Türkiye sınırları görmeli, ABD dinlemeli

Boyner, Brookings Enstitüsü'nde Türk-Amerikan ilişkilerinin yeni döneminin tartışıldığı toplantıda konuştu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

WASHINGTON - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ümit Boyner, ABD Başkanı Barack Obama'nın başkanlığa yeniden seçilmesinin ardından Türk-Amerikan ilişkilerinin yeni döneminde, Türkiye'nin ABD'nin sınırlarını görmesi, ABD'nin de Türkiye'nin kaygılarını dinlemesi, çekincelerini ve tavsiyelerini dikkate alması gerektiğini söyledi.
 
Boyner, ABD'nin başkenti Washington'daki temasları çerçevesinde, TÜSİAD ve Brookings Enstitüsü işbirliğiyle hayata geçirilen "TÜSİAD Türk Amerikan Forumu"nun tanıtımının da yapıldığı, "Türk-ABD Stratejik Ortaklığının Gelecek Dönemi" başlıklı panele katıldı.
Brookings Enstitüsü'nde düzenlenen programda, "TÜSİAD Türk Amerikan Forumu"nun direktörlüğüne Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kemal Kirişçi'nin getirildiği açıklandı.
Boyner de konferansın açılışında yaptığı konuşmada, ABD'de Kasım ayında yapılan başkanlık seçimlerinin sadece Amerika değil, Türkiye ve dünyanın geri kalanı açısından da kritik önemde görüldüğüne işaret ederek, bu seçimler sonucunda Obama'nın yeniden seçilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
ABD'deki gelişmelerin dünyanın geri kalanını da etkilediğine dikkati çeken Boyner, dünyanın ABD'den kendi ekonomik sorunları nedeniyle daha fazla içe kapanmasını değil, dünyayla daha fazla temas halinde olmasını istediğini belirtti.
Boyner, dünyanın hızlı bir değişimden geçtiği noktada, "salıncak ülkeler" olarak adlandırılan ülkelerin öneminin arttığını ve bu ülkeler arasında Türkiye'nin de bulunduğunu söyledi.
 
Türk-Amerikan ilişkileri
 
Türk-Amerikan ilişkilerinden söz eden Boyner, bu ilişkilerde her zaman iniş-çıkışlar olduğunu, ancak sonuçta iki ülkenin bu krizlerin her zaman üstesinden geldiğini ve işbirliğini sürdürme kararlılığını gösterdiğini kaydetti.
Obama'nın birinci döneminde Türk-Amerikan ilişkilerinin, stratejik ortaklıktan model ortaklık seviyesine yükseltildiğini ifade eden Boyner, İran'ın nükleer programı, Türkiye-İsrail ilişkileri gibi konularda bazı fikir ayrılıkları yaşanmasına rağmen, diğer birçok konunun iki ülkenin yakın işbirliğini gerektirdiğini belirtti.
Boyner, "Bu ilişkiler belki de hiçbir zaman, Arap Uyanışı'nın sonrasında olduğu kadar anlamlı hale gelmemişti" dedi.
Ortadoğu'daki derin stratejik, siyasi ve sosyolojik değişimlerin bir neticeye ulaşmasının zaman alacağını belirten Boyner, "Bu noktada bölgenin dikkatimize ve yardımımıza ihtiyacı var" ifadesini kullandı.
Boyner, "ABD'nin odak noktasını Asya'ya çevirdiği bir dönemde, İran'la ilgili olsun, barış sürecinin umutsuz tablosu olsun, Suriye'deki krizin nasıl sonuçlanacağı meselesi olsun, bölgesel düzeyde bir mezhep savaşının engellenmesi olsun, Ortadoğu'nun realitelerinin Washington'ın ilgisini gerektirmeye devam edeceğini" söyledi.
"Bu realitenin, Türkiye ve ABD'nin, müttefiklik ilişkilerini yeniden biçimlendirmeleri, öncelik ve ortak çıkarlarını yeniden değerlendirmeleri, ortak strateji oluşturmaya başlamaları ve politikalarını koordine etmelerine yönelik bir çerçeveyi içereceğini" söyleyen Boyner, bunu yaparken de, iki tarafın alışılmışın dışına çıkarak geniş perspektiften bakması, beceri göstermesi ve birbirlerine karşı çok dürüst ve samimi olması gerektiğini belirtti.
Boyner, bu noktada Türkiye'nin Amerika'nın sınırlarını görmesi, ABD'nin Türkiye'nin kaygılarını dinlemesi, çekincelerini ve tavsiyelerini dikkate alması gerektiğini kaydetti.
 
