Deloitte:Türkiye'de büyüme bu yıl yüzde 3'lerde kalacak
Deloitte Türkiye, petrol fiyatındaki sert düşüşün bu yıl makro dengeleri olumlu etkileyeceği beklentisine rağmen, risk unsurlarının etkisiyle 2015'in Türkiye için dalgalı bir yıl olacağını, büyümenin de potansiyelin altında kalacağını öngördü.
Deloitte Türkiye'nin "2014 Ekonomik Görünüm" raporunda, büyümenin geçen yıl yüzde 2.5-3 aralığında beklendiği belirtilerek, bu yıl da yüzde 3 civarında kalacağı tahmin ediliyor.
Orta Vadeli Program'da (OVP) büyüme tahmini 2014 için yüzde 3.3, 2015 için yüzde 4 seviyesinde bulunuyor. Raporda global tarafta düşük büyüme ortamı, deflasyon korkusu, Fed'den bu yıl beklenen sıkılaştırma adımlarının Türkiye ve benzer ülkelere sermaye akımlarında görece bir azalmaya yol açma ihtimali, Avrupa merkezli siyasi gelişmeler ve Rusya krizinin yanı sıra, içeride çözüm süreci, Haziran genel seçimleri ve jeopolitik riskler, risk algısını etkileyen faktörler olarak belirtiliyor.
Seçimlerin ardından siyasi atmosferin yatışması, hükümetin yeni reform tedbirleri açıklama gayreti ve petrol fiyatlarındaki sert düşüş gibi etkenlerin, yatırımcıların Türkiye'ye olan algısını bir miktar iyileştirdiğine dikkat çekilen araştırmada, özellikle petrol fiyatındaki düşüşün Türkiye için önemli bir avantaj oluşturduğuna dikkat çekildi.
Geçen sene Haziran'da 115 doların üzerine çıkan Brent petrolün varil fiyatı 45 dolar seviyelerine kadar gerileyerek 2009 yılı başından beri en düşük seviyeleri görürken, bugün 49.83 seviyesinde işlem görüyor.
"2015 düşe-kalka bir yıl olacak"
Ancak petrol fiyatının Türkiye ekonomisini etkileyen parametrelerden sadece biri olduğu ve bunun diğer risklerle birlikte değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek, 2015'in Türkiye açısından kolay bir yıl olmayacağı ifade edildi. Deloitte'un baz senaryosunda, "2015'in dalgalı ve 'düşe-kalka' bir yıl olacağı beklentisi" yer alırken, raporda şu ifadelere yer verildi:
"2015 yılında büyümenin yine yüzde 3 civarında yani OVP hedefinin altında olacağı; enflasyonun yıl ortasında daha düşük düzeyler görülse de yılı yüzde 6.5-7 bandında kapatacağı,cari açığın ise görece zayıf büyüme ve petrol fiyatlarının etkisi ile 35 milyar dolar seviyelerine veya GSYH'ye oranla yüzde 4.5 düzeylerine gerileyebileceği öngörülüyor."
Bunun Türkiye'nin potansiyelinin altında bir dinamiğe işaret ettiğine dikkat çekilen raporda, şöyle denildi:
"Mali taraftaki bozulma henüz kritik boyutlarda olmasa da, 2015 yılında büyümenin zayıf seyrini sürdüreceği ve Haziran ayında bir genel seçim gündemi olacağı düşünüldüğünde, bütçedeki bozulmanın daha belirgin hale gelmesi olası. Bu açıdan bakıldığında 2015 yılı için OVP'deki 21 milyar liralık bütçe açığı (GSYH'ye oran olarak yüzde 1.1) ve 33 milyar liralık faiz dışı fazla (GSYH'ye oran olarak yüzde 1.7) hedefleri bir miktar iyimser kalıyor."
Para politikası ciddi belirsizlik içeriyor
Para politikasının da ciddi belirsizlikler içerdiğine dikkat çekilen raporda, enflasyonda yıl ortalarına doğru bariz bir iyileşme olacağı, ancak bunun kalıcı olmama olasılığının yüksek olduğu ifade edildi.
Raporda, faizlerde yumuşama olması için, önce kur tarafında kalıcı bir istikrar oluşması gerektiği belirtilerek "Bu çerçevede TCMB'nin en azından bir müddet daha temkinli duruşunu devam ettirmesi olası" ifadesi yer aldı.
Merkez Bankası'nın Ocak ayı Para Politikası Kurulu toplantısında kısa vadeli faizlerde indirime gideceği beklentisi daha yüksek bir ihtimal olarak görülürken, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Cuma günü faiz indirim çağrısını yinelemesinin de indirim olasılığını arttırdığı
belirtiliyor.
Petrol fiyatlarındaki sert düşüşün net etki olarak kısa vadede Türkiye'ye nefes aldıracak bir gelişme gibi durduğunun belirtilen raporda "Ama orta-vadede büyüme dinamiklerini değiştirmenin yolu tasarruf oranlarını arttırıcı, rekabet düzeyini ve yatırım ortamını iyileştirici yapısal reformlardan geçiyor" denildi.
Raporda, genel seçimlere kadar bu başlıklarda belirgin bir ilerleme sağlanmasının zor olacağı belirtilerek, ancak seçimlerin ardından önceliklerin belirlenmesi, uygulamaya geçilmesi ve yatırımcıların bu yönde ikna edilmesinin Türkiye'yi diğer gelişmekte olan piyasalardan pozitif anlamda ayrıştırabileceği kaydedildi.