"Alışverişteysek, karım yokluğumu ancak kasada fark eder"

Dört adamın, alışverişteki eşlerini atlatarak maç izleyip sohbet etmelerini anlatan “Erkek Parkı”, her iki tarafın da karşı cinsin duygularını derinlemesine düşünmediğini gösteriyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

NERMİN SAYIN

Şöyle bir rivayet (!) var: Erkekler, bizimle alışverişe çıkmaktan çok sıkılıyor, hani tabiri caizse kaçacak delik arıyorlarmış... Hayır efendim, hiç de değil! Aynı ayakkabının gök mavisini mi deniz mavisini mi almalıyım, diye sorduğumuzda, biz onların gözlerindeki alışveriş keyfini gözlemleyebiliyoruz bir kere!

Dramaturg, çevirmen ve eleştirmen Sibel Arslan Yeşilay, tek başına modern Alman tiyatro literatürünü bize tanıtıyor âdeta. İşte onun bir çevirisiyle önümüzde mizahi bir pencere açılıyor: 1976 doğumlu Kristof Magnusson’un kadınların alışveriş tutkusunu ve erkeklerin buna dair tükenmez nefretini konu alan komedisi “Erkek Parkı”, bu sezon İstanbul Devlet Tiyatrosu repertuarında. İzlemek isteyenler için hemen belirteyim: 20-30 Aralık arasında -Pazartesi hariç- Beyoğlu Küçük Sahne’de yorumlanıyor.

Yaşasın kazan dairesi!

Oyunun ana karakterleri, iyi kazanan orta yaşlı üç adam. Cumartesileri eşleriyle alışveriş merkezine gelen Helmut, Erol ve Lars, yaklaşık 5 saat bu “modern işkenceye” katlandıktan sonra ya "Japonlarla toplantıları" ya da "terapileri" olduğundan eşlerinin yanlarından sıvışıyorlar. Peki nereye geliyorlar? Sonra sonra erkek parkının çekirdeği olabilecek erkek mahzenine! Yani alışveriş merkezinin kazan dairesine. Onların varlığını tesadüfen keşfeden itfaiyeci Mario da aralarına katılınca TV, maç, boks ve kadınların odakta olduğu kurtarılmış bir bölgeye dönüşüyor burası. Ama hayat böyle güllük gülistanlık gitmez! Gitmeyip de neler olduğunu oyunu izlerseniz öğrenirsiniz.

“Erkek Parkı”, naif; iki cinsin birbirini ne kadar anlamadığını, daha doğrusu anlamak için çaba sarf etmediğini işleyen sevimli bir oyun. Tek sorunu, çok düz: Duygu dalgalanmalarına ihtiyaç var. Gerçi son sahnelerde bu sorunun biraz üstüne gidiyor yazar Kristof Magnusson ama, konuyu fazla uzatmış olmaktan kurtulamıyor bence. Yine de “Erkek Parkı”, modern hayatlara mizahi eleştirileriyle gülümseten bir oyun.

Oyunun kadrosu da “Erkek Parkı” gibi

“Erkek Parkı”nın yönetmeni Saydam Yeniay, dört iyi aktörle oyunun derdini seyirciye anlatmayı amaçlıyor: İlkay Akdağlı, Süleyman Atanısev, Burak Karaman ve Ali Çelik... İlkay Akdağlı kasıntı pilot Helmut’ta, Süleyman Atanısev duygusal gelgitleri yoğun olan çocuk ruhlu Erol’de (Erol Flyn gibi), Burak Karaman hovarda Lars’ta ve Ali Çelik düz adam Mario’da keyfini çıkara çıkara oynuyorlar. Eminim ki oyunun hazırlık aşaması da biraz “Erkek Parkı” havası içermiş! Dekorlarını Behlüldane Tor’un, kostümlerini Mihriban Oran’ın, ışıklarını Önder Arık’ın yaptığı oyuna en iyisi eşinizle çıktığınız alışverişten sonra gidin. Kadın da olsanız, erkek de, metnin size söylecek sözü var.