”Türkiye krizde oldukça yavaş bir görüntü ortaya koydu”
İSO YKB Küçük, kasım ayında krizin olumsuz etkilerinin Türkiye ekonomisinde daha çok hissedildiği bir sürece girildiğini belirtti
İSTANBUL - İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, krize karşı bir önlem paketi yle ilgili olarak süre uzadıkça, sorunlar derinleştikçe, pakete yönelik beklentiler de yükseldiğini belirterek, Türkiye'nin önce krizin boyutunu değerlendirmekte, sonra da tedbir almakta "oldukça yavaş" bir görüntü ortaya koyduğunu söyledi.
İSO'nun düzenlediği "Sürdürülebilir rekabet gücü: Sanayi için uygun ortam" başlıklı "7. Sanayi Kongresi"nin açılışında yaptığı konuşmada, kongrenin başlığının, sanayi için uygun ortam olduğunu belirterek, "Ancak, 2008'in sonlarına doğru, 7. kongremizi gerçekleştirirken, ekonomide 'uygun' olarak tanımlamanın çok zor olduğu bir ortam ile karşı karşıyayız. 2002 ile başlayan olumlu dönem sona ermiş, geride bıraktığımız altı yılda gayet ılıman esen küresel rüzgarlar, şimdi tamamen tersine dönmüş durumda. Küresel ekonominin lokomotifi ABD başta olmak üzere, tüm dünya, yüzyılın en ağır ekonomik krizi ile mücadele etmekte" diye konuştu.
Küçük, Kasım ayı itibariyle küresel krizin olumsuz etkilerinin Türkiye ekonomisinde daha çok hissedildiği bir sürece girildiğini dile getirerek, son günlerde üretimine ara veren veya kapılarını tümüyle kapatan sanayi kuruluşu haberlerinin duyulduğunu, ekonomik göstergelerin de olumlu seyretmediğini, 6 yıl aradan sonra ilk kez bu yıl, Ağustos ve Eylül aylarında sanayi üretiminin, iki ay üst üste küçüldüğünü ifade etti.
İhracatın da Kasım ayında gerilediğine değinen Küçük, "Her ne kadar sanayicimiz büyük bir çaba ile pazarlarını çeşitlendirme arayışına girse de sanayimiz için dış talep ekseninde üretimi sürdürme olasılığı da ciddi anlamda riske girmiş görünmektedir" dedi.
Krizin şiddetlenmesini takiben, ABD başta olmak üzere tüm dünyada peş peşe kurtarma paketlerinin devreye sokulduğuna dikkati çeken Küçük, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çin, Japonya, Almanya, İngiltere, ekonomilerini canlandırmak üzere paketler geliştirmektedir. Türkiye ise önce krizin boyutunu değerlendirmekte sonra da tedbir almakta oldukça yavaş bir görüntü ortaya koymuştur. Hükümetimizin, krize karşı bir önlem paketi üzerinde çalıştığını biliyoruz. Paketin içeriği ile ilgili çeşitli bilgiler kamuoyuna yansımış bulunmaktadır. Süre uzadıkça, sorunlar derinleştikçe, pakete yönelik beklentiler de yükselmektedir. Ümit ediyoruz ki açıklanacak paket, bu beklentilere cevap veren, netice alıcı bir paket olacaktır."
"Sorumluluk hükümet ve ekonomi yönetiminde"
Tanıl Küçük, son iki ayda, tüketici güven endeksinde de reel kesim güven endeksinde de büyük bozulma olduğunu ifade ederek, "Krizle mücadelede, beklenti ve güvenin iyileştirilmesi son derece önemlidir. Yine, ümit ediyoruz ki paket, tüketicinin de üreticinin de moralini ve geleceğe duyduğu güveni biraz olsun yükseltecektir" dedi.
Yaşanan krizin "daha önce örneği görülmemiş bir kriz" olduğuna dikkati çeken Küçük, bu nedenle krize karşı mücadele verirken, başta hükümet ve ekonomi yönetimi olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin çok daha yaratıcı olmak ve daha farklı davranmak zorunda olduğunu söyledi.
Küçük, "Aynı gemide olduğumuzun bilinci ile tüm kesimler olarak el ele vermek, beraberce mücadele etmek zorundayız. Aksi takdirde, işsizlik başta olmak üzere krizin etkileri giderek derinleşecektir" şeklinde konuştu.
Kriz dönemlerinin bir taraftan da sistemin zafiyetlerini görmeye ve iyileştirici düzenlemelere gitmeye olanak tanıyan fırsat dönemleri olduğuna değinen Küçük, 2001 krizinin bu anlamda önemli bir örnek olduğunu, krizi takiben Türk sanayi ve özel sektörünün süratle kendini onarım sürecine girdiğini anlattı. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Küçük, şöyle devam etti:
"Ancak bu onarım sürecinin tamamlanabilmesi için şart olan reformlar zamanında hayata geçirilememiş ve rekabet gücü ile ilgili olarak önemli sorunlar birikmiştir. Sıkıntılara rağmen, birikmiş bu sorunları çözecek irade ortaya konamamıştır. Ümit ediyoruz ki kriz, öncelikle bu sorunların çözülmesi, şimdiye kadar yapılamayanların yapılması anlamında bir fırsata çevrilebilecektir. Hem bu noktada hem de krizin en az hasarla atlatılmasında, sorumluluk hükümet ve ekonomi yönetimindedir.
Ancak, bu söylemimiz, Türk sanayii, Türk özel sektörü olarak, 'her şeyi Hükümet'ten beklediğimiz' şeklinde anlaşılmamalıdır. Krizle mücadelede, en uygun politikaların hayata geçirilmesinde özel sektörün de Hükümet ve ekonomi yönetimine katkıda bulunması önemlidir. Diğer taraftan, mikro ölçekte, işletmelerin kendileri için doğru stratejiler belirlemesi, kriz sürecinde ayakta kalmak bakımından hayati önem taşımaktadır."