Dönüşüm dalgası için İnovasyon Feneri

Henkel, inovasyon merkezini ilk defa bir grup gazeteciye açtı, biz de onlar arasındaydık… Size bu hafta, bazıları çok ilginç olan gelişmelerden bir özet sunmaya çalışacağım…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

VOLKAN AKI

Başlığa bakıp “Bu ne demek?” demeyin, dünya devlerinden Henkel, dijital dönüşümün getirdiği yıkıcı dalgalara karşı, hem kendine hem müşterilerine yol göstermek için oluşturduğu inovasyon laboratuvarlarına “light house” yani ‘fener’ ya da daha doğru bir tabirle ‘deniz feneri’ ismini vermiş. Böyle bir merkez için güzel bir tanımlama, çünkü bu isim konsepti de yansıtıyor aslında… Hem kendine hem müşterilerine yol göstermek… Bu da ancak günümüz dünyasında, inovasyonda liderlerden olmakla mümkün oluyor. Bu şirketler kadar, ülkeler için de geçerli diyebiliriz… Herkesin deniz fenerlerine ihtiyacı var.

Düsseldorf kentindeki Henkel inovasyon üssüne ilk giren gazetecilerden biri olduk. Henkel, tüm dünyada, Adhesive Technologies (Yapıştırıcı Teknolojileri), Beauty Care ve Laundry & Home Care (Çamaşır ve Ev Bakım) olmak üzere üç iş alanında marka ve teknolojileriyle faaliyet gösteren bir şirket. Türkiye’deki yatırımları da oldukça büyük… İsterseniz girişi daha fazla uzatmadan bazı gözlemlerimize ve notlara gelelim…

İstatistikler ve uygulamalar

Öncelikle Light House’dan başlayalım. Eğitim ve uygulama alanlarının bulunduğu binalarda aslında teknolojilerin tanıtımı, uygulamaların örnekleri gösteriliyor. Light House güzellik ve bakım ürünlerine ait bir merkez… Anladığım kadarıyla bu tür merkezler birer sanat, dizayn örneği olarak oluşturuluyor artık. Bunun yanında dikkati çeken iki ana konu olduğunu söyleyebilirim. Bir tanesi veri akışının anında izlenmesi, ikincisi ise deneyimin bir boyut yukarı taşınması… Veri akışı nedir derseniz, ‘ölçülemeyen yönetilemez’ sorusu artık çağımızın en önemli açılımlarından oldu diyebiliriz. Dijital olarak tüm veriler anında takip ediliyor. Bunun iki yönü var… Bir tanesi ürün kategorileri, market kategorileri hatta semtlere göre veri akışının izlenebiliyor oluşu. Bu tamamen bugünün dünyasında ‘real time-gerçek zamanlı’ yönetim modelinin iyi bir örneği. Bunları dijital ekranlarda, sürekli akan bilgilerle takip edebiliyorsunuz…

Bir diğeri dijital dönüşümün geldiği son nokta… Tüketici talep, beğeni ya da tanıtımların sosyal medya aksiyonlarının alınması ve takibinin yapılması… Çoğu zaman ‘chatbot’larla anında yanıtlar, promosyonlar gerçekleşebiliyor. Bunlar yapılırken, o tüketicilerin alışkanlıkları, yaşam biçimlerine göre bu şekillenebiliyor. Demo alanlarında bir diğer dikkat çekici özellik ise ses. 360 derece görüntü yanı sıra ürünlerin demolarında kokularının da duyulabilmesi… Gelecekte bunlar bizi nerelere götürebilir hayal etmek çok heyecan verici…

Kişiye özel şampuan üretimi

Devrimin ayak sesleri duyuluyor: Ürünlerde kişiselleşme… Kozmetikteki örneklerinin yanı sıra sanayi zaten 3D Printing ile bunu başka bir boyuta taşıdı. Biz örneğimize gelirsek… Las Vegas’ta tanıtımı yapılan ve orada yenilikçilik ödülünü alan yeni bir çözüm bu devrimi en güzel anlatan: Kuaförler için tasarlanan kişiye özel şampuan makinesi… Evet, yanlış duymadınız. Bu cihaz kişiye özel şampuan üretiyor. Öncelikle bir yazılım ara yüzü üzerinden bir saç analizi yapılıyor. Bir tür dedektör ya da analizatör ile saçlarınızı ölçüyor. Bunun analizi çok kısa sürede yazılım ve cihaz vasıtasıyla yapılıyor. Bu arada sizin tercihleriniz de makineye giriyor. Hem sizin saçınızla ilgili gözlemleriniz, hem de istediğiniz şampuan kokusu gibi… Bundan sonrası makineye kalmış… Mevcut karışımlardan size özel şampuan, 3-5 dakika içinde, üstelik barkoduyla birlikte size sunuyor. Bu barkod ile aynısından her zaman yaptırabiliyorsunuz… Bu sunumu yapan Dr. Nils Daecke bugün dünyanın pek çok yerinde bu makinelerin kuaförlere kurulmaya başlandığını söylüyor. Yani fantezi değil! Buyrun yeni dünyanın kapılarına…

