"Skype ile başladı serüvenim huzurla devam ediyor…"

Öğretmen Akademisi Vakfı Genel Müdürü Selman Behmuaras, "Sivil toplum kuruluşlarında çalışanların en önemli motivasyon kaynağı, doğru bir misyon doğrultusunda yapılan çalışmaların sağladığı yarardan duyulan manevi haz ve tatmin olmalı" diyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

EMRE ALKİN

Bu haftaki konuğum, "eğiticinin eğitimi" ve öğretmenlerin deneyimlerini paylaşmaları için çaba sarf eden Öğretmen Akademisi Vakfı (ÖRAV) Genel Müdürü Selman Behmuaras. Oldukça renkli kişiliğini süper kahraman Batman'e olan hayranlığı ile taçlandırıyor. Açıkçası kendisi de bir süper kahraman. Hikâyesini, ideallerini ve yol haritasını kendisinden dinledikçe, "Bu ülkenin sırtı yere gelmez" dedim. Söyleşiyi defalarca okudum. Size de tavsiye ederim. Paylaşmasak olmazdı.

- Okuyucuların tanıması için tam olarak bugüne kadar ne yaptığınızı kısaca anlatır mısınız ?

1962 yılında İstanbul'da doğdum. Alman Lisesi'nden mezun olduktan sonra üniversite ve yüksek lisans eğitimim için Almanya'ya gittim. Almanya'da Aachen Teknik Üniversitesi'nde İşletme Bölümü'nü bitirdim. Türkiye'ye döndükten sonra; farklı sektörlerde, yurtiçinde ve yurtdışında satış-pazarlama, iş geliştirme, iş dönüşümü, yönetim ve danışmanlık alanlarında artan sorumluluklar üstlendiğim yöneticilik deneyimlerim oldu. Halen çalıştığım Öğretmen Akademisi Vakfı ile tanışmam ve bu değerli göreve lâyık görülmem ise Aralık 2014 tarihinde gerçekleşti.

- Yaptığınız işi seçmenizde yaşadıklarınız mı etkili oldu, yoksa çocukluktan gelen bir motivasyon mu?

Ben ilkokuldan üniversiteye kadar iyi bir eğitim aldığımı, bu konuda şanslı olduğumu düşünüyorum. İyi bir eğitimin, kesinlikle tek faktör olmamakla birlikte, insanın kişiliğinin gelişmesine doğrudan ve olumlu bir etkisinin olduğuna inanıyorum. Hayat insana her daim yeni kapılar, yeni yollar, yeni fırsatlar sunar. Bazen bunların farkına varırsınız, bazen fark edemeden yanınızdan geçip giderler. Farkında olup da doğru seçimler yaptığınızda, içinizde o huzuru hissedersiniz. Ben bu işe, işte o iç huzuru hissederek girdim, öyle de devam ediyorum.

- Anne ve babanızın, ailenizin hayattaki seçimlerinize etkisi oldu mu?

Nasıl bir ailede büyüdünüz? Sevgi dolu bir ailede, ödev ve sorumluluk bilinci aşılayan, fedakâr bir anne- baba ile büyüdüğümü söyleyeyim. En iyi eğitimi alabilmemi sağlamak üzere şartlarını çok zorladıklarını biliyorum. Seçimlerimde beni destekleyen, bana serbesti tanıyan bir ailem olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum. Bana doğruluğu ve dürüstlüğü öğreten, yirmi yıl önce kaybettiğim babacığımın hasretini hâlâ içimde hissediyor, onu rahmetle ve minnetle anıyorum.

"HAYAT BOYU ÖĞRENMEK İSTEYEN NESİLLER YETİŞTİRMELİYİZ"

- Sosyal medya yaptığınız işte ne kadar etkili?

