, büyük ölçüde türev finansal araçlardaki artıştan kaynaklandı.

Raporda, finansal kiralama sektöründe özkaynak karlılığının Haziran döneminde ciddi bir düşüş gösterdiği, takipteki alacakların toplam alacaklardaki payının bir artış eğiliminde olduğu ve bu dönemde yüzde 5,7'ye ulaştığı belirtildi.

Faktoring sektöründe ise takipteki alacakların toplam alacaklar içindeki payında, yılın ikinci çeyreğinde bir gerileme izlendi. Ayrıca aktif karlılığında ve özkaynak karlılığında artış oldu.

Rapora göre, ikinci çeyrek itibarıyla kredilerin tutarındaki artış paralelinde tahsili gecikmiş alacak tutarı ilk çeyreğe göre yüzde 7,7  artarak 10,8 milyar YTL'ye yükseldi. Teminatı olmayan tahsili gecikmiş alacakların, toplam tahsili gecikmiş alacaklar içindeki payında küçük bir artıs yasandı.

Kur değişimlerine karşı duyarlılık arttı

Rapora göre, 2008 yılının ilk çeyreğinde azalma eğilimine giren bilanço içi açık pozisyon (BİP) ve bilanço dışı pozisyon (BDP) yılın ikinci çeyreğinde önemli bir artış göstererek, Haziran sonu itibariyle mutlak değer olarak 14 ve 13,9 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Yabancı Para Net Genel pozisyonu (YPNGP)/Özkaynak oranında önemli bir değişiklik olmadı. Bu durum, "sektör genelinde, kur değişimlerine karşı duyarlılığın arttığı" şeklinde yorumlandı.

Sektör genelinde bir önceki döneme göre ikinci çeyrekte yabancı para ve toplam likidite yeterlilik oranları azalarak, sırasıyla yüzde 132,4 ve yüzde 132,9 olarak gerçekleşti. Bunun, toplam varlıklardaki artış hızının toplam yükümlülüklerdeki artış hızından daha düşük olmasından kaynaklandığı belirtildi.

Bankacılık sektörünün toplam özkaynakları, Haziran döneminde, bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,9 artarak 82,4 milyar YTL'ye ulaştı. Sektörün risk ağırlıklı varlıkları ise yüzde 4,8 artışla 493,8 milyar YTL düzeyine geldi.

Piyasa güveni devam ediyor

BDDK raporunda dünyadaki ekonomik gelişmeler değerlendirilirken, konut finansmanı kuruluşlarını da aşarak, başta yatırım bankaları olmak üzere tüm finansal kuruluşlar için hızlı bir sekilde artan itibar riskinin, piyasa işleyişini engeller düzeyde yükseldiği belirtildi. Bu çerçevede gelişmiş ülkelerin aldığı tedbirlerin cari sorunları çözmenin yanı sıra, tasarruf sahiplerinin güvenini yeniden tesis edebilmesi ve sisteme yeniden itibar kazandırılması önemli olduğuna işaret edilirken, bu ortamda yükselen kredi maliyetinin fon ihtiyacı olan ekonomileri olumsuz etkileyeceği vurgulandı.

Piyasa güvenini ve güçlü sermaye yapısını sağlayabilen ekonomilerin ve finansal sistemlerin yaşanan dönemi en az hasarla geçireceği belirtilen raporda, 26 çeyrektir büyüme trendini sürdüren Türkiye ekonomisinin, üçüncü çeyrekte güçlü bir büyüme gerçekleştiremeyebileceği kaydedildi.

Cari açığın makro ekonomik istikrar açısından risk unsuru olmaya devam ettiği belirtilirken, enflasyondaki yükselme trendine dikkat çekilerek, "Küresel finans piyasalarındaki krizlerin yansımalarının Türkiye'ye de sıçrama olasılığı, küresel kriz ortamında reel sektör ve finansal kurulusların uluslararası fonlara erişiminde karşılaşılabilecek olası güçlükler, euro alanında beklenen iktisadi yavaşlamanın Türkiye'nin dış talebine yönelik muhtemel olumsuz etkisi ve cari açığın finansmanında doğrudan yatırımların payının küçülme ihtimali, kırılganlık yaratan faktörler olarak ön sıralarda yer almaktadır" denildi.