”Yatırım fonu pazar büyüklüğü 20 milyar doların üzerinde”

"Funds World Turkey 2009" konferansının açılışında konuşan Yılmaz, krizin dolaylı etkilerinin sürmekte olduğunu ifade etti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Yapı Kredi Portföy Genel Müdürü Gülsevin Yılmaz, Türkiye'de 1991 yılında 1 milyar dolar seviyesinde olan yatırım fonu pazar büyüklüğünün bugün 20 milyar doların üzerine çıktığını belirterek, "Bununla birlikte yönetilen toplam varlıklar GSMH'nın yalnızca yüzde 3,5'i civarındadır. Dünya ortalamasının yüzde 30'lar seviyesine ulaştığını dikkate alırsak, henüz gidilecek çok uzun bir yolumuz ve yüksek bir potansiyelimiz olduğu ortadadır" dedi.

Yapı Kredi Portföy ana sponsorluğunda bu yıl ikincisi düzenlenen ve Türkiye'de organize edilen tek fon zirvesi özelliğini taşıyan "Funds World Turkey 2009" konferansının açılışında konuşan Yılmaz, küresel ekonomik krizin dolaylı etkilerinin sürmekte olduğunu ifade etti.

Yılmaz, gelişmiş ülkeler arasında koordineli olarak alınan kararlar sonucunda toparlanmaların başladığına dair olumlu sinyaller olsa da iyileşmeyle ile ilgili belirsizliğin hala devam etmekte olduğunu ifade etti.

Gülsevin Yılmaz, tüm dünyada toplam talebe yönelik belirsizliklerin, kapasite kullanım oranlarının düşüklüğünün ve yüksek oranlı belirsizliğin, toparlanmanın yavaş ve kademeli olacağını gösterdiğini dile getirdi.

Türkiye'de ise 2001 yılından bu yana alınan önlemler ve sürdürülen istikrarlı ve dengeli politikalarla 2008 yılına kadar kısa süreli dalgalanmalara maruz kalınsa bile başarılı bir ilerleme kaydedildiğini ifade eden Yılmaz, bu süreçte Türkiye'nin, global ekonomiyle entegrasyonuna hız verdiğini söyledi.

Yılmaz, piyasalarda oluşan istikrar sonucu, global yatırımcıların Türkiye'ye olan ilgisinin arttığını vurgulayarak, genç nüfusu ile Türkiye'nin, büyüme ve tasarruf potansiyeli çok yüksek bir ülke olduğunu kaydetti.

"23 portföy yöneticisi şirket faaliyet gösteriyor"

Türkiye fon endüstrisinin henüz 20 yıllık bir geçmişe sahip olduğuna işaret eden Yılmaz, konuşmasına şöyle devam etti:

"Türkiye fon endüstrisinde 23 portföy yöneticisi şirket faaliyet göstermekte. 319 yatırım fonu, 120 emeklilik fonu yönetilmektedir. Toplamda 6 milyona yakın yatırımcı tarafından bu fonlar kullanılmakta. Türkiye'de 1991 yılında yatırım fonu pazar büyüklüğü 1 milyar dolar seviyesindeydi. Bugün ise mevcut fon endüstrisi 20 milyarın üzerine çıkmıştır. Bununla birlikte yönetilen toplam varlıklar GSMH'nın yalnızca yüzde 3,5'i civarındadır. Dünya ortalamasının yüzde 30'lar seviyesine ulaştığını dikkate alırsak, henüz gidilecek çok uzun bir yolumuz ve yüksek bir potansiyelimiz olduğu ortadadır.

Yapılan mevzuat düzenlemeleriyle gelişmiş ülkelerde bulunan fon örnekleri, kısa sürede Türk yatırımcısının tercihine sunulmaktadır. Bireysel emeklilik sistemi gönüllü bir sistem olmasına rağmen istikrarlı ve umut verici bir büyüme gösteriyor. Gelişmekte olan ülkelerde fon endüstrisinin birçok şirkete sermaye sağlayacak kadar büyük olduğunu ve küçük tasarrufların dev yatırımlara dönüştüğünü biliyoruz. Global yatırımcıların ilgisinin arttığı bu dönemde reel faizlerde yaşanan bu dikkat çekici düşüşün kalıcı olup yatırımcıların risk iştahını artırıp vade yapısını değiştirme ihtimali, fon endüstrimiz için çok önemli fırsatları barındırmaktadır."

