Zeytinin 'karasuyu'nun önce adı değiştirilecek sonra enerji sağlayacak

Zeytinin 'karasuyu'nun önce adı değiştirilecek sonra enerji sağlayacak

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İZMİR - Türkiye'de kurulan ilk tarımsal ürün konseyi olan Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK), zeytin karasu sorununa ortak çözüm yolu bulmak için harekete geçti. Sektör temsilcileriyle biraraya gelerek soruna çözüm arayan konsey, ilk olarak karasu ismini değiştirmek istiyor. UZZK Başkanı Mustafa Tan, sözkonusu suyun zeytinin vejetasyon suyu olduğunu, karasu gibi ürkütücü ifadeyi ortadan kaldırmak istediklerini söyledi. Müteşebbislere çağrıda bulunan Tan, zeytin suyunun hayvan yemi, enerji, katı yakıt olarak değerlendirebileceğini ifade etti. Sektör temsilcileriyle biraraya gelerek, sorunları ve çözüm önerilerini ortaya koyan toplantılar düzenlediklerini belirten Tan, "Bu toplantıları tüm Türkiye'deki zeytin üreticilerinin görüşlerini alacak şekilde genişleteceğiz. Arama konferansları şeklinde herkesin sorunlarını ve çözüm önerilerini dinleyip ortak bir çözüm yolu bulacağız. UZZK olarak ülke şartlarına uygun, aceleye gitmeden bir ortak yol bulmak istiyoruz. Yeni kurulan bir konseyiz ancak bu sorun hep gündemimizde var" dedi. İlk olarak karasuya başka bir isim vererek çalışmalara başlayacaklarını vurgulayan Tan, karasu denilen şeyin zeytinin kendi suyu olduğunu ifade ederek şunları söyledi: "Bu konuda çok büyük bilgi kirliliği ve bilgi noksanlığı var. Dünya buna zeytinin vejetasyon suyu diyor. Biz de ise karasu denilerek kötü bir şey olarak algılanıyor. Bu zeytinin suyu, öcü değildir. Bu suyun doğada nasıl kullanılabileceği üzerinde çalışmalar yapacağız. İspanya, İtalya, Yunanistan'da nasıl değerlendirildiği konusunda incelemeler yapıyoruz. Onlardaki en iyi modelin ne olduğuna karar vereceğiz." Bu konuda zeytin üreticileri kadar yerel yönetimlere de büyük görevler düştüğünü vurgulayan Tan, "Karasuyun organik gübre, enerji, hayvan yemi olarak değerlendirilmesine yönelik birçok çalışma var. UZZK olarak Türkiye'deki müteşebbisleri bu suyu değerlendirmeye davet ediyorum. Bu suyu baş belası olarak görüp nereye atarız yerine, en iyi şekilde ekonomiye nasıl kazandıracağımız üzerinde durmalıyız" görüşünü dile getirdi. Sektörün 1984 yılından bu yana makine yatırımı yaptığına dikkat çeken Tan, şöyle devam etti: "O zaman problem olmayan bir konu şimdi birden bire problem haline geldi. Sanayicilerde panik başladı. Ürkütücü bir şekilde cezalandırma yerine bu konuyu elbirliği ile çözüm yoluna gitmeliyiz. Bunun için bir yönetmelik ya da kanun çıkarmak gerekiyorsa bununla ilgili girişimlerimiz de olacak. Sektör sahipsiz değil. Zeytin sıkma tekniklerinde bir değişikliğe gidilebilir, belki bu soruna kökten çözüm olabilir. Bu ekolojik sisteme dönüşte maliyet artabilir. Bu maliyet artışlarını da AB projeleri, kırsal kalkınma projeleri gibi projelerle karşılayabiliriz."