TÜRKONFED üyelerinin şikayeti 'çek' ve 'siyasi üslup'
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu(TÜRKONFED) Başkanı Süleyman Onatça, DÜNYA’ya konuştu.
Volkan ÖZSOY
Bünyesinde, 17 federasyon, TÜSİ- AD dahil 134 dernek ve 11 bini aşkın üye barındıran TÜRKONFED Başkanı Süleyman Onatça, konfederasyon ve Türkiye"de STK'ların durumunu DÜNYA'ya değerlendirdi. Ayrıca, "İş dünyasını dernekler mi temsil ediyor, odalar mı?", "İşveren, enflasyon verilerine inanıyor mu?", "Konfederasyon, TÜSİAD'ın gölgesinde mi kalıyor?.." konuları başta olmak üzere birçok soruya da cevap veren Onatça'nın, iş dünyasındaki 'koltuk' çekişmeleri için de bir tespiti oldu: "Belli bir zamandan sonrası, heyecan kaybına ve verimsizliğe neden olur."
Kendisini, "Adanalı bir işadamı" ve "sivil toplum" sevdalısı olarak tanımlayan Onatça, bu rekabet ortamında iş yapabilmenin gitgide zorlaştığının altını çizerek başladı söze.
Onatça, şirketlerin büyümesine karşın, kazançların düştüğünü, özellikle hizmet sektöründe rekabetin çetin olması nedeniyle, şirketlerin para kazanamadıklarını iddia etti.
Ülkede birçok şirketin geçen yılki ciroları tutturmasına karşın, gelirlerinin eridiğini savunan Onatça, "Firmanı ayakta tutacaksın, gelişeceksin ve rekabet edip, para kazanacaksın.
Mümkün mü? Piyasada en büyük şikayet karsızlık" ifadelerini kullandı.
'Çek'in itibarı o yasa ile sona erdi
Kendisinin tüm Türkiye'yi gezip, üyelerin dertlerini dinlediğini hatırlatan Onatça, "Üyeleriniz en çok hangi konulardan şikayetçiler sorusunu ise "Çek konusu ve siyasetin üslubu..." başlıklarını vererek, şöyle devam etti:
"Üyelerimizle sürekli temas halindeyiz ve sorunlarını dinliyoruz. Son günlerde siyasetin dilini, uslübu beğenmiyorlar. Bir de, genel anlamda Çek Yasası ile ilgili sıkıntılar var. Hapis cezasının kaldırılmasından sonra, çekin itibarı bitti. Bu ödeme aracına yeniden itibar kazandırılmasını istiyorlar."
Adam çalıştıranın enflasyonu bu değil
Onatça'nın savunduğu diğer bir konu da, enflasyonla ilgili. TÜİK verilerinin gerçeği yansıtmadığını idda eden Onatça, biber, salatalık, fasulye gibi tüketim ürünlerinin sepetten çıktığını ancak iş dünyasının enflasyonunun çok daha farklı olduğunu savundu.
"İş dünyası olarak, adam çalıştıran olarak, asgari ücrete yüzde 9 zam yapıyorsunuz.
Hiç bir işyeri yüzde 10'la adam çalıştıramaz" diyen ve "Öte yandan enerji giderleri yüzde 9 mudur? diye soran Onatça, "Enflasyon ve girdi maliyetleri birbirinden çok farklı. Hane halkı giderlerine bakarak, dünyada böyle hesaplanıyorsa diyecek birşeyimiz yok. KOBİ'lerin giderleri bunun çok üzerinde. Gelirler de zaten rekabette eriyor" şeklinde konuştu.
TÜSİAD'ın farkları birikim ve deneyim
Kamuoyunda, TÜRKONFED'in, üye derneklerden TÜSİAD'ın yörüngesinde olduğu şeklinde bir algı bulunduğunu da hatırlattığımız Onatça, buna şiddetle karşı çıktı. Bünyelerindeki 134 dernek nasılsa, TÜSİAD’ın da öyle olduğunu vurgulayan Onatça, bu derneğin kendileri için farklılıklarının ise, birikim, güç ve deneyimden kaynaklandığını dile getirdi.
STK'lar 3. sektör odalar STK mıdır?
Son zamanlarda STK'lar ve odaların işlev ve yaptırım güçlerinin sorgulanmaya başlanmasıyla ilgili de görüş bildiren Onatça, öncelikle sorgulanması gereken konunun, 'sivil toplumda örgütlenme' olduğunun altını çizdi. "STK'ların, tartışılması gereken yanı, örgütlenmeyi ne kadar biliyoruz?" olmalı diyen Onatça bunun ardından, sivil çatılar, kamu ve özelden sonra üçüncü sektör müdür, acaba buralar hak ettiği değeri buluyor mu ve odalar STK mıdır? sorularının sorulup, cevaplarının tartışılması gerektiğini savundu.
