Doğa ve tarih iç içe; işte Kemaliye

Kemaliye, dağların eteklerinde, sarp kayalıklar arasında, kültürel değerleri, özgün mimari dokusu, tarihi eserleri, doğal ve yaban hayatı, endemik türler içeren faunasıyla âdeta gizli bir yeşil cennet. Şimdi bu cenneti doğa sporcuları keşfediyor…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Hakan GÜLDAĞ

Kemaliye'ye gidiyoruz…
Eski ama hâlâ kullanılan adıyla Eğin. Gezimiz, İstanbul Sanayi Odası'nın, Başbakan Binali Yıldırım'ın konuşmacı olarak katıldığı meclis toplantısından sonra, âdeta ayaküstü kararlaştırıldı.

Rehberlerimiz Kemaliyeli iş adamları Mehmet Ağrikli ve Müştak Ağrikli… Mehmet Ağrikli, Ağteks'in patronu. 'Mucit' bir işadamı. Tekstil makinelerine kattığı yenilikler bu sektörün dilinde. İSO meclis üyesi. Tekstil Makine ve Aksesuar Sanayicileri Derneği'nin (TEMSAD) de Başkan Yardımcısı. TEMSAD'ın Başkanlığını ise bir başka yenilikçi sanayici Adil Nalbant yapıyor. Hürriyet'ten Vahap Munyar, Sabah'tan Şeref Oğuz, DÜNYA yazarı Rüştü Bozkurt ve ben İstanbul'dan Kemaliye'ye kadar ona emanettik.

Malatya Havalimanı'na inince, Vahap Munyar'ın, "Yeşilyurt kirazı yemeden mi gideceğiz?" sorusu karşılıksız kalmadı. Zaten beldenin önde gelen ailelerinden olan Adil Nalbant'ın yönlendirmesiyle Yaşar Asılkellekçi'nin kullandığı minibüsümüz rotayı Yeşilyurt'a çevirdi. Böylelikle, Mehmet Ağrikli'nin "Enfes bir kahvaltı sizi bekliyor, karnınızı doyurmayın" uyarılarına rağmen, bir elimiz doyumsuz Yeşilyurt kirazında, bir elimiz yöresel 'teze' peyniri ve lavaşında, yaklaşık iki buçuk saatlik bir yolculukla Kemaliye'ye vardık. Tabii, Boğaziçi Üniversitesi'nde Tarih master'ı yapan ve biz sordukça çok değerli bilgiler paylaşan rehberimiz Mehmet Sağçolak'ın önerisiyle, Dutluca'da yol üzerinde 1200 metre rakımda yediğimiz karadut dondurmasını da kaydetmeden geçemem. Tatmayana anlatması zor.

Eğinli kasapların sırrı...

Şirin mi şirin bu ilçe Erzincan'a bağlı ama Elazığ, Malatya, Tunceli ve Sivas illeri arasında yer alması farklı özellikler kazandırmış eski çağlardan beri. 1800'lü yıllarda 50 bine vardığı söylenen nüfusuyla, bölgenin kilit bir ticaret ve üretim noktası olmuş. Kemaliye, iplikçilik, dokumacılık, halıcılık, dericilik, ayakkabıcılık ve sarraflıkta oldukça ileri seviyeye ulaşmış. Bunda uzun yıllar bu kentte yaşayan Ermenilerin önemli izi var. Halep'ten Şam ve Bağdat'a Eğin mallarının müşterisi hayli fazlaymış. İpek Yolu eski önemini kaybedip kervanlar azalınca, Eğinli İstanbul'un yolunu tutmuş. Bugün İstanbul'da pek çok Eğinli kasaba rastlıyorsanız bunun izini tarihte sürmek mümkün. Osmanlı döneminde Et Kethüdalığı (günümüzde kasaplar odası gibi düşünebiliriz) Eğin'e verilmiş. Daha sonra da Odun ve Kömür Kethüdalığı…

Kemaliye ismi, 1922'de bizzat, Mustafa Kemal Paşa tarafından verilmiş. Nedeni, Eğinlilerin, Kurtuluş Savaşı'nda 'Kuvayi Milliye' güçlerine yaptığı maddi ve manevi katkılar. 1940-1960 arasında hayli canlı bir kültürel ve ekonomik yaşamı olmuş şehrin. Bugün ise, 2 binin biraz üzerindeki nüfus, arada geçen yıllarda Kemaliye'den nasıl bir 'göç' yaşandığının somut göstergesi…

