Türk markalarıyla yarışmadım, rakibim dünya
Türk markalarıyla yarışmadım, rakibim dünya
İSTANBUL - Sarar Giyim Yönetim Kurulu Başkanı Cemalettin Sarar, Sarar markasını ve markasıyla özdeşleşmiş olan kendi yolculuğunu Gentleman'a anlattı. Gentleman Yayın Yönetmeni Feyzan E. Top'un sorularını yanıtlayan Sarar, "Gelişimimiz ne kadar doğru adımlar attığımızın göstergesi" dedi. Hedeflerinin üretimin yüzde 50'sini ihraç etmek olduğunu söyleyen Sarar, 2010'da bu oranı yüzde 80'e çıkarmayı planladıklarını kaydederek, "Türk markalarıyla yarışmadım. Onları rakip görmedim. Benim rakibim dünya. Bunu herkes bilsin" diye konuştu. Türkiye'de ilk büyük mağazalarını İstanbul Rumeli Caddesi'nde açtıklarını söyleyen Sarar, "Sarar'ın dünya markası olabilmesi için öncelikle iyi tanıtılması gerekiyordu. Bu sebeple önce mağazalaşma yoluna gittik" dedi. Mağazalar açılırken yurtdışından da başka firmalarla görüşmeye devam ettiklerini belirten Sarar, "Artık daha serbest ticaret yapabiliyorduk ve gelişimimizdeki hız bizim ne kadar doğru bir adım attığımızın da göstergesiydi" diye konuştu. Sarev markaları hakkında da bilgi veren Cemalettin Sarar, Sarev'le A ve B grubuna hitap ettiklerini söyledi. "Bu iş, Sümerbank'tan aldığımız basma fabrikası nedeniyle oluştu. İnsanlar bu fabrikaları aldı ve rant için kullandı. Üç yıl beş yıl çalıştırmadı sonra da evler, villalar yaptı. Doğru değil bence. Biz burayı çalıştırmak için aldık. Burası 230 dönüm çam ağaçlarının içinde bir yer. Zaten Sümerbank zamanında ev tekstili buradan çıkıyordu" diye konuşan Sarar, aldıkları zaman fabrikada 200 kişinin çalıştığını söyledi. Sarar, şöyle devam etti: "1960 yılında Almanlar tarafından kurulmuş. 11 yıl önce Sümerbank'ı aldık. Bu ağaçları görmüş ve ben burayı alacağım demiştim. Devlet o zaman bana fabrikayı ayrı, lojmanları ayrı sattı. Lojmanları üç yıl sonra sattı. Yolu yoktu, yolu ayrı sattı. Arıtma tesislerini ayrı sattı. Acımadım istedikleri fiyata aldım. Bugün burada bin 500 kişi çalışıyor. Babam derdi ki 20-30 kişi çalışırken, 'Dalya olsun oğlum. 100 olsun.' Ondan sonra rahmetli başladı. Bin olsun demeye. Bugün 5 bin kişi çalışıyor." Gentleman'dan iki özel ek Gentleman's Watch Gentleman Dergisi'nin Gentleman's Watch ekinde Makpaş'ın ortağı Ali Çelebioğlu, ünlü saat markası Vacheron Constantin'i anlattı. Çelebioğlu, markanın yaratıcılığını, başarı ve gelenekleriyle beslediğine dikkat çekiyor. Vacheron Constantin'in saatçilik tarihinde çok önemli bir yere sahip olduğunu söyleyen Çelebioğlu, "Kral, kraliçe ve sultan gibi güçlü ve zengin insanların tercih etmesi ve sınırlı sayıda üretim yapıyor olması ona farklı bir yer sağlıyor" diye konuşuyor. Yine aynı ekte Parmigiani'nin CEO'su Jean Marc Jacot da markasını ve Türkiye pazarını değerlendiriyor. "Farklı olmak isteyen kişileri hedefliyoruz. Önemli olan herkesin kullandığı tanınmış ürünü kullanmak değil çünkü. Parmigiani gibi bir saate sahip olmak için ise bir adım önde olmanız gerekir" diyen Jean Merc Jacot, çok özel bir müşteri profilleri olduğunu söylüyor. Hotels for Gentleman Gentleman Dergisi'nin Hotels for Gentleman ekinde Four Seasons Otel İstanbul Satış ve Pazarlama Direktörü Levent Gürçay ile yapılan söyleşi yer alıyor. "İstanbul'daki ilk otelimizi 1996 yılında Sultanahmet'te açtık" diyen Gürçay, ikinci otelin de yüzyıllardır tarihe tanıklık eden boğaz kıyısında önümüzdeki ay açılacağının sinyalini veriyor. Gürçay, konuşmasına şöyle devam ediyor: "Yıllar önce Türkiye'nin en sofistike ve en pahalı otelini Sultanahmet'te açıyoruz dediğimizde herkes "Ne yapıyorsuunuz, kim gidecek oraya, emin misiniz?" diyordu. Otantik bir yerdi Sultanahmet ve farklı bir turist kitlesini çekeceğimize inandık. Geçen zaman içinde pırıl pırıl parlayan dükkanlar, sosoklar ve modern bir turizm bölgesi oldu Sultanahmet. Yenilik olarak boğaz kıyısında açacağımız ikinci Four Seasons ile çok daha fazla turist sayısına hitap edebiliyor olacağız." Öte yandan ekte, Türkiye'nin en gözde SPA'ları anlatılırken, konsept oteller de ele alınıyor.