Yılın bürokratı seçilen Alpaslan Korkmaz, yeni yatırımların müjdesini ilk kez DÜNYA'ya verdi: Üç İsrail şirketleriyle İsviçreli turizm devi yatırıma geliyor
Yılın bürokratı seçilen Alpaslan Korkmaz, yeni yatırımların müjdesini ilk kez DÜNYA'ya verdi: Üç İsrail şirketleriyle İsviçreli turizm devi yatırıma geliyor
ANKARA - DÜNYA jürisinin 'yılın bürokratı' seçtiği Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı Alpaslan Korkmaz, yeni yabancı yatırımların müjdesini DÜNYA aracılığıyla verdi. Kısa süre içinde İsrailli üç teknoloji şirketinin Türkiye'de yatırım yapacağını bildiren Korkmaz, İsviçre'de 3 milyar dolarlık yatırım yapan bir turizm şirketinin de şubat ayı içinde Türkiye'de incelemelerde bulunacağını söyledi. Alpaslan Korkmaz Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ile Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe'nin sorularını cevaplandırdı: -Yılın bürokratı seçilmenizde ekibinizin ve kurumunuzun çalışmalarının büyük etkisi olduğu kuşkusuz. Ancak bize göre dünya otomotiv devi Magna'nın yeni yatırımını Türkiye'ye yapma kararı almasındaki etkiniz bu ödülün gerekçesini perçinleştirdi. Magna International otomotiv yan sanayi yatırım için Doğu Avrupa'yı düşünüyordu. Biz yaklaşık 9 ay çalışarak, oraya giderek, onları buraya davet ederek Türkiye'yi tercih etmelerini sağladık. Bizi yönetim kurulu toplantılarına bile çağırdılar. Bu süreçte onlar bir meseleyi düşünmeden biz önceden görüp öneri paketleri hazırladık. Onlara, "Biliyoruz siz şunu düşünmüşsünüzdür, şunun çözümü şudur" diye söyledik. -Görevde bulunduğunuz süre boyunca tek yatırım kararı alan şirket Magna değil tabii ki. Bu dönemde kimlerle görüştünüz, kimleri Türkiye'ye yatırım için ikna etmeye çalıştınız? Biz ajans olarak şu anda 523 proje üzerinde çalışıyoruz. Başka bir deyişle 2007 yılı başından bu yana 523 yatırımcı ile görüştük. Bütün görüşmelerimizi sonuçlarıyla birlikte günü gününe takip ediyoruz. Bunların 240 tanesi de Türkiye'de hali hazırda yatırımı bulunan şirketler. Ancak yatırım yapacak şirketin menşenin ne olduğu bizim için önemli değil, zaten yapılan bir kanun değişikliği ile sermayenin menşei arasında fark kalmadı. Gerçi ben kurumda 'problem' kelimesini yasakladım ama görüştüğümüz insanlara 'Yatırımını nasıl büyütebilirsiniz, yeni yatırım için neye ihtiyacınız var, ne tür problemle karşılaşıyorsunuz?' sorularını yöneltiyoruz. -Özellikle yabancılar yeni yatırım için nelere dikkat ediyorlar? Türkiye'ye yatırım yaparken hangi kriterleri dikkate alıyorlar? Bir kere yabancı yatırımcılar, Türkiye'nin yakaladığı istikrar ortamı, geri dönüşü mümkün olmayan AB sürecini, kendilerini rahatlatan ve uzun vadede vizyon veren bir ortam olarak görüyorlar. Tabii bir de Türkiye'nin yakaladığı çok güzel ekonomik ivmeyi söylemek gerekiyor. Dolayısıyla bu ivmeyle beraber insanlar kendilerini çok rahat hissediyorlar ve ivmenin bir parçası olmak istiyorlar. Bize düşen yatırım sırasında veya karar alma sürecinde