Turizm atağı

2000'li yıllardan başlayarak Kemaliye turizmle yeniden bir kalkınma çabası içinde. Yavaş yavaş keşfedilmeye başlayan bölge özellikle doğa sporları açısından turizm cenneti... Kemaliye, doğa sporlarına uygunluğu açısından gerçekten de 'cennet' nitelemesini hak ediyor. Munzur ve Sarıçiçek dağları eteklerinde, 900 metreden 1700 metreye uzanan bir yükseklikte, sarp kayalıklar arasında gizli bir yeşil cennet burası… Benzersiz doğal güzellikleri hemen her türlü doğa sporuna elverişli… Kemaliye'nin önünden kıvrıla kıvrıla geçip Fırat'la birleşen Karasu üzerinde rafting ve su kayağı başta olmak üzere akarsu sporları yapılıyor. İlçe Fırat nehrinin Keban Baraj Gölü'ne dönüştüğü noktada olduğu için kürek gibi göl sporlarına da imkân sağlıyor. Üstelik eşsiz bir manzarada…

Hiç şüphesiz bu bölgede yapılabilecek doğa sporlarının başında çok iddialı kulvarlar sunan 'canyoning' geliyor. Sarp kaya duvarlardaki el değmemiş rotalar ise kaya tırmanışçılarının gözdesi. Dağ bisikletçilerinin de öyle… 28 Haziran–2 Temmuz arasında yapılan 38. Erzincan Kemaliye (Eğin) Uluslararası Kültür ve Doğa Sporları Festivali esnasında bazılarını izleme imkânını bulduğumuz yamaç paraşütü, delta kanat gibi uçuş sporları dünyanın her yanından sporcuların ilgisini çekmeye başlamış. Kanyon üzerinden yapılan 'basejump' atlayışları ve özel kanatlı giysileriyle kent üzerinden 220 km hızla uçarak geçen sporcular hepsi bu cennetin gönüllü konukları… Avustralya'dan, İsveç'ten, Almanya'dan gelen 'yarasa adamlar', o gün hava koşulları nedeniyle izleme fırsatını bulamadığımız, 'wingsuit' etkinliğini de anlata anlata bitiremediler, bizimle önceki yılın çekimlerini paylaştılar.

Tabii, bütün bu sporları seyretmek güzel de, yapmak, deyim yerindeyse her babayiğidin harcı değil! Ama söz konusu olan Kemaliye olunca seçenek çok. Herkes için spor imkânı var burada. Kemaliye'ye özgü 'göbek' toplama yarışması da bunlardan biri. 'Göbek' bir mantar çeşidi. Yumuşaklığı ve beyaz görünümü nedeniyle bu adı almış. Güvenle yenilebiliyor ve lezzetli. Dere-tepe bu mantarların peşine düşen her yaştan sporcunun mottosu ise doğa sevenlerin damağında en az mantarlar kadar güzel bir tat bırakıyor: "Göbek bahane, yürüyüş şahane…"

Kemaliye'ye özgü müthiş lezzet:

Kemaliye'de 'lök' yemeden olmaz. Ceviz ve kuru dutun ezilerek karışımından oluşan lök, müthiş bir lezzet…

Ian Flanders'ın anısını yaşatıyorlar 

Kemaliye'de doğa sporları denilince iki isim ön plana çıkıyor. İlki, eski Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu. Halka yakınlığı ile tanınan, enerjisi ve sıra dışı fi kirleri ile Türkiye'de çok farklı bir bürokrat portresi çizen Recep Yazıcıoğlu'nu Kemaliyeliler de, diğer özelliklerinin yanı sıra bölgede doğa sporlarına yönelimdeki öncülüğü nedeniyle şükran ve rahmetle anıyor. Bu alanda özverisi takdir gören bir başka isim ise Dr. Ferudun Çelikmen. AKUT kurucuları arasında yer alan doğa sporcusu Çelikmen ve arkadaşları, hayatını talihsiz bir kaza sonucunda Kemaliye'de kaybeden doğa sporcusu Ian Flanders için bu yıl dağa bir levha yerleştirdi ve yarışmaların birçoğu onun anısına yapıldı.

Bu müzeleri gezin...

