'Bebek Evi'nde bir kadın: Nora

Şehir Tiyatroları’nın sahnelediği Ibsen klasiği, 21 Şubat-4 Mart tarihleri arasında Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’nda perde açacak.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

NERMİN SAYIN

O, tiyatro literatürünün en ünlü kadınlarından biri. Henrik Ibsen tarafından 1879’da yazıldığından bu yana dünya tiyatrolarında kâh klasik kâh modern yorumlarla öyküsünü anlatmayı sürdürüyor. Bu sezon da bir kez daha bizim sahnelerimize konuk: O, Nora...

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın Ali Gökmen Altuğ rejisiyle seyircilere sunduğu “Nora – Bir Bebek Evi”nde perde açıldığında, gerçek bir “bebek evi” duruyor zannedebilirsiniz karşısınızda. Kemal Yiğitcan’ın pembe ağırlıklı ışığı ve Eylül Gürcan’ın özenli sahne tasarımıyla. Bu hissinizi Tolga Çebi’nin bir müzik kutusundan geliyormuşçasına seyirciyi saran müziği de güçlendirecek. Fakat bir an sonra, “bebek evi” hareketlenecek, o, yani Nora, coşkuyla içeri dalacak, aldığı hediyeleri sevinçle gözden geçirecek... Çok mutlu, çünkü eşi Torvald banka müdürü olmuş; yeni yılla birlikte evlerinin geliri çok daha fazla olacak... Bu duygularla başlayan oyun, önce Nora’nın 10 yıldır görmediği; yatalak annesine ve kardeşlerine bakmak için daima çalışmak zorunda kalmış olan arkadaşı Christine’in, ardından, müdür olan kocasının işten atmak üzere olduğu Krogstad’ın ziyaretleriyle ilerleyecek ve finalde Nora’nın yaşamı sonsuza kadar değişecek... Konuyu bilmeyenler için sürprizlerini saklamak üzere, bu kadar anlatalım dilerseniz...

Sosyal, siyasal ve ekonomik yaşamda kadınların yerinin olmadığı bir dönemde yazılan ve epey de gürültü koparan “Nora – Bir Bebek Evi”ni klasik bir yorumla izliyoruz bu kez... Ali Gökmen Altuğ, tüm atmosferi oyunun yazıldığı döneme uygun kurmuş. Oyunun, finalde birey olmanın ne kadar önemli olduğunun ayırdına varacak Nora’sını Yeşim Koçak; otoriter, nazik ve karısına -dişleri çürümesin diye- kaç şekerleme yiyebileceğini dahi söyleyen kocası Torvald’i ise Mert Tanık canlandırıyor. İlk sahnelerde şımarık bir kız çocuğuna, güzel ve sevimli olması gereken bir porselen bebeğe öykünen bir Nora izliyoruz Koçak’tan... Sırrı ortaya çıkmaya yaklaşırken geçirdiği değişimse oyununa an be an yansıyor... Koçak özellikle, tarantella dansı sahnesinde hatırlanacak bir oyun ortaya koyuyor. Mert Tanık ise aşırı kontrollü, hep doğruyu yapan- söyleyen-bilen kocanın ne kadar çabuk dağılabileceğini Nora’nın sırrını öğrendiği sahnede bir fırtına gibi eserek ifade ediyor. İkilinin arasında güzel bir paslaşma var.

Ekip, sahnede uyum içinde

Ibsen; Jale Karabekir ve Feride Eralp’in çevirisinden oynanan yapıtta yaşamını kazanmak zorunda olan bir kadın karakter de yazmış, konuyu özetlerken söylediğim gibi: Christine. Berna Adıgüzel, Nora ile tezat yaşamı ve kişiliğiyle oyunun çatışmasını yükselten rolünü ince çizgilerle ve sürekli dengede bir yorumla sunuyor seyircilere. Krogstad’ın ise oyun ilerledikçe açılan ve seyirciye aşama aşama sunulan bir geçmişi var; Cengiz Tangör de bu yönüne dikkat eden bir yorumla sahnede. “Nora – Bir Bebek Evi”nde ölüme ilerleyen kalender Dr. Rank’ı Hakan Arlı, gizli bir öyküsü olduğunu birkaç replikle hissettiğimiz dadı Anne-Marie’yi Nurdan Gür, evin hizmetçisi Helene’i ise Canan Kübra Birinci yorumluyor.

Müziğin ve tasarımın etkisi

Kemal Yiğitcan’ın görsel ve ışık tasarımıyla Tolga Çebi’nin müzikleri, “Nora – Bir Bebek Evi”ni zenginleştiren unsurlar arasında.

Bu konularda ilginizi çekebilir