takıldıkları noktalarda müdahil olmak. Sistemi kurduk ve artık bu çark dönmeye başlayacak. Önümüzdeki birkaç yıllık süreçte ise çarkın dönüşü hızlanacak. -Uluslararası piyasada yaşanan dalgalanmalar karar alma sürecini etkiliyor mu? Tabii uluslararası konjonktürü takip etmek zorundasınız. Uluslararası konjonktürde; özellikle gelişmiş ekonomilerde likidite sorunu ortaya çıkıyor, buna bir de subprime krizi eklendi. Biz bunların hepsini dikkate alarak strateji belirliyoruz. Mevcut durum bu yatırımların duracağı anlamına gelmiyor ama yine de ona göre bir yöntem belirlemek gerekiyor. Özellikle krizden fazla etkilenmeyen piyasaların takip edilmesi gerekiyor. Biz zaten bunları takip etmiş ve bunlarla bağlantımızı kurmuştuk. -Yatırımın çeşitlenmesi çalışmaları çerçevesinde hangi sermaye gruplarına yöneliyorsunuz? Biz risk dağıtımı açısından Türkiye'nin çeşitli merkezlerden yatırım çekmesini tercih etmiştik. Türkiye'ye gelen doğrudan yabancı yatırımın yüzde 81'i Batı Avrupa'dan gelmiş. Buradan gelen rakamlar güzel ama biz toplam yatırım hacminin artmasını istiyoruz. Bunlar da; Kuzey Amerika, Körfez ülkeleri, Rusya Kazakistan ve Doğu Avrupa olabilir. Biz bu çalışmalarımızı 'subprime krizi olacak' düşüncesiyle değil, işin doğal süreci olarak hızlandırmıştık. -Teknoloji şirketlerinin yatırımları konusunda yeni gelişmeler olacak mı? Nortel gibi farklı şirketler var, bunlarla görüşüyoruz. 15 gün önce İsrail'deydik. 12 saat içinde 9 hi-tech şirketiyle görüştük. Bu şirketlerden üç tanesi Türkiye'ye yatırım kararı aldı. Bunlar sadece Türkiye için değil, burada üretip dünyaya satmak için yatırım yapacaklar. Bunun mühendislik servisleri Türkiye'den gidecek. -Disneyland'ın Ankara'ya çok büyük bir yatırım projesi vardı. Bununla da ilgilendiniz mi? Bu projeye doğrudan müdahil olmadık. Talep edilirse biz yardımcı oluruz, ancak şu ana kadar böyle bir durum olmadı. -Yatırımların önündeki engellerin kaldırılmasıyla ilgili mevzuat alanında sizin doğrudan bir girişiminiz oluyor mu? Türkiye'de bizim de dahil olduğumuz, çok faal çalışan bir Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu var. Çeşitli periyotlarda bir araya gelen bu kurulda çok pozitif çalışmalar yapılıyor. Önemli olan bu sürecin devamı. İstikrar sağlanabilmesi de önemli. Bir kanunun çıkıp da ortamı daha rahatlattığı takdirde bunların kısa vadede değişmemesi önemli. Yatırımcının güvenebilmesi lazım. Türkiye siyasi, ekonomik istikrarı ve güveni sağladı. Şimdi önemli olan hukuksal güveni de sağlayabilmek. Bu da yavaş yavaş oluşuyor. -Tanıtımda hangi yöntemleri kullanıyorsunuz? THY'de bütün uluslararası uçuşlarda bizim spotlarımız vardır. Türkiye'deki 5 yıldızlı otel zincirleriyle görüşüyoruz. Türkiye'ye her yıl gelen 20 milyon turistten kesin birkaç milyonu bizim hedef kitlemiz olabilir. Gelen turistlerin Türkiye'nin güzellikleri yanı sıra, ekonomik gücünü ve yatırım iklimini görsün istiyoruz. Onlarla da işbirliğine başlayacağız. 