"Zaman sermayenizi iyi kullanın"
Yeniden yapılandırma sürecini yoğun bakıma benzeten KPMG Türkiye Yeniden Yapılandırma ve Refinansman Bölümü Lideri Orhan Turan, finansal yapılandırmanın doğru bir operasyonel yapılandırma ile harmanlanması gerektiğini söyledi.
ECE CEYHUN
KPMG Türkiye Yeniden Yapılandırma ve Refinansman Bölümü Lideri Orhan Turan, yeniden yapılandırmayı düşünen şirketlere, “Yapılandırmalarda şirketin varlığına en büyük zararı, kötü kullanılan zaman verir. Şirketlerin en büyük sermayesi zamandır. Sermayenizi kaybettiğinizde ortak bulabilirsiniz ama zamanı kaybettiğinizde geriye alamazsınız” dedi.
Uluslararası danışmanlık firması KPMG, hukuksal alt yapının oluşması ile birlikte Türkiye’de yeniden yapılandırmalar için ayrı bir birim kurdu. KPMG Türkiye Yeniden Yapılandırma ve Refinansman Bölüm Lideri Orhan Turan, bir yanda kurulan birim hakkında bilgi verdi, diğer yandan yeniden yapılandırmayı düşünen şirketlere tavsiyelerini paylaştı. Turan, yeniden yapılandırmayı düşünen şirketler için en büyük sermayenin ‘zaman’ olduğu vurgusunu yaparken, Türkiye Bankalar Birliği tarafından oluşturulan yeni çevrenin de bu noktayı merkeze aldığını anlattı. Orhan Turan, şunları anlattı:
YENİDEN YAPILANDIRMA BİRİMİ KURDUK: Türkiye’de piyasa yeni düzenleniyor ama KPMG dünyada yeniden yapılandırmalar konusunda çok aktif bir şirket. Sene başında bir birim kurduk. Alacaklı tarafı da borçlu tarafı da temsil edebiliriz. Her yeniden yapılandırma bir diğerinden farklıdır. Çünkü şirketlerin ihtiyacı farklıdır. Hedefe rakamsal büyüklükler koymadık. Daha spesifik hedeflerimiz var. Tarafsız ve objektif bir rol oynamak istiyoruz. Biz hem alacaklının hem borçlunun objektifliğinden ve uzmanlığından emin olacağı kurum rolümüzü sürdürmek istiyoruz. Biz katma değer yaratabileceğimiz noktayı da erken dönem yapılandırmalarda görüyoruz. Henüz daha alacaklılarıyla arasında hukuki bir sorun yaşamamış iyileştirme amaçlı yapılandırma talep eden şirketlerde daha fazla uzmanlığımızı gösterebileceğimizi düşünüyoruz.
ŞİRKETE ‘DÖNÜŞÜM’ PROJESİ HAZIRLIYORUZ: Türkiye’de artık yeniden yapılandırma ile ilgili bir sistematik oluşuyor. Yeniden yapılandırma aslında basit haliyle normalde işleri yolunda gitmeyen daha çok finansal sorunlar yaşayan şirketlerin rehabilite edilerek ekonomiye yeniden kazandırılmasıdır. Kamuoyunda finansal borçların yeniden yapılandırılması anlaşılsa da yapılandırma aslında bütüncül bir süreçtir ve aslında bir şirketin baştan aşağı yenilenmesidir. İşin içinde hukuk da vardır sektör dinamikleri de finansal gelir-giderler de. Biz şirketlere bir dönüşüm modeli tasarlıyoruz. Dönüşüm modelinde hem operasyonel iyileştirmeler hem yapısal düzenlemeler, hem finansal çözümlerle ilgili bir taslak proje ortaya çıkartıyoruz.
YENİDEN YAPILANDIRMAYI ‘ALET KUTUSU’ OLARAK GÖRÜN: Bir şirket hiçbir zaman sadece finansal sorun yaşamaz. Muhakkak işin kendisi ile ilgili bir problem de vardır. Bu problem akut olabilir ve hemen de tedavi edilebilir. Ancak işin yüzde 90’ında sorunların kronikleştiğini görürüz ki bu daha çok yönetim sorunudur. Şirket ortak ve yöneticilerinin sorunu doğru adresleyip çözüm önerilerini de ele alması gerekir. Yönetim sorunu görüyorsak yeniden yapılanma sürecinde bunları da yapmak lazım. Yeniden yapılandırmanın bir vade ötelemesi olmadığını iyi anlamak gerekiyor. Bu bir alet kutusu. Borç vadelerinin ötelenmesi ya da yeniden düzenlemesi sadece bir alet. Bazen varlıklarını azaltmak, iştirak satışı istemek, bazı yatırımların terk edilmesi ya da aksine büyütmek de gerekebilir. Finansal yeniden yapılandırmaya giren bir şirketin iş yapma biçiminde de değişikliklere hazır olması gerekir. Her şirketin hikayesi farklıdır. Herkes için farklı araçlar kullanılacak.
