”Yavaş yavaş toparlanma sinyalleri alıyoruz”
Sabancı Holding Perakende Grup Başkanı Dinçer, krizde en kötü günlerin geride kaldığını belirterek, toparlanma sinyalleri alındığını açıkladı
İSTANBUL - Sabancı Holding Perakende Grup Başkanı Haluk Dinçer, bugün baktıklarında küresel sorunların henüz giderilmediğini fakat yavaş yavaş bir toparlanma sinyalleri aldıklarını söyledi.
Perakende Günleri 2009'da konuşan Dinçer, Türkiye ekonomisinin küresel ekonomiye tam anlamıyla entegre olduğunu, dünyada olup bitenlerin işlerini büyük ölçüde etkilediğini söyledi.
Dinçer, "Öyle olmasaydı zaten geçen sene kriz patlak vermezdi, Türkiye'de bir milyondan fazla yeni işsiz yaratmazdık" dedi.
Çin'in değersiz para birimi ile düşük maliyetlerle dünyanın fabrikası haline geldiğini, bunun fiyatlar üzerinde aşağı doğru ciddi baskı uyguladığını anlatan Dinçer, "Enflasyon endişesi ortadan kalkınca ABD ve diğer ülkelerin merkez bankaları faizleri aşağı çekti. Likidite bollaştı. Bankaların borç verme kapasitesi öz kaynaklarının 40-50 katına çıktı. Bu sürdürülemez bir yapıydı ve sonunda balon söndü, saadet zinciri sona erdi" diye konuştu.
Dinçer, BRIC ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) dünya ekonomisi ve siyasetindeki öncelikli rollerini artık frenlemenin mümkün gözükmediğini söyledi. Artık dünyanın dümdüz bir şekil aldığını ifade eden Dinçer, gelişmekte olan ülkelerin ön plana çıktığı yepyeni bir ekonomik global düzene doğru gidildiğini söyledi.
"Dünyada kısa vadede umut ışıkları var"
Obama'nın bankalara açıkça "Aklınızı başınıza toplayın, artık devlet yardımı yok" dediğini ancak global bankacılık sisteminde değişen çok fazla bir şey olmadığını belirten Dinçer, "Gerek iş modellerinde gerek denetim sistemleri eski tas eski hamam şeklinde ilerliyor" diye konuştu. Haluk Dinçer şunları kaydetti:
"Bugün baktığımızda küresel sorunların henüz giderilmediğini ama en kötü günlerin geride kaldığını görüyoruz. Ve yavaş yavaş da bir toparlanma sinyalleri alıyoruz. Her şeyden önce gelişmiş ülkelerde bankacılık sistemine yapılan muazzam ölçüde para pompalanmasından sonra finansal sektöre duyulan güven yeniden tesis edilmiş durumda. Ancak bu finans sistemi reel ekonomiyi kapsamıyor. Reel ekonomide canlanma için gerçekten talebin yeniden yaratılabilmesi, tekrar yatırım iştahının yerine gelebilmesi, istihdam, büyüme gibi şeylerle ilgili. Dünya ticareti bu dönemde pozitif bir artış göstermeye başladı yavaş da olsa. Emtia ve hisse senedi fiyatlarında da kıpırdanma görüyoruz ki bu Türkiye'ye de yansıdı. Para piyasalarında aşırı likidite, düşük faizler sürüyor. Bunun da tüm varlık fiyatlarında yukarıya doğru etkisi söz konusu. Bu dönemde konut piyasasının iyileştiğine dair işaretler de çok net görülüyor. Amerika ve Avrupa'da üçüncü çeyrekte büyüme sonuçlarını pozitif bekliyoruz. Dünyada kısa vadede umut ışıkları var, umut ışıkları için gerekli koşullar var ancak orta ve uzun vadede dünyada düzeltilmeyi bekleyen çok ciddi yapısal sorunlar ortada."