2007 yılında 65 tane büyük road show yaptık. Bunların bir kısmını biz organize ettik, bir kısmına da katıldık. Türkiye'de 20 ili ziyaret ettik. Bütün illerimizden veri topladık. Aynı zamanda, yerinde gidip görüyoruz. İllerde valiler, belediye başkanları ile görüşüyoruz, OSB, serbest bölgeleri görüyoruz. Oda, borsa başkanlarıyla görüşüyoruz. Sonra hepsinin katılımıyla beyin fırtınası yapıyoruz. Diyalog süreci başlatıyoruz. -İllere özel çalışmalar yapılıyor yani? Bizim ajansımızda her ilden sorumlu bir uzman arkadaşımız vardır. Bu arkadaşmız o ilden gelen talepleri toplayıp, veriyi uluslararası ağımıza gönderiyor. Bir il termal turizmde bir şey yapmak istiyorsa, bunu dünyadaki temsilciliklerimize, "Türkiye'de termal turizmde şu ilimize yatırım yapılabilir, şu imkanlar sunuluyor" diye duyuru yapılıyor. Bütün gittiğimiz ülkelerde büyükelçi ve ataşeliklerimizi ziyaret edip kendimizi tanıtıyoruz, yatırımları yönlendirmelerini istiyoruz. Yatırımcı geldiği zaman "bizimle irtibatlandırın" diyoruz. Şubat başında Japonya'ya gideceğiz, iki büyük bir seminerimiz var. Şubat'ın ikinci yarısı ABD'ye gidiyoruz. Chicago'da ICT'lere yöneldik, Detroit'te otomotiv yan sanayine yöneldik. Japonya'da otomotiv yan sanayine seminer vereceğiz. Bu semineri duyan Güney Kore'deki yatırımları yönlendiren devlet kuruluşu KOTRA da bizi Kore'ye çağırdı. Mart'ta bu ülkeye gideceğiz. Bu davetten önce onları biz Türkiye'ye getirdik. Türkiye'deki Koreli yatırımcıları gezdirdik, çok güzel bir diyalog oluştu. Yani kısa süre içinde ekip arkadaşlarımızla birlikte çok iş yaptık. Artık bu sene icraat yılı olacak ve daha çok yatırımcı gelecek. -İllerde neler gördünüz? Bizim hedefimiz şu, önce kendi potansiyelimizi iyi teşhis etmemiz lazım düşüncesiyle yola çıktık. Geçen sene bütün illerimizin valilerine mektup yazdık, veri tabanı elde etmek için sorular gönderdik. Neler var ve ne kadar var? Bunları sorduk. Bunu yaparken, DPT ve Hazine'nin çalışmalarından da yararlandık. Sivil toplum kuruluşlarından bilgi aldık. Bunlara cevap geldikten sonra illeri ziyaret ettik. Karşılıklı istişarelerde bulunduk. Yozgat'tan "Gerçekten bizimle ilgileniyorsunuz" diye şaşkın tepkiler aldık. Evet biz ilgileniyoruz, ne yapabiliriz? Bunu almaya çalışıyoruz, sayın vali ve işadamları büyük destek oldular. Biz bunu görüyoruz, siz ne düşünüyorsunuz diye sorduk. Harmanlama yaptık. Hedefimiz, doğru teşhis koymak, ondan sonra bu teşhisi dünya ile paylaşabilmek ki oraya uygun, dokusuna katma değer yaratabilecek yatırım getirebilmek. Bütün illerimizle ilgili raporlarımız var. İlk gittiğimiz bölge Güneydoğu Anadolu oldu. Birçok ile gittik. Büyük potansiyel var. Sadece GAP'ın tamamlanmasıyla beraber, gıdadan tutun da tarıma dayalı sanayi sektörlerinde, bilimsel yaklaşımla büyük bir potansiyel var ki, o bölgemize Avustralya, ABD, Körfez, İspanya, İtalya gibi ülkelerden büyük ilgi var. Burada büyük bir tarıma dayalı sanayi yatırımı olabilir. Potansiyeli onlarla beraber keşfettik. Zaten Sayın