Alacakaranlık kuşağında büyüyeceğiz

Ekonomistlere göre 2013 yılı da kolay olmayacak. Dış dengeler işi zorlarken Merkez Bankası da aksiyon planını yıl ortasında değiştirmek zorunda kalabilecek.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME


Ece CEYHUN

İSTANBUL - Morgan Stanley Türkiye-Orta Doğu ve Afrika Başekonomisti Dr. Tevfik Aksoy dünya ekonomilerinin 2012 yılını gelişmekte olan ülkelerin desteği ile yüzde 3.1 büyüme ile bitirmesini, 2013 yılında ise yine 3.1 büyümesini öngördü. Aksoy, son 30-40 yılın büyüme rakamları incelendiğinde yüzde 2.5'in resesyon yüzde 3.7'nin büyüme anlamına geldiğine de işaret ederek yüzde 3.1'lik büyüme beklentisini alacakaranlık kuşağı büyümesi olarak nitelendirdi.

Aksoy ayrıca Türkiye açısından da yüzde 4 büyüme beklediğini kaydederek gelecek yıl yapılacak seçimlerle ilgili "AKP'nin seçim kazanmak için bütçeyi dağıtmasına gerek olduğunu düşünmüyorum. Ama yüzde 50 değil yüzde 65 oy ile gelmek isterse işi bozabilir" dedi. 

Yapı Kredi Portföy'ün ana sponsorluğunda düzenlenen "2013 Makroekonomik Beklentiler Paneli"nin üçüncüsü önceki akşam yapıldı. Yapı Kredi Portföy Genel Müdürü Gülsevin Yılmaz ve CFA Society of Istanbul Başkanı Eralp Denktaş'ın açılış konuşmalarını yaptığı panelde, 2013'te Türkiye'yi bekleyen ekonomik gelişmeler ve olası riskler ele alındı.

"2013 Makroekonomik Beklentiler Paneli"nde,  Global Source Partners Türkiye Danışmanı Dr. Murat Üçer, Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Refet Gürkaynak ve Morgan Stanley Türkiye-Orta Doğu ve Afrika Başekonomisti Dr. Tevfik Aksoy konuştu. 

Tevfik Aksoy, özetle "2013 yılının global büyüme açısından alacakaranlık kuşağında, yani orta vadeli büyüme ile global resesyonu birbirinden ayıran bölgede olmasını bekliyoruz. Global açıdan yavaş toparlanmanın gerçekleşmesi ve özellikle Avrupa'da mali ve yönetimsel hataların olmaması varsayımı ile Türkiye'ye karşı risk algısı şu anki seviyeleri koruyabilir. Bu durumda Türkiye'de de 2013 için hedeflenen büyüme hızına kolayca erişilebilir. Bu büyümenin daha ziyade iç talep ağırlıklı olmasını bekliyoruz ve bu koşullarda enflasyonun yatay seyri için para politikasının temkinli, mali politikanın da en azından plan dahilinde performans göstermesi gerekecektir" değerlendirmesinde bulundu.

Aksoy ayrıca Merkez Bankası'nın global ortamı bir yere kadar kullanmasını ve işler düşündüğünün tersine giderse toparlayıcı aksiyonlar almasını beklediğini anlattı. Aksoy, cari açıkta bir sorun yaşanmayacağını ama dünyadaki gelişmelerin de önemine değinerek risk iştahının önemine değindi. Aksoy, 2012 ile 2013'te makro ekonomik rakamlar birbiriyle aynı görünse de gelecek yılın daha zor bir yıl olmasını bekliyor.

'n' kadar parasal genişleme olur

Global Source Partners Türkiye Danışmanı Dr. Murat Üçer ise 2012'nin piyasalar açısından beklenenden daha iyi bir yıl olduğun ECB Başkanı Draghi ile Fed Başkanı Bernanke'nin çok kuvvetli hamleler yapmasının çok önemli olduğuna işaret etti. Üçer, şimdiye kadar verilen parasal desteklerin 'n' sayıda çoğaltılabileceğini ifade ederek "Likidite bol ama global ortam hassas. Merkez bankaları hep oyunun içinde. Draghi'nin de Bernanke'nin de gözü kara" dedi.

Üçer, Türkiye'nin yüzde 10'lar ekonomisinden daha dengeli bir ortama geldiğini ve kendisinin bazı ekonomistlerin tersine bunu Merkez Bankası'nın değil global ortamın getirdiği şartlarla oluştuğunu düşünen Üçer, "2008-2009'da çakıldık. 2011-2012'de sıçradık. 2012'de dengeye indik. 2013 çok ilginç bir yıl olacak" diye konuştu. Üçer'de Merkez Bankası'nın yılın gidişatına göre ara hedeflerinde değişiklik yapabileceğini öngörüyor.


Ekonomist olarak MB'ye bayılıyorum vatandaş olarak illet oluyorum

Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Refet Gürkaynak, "Merkez Bankası'nın son 2 yıldır yaptığı işe profesyonel olarak bayılıyorum ama vatandaş olarak illet oluyorum" dedi. Merkez Bankası'nın eskiden tek işinin fiyat istikrarı olduğunu ama artık finansal istikrar çatısı altında bir çok değişkeni gözetmek zorunda kaldığını ve her işin Merkez Bankası'nın üzerine yığıldığını vurgulayan Gürkaynak, "Merkez Bankası bütün iktisat politikalarını üstünde toplar hale geldi" diye konuştu.

Gürkaynak, Merkez Bankası'nın bir dizi önlem aldığını ama kredilerde yavaşlamanın BDDK kararından sonra geldiğine de dikkat çekerek çok cephede iş yapan MB'nin bu kadar çok değişkeni kontrol altında tutması isteniyorsa o zaman BDDK'nın elindeki tüm ve Maliye'nin elindeki bazı araçlara da sahip olması gerektiğine işaret etti.

Gürkaynak, "Merkez Bankası işini yapmayan herkesin işine koşturuyor. Sorunlu olan iş, MB'ye devrediliyor" şeklinde konuştu. Gürkaynak ayrıca Türkiye'nin Kanada modelini örnek alması gerektiğini ve işler iyi giderken kendi kendi endişe ederek olası risklere karşı gardını alması gerektiğini anlattı.