Sanatın coşkulu renkleri bir arada

Sanatseverlerin yolunun çok sık düştüğü bir mekân Akbank Sanat... Hepimizin haftalık programlarında olduğu kadar, anılarında da yeri var... Ve bu kültür vahası, şimdilerde 25. yılını kutluyor...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

NERMİN SAYIN

- Önce küçük bir zaman yolculuğu yapsak, 25 yıl önce nasıl başladı bu mekânın nüvesi, onu konuşsak...

Akbank Sanat 1993’te kuruldu ama tabii ki Akbank’ın sanata olan desteği, sanata olan yatırımları 1993’te başlamadı. Çok uzun yıllardır Akbank’ın sanata desteği var. Sadece İstanbul’da da değil, Türkiye’nin pek çok yerinde ve çok farklı alanlarda sanata destek olan bir kurum, bu anlamda da Türkiye’nin öncülerinden. 1990’lı yıllarda, farklı yerlerde yapılan etkinlikleri tek bir çatı altında toplamak amacıyla, o zamanki Genel Müdür Hamit Belli’nin de sanata olan ilgisi dolayısıyla böyle bir karar alındı. İlk açıldığı dönemde tabii ki şu anki kadar etkinlik gerçekleştirilmiyordu. Ağırlıklı olarak sergiler ve film gösterimleri oluyordu. Şu anda yılda bine yakın etkinlik yapıyoruz...

- Sanatseverler olarak bir ayağımız burada gerçekten... 1993 yılında yine 6 katlı olarak mı açılmıştı Akbank Sanat?

6 katlıydı ama mimarisi aynı değildi. Daha sonra, 2001’de mimarisi ve içi yenilendi. Ve o yenilenmeyle birlikte etkinlikler de artırıldı. Meselâ bir dans atölyesi yapıldı... Bir kütüphanemiz, ayrıca geçen yıl kurduğumuz bir dijital kütüphanemiz var. Kaçıranlar etkinliklerimizi dijital kütüphanemizden izleyebiliyorlar. Bunun dışında Youtube'tan konferanslarımızı takip edebiliyorlar.

Ama tabii bir mekânın içinde olmak başka bir duygu. Ben “Beyoğlu’nda vaha” diyorum Akbank Sanat’a... Çünkü İstiklâl Caddesi’nde her gün binlerce kişi yürüyor, Türkiye’nin en yoğun caddesi. Ama Akbank Sanat’a girdiğinizde, kafesinde keyifl e kitabınızı okuyabilirsiniz, e-maillerinizi takip edebilirsiniz, sohbet edip çayınızı içebilirsiniz... Burası sadece sanat etkinliklerini takip etmek amacıyla kurulmadı. Aynı zamanda sosyal buluşma mekânı, bir platform... Etkinliklerimizin birçoğu ücretsiz. Çünkü Akbank’ın kurumsal sosyal sorumluluk adına kurduğu bir mekân. Girişimiz, konferanslarımız ücretsiz. Ücretli olanlar da çok çok sembolik, o da sadece katılımı belli bir disipline alabilmek adına yapılmış. Özellikle konferanslarımıza, atölyelerimize büyük bir ilgi oluyor...

- Atölye demişken... Çocuklara yönelik de pek çok atölyeniz var, hatta yarı yıl tatilinde programınız yoğun bildiğim kadarıyla...

Çok yoğun ve birçoğu ücretsiz... Ayrıca çocuk tiyatromuzun bu sene 45. yılı. “Goril” oyunumuzun adı, iki kişilik, çok şirin bir oyun, Londra’daki Polka Theatre işbirliğiyle gerçekleştirdik.

Çocuk tiyatrosunun bizim için ayrı bir anlamı var... Çocuklar çok önemli. Çünkü çocuk yaşta sanata ilgi başlamazsa, sanatla haşır neşir olunmazsa, maalesef ki ileri yaşlarda bu alışkanlığı, bu isteği yaratmak mümkün değil. Yurtdışında biliyorsunuz, çocuklar anneleri tarafından daha pusetlerinde sergilere götürülüyor. Yaş günleri yapılıyor, hafta sonları oralarda buluşuluyor. O ortamın keyfini alıyor. Zaten bu ortamların keyfi alınınca bu bir virüs gibi, bir daha onsuz olamıyorsunuz. Bizim de amacımız Türkiye’de mümkün olduğu kadar sanatla olan bağı artırabilmek, çocuklara da bu şevki aşılayabilmek...