Başbakan da bölgeye özel önem veriyor. -Kuruluştan bu yana faaliyetlerinizi kısaca özetleyebilir misiniz? Ekim 2006 itibariyle takımımızı kurmaya başladık. Lokal takımı ve uluslararası temsilciler ağımızı 2007 yılı ilkbaharında bitirdik. Altyapımızı kurduk, CRM sistemi faaliyete geçti. Aslında reel faaliyetimize 2007'nin ikinci yarısında başladık diyebilirim. Ancak bu süreçte 'kurulumu henüz tamamlamadık' diye gelen talepleri de geri çevirmedik. Onlarla ilgilendik, yönlendirdik. Bir de Eylül itibarıyla uluslararası arenada tanıtımımız başladı. Ajansımızın uluslararası lansmanını Ekim 2007'de Londra'da 300 uluslararası yatırımcı huzurunda, sayın başbakanımız ile beraber gerçekleştirdik. -Bu süreçte acaba 'Hızlı gittik' dediğiniz oldu mu? Geceleri uyumak istemiyorum, zaman kaybettiğimi düşünüyorum. O kadar yapacak çok şey var ki, haftasonu il ziyaretleri ve eğitim çalışmaları yapıyoruz. Hafta içi burada çalışıyoruz. Bütün arkadaşlarımızın bilgi birikiminin yükselmesi için eğitime önem veriyoruz. Dünyanın ve Türkiye'nin en iyi üniversitelerinden arkadaşlarımızı buraya getirdik. Japonya, Almanya, ABD gibi dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan 11 arkadaşımızı Türkiye'ye getirdik ve 30 kişilik takımımızı oluşturduk. Bunlar kendi ülkelerinde kalabilirlerdi. Ancak Türkiye'yi tercih ettiler. Arkadaşlarımız, Türkiye'de bir hareket ve değişimi gördüler. 'Bu değişime ben de katkıda bulunabilirsem' düşüncesiyle gelip uluslararası tecrübelerini bize kattılar. Hızımızı yeterli görmüyorum, yapacak çok şeyimiz var. İddialı hedefler ama bugüne kadar tutturduk, daha da tutturacağız. İddialı hedefler koymazsanız olmaz. İrlanda, yatırım ajansını 1958, İsviçre ise 1968'de kurmuş, biz 2006'nın sonunda kurduk. Yapacağımız çok şey var ama artık zararın neresinden dönersek kardır. Artık bunları bırakın yakalamak, geçmek zorundayız. -Türkiye neleri daha iyi yapabilir? Biz dünya liginde oynarken, altyapıda üçüncü lig konularına takılabiliyoruz. Gerçekten biz dünya liginde oynuyoruz. Hedef profesyonelleştirmek. Bu iyi değilse bunu daha iyi nasıl yapılabilir anlayışını sergilememiz lazım. Işıkları görüyorum ve çok ümitliyim, çok güzel şeyler yapılıyor ve yapılacak ülkemizde. Ödülü takımımızla beraber hak ettik -DÜNYA Büyük Jürisi, kurumun faaliyetlerini inceleyip size Yılın Bürokratı ödülü verilmesini kararlaştırdı. Ödül hakkında neler düşünüyorsunuz? Bu iş takım meselesi. Buradaki çok değerli arkadaşlarım olmazsa ben bir şey yapamam. Çok güzel bir takım oluşturduk. Kimlerle çalışılması gerekiyorsa çalışıyoruz. Çok pozitif bir geri dönüş aldık. Buranın Türkiye için çok önemli kurum olduğunu, devlet ve özel sektör dahil herkes algıladı. Yılın bürokratı ödülünü takım olarak aldığımıza inanıyorum, kişiler önemli değil. Önemli olan neticeye ulaşmak, neticeye ulaşmak için de takımın sağlam olması gerekiyor. Ben takımıma teşekkür ediyorum. Bu bir vizyon meselesi ve Sayın Başbakanımız bunu gördü ve böyle