Yılmaz, gerçekleştirdikleri konferansta, Türkiye kolektif yatırım araçları endüstrisini değerlendireceklerini ve Türk fon endüstrisinin geleceğini tartışacaklarını belirterek, "Konferansın arzulanan nihai hedefi lokal ve global piyasalardan katılımcıların Türkiye'de ürün çeşitliliğini artırarak, yatırımcıların ürün kültürü edinmelerini sağlayarak, pazarı büyütecek adımları beraber atmalarına olumlu bir kapı açmaktır" dedi.

Akçay: Toparlanma yavaş olacak

Yapı ve Kredi Bankası Baş Ekonomisti Dr. Cevdet Akçay, herkesin "Toparlanma yavaş olacak" dediğini belirterek, "Bu doğrudur. Türkiye için bu geçerli. Buna kötü bir şey diye bakmayın. Bu da Türkiye'nin normalleşmesinin göstergesi aslında" dedi.

Akçay, Türkiye'de büyük bir kafa karışıklığı olduğunu, insanların kafasında, "Merkez Bankası faizleri çok indirdi, bundan sonrası tehlikeli" görüşünün yer aldığını belirterek, bunların "afaki" laflar olduğunu düşündüğünü söyledi.

Akçay, Türkiye'nin para politikasının bu faiz oranlarında bile "gevşek" değil "sıkı" çıkacağını dile getirerek, "Herkes 'toparlanma yavaş olacak' diyor, bu doğrudur. Türkiye için bu geçerli. Buna kötü bir şey diye bakmayın. Bu da Türkiye'nin normalleşmesinin göstergesi aslında. Yani iyileşmesinin dünyayla paralel yavaş olması Türkiye'nin de global sistemin gerçek bir aktörü olduğunu gösteriyor" şeklinde konuştu.

Akçay, döviz kuru tahmininin imkansıza yakın bir şey olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:

"Faizler buralara geldi. Buralarda kalabilecek mi? Tersinden başlayalım isterseniz... Faizler hiç buralarda kalamayacağı gibi, Türkiye ömür boyu yedilere altılara kadar gelemez zaten. Neden? Böyle bir şeyi öne sürmenin bir anlamı yok. Dememiz lazım ki gerekli koşullar oluşursa Türkiye'nin faizleri de yüzde beşlere, altılara, yedilere bir zaman gelebilmeli."

Akçay, Merkez Bankası'nın faiz indirimlerini değerlendirerek, "Ben Merkez Bankası'nın yerinde olsaydım daha agresif devam ederdim. Bu bir tarihi şans, Bu da en çok Merkez Bankası'na yaramıştır" şeklinde konuştu.

İMKB Başkanı Erkan: Borsanın faaliyet göstermesi çok da fizibıl değil

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Başkanı Hüseyin Erkan, İMKB ile İstanbul Altın Borsasının (İAB) birleştirilmesine ilişkin, Türkiye gibi gelişen bir ekonomide çok sayıda borsanın faaliyet göstermesinin çok da fizibıl olmadığını kaydetti.

Hüseyin Erkan, Yapı Kredi Portföy ana sponsorluğunda düzenlenen "Funds World Turkey 2009" konferansı sırasında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Erkan, İMKB'nin özelleşmesinde yasal statünün nasıl belirleneceğine ilişkin bir soru üzerine, bu konuda yasal bir düzenlemenin yapılması gerektiğini ve buna ilişkin çalışmaların sürdüğünü hatırlatarak, şunları söyledi:

"A.Ş olmayı da içerebilir. A.Ş olma konusu bu alternatiflerden birisi ama bu benim tercihim olamaz. O siyasi bir tercihtir. Kamu kuruluşu olan bir yerde yönetim bu kararı veremez. Kurumun sahibi verir. Ancak özelleşme için A.Ş olup, hisselerin, ödenmiş sermayenin olması ve o hisselerin de bir sahibi olması lazım ki, sahibi onu satsın. Sahibini de kamu belirleyecektir. Sermayenin nasıl dağılacağı, nasıl bir A.Ş olacağı da kamunun vereceği bir karardır."