Sosyal medya etkileşimi destekleyen bir iletişim kanalı. Biz de ÖRAV olarak öğretmenlerimizin aktif öğrenme tekniklerini destekliyoruz. Örneğin geçen yıl 24 Kasım Öğretmenler Günü kapsamında başlattığımız ve bu yıl da ikincisini düzenlediğimiz "Fark Yaratan Öğretmen" kampanyamız sosyal medyadan faydalandığımız ve sosyal medyanın etkisini hissettiğimiz bir proje. Sosyal medyada #farkyaratanöğretmen etiketiyle başlattığımız kampanya kapsamında dileyen herkes, www.farkyaratanogretmen. com adresine girerek, kendi öğretmeniyle ilgili öyküsünü; yazı, fotoğraf ya da video aracılığıyla paylaşabiliyor. Kampanyamıza, ünlü sanatçı ve sporcularımız da destek veriyor.

- Yaptığınız iş dünden bugüne ne kadar değişti?

Toplumları, insanlığı ileriye götüren, gelişmelerini sağlayan her zaman ve her yerde iyi ve doğru eğitim olmuştur. Bu dün de böyleydi, bugün de böyle, gelecekte de böyle olacak. Hayat boyu öğrenen, öğrenmeyi seven, öğrendikçe daha fazla öğrenmek isteyen nesiller yetiştirmenin yolu; hayat boyu öğrenmeyi seçen, öğrenmeyi seven ve sevdiren öğretmenlerden geçiyor. Teknolojiler değişmiş ve gelişmiş olabilir, konular farklılaşmış olabilir, bilgiye ulaşmak kolaylaşmış olabilir; ama özünde değişmeyen, öğrenmenin hiç sonlanmadığı, sonlanmaması gerektiği.

- Başka hangi mesleği tercih ederdiniz ya da ne yapmak isterdiniz?

Son birkaç yıldır hobi olarak fotoğrafla ilgileniyorum. Fotoğrafta estetik olgusunun yer almasına dikkat etmeye çalışıyorum, bu beni cezbediyor. Bugün yeniden başlayabilecek olsam, estetik kavramının ön planda olduğu mimarlık, tasarım gibi meslekleri düşünebilirdim.

- Bu işte eğitimin ve tecrübenin payı size göre yüzde kaçtır?

Özellikle sizin mesleğinizde... Ben her işte bu faktörlerin tümünün gerekli olduğuna ve rol oynadığına inanırım. Bunu yüzdeler halinde ifade etmenin de yanıltıcı olduğunu düşünürüm. Her şeyden önemlisi, yapılan işe inanmak, bu iş için emek sarf etmek. Bir de doğru insanlarla iyi işleyen bir ekip olmak. Ben bu konuda da, kendimi şanslı hissediyorum. Çok yetkin ve ne yaptığını bilen ekip arkadaşlarım var. Senin rolün nedir, diye sorarsanız; en önemli görevimin onlara işlerini en iyi, en rahat ve huzurlu şekilde yapabilmelerini sağlayacak ortamı sunmak, yetkinliklerine güvenerek onları yetkilendirmek, daha iyiyi başarmak üzere önlerini açmak olduğuna inanıyorum.

- Bu işte ekmek var mı? Varsa nereden başlamalı?

Evet, yaşamı idame etmek için herkesin "ekmeğe" ihtiyacı, hayat standardı dahilinde ihtiyaçlarını karşılama beklentisi ve hakkı var. Ancak ekmekten kasıt; büyük maddi zenginlik ise bu sektör doğru adres değil. Sivil toplum kuruluşlarında çalışanların en önemli motivasyon kaynağı, doğru bir misyon doğrultusunda yapılan çalışmaların sağladığı yarardan duyulan manevi haz ve tatmin olmalı. Ve bu ekmek de son derece lezzetli ve doyurucu bir ekmek! Sivil toplum kuruluşlarında çalışmanın yaşı veya zamanı olduğunu düşünmüyorum. Her insanın kişilik yapısı, hayatla ilgili görüşü, beklentisi, hayalleri farklı. Sonuç itibarı ile, verilen emeğin toplumu, insanlığı daha ileriye taşıma ile ilgili bir hedefi var. Bu nedenle de, boş vaktin doldurulması olarak görülemeyecek kadar da hayati bir öneme sahip.

