”Yatırım kararı alıp bu karardan vazgeçenler kaybeder”

KOCAELİ - Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, "Yatırım kararı alıp bu karardan vazgeçenler kaybeder. 27 yıllık sanayici, sizlerden bir kriz fazla yaşamış biri olarak bunu söylüyorum" dedi.

Çağlayan, Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneğinin (TAYSAD) 31. Olağan Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, otomotiv sektörüne önem verdiğini, taşıt araçlara yan sanayini, sektörünün temel taşı, temel direği olarak gördüğünü söyledi.

Sektörün Türkiye için hassas, numune ve prototip olan bir sektör olduğunu ifade eden Çağlayan, sektörün öneminin ihracata, istihdama yaptığı katkıdan, iç pazarda ya da gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) veya imalat sanayindeki büyüme rakamlarına verdiği katkıdan ibaret olmadığını vurguladı.

Küresel finansal krizin etkilerini azaltmak amacıyla hükümet tarafından çıkarılan teşvik paketiyle otomotiv sektörünün ana ve yan sanayisiyle beraber hak ettiği yeri alacağını dile getiren Çağlayan, "Bu sektör Türkiye'nin geleceği açısından son derece önemli. 'Biz yaptık oldu, bitti, bundan sonra hayırlı işler' denilecek bir sektör değil" diye konuştu.

Otomotiv üreticilerinin 2012 yılına kadar 2 milyon araç üretimi hedefine değinen Çağlayan, konulan hedefin küresel finansal kriz nedeniyle en fazla 2015 yılına kadar ötelenmesini umduğunu söyledi.

Yatırım kararını öteleyenler

Yatırım kararı alıp, küresel finansal kriz nedeniyle bunu öteleyenler olduğunu söyleyen Çağlayan, şöyle devam etti:

"Yatırım kararı alıp bu karardan vazgeçenler kaybeder. 27 yıllık sanayici, sizlerden bir kriz fazla yaşamış biri olarak bunu söylüyorum. Çünkü her kriz sonrasında kurulan, oturtulan temeller daha sağlam olmuştur. Kriz hem özel sektör hem emek kesimine hem de bürokrasi ve  siyaset kesimine ciddi dersler veriyor. Bu sektöre yönelik desteklerimiz muhakkak devam edecek. Sektörün ÖTV indiriminden elde ettiği ekonomik gelişmeyi, ivmeyi gördük. Bu indirimle ciddi anlamda psikolojik bir sendrom da kırıldı. İnsanlar yastık altındaki, ekonomiden çektikleri paraları ortaya çıkarıp otomobil almaya başladı. En azından bu çark dönmeye başladı."

"71 bin kişi kısa çalışma ödeneğinden faydalanıyor"

Bakan Çağlayan, Kısa Çalışma Ödeneğinden yararlanmak için ekonomik krizin başlangıcından bu yana 2 bin 898 işletmenin müracaat ettiğini, bu işletmelerde 202 bin kişinin çalıştığını, 638 işletmenin başvurusunun ise kabul edildiğini, 71 bin çalışanın bu ödenekten faydalandığını söyledi.

ÖTV indirimiyle ortaya çıkan duruma göre toplam 18 bin 700 çalışanı bulunan 211 işletmenin Kısa Çalışma Ödeneğinden yararlanmaya ilişkin müracaatını geri çektiğini bildiren Çağlayan, şunları kaydetti:

"ÖTV indiriminin en kötü manada getirdiği fayda Kısa Çalışma Ödeneğinden faydalanma hakkı bulunan 211 işletmenin talebini geri çekmesidir. Bu yalnızca otomotiv sektörü için değil, beyaz eşya, mobilya ve büro makineleri sektörleri için de son derece önemli bir gelişme. Bu sektörlerdeki ÖTV indirimleri mart ayı rakamlarına olumlu yansıyacaktır."