Hazır 3D kimyasalları

Normal yazıcılarda nasıl mürekkep yükleyip çıktı alıyorsunuz, işte Henkel laboratuvarlarında üretilen üç boyutlu yazıcıların hazır kimyasalları da artık satılır hale gelmiş durumda…
Bu konuda şirketin çalışmalarını anlatan Michael Todd, bu yazıcılarda 5-6 yıllık bir kayıp olduğundan bahsediyor. Evet bu da kalite sorunundan kaynaklanıyor. Aslında parçalar mükemmel biçimde yapılıyor. Ama örneğin Henkel parçaları artık kendi üretim hatları için üç boyutlu yazıcılardan alıyor. Fakat, ilk başta parça mükemmel görünse de uygulamada dayanıklılık düşük kalıyor. Örneğin ısınma karşısında deforme oluyor. Ve bugün gelen aşamada bu sorun artık çözülmüş görünüyor. Artık demo ya da örnek versiyonlar değil, tamamen kullanılabilir endüstri ürünleri üretiliyor. Üstelik bunların şöyle bir avantajı var. Parçanın tasarımını istediğiniz gibi değiştiriyorsunuz. Verim almazsanız bir daha yapabilirsiniz ve bunu çok daha düşük maliyetle, bir kalıp zorunluluğu olmadan yapabilirsiniz.

Araçların yapısı değişiyor

Henkel yetkililerinin tahminlerine göre bugün hibrit ve elektrikli araç üretimi 3 milyon adeti bulmuş durumda. 2030’da trafiğe çıkan her 4 araçtan biri elektrikli olacak… Bu araçlar sadece elektrikli olmayacak. Aynı zamanda büyük veri sistemleriyle donatılacak ve pek çok yeni teknolojiye sahip olacak. Araçlar hafi f ve esnek malzemelerden yapılıyor olacak. Henkel’in yapıştırıcı teknolojileri laboratuvarlarında sürdürülebilir, güvenli ve konforlu araçlar için pek çok teknoloji üzerinde çalışılıyor. Çünkü araçlar bizim bildiğimiz gibi olmayacak… Grubun 300’e yakın da aplikasyon üzerinde çalıştığı bilgisini veren Michael Todd, otonom araçlarda pek çok yeni pil teknolojisi, verimli ürünler, elektronik sistemler üzerinde çalışıldığını anlatıyor. Kısaca aslında araçların hep ana gövde yapısı, aksamları ve bunların materyalleri değişiyor. Çünkü araçlar hafi fl emek zorunda. Bu hafi fl ik içinde güvenlik, sürdürülebilirlik ve konfor yine sağlanmalı, tüm bunların yanı sıra araçlar akıllanarak yepyeni bir boyutta bizi taşıyacak… İşte tüm çalışmalar bu yeni dünyaya hazırlık için…

Sanal fabrikalar dönemi

Tabii Henkel’in uygulamaya geçirdiği en önemli uygulamalardan biri Sanayi 4.0 sistemleri… Tamamen dijital bir üretim biçimini ifade eden bu terimin uygulama karşılığı artık bu fabrikalarda gerçekleşmiş durumda. Michael Merget’in anlattıklarından sadece şunu aktarayım: Örneğin bir fabrika veya üretim tesisini ya da herhangi bir üretim makine veya hattını kurmadan önce onu sanal olarak kurup VR uygulamalarıyla içinde gezebiliyorsunuz. Hayır burada bitmiyor… O makineyi sanal olarak çalıştırıyor, başına bir işçi koyuyor ve kaç saatte ne verim aldığınızı, üretim bandının nasıl çalışacağını, bu durumda neler olabileceğini görebiliyorsunuz. Bunun gerçekten yapıldığına şahit olmak, yeni bir devrin kapı aralığından bakmak gibi bir duygu… Her şey gerçek, gelecek aslında bugün yaşanıyor ve bizim hazır olmamız şart.

Bu konularda ilginizi çekebilir