bir işin yapılmasına karar verdi. Start vermek çok önemlidir. Dünya devi Nortel mühendislik hizmeti ihraç ediyor -Son dönemlerde çok büyük şirketlerin hizmetlerle ilgili yatırımlarını gelişmekte olan ülkelere kaydırdığını gözlemliyoruz. Türkiye bu yatırım pastasından pay alabiliyor mu? Hizmet ihracı bizim de çok önem verdiğimiz bir konu. Hizmet deyince, teknoloji olabilir, başka hizmet olabilir. Türkiye'de bunun çok güzel örnekleri var. En sonuncusu da Nortel. Nortel, Türkiye'den mühendislik hizmetleri ihraç ediyor. Mühendis sayılarını 200'den 800'e çıkardılar. Bütün Avrupa ve Kuzey Amerika'ya mühendislik hizmetleri Türk mühendisler tarafından veriliyor. Düşünün, dünyanın dev telekom şirketlerinden bir tanesi olan Nortel, Türkiye'ye geliyor, dünyanın herhangi bir yerinde problem yaşandığında, mükemmeliyet merkezi olarak faaliyet gösteren birimden mühendislereimiz 24 saat onları yönlendiriyor. Sonra bu hizmetler faturalandırılıyor. Bu konu nitelikli hizmet ihracının en güzel örneklerinden bir tanesidir. Yabancılar için 58 milyon cep sahibi çok önemli -Lisan bilen eleman konusunda sıkıntı hissediyor musunuz? Lisan bütün dünyada çok önemli. Artık İngilizce'yi yabancı lisan olarak saymamamız lazım. O olmazsa olmaz. Buna ilave olarak Çince, Rusça, Arapça çok iyi. Bunların da öğrenilmesi lazım. İngilizceyi herkes biliyor, bizim farklı olmamız lazım. Genç, iyi eğitimli ve sofistike nüfus çok önemli. Mesela Türkiye'de son 4 senede GSM kullanıcıları 15 milyondan 58 milyona çıktı. GSM deyip geçmeyin. GSM, internet kullanımı gibi veriler yabancı yatırımcı açısından çok önemli. Yabancılar bir ülkeye gitmeden bu tür değerleri analiz ediyorlar. Genç ise çok daha rahat internete girip, GSM'nin bütün fonksiyonlarını iyi kullanıyor. 'Çok daha rahat eğitebilir' düşüncesi var. Türkiye'nin çehresi değişiyor. Buna inanmamız lazım. Buna biz inanmazsak kimse inanmaz. Bunun hareket ve kıpırdanmalarını görüyoruz. Sağlık turizmi ile Avrupa'nın yaşlı toplumunu çekebiliriz -Sürekli Türkiye'de turizmin çeşitlendirilmesine ihtiyaç olduğu söylenir. Siz bu konuda kurumsal bir çalışma yapıyor musunuz? Evet, biz Türkiye'de alternatif turizm imkanlarının geliştirilmesi konusu üzerinde duruyoruz. Bunların başında sağlık turizmi geliyor. Hemen yanı başımızdaki Avrupa ülkelerinde toplum giderek yaşlanıyor. Bu insanlara sağlık hizmeti verilmesi gerekiyor. Bunların, termal merkeze, fizyoterapi merkezlerine, rahat edebilecekleri merkezlere ihtiyacı var. Bu konuda eğer Hindistan ABD ile ilişki kurabiliyorsa, ben yanı başımdaki 2-3 saat uçuş süresi olan Avrupa ile rahatlıkla kurabilirim. Bunlar stratejik eksenler. Bu tarz hizmetler için çok büyük yatırım yapmamıza, büyük makine getirmemize gerek yok. Ayrıca Türkiye'de başta dağlarımız olmak üzere çok güzel deniz dışı alternatif turizm alanları mevcut. Ben Karadeniz'de incelemelerde bulundum, dağları gezdim, kendimi İsviçre'de zannettim. Bu yatırımlar konusunda dünyada profesyonel