”Türkiye krizi derinden hissediyor”

İTO Başkan Yardımcısı Topçu, kriz koşullarının bu dönemde çok ağırlaştığını ifade ederek, krizin etkilerinin her sektörde hissedildiğini belirtti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkan Yardımcısı Dursun Topçu, Türkiye'nin krizi derinden hissettiğini, ancak benzer sıkıntıları 2001 yılında da yaşadığı için, gelişmiş ülkeler gibi "tepetaklak" olmadığını bildirdi.

Topçu, İTO'da düzenlenen "Finansal Piyasalardaki Son Durum Ve Vergi" seminerinde yaptığı konuşmada, tüm dünyanın, sıra dışı ve çok zorlu olacağı anlaşılan bir süreçten geçtiğini belirtti.

Ekonomik krizin koşullarının, bu dönemde çok ağırlaştığını dile getiren Topçu, krizin etkilerinin her sektörde hissedildiğini ifade etti.

Ekonomideki daralmaların, devletin vergi gelirlerini aşağıya çekerken, krizin etkileri ile mücadele etmek için kamu harcamalarının artmasının, kamu gelir-gider dengesi üzerinde büyük dengesizliklere yol açtığını anlatan Topçu, şunları kaydetti:

"Tüm dünya çapında açıklanan önlem paketlerinin toplam değerinin 15 trilyon dolara ulaşması, yaşanan krizin sonuçlarını ortaya koymaktadır. Türkiye, krizi derinden hissediyor ama benzer sıkıntıları, 2001 yılında da yaşadığımız için, gelişmiş ülkeler gibi tepetaklak olmadık. ABD'de ve AB ülkelerinde batmaz denen bankalar batarken ve büyük şirketler, yardımlar talep ederken, bizim finans sistemimizde çok büyük bir sıkıntı olmadı. Ancak, bizim en büyük problemlerimizden birisi, ihracatımızın yaklaşık yarısını AB ülkelerine yapıyor olmamızdır.

AB ülkelerinin küçülmesiyle, ihracatımız azaldı. 2007 ve 2008 yıllarında iç talep, zaten durgundu. Ekonominin itici gücünü, dış talep oluşturuyordu. İç ve Dış talebin daralmasıyla ekonomimiz ciddi oranda etkilenmiştir. AB ülkelerinde bütçe açıkları ve banka batakları o kadar yüksek ki; finansal sorunlarını çözmek için tarihte ilk kez Macaristan, Letonya, Romanya ve Polonya IMF ile anlaşmak zorunda kalmıştır."

"Cari açık daha düşük, bankacılık sistemi daha sağlam"

Dursun Topçu, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine rağmen, Türkiye'nin cari açık rakamının daha düşük ve bankacılık sisteminin daha sağlam olduğunu vurgulayarak, "Önümüzdeki dönemde, Türkiye'nin bir cari açık krizi yaşaması, mevcut şartlarda pek ihtimal dahilinde değildir" dedi.

Kriz dolayısıyla, alınan önlemlerin bir maliyetinin olduğuna dikkati çeken Topçu, "Bütçe açığı, 10 milyar liradan 49 milyar liraya çıkıyor, ancak ekonomide 'Alternatif maliyet' denilen bir kavram var. Eğer bu maliyeti göze almazsak, yarın işsizler ordusu, batık firma ve krediler, toplanamayan vergiler ve sürdürülemeyen hizmetlerle karşılaşırız. Devletimiz, bu gerçeği anlamış gözükmekte.

Bu yıl vadesi dolan, 44 milyar dolarlık dış borca karşın, IMF ile anlaşma yapıldığı takdirde geleceği tahmin edilen 20-30 milyar dolar arası bir rakam, ülkemiz üzerindeki baskıyı azaltacaktır" şeklinde konuştu.

Kriz karşısında alınan önlemlerden memnun olduklarını ancak halen önlem olarak bekledikleri unsurlar olduğunu dile getiren Topçu, kredi kartı borçlarının, temerrüt faizlerinin silenerek, sabit bir faizle uzun vadeye yayılarak ödenmesinin sağlanması, bankalar arası kredi işlemleri için devlet garantisinin verilmesi gerektiğini ifade etti.

Topçu, bu önlemlere ek olarak, İnterbank borçlanma limitlerinin artırılması, düşürülen kaynak destekleme fonunun kaldırılması, Eximbank kredilerinin artırılması, bankacılık kanununun "zimmet" tanımında değişiklik yapılması gerektiğini vurguladı.

Tim Eğitim Danışmanlık Hizmetleri'nden Finans Uzmanı Hakan Peksöz de kriz öncesinde büyük bir likidite oluştuğunu, bu likiditenin, tasarrufları artırdığını ve faizleri düşürdüğünü bildirdi.

Artan likiditenin, ev taleplerini artırdığını belirten Peksöz, bazı bankaların, kredi notu çok düşük olan kişilere bile kredi verdiğini ve bu kişilerin, bu kredileri ödeyememeleri ile sorunların başladığını anlattı.

Kriz öncesinde "Sentetik Finansal Ürünler"in meydana geldiğini dile getiren Peksöz, "Bu ürünlerle kaldıraç etkisi, 1'e 10'a kadar çıktı. Bu kaldıraç etkisiyle çıkarılan ürünlere sigorta sistemi ve derecelendirme kuruluşları da destek verdi. Krizin başlaması ile bir adedi, 42 dolar olan sentetik finansal ürünler, 10 dolara kadar düştü ve portföyünde bu ürünleri tutan bankalar iflas ettiler" şeklinde konuştu.

Peksöz, krizin etkilerinin giderilmesi için, para ve sermaye hareketlerine, kapsamlı bir düzenleme yapılmasının kaçınılmaz olduğunu vurgulayarak, 2011 yılında krizden çıkışın görülmeye başlanacağını ifade etti.