'Yüksek kazanç umuduyla dolandırıcıların ağına düşmeyin'
Kanal İstanbul'un yerinin henüz netleşmemesine karşın dolandırıcıların şimdiden kanal manzaralı ev sattığını söyleyen TÜSODER Emlak Komisyonu Başkanı Kolçak, emin olunmadan yatırım yapılmaması gerektiğini söyledi.
Tüketici dernekleri ve hukukçular, yatırımcıların büyük projelerden kazanç sağlama hayalinden istifade etmeye çalışan fırsatçılar olduğunu belirterek, vatandaşların, bunlara karşı uyanık olmasını, mega projeler konusunda ilgili kamu otoritelerinden bilgi edinmesini istedi.
Tüketici Sorunları Derneği (TÜSODER) Emlak Komisyonu Başkanı Hatice Kolçak yaptığı açıklamada, büyük projelerin ismi duyulduğu anda daha henüz ortada bir şey yokken arsa ve konut fiyatlarının ciddi oranlarda artmaya başladığını söyledi.
Henüz proje başlamadan "fısıltı gazetesinin" çalıştığını ve insanların aklında "Bölgeden ne kadar erken arsa veya ev alırsam daha çok kazanırım" düşüncesinin hakim olduğunu dile getiren Kolçak, büyük yatırımcıların bu gibi durumda profesyonellerle çalıştığını vurguladı.
Kolçak, "Küçük yatırımcılar bu gibi durumlarda büyük kazanç hayaliyle genellikle duyumlar üzerinden, araştırmadan, birilerinin yönlendirmesi ile yatırım yapma girişiminde bulunuyor ve olmadık hatalar yapıyor. Fırsatçıların, dolandırıcıların ağına düşebiliyorlar." dedi.
Son dönemde 1915 Çanakkale Köprüsü'nün yapımına başlandığını anımsatan Kolçak, "Şu anda Kanal İstanbul'a ilişkin çeşitli güzergahlar konuşuluyor. Çanakkale Köprüsü de konuşulmuştu. Bu gibi durumlarda küçük yatırımcının yapılacak veya yapılma ihtimali olan büyük projelerden kazanç sağlama hayalinden istifade etmeye çalışan fırsatçılar ortaya çıkıyor. Bunlara karşı uyanık olunmalı" diye konuştu.
'İyi araştırılmalı, profesyonellerden yardım alınmalı'
Kolçak, gayrimenkul yatırımı yaparken profesyonellerden yardım alınması ve çok iyi araştırılması gerektiğinin altını çizerek, şu ifadeleri kullandı:
"Fırsatçılar tarım arazilerini imarı varmış gibi ya da kısa sürede imara açılacakmış gibi hisselere bölerek satabiliyorlar. Örneğin 50 dönüm bir tarım arazisi bölünerek, hisselendirilerek yüzlerce kişiye satılabiliyor. Böyle bir yerden tarım arazisi alan tüketici bilmelidir ki yeri tam olarak belli olmayan çok hisseli bir yer almaktadır. Üstelik ucuz gibi görünen ama gerçek fiyatından çok daha pahalı bir yer almaktadır. Küçük yatırımcı çeşitli kanallarla kendilerine ulaşan reklamlara karşı bu konuda bilinçli hareket etmelidir. Aksi takdirde yüksek kar hayali hüsranla sonlanabilir."
'Güzergahı belli olmadan 'kanal' manzaralı evler satıldı'
Kolçak, ilk kez 6 yıl önce gündeme gelen, çılgın proje diye bilinen Kanal İstanbul'un öngörülen güzergahının bugüne kadar birkaç defa değiştiğini belirterek, o gün tahmin edilen bölgeden arsa ve ev satın alıp kar sağlamayı düşünenlerin çoğunun sonradan hüsrana uğradığını söyledi.
Güzergahın henüz netleşmediğini yineleyen Kolçak, ortada daha bir şey yokken sanki netleşen bir kanal güzergahı varmış gibi alım satımlar yapıldığını anlattı.
Kolçak, "Kanal manzaralı evler satıldı. Kanala 300 metrede her arsa, arazi el değiştirdi. Fiyatları tavan yaptı hatta ikinci defa el değiştirdi. Bu işi fırsata çevirenler halen var ve hep olacak. Küçük yatırımcı dikkatli hareket ederek kendini mağdur edecek yatırımlara karşı korumalıdır." dedi.
'Kamulaştırılacak araziler yüksek bedelle satılabiliyor'
Gayrimenkul Hukuku Uzmanı, avukat Ecem Gedikkaya, büyük projelerin yapıldığı veya yapılacağı bölgelerde çok ciddi bir söylenti başladığını belirterek, "Bu gibi zamanlarda insanlar 1'e 5, 1'e 10 kat kar vaadiyle yatırıma yönlendirilebiliyor fırsatçılar tarafından." dedi.
Özellikle kamulaştırılacak arazilerin ve bu bölgelerdeki gayrimenkullerin gerçek değerinin üzerinde fiyatla ve yüksek gelir vaadiyle yatırımcılara satılabildiğini anlatan Gedikkaya, şöyle devam etti:
"Daha önce Silivri, Çatalca ve Arnavutköy'de Hazine taşınmazları, işgal edenler tarafından usulsüzce ve muhtarlık mührüyle mühürlenmek suretiyle üçüncü şahıslara satılmış veya kiralanmıştı. Hatta o dönem İstanbul Valiliği uyarı bile yayınlamıştı. Şimdi de Çanakkale Köprüsü güzergahında veya Kanal İstanbul'un yapılacağı iddia edilen farklı güzergahlarda böyle şeyler az da olsa duyuyoruz.
Hazine'ye ait taşınmazlar defterdarlıklarca yönetilmektedir. Dolayısıyla, mahalle muhtarlarının sözleşme yapma yetkisi olmadığı gibi, muhtarlık mührünün kullanılması da hukuken uygun değildir. Bu gibi zamanlarda arazilerin Hazine'ye ait olup olmadığı, yatırım yapılacak bölgenin kamulaştırılıp kamulaştırılmayacağı iyi araştırılmalı."
'Bakanlık, imar ve tapu müdürlüklerinden sorgulanmalı'
Gedikkaya, taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olmasının resmi şekilde düzenlenmesine bağlı olduğunu belirterek, taşınmaz satışlarının ilgili tapu müdürlüklerinde, tapu müdürü veya yetkilisi huzurunda yapılması gerektiğini vurguladı.
Hazine taşınmazlarını satın almak isteyenlerin mutlaka il defterdarlığına başvurması gerektiğini vurgulayan Gedikkaya, yatırımcının Hazine'ye ait arazide işgalci konumuna düşebileceğini söyledi.
Gedikkaya, "Hazine dışında özel mülkiyete ait olan yerlerle ilgili de vatandaşların alım satım işleminden önce mutlaka ilgili tapu müdürlüklerinde gerekli araştırmaları yapması ve devir işlemlerinde dikkatli olmaları gerekmektedir. Dev ve mega projelerin yapıldığı alanlarda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve belediyelerin imar müdürlüklerinden bilgi edinmeleri yararlı olacaktır." diye konuştu.