Onatça, tüm bunlara rağmen, ülkede STK bilinci olan, bunun neye yaradığını, ne fayda sağladığının farkında olan ve "Ben bu ülkenin kalkınması için mutlaka birşey yapmalıyım" diyen insanlar olduğunu söyledi. Sivil kuruluşlarda görev almanın beraberinde çok fazla meşakkati de beraberinde getirdiğini savunan Onatça, "Buralarda cebinden para harcarsın, sağlığını harcarsın ve verim almaya çalışırsın. İşte bunların karşılığında ben derdimi anlatabilmeliyim. Bir araya gelip, sesimizi daha gür çıkarmalı ve taraf olmamalıyız" ifadelerini kullandı.
Uzun yıllar başkanlık heyecanı kaybettirir
STK'ların önlerindeki en büyük sorunlardan birinin de kurumsallaşma olduğuna dikkat çeken Onatça şöyle konuştu:
"Bunların dışında, bana göre en önemli sorun, kurumsallaşma. Gönüllülük esasına dayalı STK'lar, alt yıpılarını sağlam tutup kurumsallaşmalı. Bir de koltuk sorunu var. Buralarda makam çekişmesi yaşanması doğru değil. Bu sivil iradenin ruhuna aykırı. Her başkan kafasına göre ve uzun yıllar yönetmemeli. Yoksa heyecan kaybolur. Genelde yaşanan sorunlardan biri de aidatlar Ama şikayet etmemek lazım. Kamu idarecisi, kamu idaresinden, başkan kendi kurumundan şikayet ediyorsa ya düzeltecek ya da bırakacak. Ayrıca, STK'lar çok büyük hedef koymamalı. Sorunları belirler, çözüm üretir ve kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışırsınız."
208 milyar TL iş hacmi, 1 milyon istihdam
Bizi diğer konfederasyonlardan ayrı kılan bir özelik de, hem bölgesel hem de sektörel federasyonları bünyemizde bulundurmamızdır. Bünyemizde 3 sektörel 14 bölgesel federasyon bulunmakta. Sektörel federasyonlar SEDEFED (Sektörel dernekler federasyonu) - YÜF- (Yapı üreticileri federasyonu) SERFED- (seramik dernekleri federasyonu). 208 milyar iş hacmi 1 milyonu aşkın istihdam,65 milyar dolarlık ihracat, 11 bin iş insanının üye olduğu 134 dernek 17 federasyondan mevcut konfederasyonumuzun hedefi 26 bölgesel federasyon 5 sektörel federasyona ulaşmaktır bu yıl sonuna kadar 5 bölgesel federasyonumuz bünyemize katılacak.
Ayrışmamız yok her STK ile çalışırız
Bizim, hiçbir STK ile kavgamız, ayrışmamız yok. Yeter ki ülke menfaatleri söz konusu olsun. Hepsi ile çalışmaya hazırız. Bunun rengi şudur, yapısı budur gibi bir ayrımcılığımız yok. Raporlarımız, bürokratlar, bakanlıklar, hatta dünya bankası tarafından ilgi çekti, ses getirdi. Zaten amaç, durum tespiti yapıp, tartışmaktı ve bana göre bu anlamda yerini buldu. Şimdi 'orta gelir tuzağı" ile ilgili çözüm önerileri raporumuzu yayımlayacağız. Bölgeler arasındaki dengesiz dağılımı ortadan kaldırmak, öncelikli misyonlarımızdan biri. Bu dengesiz ve adaletsiz dağılımın ortadan kalkması için yoğun çalışmalar yapıyoruz. 26 kalkınma ajansının hepsinde 69 üyeyle yer alıyor, fiili olarak da kalkınmaya katkıda bulunuyoruz. Bunun dışında, üyelerimiz nasıl rekabetçi olabilir diye, derneklerimiz ayrı ayrı kendi üyelerini bilgilendiriyor, ihracatla ilgili bilgiler veriyorlar. Türkiye'de Doğu'ya önem veriyor ve bölgeye çok sık gidiyoruz. Avrupa'daki muadil derneklere de ziyaretler yapıp, kendimizi anlatıyoruz. Biz, "AB'ye girmemiz lazım" diyoruz, buna tarafız. Çünkü AB reformları sayesinde birçok başarıyı yakaladık.
İki dönemden sonra trilyon verilse durmam
STK sevdasına uzun yıllar önce kapıldım. Adana Sanayici ve İşadamları Derneği'nde üyelik, yönetim kurulu görevleri ve başkanlık yaptım. Aynı şekilde TÜRKONFED'de de çok değişik görevler alıp, çalıştım. Bizde iktidar kavgaları olmaz. 20 yıldır koltukta oturan başkan bulamazsınız. En fazla iki dönem. Sadece eski Başkan Celal Beysel bu işi çok severek yaptığı için 3 dönem kaldı. Genel olarak federasyonlarda iki, konfederasyonda üç dönem olmalı. Yoksa söylediğim gibi heyecan biter ki, bu çatının dinamik olması lazım. 2015 yılında Genel Kurul var, daha karar vermedim. Belki bir dönem daha ama, sonrasında trilyon verilse durmam.
