Türk lojistik sektörü engellemelere rağmen Avrupa-Asya koridoruna girdi

Türk lojistik sektörü engellemelere rağmen Avrupa-Asya koridoruna girdi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

TRABZON - Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Ürünleri Derneği (UTİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Kosta Sandalcı, Türkiye'nin lojistik sektörünün sürekli büyüdüğünü, sektörün dış ticaretteki payının, yakın zamanda 15 milyar dolara çıkacağına inandığını söyledi. Sandalcı, UTİKAD'ın sektörün en önde gelen derneklerinden biri olduğunu, kara yolunun yanında deniz, demir ve havayoluna aynı derecede önem verdiklerini vurguladı. Türkiye'de lojistik sektörünü ileri taşımak için çalıştıklarını ifade eden Sandalcı, "Ülkemizde uluslararası kara yolu taşımacılığında yaklaşık 2 bin, havayolunda 200 firma faaliyet gösterirken, denizyolunda ki firma sayısı yetersiz. Demiryolundaki firma sayısı ise bir elin parmaklarını geçmiyor" dedi. Sandalcı, Türkiye'de demiryollarının üvey evlat muamelesi gördüğünü savunarak, "Demiryoluna hakkettiği önemi vermedik. Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkemizin her yanını demir ağlarla ördük, ancak 1950'lerden sonra demiryolunu ihmal ettik. Demiryollarına 1995 yılından sonra tekrar geç de olsa yatırım yapılmaya başlandı. Demiryolu piyasası, demiryolu ağının gelişmemiş olması nedeniyle halen bakir bir sektör konumunda" diye konuştu. Türkiye'nin TRACERA'dan dışlanmasını önledik Doğu ile batı arasında olduğu gibi güney ile kuzey arasında da köprü vazifesi gören Türkiye'de lojistik sektörünün sürekli geliştiğini anlatan Sandalcı, şöyle devam etti: "Yaklaşık 73 milyonluk nüfusumuz ve ülkemizin coğrafi konumu lojistiğin sürekli gelişmesini sağlıyor. 200 milyar dolarlık dış ticaretimizde 10 milyar dolarlık pay lojistik sektörüne ait. İnanıyorum ki 10 milyar dolar, yakın zamanda 15 milyar dolar seviyesine çıkacaktır." Kosta Sandalcı, Türkiye'nin coğrafi konumu dolayısıyla lojistik potansiyelinin bir şekilde abluka altına alınmak istendiğini öne sürerek, "Bizi Avrupa Kafkaslar Asya Taşımacılık Koridoru'nun (TRACECA) dışında tutmak istediler. Karadeniz'in ortasından Türkiye'ye değmeden Gürcistan'a, oradan da Türk cumhuriyetlerine gidilmesi planlanıyordu. Ancak yapılan çalışmalarla biz buraya girdik" dedi. AB'nin iç deniz olan Karadeniz'deki hedefinin Köstence Limanı olduğunu belirten Sandalcı, şöyle devam etti: "Rusya ile Gürcistan, Köstence'nin karşıtı olmak için büyük gayret içindeler. Türkiye'nin bu görevi üstlenmesi gerekiyor. Kozlarımız çok güçlü değil. Karayolu vazgeçilmez bir güzergah, ancak obez bebek gibi hep karayolu üzerindeyiz. Bence Karadeniz'de Trabzon Limanı'nın Köstence'nin karşıtı olması için hala imkanları var. Demiryolsuz Trabzon düşünemiyorum. Coğrafi konum Trabzon'da çok zor ama İsviçre, Almanya'yı göz önüne getirince, bunun çok da zor olmadığı anlaşılıyor. Buralarda hiçbir şekilde otobüs akla gelmiyor, dağları delmişler adeta ülkeleri birbirine bağlamışlar. Bu nedenle Trabzon hinterlanda bağlanabilir. Kars-Tiflis-Bakü demir yolunun inşa ediliyor olması, Trabzon için büyük şans. Azerbaycan, Ermenistan ilişkileri, Kars-Ermenistan yolunun yapılıyor olması da önemli." Sandalcı, AB'nin yeni korumacılık şeklinde Türkiye'yi baskı, blokaj altına almayı hedeflediğini savunarak, "Uygulanan kotalar, vizeler sorunu blokajın en önemli unsurlarıdır. Türkiye'nin 45 bin adet taşıma yapan filosu var, ama artık 'dur' diyorlar. AB'nin Türkiye'yi itmeye çalıştığı mod, kombine taşımacılıktan, sadece 2-3 taşıma modunun birlikte kullanıldığı moddur. Yalnızca karayolunda kurulacak lojistik mod, hiçbir şey ifade etmiyor" dedi.