Hafta sonları çocuk atölyelerimiz de var, sanatın pek çok alanında. Kimi sadece çocuklara yönelik, kimi de aileleriyle birlikte katılabilecekleri atölyeler. Bunların aynı zamanda aile içi ilişkileri geliştirici özellikleri var. Çocuk oyunumuzu da sadece Akbank Sanat’ta sahnelemiyoruz. Birçok ile götürüyoruz.

- Anılarında okumuştum, Erol Günaydın varmış galiba başlangıç döneminde...

Erol Günaydın’ın “Elma Dersem Çık” oyunuyla başlıyor, bir karavanın arkasında tüm Türkiye’yi dolaşarak... 35. yılda 35 şehre götürdük, kimi şehirlere bu dönem içinde bir daha hiç tiyatro gitmemiş meselâ... Bunların yanı sıra hafta içinde de İstanbul’da okullardan çocukları getiriyor ve sergileri gezdiriyoruz. Aldıkları ilhamla bir şeyler üretiyorlar. İnanılmaz şeyler yapıyorlar. Büyüklerin bile anlamakta zorlandıkları sergileri o kadar çabuk kavrayıp öyle yaratıcı şeyler üretiyorlar ki...

- Sergilerden devam edelim o zaman, hatta şöyle yapalım dilerseniz... Akbank Sanat’ı ziyaret eden biri hangi katta neler yapabilir, onu konuşalım...

İlk iki katımız galeri. Önce keyifl e ilk iki kattaki sergileri gezebilir. Tabii ki resepsiyondaki arkadaşlarımız onlara her türlü desteği sağlayacaktır. Eğer isterlerse sergiyi anlatacak asistanlarımız var. Talep ederseniz onlar size tek tek tüm eserleri anlatıyorlar.
- Şu anda da yeni bir sergi var: “Garip Meyve.”

Sussie MacMurray İngiliz kökenli bir sanatçı ve çok değişik, çok farklı eserler üretiyor. Hem enstalasyonlar yapıyor, hem çizimleri var. Mitolojik ögelere göndermeler yapıyor. Farklı okumaları olabilecek bir sanatçı.

- Sergilerinizde çağdaş sanat her zaman ön planda...

Evet, özellikle 2001’de Akbank Sanat renöve edildikten sonra tamamen çağdaş sanata yönelindi. Çağdaş sanat, güncel sanat, bu alanlarda çalışmalar yapılıyor. Bu zamana kadar önemli yabancı sanatçılara ev sahipliği yaptık.

- Ve gelelim yolumuzun en çok düştüğü Çok Amaçlı Salon’a...

2. katımız Çok Amaçlı Salonumuz. Gerçekten de çok amaçlı. 125 kişilik. Belki sayı olarak küçük bir salon, ama işlev olarak çok fonksiyonel. Klasik müziğin, aynı şekilde cazın ustalarını çok yakın planda izleyebiliyorsunuz; atölyelerde, konferanslarda yine birebir onlarla iletişime geçebiliyorsunuz. Film gösterimlerimiz de var. Şu sıralar yine çok ilgi gören mimarlık ve felsefe konferansları orada. Her ay farklı bir dünya sinemasına da yer veriyoruz.

- Bir üst katta da atölye var değil mi?

3. kat çağdaş sanat atölyesi, o da çok amaçlı. Haftanın belli günlerinde genç sanatçılara serigrafi ve litografi baskı atölyemiz var. 1-2 aylık periyodlarla “artist residency” yapıyoruz bir anlamda. Türkiye’nin pek çok değerli sanatçısı Akbank Sanat’ın baskı atölyesinde daha önce baskılar yaptılar. Bu baskıların bir kısmını kendi koleksiyonumuza alıyoruz. Ve şu anda da 500’ün üzerinde baskı arşivimiz var. 20. yılda onun sergisini gerçekleştirmiştik, belki ilerde o sergiyi de başka şehirlere taşıyabiliriz.

- Ya diğerleri?

4. kat şu an içinde bulunduğumuz kafe ve kütüphane. 5. kat bizim ofis katımız. 6. kat ise dans atölyesi. Orada hem çocuklara hem büyüklere yönelik dans derslerinin yanı sıra özel eğitimler var. Dönemsel olarak Türkiye’den ve yurtdışından koreografl arı davet ediyoruz. Onlarla özel projeler gerçekleştiriliyor.