İş dünyası albümünden...
Ankara'ya liste götüren İSO üyesi kimdi?
Bundan 53 sene önceydi. Türkiye'nin, 10 sene önce tanıştığı demokrasiye 'elveda' dediği, 1960 askeri darbesinin ilk ayları... Cemal Gürsel yönetimindeki Milli Birlik Komitesi, İstanbul Sanayi Odası’dan (İSO) kendilerini temsil edecek yeni 'Sanayi Bakanı'nın ismi için liste belirlemesini ister. Bunun üzerine Sirkeci'deki ilk İSO binasında 50'ye yakın sanayici, isim belirleme çalışmalarına başlar. Saatler süren hararetli tartışmalardan sonra, Nejat Eczacıbaşı, Nüzhet Tekül ve Şahap Kocatopçu isimleri üzerinde uzlaşılır. Hazırlanan listeyi Ankara’ya götürecek kişi ise, ünlü İşadamı Vehbi Koç’tan başkası değildir. Yanına İSO Başkan Yardımcısı Muzaffer Berberoğlu'nu da alan Koç, 29 Ağustos 1960 günü Yeşilköy'den kalkan 'Viscount'tipi bir uçakla Ankara'ya inerek, listeyi cunta yönetimine teslim eder. Milli Birlik Komitesi, uzunca bir değerlendirmelerin ardından, Şişecam Genel Müdürü Şahap Kocatopçu üzerinde karar kılar. Bu karar, iş dünyasında tarihi bir kırılma yaşanmasına yol açacak ve ilk kez özel sektörden profesyonel bir yönetici, kabineye girerek Sanayi Bakanı olacaktır. İSO'da uzun yıllar yöneticilik ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanlığı yapmış olan Refik Baydur, tarih sayfalarına gömülen bu önemli hatırayı, DÜNYA'ya şu sözlerle anlatıyor: "Rahmetli Vehbi Koç, çalışkan insanları çok sever ve desteklerdi. Bunların başında da, Fethi Çelikbaş ve Şahap Kocatopçu gelirdi. Koç, ihtilalin olduğu aylarda, kendisi de aday olmasına rağmen, Fethi Bey'i açıktan destekleyerek, İSO Meclis Başkanı olmasını sağlamıştı. Yine aynı günlerde, Sanayi Bakanı olarak kabineye girecek ismin de, kendi şirketleriyle hiç bir ilişkisi bulunmamasına rağmen, Şahap Kocatopçu olması için büyük çabalar sarf etmişti."
İş dünyası, Doğu'ya 22 yıl önce de gitmişti
Çözüm süreciyle birlikte, Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), geçtiğimiz ay, 50 işadamıyla Cizre’ye çıkarma yaptı. Dernek üyelerinin, bölgede yatırımlarla ilgili kararı iş aleminde merakla beklenirken, tarih yaprakları bize, İstanbul'daki büyüklerin, haritanın Doğu'suna ilk kez gitmediğini gösterdi. Terörün tırmandığı 1991 yılı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından düzenlenen ve Van, Ağrı, Iğdır, Kars, Erzurum gibi illerden oluşan, "Ekonomik Sorunları Yerinde Tespit" gezisine, İstanbul sermayesi büyük ilgi gösteriyor. Dönemin TOBB Başkanı Yalım Erez başkanlığında organize edilen geziye, aralarında Vehbi Koç, Sakıp Sabancı, Cem Boyner, Ömer Dinçkök'ün de bulunduğu 100'e yakın işadamı ile bakanlar da katılıyor. Van'a inen uçağı, halk oyunları ekibinin gösterileri eşliğinde, binlerce kişi alkışlar, çiçekler ve "Az gelişmişlik kader değildir" pankartları ile karşılıyor. Van'da yapılan konuşmalarda ise Vehbi Koç, kendisinin çok kötü yıllarda bile karamsar olmadığına vurgu yaparak, "İstanbul'daki villarda oturarak, bölge insanı hakkında karar vermek yanlış olur" ifadelerini kullanıyor. Doğu'nun kalkınması için bölgedeki işadamlarına büyük görevler düştüğünün altını çizen Sakıp Sabancı ise, "Birinin gaza, diğerinin frene bastığı bir ortamda günler, aylar, yıllar boşa gider..." diyerek siyasete göndermede bulunuyor. Ancak işadamlarının uyarıları, yine siyasetçilerin yüksek sesleri arasında kaybolup gidiyor ve geziden geriye, siyasi çekişmelerin yankısı kalıyor.