olarak çalışan kurumlar var. Şubat ayında İsviçre'nin en büyük kayak merkezini kuran grubu Türkiye'ye getiriyoruz ve başta Karadeniz olmak üzere alternatif turizm yatırım alanlarını gezdireceğiz. Bu grup şimdi İsviçre'de 3 milyar dolarlık bir projeyi yürütüyor. Microsoft en büyük operasyonu Türkiye'den yönetiyor -Türkiye'yi yurtdışında nasıl tanıtıyorsunuz? Bildiğimiz kadarıyla özel reklam kampanyaları düzenliyorsunuz... Biz uluslararası bir kampanya başlattık. Dünyanın 90 ülkesinde yayımlandı. The Economist başta olmak üzere 45 dergide ve Pravda, Le Figaro, Financial Times gibi 40 günlük gazetede yayımlandı. Bu ilanlarda Türkiye'nin yatırım ortamını ilginç bir dille anlattık. Bu ilanları verirken Türkiye'deki başarılı yatırımları olan şirketleri arayıp, "Yatırım yaptınız, güzel teşekkür ederiz, ancak bazılarını biz bile bilmiyoruz. Dünya hiç bilmiyor, bunu bizimle birlikte paylaşın" dedik. Ancak bu mesajları verirken, "Türkiye çok iyi" demek istemiyoruz. Zaten gerek biz gerekse dünya Türkiye'nin çok iyi olduğunu biliyor. Ayrıca benzer reklamları dünyanın önemli TV kanallarında da yayımladık. Bir de Türkçe, İtalyanca, Arapça, Rusça, Fransızca, Çince, Japonca, İngilizce, Almanca ve İspanyolca yatırım rehberleri hazırladık. Web sayfamızda bu dillerin tamamıyla yayın yapıyoruz. Microsoft Corp'un Seatle'daki merkezinden sonra, dünyada en büyük operasyonunu Türkiye'den yönettiğini ben de bilmiyordum, yeni öğrendim. Türkiye'den 79 ülkeyi yönetiyorlar. İlanlarımızda Microsoft'un 3 numaralı kişisi, niye Türkiye'ye geldiklerini anlatıyor. İnsanlar Financial Times'ı açtıklarında karşılarında "Türkiye Microsoft'u seviyor, Microsoft Türkiye'yi seviyor" ilanını görüyor ve altında da az önceki söylediğim açıklamaları okuyor. Bu çok sık rastlanan bir durum değil. Her yıl Malta kadar üniversite mezunu veriyoruz -Uluslararası toplantılarda hiç rakiplerimizle karşılaşıyor musunuz? Geçen aylarda bir konferansa katılmıştım Malta temsilcileri de vardı. Kendilerini tanıtırken, 400 bin eğitimli nüfuslu bir ülkeden bahsetti. Ondan sonra söz aldım, "Malta'ya teşekkür ediyorum, çok iyi sunum yaptı" dedim ve Türkiye'yi anlattım. "Biz de her sene bir Malta kadar üniversite mezunu veriyoruz" dedim. Herkes güldü, mesaj bu kadar açık. Türkiye kadar güçlü bir ülke ve bütün bu potansiyele sahip ülke bölgede artık kalmadı. Bunun dünyaya anlatıyoruz. KTÜ'de 250 gözün parlaması bana yetti -Aradan geçen kısa sürede pişman olduğunuz şeyler var mı? Birkaç büyük projemiz var, birkaç hafta içinde bitireceğimiz. Keşke bir yıl içinde bitirebilseydik diyorum bazen. Bir yıl içinde bitiremediğimiz için biraz pişmanım. Bazı şeyler var ki sadece yaptığımız bir tek işin bile her şeye, bu kadar verdiğimiz emeğe, değebileceğini düşünüyorum. Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde 250 öğrenciye sunum yaptım. Yatırım ortamı, uluslararası arena ve Türkiye'nin bu konuda ne yaptığını anlattım. Oradaki 250 gözün parlaması bana yetti.