SPK Başkanı Akgiray: Rüyaya dayalı yatırımdan kurtarmak lazım

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Vedat Akgiray, "Küçük yatırımcıyı bireysel, kendi başına spekülatif veya bir dedikoduya, rüyaya dayalı yatırım yapmaktan kurtarıp portföy yatırımlarına yönlendirmek zorundayız. Bu boyutta regülasyonu bir pazarlama aracı olarak konuşlandırmak lazım" dedi.

Finansal krizde "regülasyon, düzenleme yetersizdi" dendiğini anımsatan Akgiray, bunun doğru olmadığını, çok sıkı düzenlenen sektörlerde bile, düzenleyicinin dahi hayret ettiği birtakım olumsuz sonuçlar bulunduğunu vurguladı.

Akgiray, "Kötü tasarlanmış, teknoloji ile gelinen hızlı ivmeyi yakalayamayan, hep geride kalan bir düzenleme yapısı oluştuğu için bazı şeyler yakalanamadı, görülemedi bile. Bazı sektörlere çok yoğun regülasyonlar getirilmiş, yeni oluşan sektörlere regülasyon gelmemiş. Dolayısıyla para, regüle edilen kesimden regüle edilmeyen veya çok az edilen kesime kaymaya başlamış"dedi.

Düzenleyici kurumların amacının yatırımcıyı korumak olduğunu ifade eden Akgiray, çoğunluğu sofistike olmayan "cahil" yatırımcıların oluşturduğunu, onların korunmaya ihtiyacı bulunduğunu kaydetti.

Vedat Akgiray, "Bu ana fonksiyonlara odaklanmak lazım. Düzenlemeye yaklaşımı basitleştirmek lazım" dedi.

Akgiray, sistematik risklerle ilgili olarak da "Sistematik riski iyi tanımlayıp onu izleyen bir düzenleyici otorite olması gerekiyor. Bir de küçük yatırımcıyı korumak hem sosyal görev hem de piyasaya olan güveni öyle sağlayabiliriz. Bu 3 fonksiyona odaklanırsak düzenleyici kurumlar olarak etkin, hızlı işler yapabiliriz" diye konuştu.

İş Portföy Tevfik: BES'e 45 milyon insanın katılma potansiyeli bulunuyor

İş Portföy Genel Müdürü Gürman Tevfik, Türkiye'de Bireysel Emeklilik Sistemi'ne (BES) 45 milyon insanın katılma potansiyeli bulunduğunu söyledi.

Tevfik, Bireysel Emeklilik Sistemine bakıldığında, Türkiye'de en ileri emeklilik sisteminin yer aldığını ve bunu Avrupa portföy yöneticilerinin söylediğini dile getirdi.

Tevfik, Türkiye'nin BES hukuksal altyapısının çok ileri olduğunu vurgulayarak, o yüzden büyümenin hızlı gerçekleştiğine dikkati çekti.

Bu sistemin Türkiye'nin kalkınmasındaki önemine değinen Tevfik, kıdem tazminatı sisteminin gönüllülük esasına bağlı olarak BES fonlarına aktarılmasının çok önemli olduğunu bildirdi.

İşsizlik fonunda biriken bazı kaynakların bireysel emeklilik fonuna aktarılmasının da çok önemli olduğunu dile getiren Tevfik, bunun Türkiye'de talebin daralmasını etkileyeceğini kaydetti.

Tevfik, portföy yönetimi ile ilgili ayrı bir yasanın söz konusu olmadığını ve böyle bir yasanın gerektiğini belirterek, bu yasayla getirilecek en önemli araçlardan birinin "Değişken Sermayeli Anonim Şirketi" olduğunu ve emeklilik fonunun her bir fonunun değişken sermayeli anonim şirketi halinde kurulabileceğini ifade etti.