"Suriye, ilişkilerde krize yol açabilir"
 
Panelin konuşmacıları arasında yer alan Brookings Enstitüsü Türkiye uzmanı Ömer Taşpınar, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin "altın çağı"na şüpheci yaklaşarak, ABD Başkanı Obama'nın ikinci döneminde Türkiye-ABD ilişkilerinde inişler ve çıkışlar olacağını söyledi.
Bu noktada en önemli konunun Suriye olduğunu belirten Taşpınar, ABD'nin Suriye konusunda liderlik göstermesine yönelik Türkiye'nin yüksek beklentileri nedeniyle iki ülkenin açıkça kabul edilmeyen ciddi bir krizle karşı karşıya kalabileceğini kaydetti.
Taşpınar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ABD'nin bu konudaki liderlik eksikliğinden çok ciddi hayal kırıklığı yaşadığını ifade ederek, Türkiye'nin Suriyeli muhaliflerin silahlandırılması ve uçuşa yasak bölge konularında ABD'den bazı beklentilerinin olduğunu, ama Türkiye'nin, bu beklentilerinin karşılık bulmasını pek beklemediğini ifade ederek, bunun da Türkiye'de Suriye konusundaki endişeleri artıracağı görüşünü dile getirdi.
Washington'da da Türkiye'nin Suriye'ye yönelik yaklaşımında bazı hayal kırıklıklarının bulunduğunu savunan Taşpınar, Türkiye'nin bölgedeki liderliği açısından "çok yüksek bir çıta ortaya koyduğunu, bunun da, örneğin Suriye konusunda Türkiye'nin sadece diplomasi değil belki de askeri alanda da liderlik göstermesi yönünde beklenti oluşturduğunu, Türkiye'nin ise bu konuda liderlik için ABD'ye bakması ve askeri müdahale gibi zor kararları kendi başına alma ve liderlik üstlenme konusunda isteksiz davranmasının Washington'da bazı hayal kırıklıkları yarattığını" öne sürdü.
Taşpınar, Türkiye'nin İsrail ile ilişkileri nedeniyle artık Ortadoğu barış sürecinde stratejik diyaloğu sağlayacak konumda yer alamazken, Mısır'ın İsrail ile Hamas arasında ateşkesi sağlamasıyla Ortadoğu sahnesine geri döndüğü görüşünü dile getirdi. Taşpınar, son 10 yılda Türkiye'nin bölgedeki varlığının artmasında önemli ölçüde Mısır'ın sahnede bulunmamasının da etkili olduğunu ve Mısır'ın tekrar varlığını göstermesinin, bölgede liderliği isteyen Türkiye için bir zorluk oluşturduğunu ifade etti.
 
"ABD, Türkiye'nin demokrasisinin kalitesiyle pek ilgilenmiyor"
 
Kadir Has Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Soli Özel de Türkiye'nin NATO'nun füze savunma sistemi kapsamında Malatya'ya radar yerleştirilmesini kabul etmesinin hükümet açısından stratejik önemine değinerek, "NATO radarı Kürecik'te bulundukça ve İran da ABD'nin ulusal güvenlik konusu olmaya devam ettikçe, Türkiye ile ABD arasındaki diğer olası sorunlar çözülür" dedi. Özel, böylelikle Türkiye'nin stratejik açıdan da Batılı olmayı seçtiğini kaydetti.
Yine de Türk-Amerikan ilişkilerinde birçok problem görüleceğini belirten Özel, Türk kamuoyunda ABD'ye yönelik çok ciddi şüpheciliğe dikkati çekti.
Özel, Suriye ve Irak ile ilgili sorunların da giderek daha önemli hale geldiğini ama bunların üstesinden gelinebileceğini ifade ederek, Türkiye ve ABD'nin bu konularda işbirliğini artırabileceğini kaydetti. Özel, "Kamuoyunun kaygıları bağlamında üstesinden gelemeyebilecekleri bir husus ise, İran ve İran'a yönelik ABD veya İsrail'in olası bir saldırısı. Herhangi bir Türk hükümetinin, İran'a bir saldırının yaratacağı fırtınaya dayanabileceğinden emin değilim" dedi.
Özel, Türkiye'nin "demokrasisinin kalitesiyle" ABD'nin Soğuk Savaş döneminde olduğundan daha fazla ilgilendiğini düşünmediğini söyledi.
Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kemal Kirişçi de Türkiye'nin ekonomik gelişmesi ve Ortadoğu bölgesiyle ticari ilişkilerine değinerek, Türkiye'nin komşuları üzerinde dönüştürücü etkiler yaratabileceğini söyledi.
Ortadoğu'daki ülkelerin sağlam bir ekonomik yapısı olmadığına ama çok büyük bir genç nüfusa sahip olduklarını hatırlatan Kirişçi, ABD'nin bu ülkeleri dünya ekonomisine kazandırmasının önemine işaret etti.
 
Boyner'in Washington temasları
 
Öte yandan, Washington'da temaslarda bulunan Boyner, temaslarının ilk gününde Dünya Bankası Bilgi Danışma Komisyonu (Knowledge Advisory Commission) toplantısına katıldı. Boyner'in üye olduğu komisyon, Dünya Bankası'nın bilgi üretim ve paylaşım ağı rolünü güçlendirmeyi ve geliştirmeyi amaçlıyor.
Daha sonra Boyner ve TÜSİAD heyeti üyeleri, ABD Kongresi'nde Demokrat Parti New York milletvekili Gregory Meeks ve Cumhuriyetçi Parti Indiana milletvekili Dan Burton ile görüştü.
Bunun yanında Boyner, Kongre'deki Türkiye Dostluk Grubu'nun eşbaşkanı, Cumhuriyetçi Parti North Carolina milletvekili Virginia Foxx'un verdiği bir davete katılırken, davette Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi Başkanı Ileana Ros-Lehtinen ve diğer bazı Kongre üyeleri de bulundu.