Bundan sonraki dönemde Amerika'nın eski hızında harcama yapmasının mümkün gözükmediğini söyleyen Dinçer, "Diğer taraftan Çin, Japonya ve Almanya gibi çok tasarrufu olan ülkelerin iç tüketiminin de Amerika'yı dengeleyecek şekilde artırması pek mümkün değil. Dünya dolayısıyla, önümüzdeki dönemde çok daha yavaş büyüyecek. Bu kaçınılmaz bir gerçek" dedi.
"Türkiye dünyayı şaşırtabilir"
Türkiye için IMF'nin büyüme projeksiyonun yüzde 3,7 olduğunu, hükümetin orta vadeli programında da bunun yüzde 3,5 olarak beklendiğini anımsatan Dinçer, "Her ikisi de tabii Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülke için son derece düşük oranlar. Türkiye için toparlanma yavaş ve kademeli olacak deniyor. Türkiye'de dış talep ve yurt içi yatırım iştahı yerinde olmadığı için ekonomi zayıf seyrini sürdürecek deniyor. Ben bunlara katılmak istemiyorum. Son derece kötü senaryolar. Tam tersi bazı şartların oluşması halinde Türkiye'nin dünyayı şaşırtabileceğini düşünüyorum" dedi.
Türkiye'nin geçmişteki krizler sonrasında hem çok hızla hem de güçlü çıktığını dile getiren Dinçer şunları kaydetti:
"Keşke bu sefer de Türkiye krizlere dayanıklıdır ve bu krizden de rahatça çıkacaktır diyebilseydik ancak, bu kriz bizden kaynaklanmadı, çok konuşulan ifadeyle 'kriz bizim krizimiz değil başkalarının krizi' dendiğinden dolayı biraz elimiz kolumuz bağlı. Geçtiğimiz krizlerde Türkiye'de çok ciddi devalüasyonlar yaşanır, akabinde Türkiye'nin ihracatında ciddi artışlar gerçekleşir, iç piyasadaki kapanma bu şekilde dengelenir... Ancak, bu sefer Almanya ve benzer ülkelerin alım becerisi yok. Dolayısıyla dış dünyanın toparlanmasını beklemekten de Türkiye'nin başka bir çaresi yok. öncelikle dış dünyanın toparlanması en azından kötüye gidişin durması gerekiyor. IMF'nin AB için büyüme beklentisi binde 3 seviyesinde, neredeyse büyüme falan yok."
"IMF'yle yakında anlaşmaya varılacak"
Dinçer, "Ben IMF ile anlaşmazlıkların büyük ölçüde giderildiğini görüyorum ve yakında da anlaşmaya varılacağına inanıyorum" dedi. IMF'nin eski IMF olmadığını ifade eden Dinçer, IMF'nin kaynaklarının ciddi bir şekilde artırıldığını, borç verme kapasitesinin 250 milyar dolardan bir trilyon dolara çıktığını hatırlattı.
Dinçer, "IMF küresel krizin aşılması ve dünyada bu ekonomik dengesizliğin yok edilmesi için esasında dünya ülkelerine yardım ediyor ve Türkiye'de sadece ekonomide zorluk olduğu için değil, çünkü epey de bir zaman geçti, tamamen dünyada dengenin tekrardan kurulması için Türkiye'ye yardım edecek" dedi.
Haluk Dinçer, Türkiye'nin IMF'den, dünya piyasalarından borçlanabileceğinden çok daha ucuz borçlanabileceğinden bunun çok akıllı bir çözüm gibi gözüktüğünü kaydetti.
Bu olduğu takdirde Türkiye'de likidite artacağını, risk primi düştüğü için sadece IMF'den ucuz kaynak gelmeyeceğini, bunun çarpan etkisiyle dünyanın dört bir tarafından da ucuza kaynak gelebileceğini söyleyen Dinçer, "Ve benim iyi senaryom, Türkiye 2010'da uçar ve dünyayı şaşırtabilir. Ve dünyanın en hızlı büyüyen ekonomileri arasına girebilir. Bu mümkün gözüküyor" dedi.