”Türkiye, kriz döneminde herkese güven veriyor”
MÜSİAD tarafından düzenlenen 12. Uluslararası İş Forumu Kongresi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla başladı
İSTANBUL - Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, Türkiye'nin, dünyada finansal kriz yaşanan bir dönemde herkese güven verdiğini belirterek, İslam ülkelerinde biriken kaynakların, Türkiye gibi güvenilir ülkelerdeki reel sektöre aktarılmasını önerdi.
MÜSİAD tarafından düzenlenen 12. Uluslararası İş Forumu (IBF) Kongresi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla başladı. Kongrenin açılışında konuşan Vardan, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Geçici üyeliğine seçilmesinden memnuniyet duyduklarını, Türkiye'nin artık, uluslararası ilişkilerde son yıllarda gerçekleştirdiği önemli atılımlarla "sorun üreten değil, güvenlik ve barış üreten" bir ülke durumumda olduğunu anlattı. İktisadi krizler, devletleştirme gibi nedenlerle Batı ülkelerinin, "son derece riskli ve güvenilmez" hale geldiklerini öne süren Vardan, şunları kaydetti:
"Geleceğin dinamizmi Doğu'da iken, artık kaynakları hala Batı'ya aktarmanın ve hatta onlar üzerinden bu yeni coğrafyalarda kullandırma devrinin kapandığı açıkça dile getirilmelidir. Artık fon açığı olan ülkelerle fon fazlalığı olan bölge ülkelerinin doğrudan iletişimini tesis edecek gerekli araçları geliştirmek bütün paydaşların yararına olacaktır. Gerçekten İslam ülkelerinin varlık içinde yokluk çekmesinin nedenlerinin başında, bu ülkeler arasında sermaye akışını sağlayacak finansal yatırım araçlarının geliştirilmemiş olması ile Müslümanların proje geliştirme ve pazarlama konusundaki eksiklikleri başta gelmektedir."
Türkiye'nin güvenilir bir liman ve örnek bir ülke olduğunu vurgulayan Vardan, "Türkiye dünyanın finansal krizden kasıp kavrulduğu bir dönemde herkese güven vermektedir" dedi.
İslam ülkelerinde biriken kaynakların Türkiye gibi özellikle sanayi ve finansal alt yapısı sağlam, güvenilir ülkelerdeki reel sektöre aktarılmasını önerdiklerini ifade eden Vardan, "Ülkelerimizin karşılıklı olarak güç kazanması ve büyümesi için tek yolun bu kaynakların Batı'nın hortumcularına kaptırılmadan ülkelerimiz arasında finansal bütünleşmeyi sağlamak üzere kullanılması ve bu şekilde imkanı olandan ihtiyacı olana kaynakların aktarılma gerekliliği olduğuna inanıyoruz" şeklinde konuştu.
Uluslararası İş Forumu Genel Başkanı Erol Yarar
Sistemi kurtarmak için ortaya konacağı iddia edilen 3,5 trilyon doların ve buna ek olarak gerekli olan kaynakların nereden ve nasıl temin edileceğinin açıklanmadığını dile getiren Uluslararası İş Forumu (IBF) Genel Başkanı Erol Yarar, "Böyle büyük bir krizde IMF ve Dünya Bankası'nın sesleri duyulmamaktadır. Aslında bunların çözüm önermesi beklenirdi" dedi.