Kemaliye'deki Etnografya müzesinde 600'den fazla kıymetli eşya ve tarihi kıyafet yer alıyor. Bina da, taş işçiliği bakımından bir o kadar görkemli. Prof. Dr. Ali Demirsoy'un büyük emeğiyle kurulan Doğa Tarihi Müzesi, ise sadece Kemaliye'ye özgü endemik türlerden ve biyolojik zenginlikten geniş bir yelpaze sunarken, bin metrenin üzerindeki steplerinde bulunan deniz kabukluları evrim hakkında da yeniden düşünmenizi sağlıyor. Tabii müzede yer alan yaban hayvanlarının birçoğunu sarp kayalıkların üzerinde canlı olarak gözlemlemek de mümkün. Yalnız, kanatlarının beyaz alt kısımları ile çok yakın zamana kadar gökyüzünü beyaz bir bulut gibi örten kartallar artık görünmez olmuş.

'Esas oğlan' klarnet

Folklor bakımından da çok zengin Kemaliye… Kendine özgü türküleri, oyun havaları ve özellikle yanık manileri pek meşhur. Eğin havasında, Anadolu'nun alışılagelmiş saz, ney ve zurnası yerine, esas çalgı olarak klarnet kullanılıyor. Ve de keman…

Doğa harikası Karanlık Kanyon'da basejump

Karanlık Kanyon, Türkiye'nin en görkemli kanyonlarından biri. ABD'deki Colarado Grand Canyon'a benziyor ama yapısı ve ekolojisiyle hayli farklı. 400-500 metrelik, yer yer 600 metreye varan sarp kaya duvarlarıyla ve o sarp kayalıklarda bir balerin edasıyla dolaşan dağ keçileri, yaban hayvanları ve hatta su samurlarıyla âdeta kapalı bir eko-sistem… Basejump atlayışı yapan sporcular 500 metredeki kablonun ortasına gelerek, önce 150 metre kadar taklalar atarak serbest düşüş gerçekleştiriyor, sonra da paraşütlerini açarak inişe geçiyor.

Yapımı asrı aşan taş yolu...

Eğin'i İç Anadolu'ya bağlamak amacıyla inşa edilen Taş Yolu'nun hikâyesi de, kendisi de hayli ilginç. Sarp, geçit vermeyen kayalıklara büyük emekle, en ilkel aletlerle, âdeta iğneyle kuyu kazar gibi inşa edilen bu yolun yapımı, dile kolay yüzyıldan fazla sürmüş. Yöre halkının taşları oya oya açtığı kilometrelerce tünel daha sonra makinelerin de devreye girmesiyle yakın zamanda tamamlanmış. Ama bu zorlu çabaya da değmiş. Karanlık Kanyon boyunca, yüreği sağlam olanlara nefis manzaralar sunarak ilerleyen Taş Yolu, Kemaliye-Ankaraİstanbul yolunu 200 kilometre kadar kısaltıyor. Kurucumuz Nezih Demirkent'in de dostu olan Kemaliyeli gazeteci Lütfi Özgünaydın'ın "Taş Yolu - Eğin'den Öyküler" kitabı 135 yıllık bu çarpıcı öyküyü sürükleyici bir dille anlatıyor.

Turizm en önemli geçim kaynağı

Kemaliye Kültür ve Kalkınma Vakfı (KEMAV) 2003 yılında kuruldu. Başkanlığını İsmail Yücel yapıyor. Yücel, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı. Yoğun görevinin yanında Kemaliye'nin kalkınması için var gücüyle uğraşıyor. KEMAV'ın kurulmasına önderlik eden isim ise Hasan Basri Aktan. Ulaştırma eski Bakanı ve Maliye Bakanlığı eski Müsteşarı. Kemaliye'de sohbet ettiğimiz Aktan, "Turizm ilçemizin bir numaralı geçim kaynağına dönüştü" diyor ama hemen ekliyor: "Turizm hareketini başlatmak doğrusu kolay olmadı. Her işte olduğu gibi kadınların işe el atmasıyla mesafe alınmaya başlandı." Aktan'ın ev pansiyonculuğunu teşvik etmek için Kemaliyeli ev hanımlarına "Evin bir odasını misafi rlerimize açanlara birer nevresim hediye edeceğim ve oda başına KEMAV'dan 20 lira ödeyeceğim" vaadi de hayli tutmuş. İlçede ev pansiyonculuğu yaygın...

Bu konularda ilginizi çekebilir