"150 BİNE YAKIN ÖĞRETMENİN HAYATINA DOKUNDUK"

- Bu işi yapmaya ne zaman karar verdiniz? Bugün istediğiniz yere geldiğinizi düşünüyor musunuz ?

Öğretmen Akademisi Vakfı benimle bir fotoğraf turu için Uzak Doğu'da olduğum sırada temasa geçti. İnternet hızının yavaş olduğu bir yörede, Skype üzerinden ilk görüşmemiz gerçekleşti. İlk tanışma anından itibaren, Öğretmen Akademisi Vakfı'nın misyonunun doğru belirlendiğine ve yapılan işin ulvi bir amaca hizmet ettiğine inandım. Bu göreve seçilmiş olmaktan büyük gurur ve mutluluk duyuyorum. Öğretmen Akademisi Vakfı olarak, 2008 yılından bu yana 150 bine yakın öğretmene yüz yüze eğitim vererek, onların yetiştirdiği milyonlarca çocuğun hayatına dokunduk. Daha ulaşacağımız çok sayıda öğretmen, bu öğretmenlere sunabileceğimiz birçok eğitim programımız var ve sürekli yeni projeler ve programlar üretmek üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye'nin, Atatürk'ün işaret ettiği çağdaş uygarlıklar düzeyine ulaşabilmesi, gençlerimizin uluslararası arenada akranlarıyla rekabet edebilecek konuma gelmesi için eğitim en önemli belirleyici. Bu konuda üzerimize düşeni yapma kararlılığımızda bizi destekleyen her bireye, kuruma, kuruluşa teşekkür borçluyuz.

- Çocuklarınız sizin yaptığınız işi yapsın ister miydiniz?

Bir çocuğum olsaydı; Öğretmen Akademisi Vakfı gibi doğru bir amaç uğruna çaba sarf eden sivil toplum kuruluşlarında topluma, insanlığa hizmet etmek üzere çalışmasını desteklerdim, diye düşünüyorum.

"BATMAN"Lİ BİR HATIRA...

- Hiç unutamadığınız bir anı var mı? Sizi çok güldüren ya da şaşırtan, belki de kızdıran ?

Beş yaşımdan beri bir süper kahraman olarak Batman karakterine kopmaz bir bağım var. Yaşımın 54 olduğu düşünüldüğünde, birçoklarına bu çok da normal gelmeyebilir. Filmlerini defalarca izlediğim, koleksiyonunu yaptığım, hatta hayata dair dersler çıkardığım bir karakter. 2012 ve 2016 yıllarında gösterime giren son iki Batman fi lminin Londra'daki prömiyerlerine gitme, kırmızı halıda oyuncularla tanışma, kısa da olsa onlarla konuşma ve fotoğraf çektirme fırsatına kavuşmak hiç unutamayacağım anılarım arasında. Bu şansımın gelecekte gösterime girecek fi lmler öncesinde de devam etmesini ümit ediyorum.

- Yaptığınız işte örnek aldığınız kim ya da kimlerdir?

İçtenlikle inandığım şudur ki insan özel ve meslek hayatında ilişki içerisinde olduğu her bir kişiden mutlaka bir şeyler öğrenir; kendi hayatına uyarlayacağı dersler alır. Bu öğrenme yolculuğunda, haliyle olumlu örnekler olduğu gibi, olumsuz örnekler de vardır. Önemli olan, tüm bu örneklerden alınan dersler, çıkarılan sonuçlar ve insan olarak daha iyi olmaya yönelik çabalardır. Örnek almak muhakkak ki doğru tanım olmayacaktır; ama hayran olduğum, yolunda yürümenin doğru olduğuna yürekten inandığım kişi Mustafa Kemal Atatürk'tür. Bir de, İngiliz şair Rudyard Kipling'in "If" yani "Eğer" şiirini kendime ve hayatıma yol gösterici olarak alırım. Bu şiirin her satırının, hayata dair bir öğüt ve mesaj içerdiğini düşünüyorum.