Türkiye dahil İslam ülkelerinin krizden, çok önemli dersler çıkarması, ciddi, tutarlı politikalar uygulayarak güçlenerek çıkması gerektiğini dile getiren Yarar, İslam aleminin dünya iktisadi hayatında son 300 yılda olmadığını, bir yüzyıl daha kaybetmemek için bu krizi fırsata çevirmesi, hem kendini hem de "yeniden yapılanacak" dünya ekonomik sistemini aktif çalışmayla yönlendirmesi gerektiğini belirtti. İktisadi gelişmenin ancak adaletle gerçekleşeceğini anlatan Yarar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Rüşvet zulümdür, yakınları kayırmak zulümdür, paranın çokluğuna göre muamele göstermek zulümdür, devleti öncelleyip halkı ikinci plana atmak zulümdür, zulmü kaldırmak için mücadele etmemek de zulümdür, ama maalesef bu saydıklarımızın çoğu İslam ülkelerinde yaygın olarak vardır. Bize Hz. Ömer gibi hayatında cennetle müjdelense de mütevazı hayat yaşayan önderler, halife olsa bile yaşlı kadından af dileyen ve af belgesi almak için bedel ödeyen lider lazımdır. Peygamber efendimiz buyurmaktadır ki, 'Kim ateşten uzaklaştırılmayı ve cennete koyulmayı severse kendisine yapılmasını sevdiği şeyi halka da yapsın.' Dürüst insanlar ekonominin bel kemiğidir ama rüşvet vermezler, maldan çalmazlar, devlet yöneticileriyle ticari menfaat paylaşımına girmezler. Bizim modelimiz dürüst insanların sayısını artırmak olmalıdır."
Ülkelerin makro ekonomik problemlerini çözebilecek İslam Ülkeleri Para Fonunun acilen kurulması, IMF modelinin terk edilmesini isteyen Yarar, ticari kuruluşları ve bankaları inceleyerek değerlendirecek ortak değerlendirme kurumunun oluşturulması, ticari bankacılık sisteminin yaygınlaştırılması, havayolu trafiğinin geliştirilmesi, demir ve karayolunun hızla tamamlanması, emtia ticareti yapacak borsaların İSEDAK bünyesinde müzakere edilerek kurulması gerektiğini söyledi.
"İslam ülkelerindeki entegrasyon global ekonomiye katkı sağlayacak"
İslam Kalkınma Bankası Başkanı Ahmed Mohammed Ali, İslam ülkeleri arasındaki entegrasyonunun global ekonomiye de katkı sağlayacağını söyledi. Ticaretin ve yatırım olanaklarının artırılmasının, halkların ortak hedefi olduğunu dile getiren Ali, İslam dünyasının önde gelen temsilcilerinin bir araya gelmesinin başarılı bir kalkınma için önemli bir anahtar rolü görevi üstlendiği ifade etti.
İslam ülkeleri arasındaki entegrasyonun global ekonomiye de katkı sağlayacağınına işaret eden Ali, "Bu kongre şu ana kadar görülmüş en kötü finansal kriz dönemine tesadüf etmiştir. Bu krizin bir takım düzenlemelerin yetersizliğinden kaynaklandığını biliyoruz" dedi.
Krizin etkilerinin henüz tam olarak analiz edilemediğini belirten Ali, bu durumun pek çok ülkede olumsuzluklara neden olduğunu, döviz kurlarının ve kredi puanlarının da kötü etkilendiğini hatırlattı.
İslam Konferansı Teşkilatı üyesi ülkelerin geçen yıl yüzde 6,1 büyüdüğünü, bu yıl bu oranın yüzde 5,8'e, gelecek yıl ise yüzde 5,1'e gerilemesinin beklendiğini bildiren Ali, buna rağmen bu ülkelerin dünyada daha güçlü büyümeye sahip olacaklarını söyledi.
Uzun vadeli bir bakış açısı göz önünde bulundurulduğunda kriz zamanlarının yatırım açısından fırsatları da ortaya çıkardığının altını çizerek, "Bu krizin üye ülkelerimiz için belli yararları dahi olabilir. Belli fonların ülkelerimize yatırım yapma imkanlarını artıracaktır. Krizin olumsuz etkilerinin azaltılması için uyumlu hareket sağlanması, ekonomik ve mali işbirliği büyük önem taşıyor. Bunun hızlandırılması gerekir. Bu bir fırsattır ve biz bu fırsatı kullanmalıyız. Bizlere uluslararası arenada büyük avantaj sağlayabilir" diye konuştu.
İslam ülkelerinin bankacılık sektörleri arasında daha kuvvetli bir bağlantı oluşturulması gerektiğine işaret eden Ali, düzenlenen kongrenin ülkelere mali entegrasyon getirmesini diledi.