BU BİR YOĞUN BAKIM SÜRECİ: Yapılandırma için başvuran şirketlerin yapılandırma sonrasında da izlenmeye devam etmesi ve belli bir aşamadan sonra taburcu edilebilmesi gerekiyor. Yapılan bir yoğun bakım süreci. Siz bir şirketin nakit akımını yeniden dizayn ediyorsunuz sermaye yapısı ile ilgili bir takım kararlar alıyorsunuz bütün bunların sonunda şirket belli bir dönem yoğun bakım sürecinden izleme sürecine geçiliyor. Bu izleme dönemini de çok aktif bir şekilde devam etmeniz gerekiyor. Şirketin ayakları üzerinde durabileceğini gördüğünüz yerde taburcu edebilmeniz gerekiyor. Finansal yapılandırma tek başına hiçbir şeydir. Ancak doğru bir operasyonel yapılandırma ile harmanlanmalı. Şirketin iş yapış biçimini değiştirmediği sürece finansal yapılandırma tek başına hiçbir şeydir. Şirketin kendini sil baştan yeniden yaratması gerekiyor. Finansal yapılandırma bunun önemli bir bölümü ama operasyonel yapılandırma ile kol kola gitmeli.
ÖNÜNÜZDEKİ 6 AYI GÖREMİYORSANIZ FYY YAPIN: Reel sektörün üretim gücünü korumak istiyoruz. Üretim gücünün kaybolmasını engellemek istiyoruz. Kaybedilen her şirket potansiyel büyümeden kayıptır. Bankalarımızın aktif kalitesi de diğer taraftır. Finansal sorun yaşayanlar uzun süre sorun yaşadıklarını fark edemiyorlar. Sorunu çözmek için büyümeyi seçiyorlar. Bu sarmal sorun yönetilemez hale gelene kadar sürüyor. Bir şirket önümüzdeki 6 aylık süreçte herhangi bir ödemesini yerine getirme noktasında endişe duyuyorsa yapılandırmaya ihtiyacı vardır. 6 ay öngörülebilir bir süre olmalı.
ALACAKLILAR ‘İYİ PLAN’ BEKLER: Bir şirket belli bir dönem yoğun bakımda kalacaklarını kabul etmeli. Alacaklılarınız sizden önce plan duymak ister. Ön hazırlığını doğru yapan şirketler FYY çok iyi koşullar alır. 3 yıl yoğun bakımdır. Bir yapılandırma 8-10 yıla kadar gidebilir. Bu hazırlık safhası çok önemli. 8-10 yıla gidebilir. Operasyonel yapılandırma 3 yıldır ve nereye gideceğini gösterir. Şirketlerin iyi hazırlanması ve planlı olması lazım. En fazla erozyon temerrüt yaşanmadan önceki dönemdir. Tasarruf yapmak için istihdamı küçültüyor, varlık satıyor, ortak arayışına giriyor. Yapılmalı ama bu bir plan dahilinde olmalı.
ŞİRKET YAŞAYABİLİR Mİ? YAŞAYAMAZ MI? Sermaye kaybında ortak bulabilirsiniz ama zamanı kaybetmemelisiniz. Bankalar Birliği öncülüğünde yapılan yeniden yapılandırma programında da alacaklıları tek tek ikna etmek gerekmiyor. Belli bir çoğunluğun kabulü geçerli oluyor. Müzakere süreçleri çok daha hızlandırılmış olacak. Bu protokol içine çok önemli bir madde de konuldu. O da borcu 100 milyon TL’nin üzerinde olan şirketler için muhakkak ki uzman bir kuruluştan tarafsız bir görüş istenecek. Bu görüş aslında bir soruya yanıt aramakla başlıyor. Bu şirket yaşayabilir mi? Yaşayamaz mı? Bir şirketi yaşatmak ekonomi için ne kadar gereklilikse aslında yaşayamaz durumdaki bir şirketi de yapılandırmamak gerekir. Onlar içinde başka bir süreç var kontrollü tasfiye dediğimiz bir süreç. Bazı şirketlerin de kontrollü tasfiye edilmesi gerekir. Bizim gibi kuruluşlar bu çalışmayı yapıp alacaklının önüne koyacak. Hızın artması daha çok şirketin daha erken evrede yapılandırılıyor olması demek olacak.
Yeniden yapılanmada kurallar şartlara göre yenilenmeli
Dünya üzerinde mevcut yeniden yapılandırma sistemlerinin kendini de sürekli yenilediğine de işaret eden Orhan Turan, “Bu çalışmaların odağında sürdürülebilir finansal yapıya kavuşmak vardır. Bizim bu süreçleri de tekrar tekrar analiz etmemiz gerekiyor. İspanya’da 2004’te ilk defa düzenleme getiriliyor. 2008’de kriz vurunca 2015’e kadar 9’u majör olmak üzere çok fazla değişiklik yapılıyor. İhtiyaçlar değiştikçe yenileme geliyor. Neyi ölçerseniz onu geliştirirsiniz. Bütün yapılandırma planının veri tutan bir yapısı da olmalı” açıklamasını da yaptı.