- Her katta sanat solunuyor gerçekten de... "Nice yıllara" diyeyim ve eklemek istediklerinizi sorayım...

Ben herkesi daha çok sanat etkinliği takip etmeye davet ediyorum. Tüm İstanbul için, özellikle de Beyoğlu için. Çünkü Türkiye’nin değerli sanat kurumları Beyoğlu’nda. Beyoğlu’na daha çok sanatseverin gelmesini istiyoruz...

Kısa Film Festivali’ne ilgi çok yoğun etkinliklerin uzun ömürlü olması önemli

- Yıllık ziyaretçi sayınız ne kadar?

100 binin üzerinde. Tabii bizim etkinliklerimiz sadece Akbank Sanat’ta değil. Akbank Sanat’ın dışında da birçok etkinliğimiz var. Onlar bu rakamın içinde değil. Mesela Kısa Film Festivali döneminde çok yoğun oluyor. Bu sene binin üzerinde başvuru geldi şu ana kadar ve daha bitmedi başvurular.

- Kısa film konusunda da önemli çabalarınız var.

Evet. 14. yılımız ve yurtdışından da ilgi gören bir festival oldu. Çok değerli başvurular var, dünyanın her yerinden. Festivallere bazen bizden giden kısa filmler ödül alıyorlar, bu da çok mutluluk verici. Aynı zamanda festival kapsamında çok değerli konuşmacılarla atölyeler gerçekleştiriyoruz. Bu anlamda da öğrenciler onlarla birebir iletişim şansı da buluyorlar. Ve daha sonra ödül alan filmleri Türkiye’deki tüm iletişim fakültelerinde gösteriyoruz. Geçen sene 45 üniversitede gösterim yapıldı ve 10 binin üzerinde öğrenci izleme fırsatı buldu. Eskiden, bizim ilk başladığımız yıllarda kısa filme fazla ilgi yoktu. Son yıllarda hem festivallerin, hem de yarışmaların sayısı arttı, bu da çok sevindirici.

Dans da var, tiyatro da, mola da...

En üst kat dansa ayrılmış. Burada dans atölyelerinin yanı sıra seyircilerin ilgiyle takip ettiği gösteriler de gerçekleştiriliyor (üstte.) 45. yılında olan Akbank Çocuk Tiyatrosu’nun “Goril” oyunu, yarın 11.30’da izlenebiliyor. Akbank Sanat’ın kafesi 10.30’da açılıyor, İstiklâl Caddesi’nin yoğunluğundan kaçılabilecek, sakin bir mekân.

Etkinliklerin uzun ömürlü olması önemli

- Pek çok etkinliğiniz uzun yıllardır devam ediyor... Bu da çok önemli... Bu bir kurum politikası sanırım...

Bu kesinlikle bir kurum politikası. Çünkü biliyorsunuz eğer bir etkinliği ya da herhangi bir şeyi -ne olursa olsun- sürdürülebilir yapmazsanız hiçbir şekilde onun etkisi olmaz. İzleyicide de olmaz, sanatçıda da. O alana da faydası olmaz. Sponsorluklarda da aynı şey geçerlidir.

- Sanatta bunu yaratabilmek daha da zor bence.

Çok daha zor. Gerisinde çok sağlam bir politika ve çok sağlam bir kurum olması lâzım. Ekonomik olarak da sağlam bir kurum olması lâzım. Bunu kurumun, yöneticilerin benimsemiş olması gerekiyor. Çünkü bu bir bayrak devir teslimi, yöneticiler gelir gider ama kurum kültürünün içinde bu olursa o geliştirilerek devam eder. Tabii zaman içerisinde bazı alanlardan çıkılabilir. Bazı alanlar derinleştirilebilir, büyütülebilir. O kurumun stratejisiyle ilgili ama genel anlamda desteğin bitmemesi gerekir. Bugün Çocuk Tiyatrosu 45 yaşında; kendileri çocuk tiyatrosuna gelenler şimdi çocuklarını getiriyorlar. Caz Festivali 28. yılına giriyor, Kısa Film Festivali 14. yılında...

Bu konularda ilginizi çekebilir