"Sanayi üretimi rakamları sürpriz olmadı"

Çağlayan, sanayi üretimiyle ilgili dün açıklanan rakamların kendisi için sürpriz olmadığını dile getirerek, "Üretim kaybının, bu düşüşün yaşanacağı çok net belliydi. Umarım şubat ayı, sanayi üretimindeki düşüşün kırıldığı bir ay olacaktır. Elimizdeki bilgiler, endeksler gösteriyor ki mart ayıyla beraber üretimde bu kadar ciddi kayıplar yaşanmayacak. Kısa sürede pozitif değerlere gelemeyebiliriz ama benim beklentim temmuz, ağustos aylarına geldiğimizde üretim endeksinin sıfıra doğru yaklaşacağı yönündedir" dedi.

"Kurumsallaşmak mecburiyetindeyiz"

Küçük ve orta boy işletmelerin (KOBİ) küresel finansal krizle bir değişim, dönüşüm döneminde karşılaştığını ifade eden Çağlayan, şöyle dedi:

"Böyle bir ortamda böyle bir kriz Türk sanayisinin bu konuda yeniden yapılanmasını, sanayi stratejisi başta olmak üzere teşvik sisteminde nelere dikkat etmemiz gerektiğini net bir şekilde ortaya koymuştur. Artık şunu hepimiz bileceğiz ki kurumsallaşmak mecburiyetindeyiz. Ar-Ge, inovasyon çok önemli. Bu aşamadan sonra kendi teknolojimizi, kendi tasarımımızı üretmek zorundayız. En azından bu konuda özel sektöre, reel sektöre ve bu Ar-Ge yasasını getiren hükümet, siyasi anlayış var.

Şirketlerimizin ölçeklerinin büyük olması, onların gelişmesi, geleneksel yapıdan çıkarak yüksek katma değerli, üretim kapısına dönmemiz gerektiği artık herkes tarafından kabul edilmesi gereken bir olgudur. Şirketlerimizde de artık patronun cebinin şirketin kasası olmaktan çıktığı bir dönemle karşı karşıyayız. Rekabetin şartlarının ve şiddetinin değiştiği, acımasız olduğu, artık iç ve dış rekabet diye ayıramayacağımız her ülkenin kendi bünyesinde iç ve dış pazar gibi algılandığı bir ortamda bunlar son derece önem arz ediyor."

Hükümet olarak ellerinden gelen desteği vereceklerini dile getiren Çağlayan, "Yalnızca hükümetten beklemek olmaz. Şirketlerimizin birleşmesi, ölçeklerinin büyümesi bir konsolidasyon sağlaması için vergiler desteklerle sağlayacağımızı taahhüt ettik. Bu konuda verdiğimiz söz aynen geçerlidir" dedi.

Bakan Çağlayan, Türkiye'nin artık yeni bir sanayi stratejisi ile geçmiş yıllarda yapılan hatayı yapmamak üzere kendini tesis ettiğini söyledi.

"Doğalgazda teminat mektubu alınmayacak"

Bakan Çağlayan, doğal gazda teminat mektubu alınmasına ilişkin pazar günü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler ile görüştüğünü belirterek, şunları kaydetti:

"Doğal gazdan teminat mektubu alınmasına daha önce sizlerin bakanı, sizlerin içinden çıkmış bir arkadaşınız olarak karşı çıkmıştım. Böyle bir teminat mektubunu hem bankaların vermeyeceğini, veremeyeceğini hem de sanayicime yeni bir külfet getireceğini ifade etmiştim ve bu konuda sayın bakana önerimde 'eğer alacaksanız teminat olarak senet, çek alabilir' demiştim. Bu noktada sayın bakanımızla pazar günü tekrar görüştüm. Sayın bakanımız teminat mektubu alınmayacağını ifade etti. Ben de ilk defa burada sizlere söylüyorum. Bu konuda sizlerden teminat mektubu istenirse referans olarak beni ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımızı gösterebilirsiniz."